Her hafta olduğu gibi bu hafta da Aziz Karataş ile Bir Çay Söyleşisi adlı köşemizde çok değerli bir konuk aldık. Müzikte sınırları olmayan, kendi deyimiyle türkü okurken bile yöresel ağız yerine kendi tarzıyla okuyan başarılı sanatçı Sezen Cin Özdemir ile şimdi çaylarımızı yudumlarken koyu bir sohbete koyuluyoruz.

İlk olarak ‘Affetmem Asla Seni’ şarkınız ile başlamak istiyorum. Nasıl ortaya çıktı? Bir çıkış hikâyesi var mı?

Çıkışımızın bir hikâyesi var. İlk çalışmamız yayınlandıktan sonra, prodüktörüm, müzik direktörüm Ozan Tügen ile yeni repertuvarımızı oluşturduk. İlk çalışmalarımız daha romantik şarkılardan oluştuğu için, hareketli şarkıların üzerinden geçtik. İlk adresimiz Yıldırım Gürses oldu. Affetmem Asla Seni, şarkı dinamiği olarak birçok türe şekillenebilecek yapıya sahipti. O yüzden bu eserde karar kıldık. Eseri; Ozan Tügen’inorjinalversion düzenlemesinin yanı sıra Cem Tuncer tarafından Moody Bossa ve SoupNatsy’nin de French House türlerinde düzenlemeleriyle yayımladık.

Şarkılarınızı dinleyince sesinizin duruluğu ve güzelliği insanı derinden etkiliyor. Sesinize özel olarak uyguladığınız bir ritüel var mı?

Öncelikle çok teşekkür ederim. Sesime özel bir ritüel uygulamıyorum ama benim kıymetlim olduğu için korumaya özen gösteriyorum, en önemlisi sigaradan ve sigara içilen ortamlardan oldukça uzak durmaya çalışıyorum.

‘Affetmem Asla Seni’ şakınızda geniş bir ekiple çalıştığınızı görüyoruz. Şarkının evirilme sürecinden bahseder misiniz?

Eserin dinamiği birçok türe yatkın olduğu için, caz ve house olarak da düzenleme planladık. Her düzenleme ayrı ekiple olduğu için, geniş ve müzikalitesi yüksek ekiple çalıştık. Her farklı tarzda düzenleme şarkıya ayrı duygu yükledi, ayrı lezzet verdi.

Bu albümde bir önceki seferle kıyasladığında bir sanatçı olarak neler öğrenip ne şekilde geliştiğini düşünüyorsunuz?

Her çalışma bir öncekinin üzerine koyarak, geribildirimlerle donanarak, gelişiyor. Her tecrübe, bir sonrakine daha da güzel ve daha hâkim olma yetisi katıyor. Klip çekilirken kamera hâkimiyeti, resim çekilirken poz verme bile buna dâhil.

Yorumladığınız sanatçı ve müzisyenlerden sadece biriyle çalışabilme şansınız olsa kimi seçerdiniz?

Sezen Aksu şarkılarını yorumlamak her zaman ayrı bir heyecan verdi. Bununla büyüdüm diyebilirim.

Müzikte sınırları olmayan bir şarkıcı mısınız?

ABD'de başarılı çalışmalarıyla ün kazanmış Türk sanatçı: Burak Beşir ABD'de başarılı çalışmalarıyla ün kazanmış Türk sanatçı: Burak Beşir

Aslında evet. Her tür müziği yorumlamayı seviyorum. Tabii ki oturmuş, kendime has yorumum var. Mesela Türkü okurken yöresel ağızla okumuyorum. Kendi tarzımla okumayı seviyorum.

Müzisyen olarak sürekli üretim halindesiniz. Peki,geri dönüşlerden memnun musunuz?

Memnunum. Tabii ki daha geniş kitlelere ulaşmak istiyorum ama bir yandan da bir ortamda göz göze şarkı söylediğim 100 kişinin her biri benim için çok değerli. 100 kişiyi de geçtim, bir kişi bir değer. Her kişi ayrı değer… Gönül birleşmiş, biz buluşmuşuz. Bu zamana kadar ürettiğim çalışmalarda negatif geri dönüş almamış olmaktan da ayrı mutluluk duyuyorum.

