Her sabah yeniden doğmak ister.

Her şafak yine yeniden, 

Yaşamak denen kitaptaki cümlede, 

Var olmak istiyor.

Ebesinin; bazen bir öpüş,

Bazen bir gülüş,

Bazen bir düş olmasını istiyor.

Ölümüm öpüşten,

Gülüşten,

Düşten,

Olmasını isterim.

Gözyaşım düşerken,

Ecelini çağırdığım,

Sevgisini beslediğim, 

Yârin yanındaki günah çıkınımda,

Sakladığım yalnızlığımla,

Her sabah gözümü açtığımda, 

Görmek istediğim,

“Sabah bereketimsin…”

Bedenimi ruhumdan ayıran,

Cümleyi harflere ayıran,

Yaşadığım zamanı, öleceğim zamandan çıkarıp,

Kalan zamanımı ipotek koyan,

Ölümüme sebep,

Bir öpüş,

Bir gülüş,

Bir düşüm,

Ve sorgudaki cevabım,

Alın yazımdaki,

Yazgım,

Kalanım,

Günahım,

Sevabım,

Soluduğum,

“Sabah bereketimsin…”

Yalanı bir yana,

Gerçeği bir yana,

Ya kanarsın,

Ya yanarsın,

Hem yalanım,

Hem de gerçeğimsin.

Sevdan doğum,

Gerçek ölüm.

Bir öpüşe,

Bir gülüşe, 

Bir düşe,

Ruh senin,

Beden senin,

Bana ne…

“Şafak” sana her zaman rehber

Sana ne.

Kalanım,

Günahım,

Sevabım,

Soluduğum,

“Sabah bereketimsin…”

Saygıyla...