“Ya ölümü mü bekleyeceksin. Ya da beni sen öldüreceksin.” Dedi kadın. 

“Nereden yola çıktığımı bilmediğim için, nereye gideceğimi de bilemiyorum.” 

Çakılı sandığım çivi en ufak sorgulamam da sarsıldı.

Hesabına yazıldığım,

Ve de

“Olduğum kişi” 

İçin üzgünüm. 

Dedi kadın…

Derin nefes aldı,

İçindeki közlerin kurduğu her cümleyi soğutmak ve 

Buğulu bakışları üfürüp aydınlatmak için,

Tekrar tekrar aldı.

Konuşmaya başladı.

Avuçlarımda sakladığım kuş çırpınışı ellerini bana emanet ederek,

Bir sevdalı anlatmıştı, dedi…

İnsanlar doğduğu zaman; 

Nereden geldiklerini unutmasın diye hayallerine, çivi çakılır.

Çivi; benlikleri sağlam olsun, 

“Yaşam yolları” belli,

Ve savrulmaları olmasın, 

Sevdalandıklarında; 

“Oturdukları yüreklere.”

Geçmişlerinde taşıdıkları kokuları nüfuz etsin, 

Ve “ben olmaktan biz olmaya geçsin” diye çakılır.

Çakılan çivi kan ile beraber bir koku salar, etrafına…

Kokular aslında şehri tanımlar. 

Mühür kanda gezinerek “yaşanan sevdanın” aşk ile tanıklığını imzalar.

Bu yüzden;

“Şehirler; aşkın tanımı, tanığı ve kokusudur.”

Bir şehirde ne kadar çok aşık varsa o kadar şehir aşk kokar.

Bir şehir;

Ne çok aşklara tanıklık etmişse, 

O kadar risklidir.

“Tanığı, tanımı ve de kokuyu yok etmek için”

Her aşık; 

Şehir yakmak,

Ve orada yok olarak,

Var olmak ister.

Çivi yerinden çıkarsa, nereden geldiğini unuttuğun için artık nereye gideceğini bilemezsin.

Eğer şehri unutmamışsan,

Aramak; saatin sarkacı gibi,

” Adaletin dar ağacındaki sallanmasını,”

“Her başlangıç benim için sondur.”

Türküsü dinler gibi, 

Yanarsın. 

Bilirsin suçlu değilsin.

Çivi sağlam çakılmamıştır.

Nereden geldiğini unuttuğun için. 

Nereye gideceğin pusludur.

“Pusulanı taşıyacak yürek” yoktur.  

“Şehrin kokusuna” kendisini saklamıştır. 

Kaybolmuştur.

“Suç senin değil bu şehrin.”

Ve artık,

Tek düşmanısın sen.

Artık sen de şehirsin,

Şehir sen.

Vakit sona geldiğinde.

Bilirsin, 

“Şehirler; aşkın tanımı, tanığı ve kokusudur.”

“Tanığı, tanımı ve de kokuyu yok etmek için”

Her aşık; 

“Şehir yakmak” veya 

“Aşrı doz şehir kokusundan soluyarak” ölmek ister.

Unutmamalıyız ki;

“Şehirler; aşkın tanımı, tanığı ve kokusudur.”

“Adil, merhametli ve aşka yönelmiş şehirleri,”

“Yüreklerimizin başkenti,” 

Yapmamız dileği ile…

Saygıyla

Abdulkadir DESTAN