Çok sıkıldık biliyorum.

Sürekli corona virüsünü konuşuyoruz. Ben de sürekli bu konuları yazmaktan baya sıkıldım.

Salgın sürecinde gündeme farklı konular da girdi. O konular üstüne bir şeyler yazıp yorum yapmak isterdim ama bu salgın benim için her şeyden daha çok önemli şu anda.

İnsanlara salgın sürecinde, salgının ciddiyetini her zaman anlattık çünkü doğal afetler insanlar tarafından çabuk unutulur. 

Ülkemiz yakın dönemde İstanbul depremi gördü. Sonra ne oldu? Bir hafta sonra her şey unutuldu. Sanki depremi hiç yaşamamış gibi hayatımıza devam ettik. 

Bu salgın süreci de unutulma eğilimine girdi. 

Diyarbakır’da ikinci dalganın görülme olasılığı üstünde konuşuluyor şu anda. 

İkinci dalganın İstanbul’da görülme olasılığı da var. Bu olasılık şu anda belirsiz. 

Bu belirsizlikler yüzünden insanlara sürekli bu konuyu hatırlatıyoruz. 

Salgınla ilgili son veriler, salgının ciddiyetini koruduğunu gösteriyor. 

Ortada ciddi olan bir süreç varken insanların gevşemesini anlamak zor. İnsanlar hasta olanları görmeyince zannediyorlar ki virüs yok. 

TOPLU TAŞIMA RİSKİ TEKRAR ORTAYA ÇIKABİLİR

Salgın sürecinde en çok dikkat edilen nokta toplu taşımalardı. Toplu taşımalara getirilen kısıtlamalar, salgının ilerleyişini büyük oranda durdurdu.

Son zamanlarda ise toplu taşımalarda artış olduğunu gözlemliyorum.

Herkes maskesini takarak biniyor ama herkes maske takma adabına uymuyor. Kiminin burnu açık, kimi maskesini çenesine indiriyor.

Burnu açık birisinin virüsü taşıması bile büyük risk oluşturuyor. 

Daha önce de yazdım. Maske takma kuralına uyulmamasının sebebi, insanların ceza almaması. Ceza almayan insanların öz güveni, kurallara uyan bilinçli vatandaşları tedirgin ettiği gibi kendisini ve çevresini de risk grubuna sokuyor.

En azından meydanlara girişlerde maske kontrolü yapılsın. Maskesini ısrarla takmayanlara ceza verilsin. 

Salgın sürecinde yasakları uygulamayanlara ses çıkarmamak ve televizyonlarda her gün salgının ciddiyetinden bahsetmek, insanları inandırıcılıktan uzaklaştırır.