Can Azerbaycan’ın önemli düşünce adamlarından Prof. Dr. Yusuf Rüstemov vefat etmiş. Bütün Türk dünyasına adadığı hayatı, 1932 yılında başlayıp 29 Eylül 2010 günü sona ermiş. SSCB döneminde Türkçülük-Turancılık soruşturmasına maruz kalmış olan bu değerli felsefeci, yetmiş sekiz yıllık hayatında birçok makale ve kitaba imza atmıştı. KENDİSİYLE TANIŞMAM Rüstemov’u, Türk dünyasının kıymetli sosyologlarından, değerli dostum Azerbaycan’lı Dr. Ebulfez Süleymanov (Süleymanlı) sayesinde tanıdım. Türkiye’de, Ötüken Yayınevi tarafından yayınlanmış, “Milletleşme Sürecinde Azerbaycan Türkleri” isimli çok ciddi bir eseri olan bu genç sosyolog, kendi ilmî çalışmalarına ilaveten Türk dünyasının âlimlerini birbirleriyle tanıştırmakla da çok büyük hizmetler vermektedir. 2006 yılının Aralık ayı ortalarında, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nden Rüstemov ve Süleymanov’u aldığımda, Türkiye’deki meslektaşlarıyla yaptıkları toplantıdan çıkmışlardı. O tarihlerde gazetemizle birlikte Akosman Yayıncılık’ın bünyesinde olan Vatan Tv’de, Rüstemov Hoca ile bir sohbet programı yapacaktım. Ebulfez Bey de ihtiyaç duyuldukça Azerbaycan ve Türkiye lehçeleri arasında aktarmalar yapacaktı. Ne de olsa tahsil branşım felsefe olduğu için, Türk Dünyası Sosyologlar Birliği’nin yöneticilerinden olan Ebulfez Bey’e, birliğinize felsefecileri neden almıyorsunuz, diye sordum. Ebulfez Bey de gülerek “Abi, felsefeciler çok soru soruyorlar” dedi. Bu söze karşılık kendisine önemli sosyologlarımızdan Prof. Dr. Orhan Türkdoğan’ın “Türk sosyolojisinin gelişemeyişinin sebebi, felsefeciler tarafından sorgulanmamış olmasıdır” şeklindeki tespitini naklettim. Yusuf Hoca da “Ya, gördün mü?” dedi ve gülüştük. Vatan Tv’deki programımızdan önce Yusuf Hoca’nın benden bir ricası oldu: “Sohbetimizde hiç günlük siyaset olmasın, sadece ilim olsun.” Öyle yaptık. Hem o sohbetten hem de daha sonra okuduğum kitaplarından anladım ki, kendisinde gerçekten derin bir ilim ve sorgulayıcı bir felsefî birikim var. Yusuf Rüstemov, genellikle felsefecilerde görüldüğü gibi hemen hemen her ilim alanıyla az-çok ilgilenmiştir. Okuduğum iki kitabı da biri tasavvuf, diğeri siyaset bilimi olmak üzere ayrı alanlara tahsis edilmişti. SÜHREVERDİ İLE TASAVVUF TURU Tasavvufla ilgili okuduğum kitabında Rüstemov, Ebu Hafs Ömer Sühreverdi Hazretleri’nin görüşlerini incelemektedir. Bu inceleme esnasında dikkati çeken şey, Hoca’nın İslam mezheplerinin ortak özelliklerine vakıf olduğudur. Her iki taraftan da dinî bilgisi kulaktan dolma olan birçok insanın Sünnîliğe ve Şiîliğe mesnetsiz suçlamalar yapmasının aksine Hoca, bu iki kolun da müşterek hassasiyetlerini kesin olarak dile getirmektedir. Sünnîliğin Şafiî kolundan olan Ebu Hafs Ömer Sühreverdi’nin “Evarifül Mearif” isimli eserinden bahsederken şöyle demektedir: “Bu eser Sünnî tasavvuf kaynaklarından biri sayılsa da Kur’an ve hadislere dayandığı için bütün Müslümanlar için makbuldü (1).” Kitap okundukça Rüstemov’un sadece Azerbaycanlı Sühreverdi Hazretleri’nin değil, Anadolu velilerinden Mevlana Hazretleri’nin de görüşlerine vakıf olduğu anlaşılmaktadır. BREZİNSKİ İLE SİYASET BİLİMİNDE HESAPLAŞMA