Fener deyince nedense hep diyojen çağrışır. Bu Diyojen de nereden çıktı demeyin zira günümüzde böylesi Diyojen’lere daha çok gereksinimimiz var 

(Diogenes Laertios) Diyojen M.Ö. 413 yılında, Sinop’ta dünyaya geldi ve ‘Sinoplu Düşünür’ diye ünlendi. Babası kuyumcu olup parayı sevdiği için kalp para bastığından Sinop’tan sürüldü, baba oğul Atina’ya yerleşti. Burada umduğunu bulamadı ve çok sıkıntı çekti. Sefalet içinde yaşadı; Diyojen, günlük yaşamında çok zaman kirli ve pis elbisesi, köpek derisine benzeyen mantosu ile dolaşır, geceleri heykel diplerinde ve sokak köşelerinde yatardı. Bir keşkülü, bir fıçısı ve bir sopası vardı. Ölü gömmekte kullanılan fıçının içinde yaşaması herkesi şaşırtıyordu. Fıçısından başka bir de tahta maşrapası vardı. Ama bir gün, çeşme başında avucu ile su içen bir çocuğu görünce, “Bu çocuk bana fazladan eşyam olduğunu öğretti.” diyerek maşrapa çanağı da kırıp attı.  

Kış günleri çıplak ayakla karlar üzerinde dolaşır, donmuş heykelleri kucaklar, vücuduna eziyet ederdi. Eflatun ona “Çılgın Sokrates” derdi. Servet ve varlık düşmanıydı, bunların erdeme ters düştüğünü iddia ederdi. Zamanın felsefe okullarını da çekinmeden eleştiren bir kişiydi. Günün hatiplerine, “zamanın uşakları” derdi. Eflatun’un öğretimini, “zaman kaybettirme” olarak nitelerdi.

90 yaşına geldiğinde dostları onu kaputuna sarılı, içine büzülmüş yatarken buldu. Uyuduğunu sanıp uyandırmak istemediler. Ancak bir süre sonra kaputu açınca ölmüş olduğunu gördüler. Tarihe altın harflerle kendini yazdıran bu çok değerli düşünür filozof zamanın imparatorlarının da çok değer verdiği ve önemsediği bir şahsiyettir.

Diyojen’e gelmeden birazcık “fener” üzerinde duraksayalım. En ünlü fener, günümüzde Fenerbahçe spor kulübü değil, Deniz Feneri. Almanya’da başlayıp ülkemize dek uzanan o bir başka fener algısı var. Çeşitli rivayetlerin odak noktası Deniz feneri Davası 6 sanığının tutuklanmaları kadar salıverilmeleri de yankı uyandırmıştı... İktidar ve muhalefet uzun süre fener kavgası yaptılar, Hatırlayın lütfen dosyalar açıldı dosyalar kapandı,  hatta  Almanya mahkemeleri ve hükümetleri bile FENER olayına zaman zaman müdahil oldular Muhalefet kah Almanya'ya gitti kah Türkiye'den  kayıkçı kavgası gibi kavgalar edildi.sonuçta ne oldu FENER...

CHP Milletvekili Rahmetli Kamer Genç ’in Meclis’e bir gün kirli bir feneri ile gelmesi ve onunla meclis koridorları ve salonunda dolaşması olayını da unutmuş değiliz Kamer GENÇ o günlerde yaptığı bu eylemiyle  Diyojen’in ünlü fenerine vurgu yaparak  bir şeyleri anlatmaya ifade etmeye çalışıyordu . Sinoplu Diojen, son dönemini Atina ’da bir fıçının içinde yaşayarak geçirmişti. Güpegündüz elinde fener sokaklarda dolaşıp  duruyordu... Bir çok kişi onun MECZUP olduğunu bile düşünmeye başlamıştı  ''olacağı buydu adam sonunda kafayı yedi'' diyenler artmaya başladı... Gündüz vakti elinde fenerle dolaşan bu adama sorduklarında ne yapıyorsun diye ''Adam gibi, namuslu adam arıyorum!'' cevabı ile karşılaşılmıştır

Büyük İskender’in Diyojen’i Korent’te ziyaret ettiği söylenir. Sabah vakti Diyojen’in güneşlenirken yanına gelen İskender sorar;
– Benden bir isteğin var mı?
Diyojen büyük İskender’e ünlü yanıtı verir;
– Güneşimin önünden çekil…
Bu sözler Türkçeye şöyle çevrilmiş;
– Gölge etme başka ihsan istemem!
İskender’in bu sözlü duyunca söylenir;
– İskender olmasaydım Diyojen olmak isterdim!
Bir başka anlatım  şöyle; Diyojen, İskender’in ziyareti sırasında bir kemik yığınını  pür dikkat seyretmektedir. Bu durum İskender'in  ilgisini çeker ve sorar;
– Ne yapıyorsunuz? Diyojen yanıt vermiş;
– Babanızın kemiklerini arıyorum ama kölelerin kemiklerinden ayırt edilemiyor. 

Diyojen'in Tarihe geçen güzel sözleri var – Ayaklarınızı yere vurur paçanızdaki tozları silkelersiniz de aynı şeyi ruhunuzu temizlemek için yapmazsınız. -Müzisyenler müzik aletlerinin sesini akort eder ama ruhlarını unutur. Matematikçiler güneşi, yıldızları, ayı inceler de ayaklarının altındakine bir göz atmayı akıl edemezler.

Birisi Diyojen’e demiş ki; – Herkes seninle alay ediyor! Diyojen, cevap vermiş– Belki eşekler de onlarla alay ediyor. Ama onlar eşeklerle ilgilenmiyorlar. -Ben de onlarla ilgilenmiyorum