Dinleyicinin düşünesini ne kadar önemsiyorsunuz. Ben şarkımı yaptım dinlemek isteyen dinlesin modun da mısınız?

Ben de, Ozan da, her ikimiz de, hatta tüm ekibimiz, geri dönüşleri çok önemsiyoruz. Öncelikli çıkış noktamız kendi içimize sinmesi olsa da, dinleyicinin geri bildirimleri çok değerli bizim için. Her çalışmamızda bir öncekinin üzerine çıkmaya çalışıyoruz.

Her geçen gün müzik dünyasında yeni bir isim çıkarken bir isim de unutulabiliyor. Müzik sektörünün mevcut durumunu nasıl görüyorsunuz?

Aslıda sadece müzik dünyasında değil, yaşamımızın her alanında hızlı akan bir hayat var. Bir yandan 90’larda da, 2000’lerde de müzikal anlamda çok değerli sesler, müzisyenler unutuldular, sürdüremediler. Müzik sektöründe son zamanlarda çok güzel sesler çıkıyor ve kitlelere ulaşıyorlar. Üretimin çok olduğu bir dönemde olduğumuzu düşünüyorum. Herkesin kanalı var, kendi kitlelerini oluşturup, kalıcı üretimler paylaşılıyor. Tüm bu süreçte, en önemlisi sürdürülebilirlik…

Müzik dünyasında kendinizinerde ve nasıl konumlandırıyorsunuz?

Müzikal anlamda akademik birçok başarım var. Bu başarıların, beni bir yerde stabil tuttuğunu düşünüyorum. 104 yıllık kurum olan Üsküdar Musiki Cemiyeti’nde birçok görevde aktif olarak,sürekli müzik yapıyorum. Çalışmalarımı takip eden kemik bir kitlenin olduğunun da farkındayım ama bunu daha da geliştirmek istiyorum. Yaptığım müzik türü zor diye adlandırılsa da, her türde müzikle uğraşanın, dinleyenin gönlünde yatan müzik türünün olduğu düşüncesindeyim. Gözlemliyorum, bir araya gelişlerde, bir masanın etrafında toplanıldığında, hep Türk Müziği okunuyor.

Bir sanatçı olarak güncel planlarınız neler?

Biz üretmeye, yolumuzda gitmeye devam edeceğiz. Bir yandan çalışmamızın daha geniş kitlelere ulaşması için de çalışmalar yapıyoruz. Çok emeğimiz var.

Bu sektörde var olmak zor mu?

Bu ne hedeflediğinizle alakalı bir durum. Çeşitli kitlelere sahip sanatçılar var. Bazısı bir gecede hedeflediği yere geliyor, bazısı zamanla yavaş yavaş… Var olmanın daha ötesinde kalıcı olmak en esası aslında…

Bu iş için nelerden vazgeçtiniz?

Ben 14 yaşımdan beri müzikle büyüdüm. Birçok şeyi, doğru zaman planlamasıyla, bir arada yürütebiliyorum. Bu yüzden, açıkçası vazgeçtiğim bir şey yok. 

Müzik dünyasında sizi rahatsız eden şeyler neler?

Çok emek verilen çalışmaların, çabuk tüketilmesi. Çok emek verilen işlerin yeterince duyurulamaması.Şarkı sözlerinden birini bundan 100 yıl sonra, müzisyenlere adanmış bir parkta yer alacak anıt taşına yazdıracak olsanız bu hangisi olurdu?

“Ah Dolunay, sözleri bana ait tek şarkım olduğu için onun olmasını isterdim. (Gülümsüyor)

Önce Vatan Gazetesi ailesi olarak bizimle yaptığınız bu özel ve içten röportajdan ötürü değerli sanat yüreğinize şükranlarımızı sunar, gelecek çalışmalarınızda başarılar diliyoruz…