Özellikle son zamanlarda Selefi Dernekleri ve Türkiye örgütlenmeleri hakkında pek çok şey konuşuldu. Cübbeli Ahmet Hoca’nın özellikle bu konuda anlattıkları ve söyledikleri çok önemlidir. Bu bağlamda Selefi dernek mevzusunda Finans yönüne çok dikkatli bakmakta fayda var. Başta bazı körfez ülkeleri ve Tunus, Fas gibi ülkeler olmak üzere, İsrail ve İngiltere tarafından da bu derneklerin bazıları desteklenmektedir. 

Dünya üzerinde pek çok örgütün iki önemli ayağı vardır… Bunlardan biri Finans yani ekonomi, diğeri ise siyasi ayaktır. Bu alanlar örgütün can damarlarıdır. Bazı selefi akımlar için de IŞİD gibi örgütler de insan kaynağını legal dernek ve benzeri yapılardan sağlamaktadır. Bu hususa çok dikkat edilmelidir. Bu Selefi derneklerin birçoğu gözetim altında... Bundan eminim! Lakin hücre yapılanmalarında gözetimler maalesef eksik kalıyor. Mesela Reina olayında ki Tacik asıllı Maşarhipov olayında olduğu gibi. Oysa mahalli anlamda karşıt bir İstihbarat çok gerekli. Sabit nokta dediğimiz olayın önemi de burada ortaya çıkmaktadır. Özellikle bu derneklere el altından gelen para akışı çok önemlidir. Bu Finans desteği sayesinde bu tarz yapılar güçlenip ayakta kalıp daha fazla teşkilatlanabiliyorlar. İşte tam da bu noktada Birleşik Arap Emirlikleri ve Abu Dabi devreye giriyor. BAE bu finans akışını belli isimler üzerinden yapıyor. Bu isimlerin de başında Muhammed Dahlan gelmektedir. İsrail’in Ortadoğu’daki Truva atı olan Dahlan’ın Türkiye’de bu manada finans desteği sağladığı isim ve derneklere gereken kontrol ve müdahale yapılmalıdır. 

Muhammed Dahlan’ın Türkiye başta olmak üzere bu yönde birçok adam devşirdiği ve istediği an da o ülkede destek olduğu pek çok selefi tarikatlarına sokak olayları dahil istediği talimat ve emirle eylem yaptırabilme gücüne erişmektedir. Bu noktada kurulan hücre evleri önemlidir. Son dönemde İstihbarat pek çok IŞİD eylemini önledi. Üstelik bunların birçoğu bombalı eylemler idi. Ancak bu aralar çok ciddi bir şekilde bu yöndeki tehditler devam etmektedir. Hatta bu yılbaşında IŞİD’in aldığı direktifler ile bazı kanlı eylemler planladığı da kulağımıza gelen önemli iddialardandır. İstanbul başta olmak üzere bu konuda çok dikkatli olunmalı. 3 gün önceden gerekli tedbirler alınmalıdır. 

Türkiye’ye karşı müthiş bir psikolojik savaş ve yıpratma taktikleri devam etmektedir. Her ne olursa olsun Türkiye önümüzdeki yakın dönemde bu hususlara çok daha dikkat etmelidir. Yeni dönem de İsrail ve Körfez ülkelerinin işbirliği ile bölgede en büyük tehdit olarak gördükleri Türkiye üzerinde, karanlık savaşlarını şiddetli bir şekilde devam ettirecekler. Türkiye Avrasya kozunu daha sert ve keskin bir şekilde göstermelidir. Bu bağlamda dengeleri daha da güçlü kurmak ve korumak için radikal kararlar da alınabilir. 

Ve son söz: ‘’ Dengeler yeniden kuruluyor. Dünyada da, Dünyanın merkezinde de Türkiye’de de…’’