Rüstemov, siyaset bilimiyle ilgili okuduğum kitabında ise ABD’de üst düzey yöneticiliklerde bulunmuş olan Zbigniew Brzezinski’nin görüşlerini eleştirmektedir. Brzezinski’nin “Büyük Çöküş” isimli kitabını okumuştum. O kitapta dikkatimi çeken, demokrasiyi Amerikan taraftarlığıyla, dikta rejimleri ise anti-Amerikancılıkla eşanlamlı görmesiydi. Şu cümleler, Brzezinski’nin o bakışını açığa çıkarmaktadır: “Latin Amerika’da komünizm, anti-Amerikan görüşü benimseyen milliyetçilerle birlikte kabarıyordu…” “Hitler’in Nazi Almanya’sı ve Stalin’in Sovyet Rusya’sı arasında çıkan büyük savaş, aslında anlaşmazlığın aynı inancın iki ucundaki kardeşler arasında olduğu…” “Hemen hemen bütün Avrasya komünist görüşü benimsemiş, sadece en doğudaki ve en batıdaki bölgeler Amerikan sistemi içinde kalmıştır (2). Yusuf Rüstemov’un eleştirilerine muhatap olan ise Brzezinski’nin, “Seçim: dünya hükümranlığı ve global liderlik” isimli kitabıdır. Hoca’nın eleştirilerinden anlaşıldığına göre Brzezinski, o kitabında da benim okuduğum kitabındakine benzer görüşler öne sürmüş ve dünyada Amerikan hegemonyasının gerçekleşmekte olduğundan bahsetmiş. Onu eleştirirken Amerika’nın dünya devletlerine karşı fiilî müdahalelerine de temas eden Rüstemov, şöyle demektedir: “Ben öyle düşünüyorum ki, ABD’nin dünya hegemonyası iddiası ve o yöndeki faaliyetleri, kendi içindeki demokrasi anlayışıyla ters düşmektedir.” Bu sözlerinden sonra da Rüstemov, Brzezinski’nin “Küreselleşme” ile “Amerikanlaşma” kavramlarını birleştirip “Küresel Amerikanlaşma” hevesinde olduğunu söylemekte ve onu, dünyanın kurtuluşu için “Hz. İsa’yı bekleyemeyecek kadar sabırsız” olmakla hicvetmektedir (3). RÜSTEMOV’A VEDA Rüstemov’un vefat haberini duyunca, siyaset ve sosyal bilimler alanında naklettiği bir hükmü, fanilik ve ebedîlik çerçevesinde hatırladım: “Serhatsız dünya, lakin insanlar için değil.” Sonunda o da dünyadaki hayat sınırının öbür tarafına geçiverdi. “Son nedir?” sorusuna Cüneyd-i Bağdadî Hazretleri’nin, “Son, başlangıca dönmektir” cevabını hatırlatan Rüstemov, tasavvuf için şu hükmü dile getirmişti: “Niyet Allah’a ulaşmaksa, bu yol gerçekten O’na varır. O’nunla başlangıç ve son birleşir, birbirini tamamlar. Bu da asıl olan vahdet demektir (4).” Dünya hayatının sonlanmasıyla başlayan serhatsız (sınırsız) hayatında huzur içinde olmasını dilerim. Allah rahmet eylesin. Başta aile yakınları olmak üzere bütün Türk ve İslam âleminin başı sağ olsun. —————- 1- Rüstemov, Yusuf; Ebu Hafs Ömer Sühreverdi’nin Tasavvuf Felsefesi, Azerbaycan Milli Elmler Akademiyasi Felsefe ve Siyasi-Hyquqi Tedqiqatlar İnstitutu Yayını, Bakü, 2005, s. 5. 2- Brzezinski, Zbigniew; Büyük Çöküş, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 1990, s. 5-7. 3- Rüstemov, Yusuf; Beynelxalq Münasibetler Sisteminde ABŞ’in Rolü, Azerbaycan Milli Elmler Akademiyasi Felsefe ve Siyasi-Hyquqi Tedqiqatlar İnstitutu Yayını, Bakü, 2005, s. 172-182. 4- Rüstemov, Yusuf; Ebu Hafs Ömer Sühreverdi’nin Tasavvuf Felsefesi, s. 140. NOT: Rüstemov’un metnimizde geçen kitapları Azerbaycan Türkçesiyle yazılmış olup, bu metindeki alıntılar, Türkiye Türkçesine tarafımızdan aktarılmıştır.