Hatırlarsanız sizlerle  paylaştığım bir yazımda “harekat planlarının yapılmasında   düşmanı  ve coğrafya’yı ( Arazi) dikkate almazsanız  başarı şansınız olmaz.”  demiştim. 

Yine  o  yazımda MÖ 500’lü yıllarda yaşamış Çinli bir komutan olan Sun Tzu’dan bahisle, bugün bile geçerliliğini koruyan ve harekat planlarının olmazsa olmazı  kabul edilen  normların  yer aldığı “Savaş Sanatı” adlı kitabından örnekler  vermiştim. Konuyu anlamak  ve doğru kararlar verebilmek için  yazımı tekrar  aşağıda bilgilerinize sunuyorum. 

Lütfen  zaman bulup okur musunuz? Önemlidir! 

Fevzi Moray - YUNANLIYI  ve  ERMENİYİ  NE KADAR TANIYORUZ!  YEDİ (7) bölüm (oncevatan.com.tr)

Askeri literatüre giren bazı önemli terimlerle  ( jeopolitik, jeostratejik vb) birlikte  düşmanı ve coğrafyayı  değerlendirmek vazgeçilmezimiz  olmalıdır.  Bu nedenle önemsediğim bir silah arkadaşımdan  da  bahsetmezsem  olmaz.  Balyoz  kumpas mağduru olarak dört(4) yıl cezaevinde yatan Tümamiral Soner Polat’tan bahsediyorum. 

Rahmetli  Soner Polat  ‘Jeopolitik Rota’ adlı kitabında  bir  savaş ilkesini  daha bizlerle buluşturuyor. 

 “Bir devlet için değiştirilemez tek gerçeklik Coğrafyadır.  “Coğrafya ile Politika”  arasındaki köprüyü ustalıkla inşa edemezsek, sürekli yanılır ve yanlış tercihler yaparız!” 

Ayrıca  Soner Polat’la  2015 yılında  kitabıyla ilgili yapılan aşağıdaki söyleşinin tamamını dinlemenizi  öneririm. Zira söyleşinin üzerinden  yedi (7) yıl  geçmesine  rağmen bir yandan  ilk çağdan beri kullanılan  askeri terimlere açıklık getirirken  bir yandan da 2022  yılında  dünyada olacakları  birebir  görmüş!. 

Soner Polat anlatıyor, Türkiye için jeopolitik rota- 11.05.2015 Ulusal Kanal — Yandex video arama

Her başarının   sırrı  dönüp dolaşıyor  bilgili  olmayı, tarihi, - askeri açıdan-   dost/düşmanı,  ve araziyi  iyi bilmeyi  gerektiriyor. 

Şimdi   bir soru sorarak  Putin Rusya’sına  dönecek olursak : 

“ Yıllar 2022’yi gösterirken batıdan gelen  tehlikenin farkında olan   Putin Rusya’sı    acaba  ezeli düşmanımız mı,  yoksa  yakın  coğrafyada yaşayan  bizlerle kader birliği yapmayı planlayan  dostumuz  mu?”  Bu   sorunun cevabı,  bundan sonraki anlatacaklarımdadır! 

“Genelde  emperyalist ülkelere elini verdiğinde kolun gider. O nedenle fazla ümit bağlamaya gelmez!  Milli hedef ve menfaatleri söz konusu olduğunda  ‘vurup geçerler’,  yaptıkları tahribatı görmek için arkalarına bakmayı bile  küçültücü  bulurlar!”

Küresel Batı (AB-D); 1945’den bu yana  dünyaya  hakimi olmak için önce Kore’de, takiben  Vietnam’da , körfez savaşlarında,  Irak’ta  ve Afganistan’da   yaptığı katliamlarla karnesi en bozuk  emperyalist ülke durumundadır. 

On yedinci (17) Türk devleti olarak  1945’ten bu yana  maalesef bizde (!) acımasız batının kan emen kuruluşlarına (NATO , BM vb) balıklama atladık ve göbekten   bağlandık!. Bir batıya,  bir doğuya yanaşarak ayakta kalmaya çalıştık.   

O nedenledir ki  vukuatları kabarık olan  batı  bloğunun  ne  menem bir güç olduğu umarım anlaşılmıştır.   

Soğuk savaş döneminde  kapalı bir kutu olan ve küresel batı tarafından “öcü ” gibi  gösterilen Rusya’yı da  mercek altına almanın  zamanı  geldi de geçiyor bile!

Rusya’yı dost mu, yoksa düşman gibi mi  görürsünüz bilemem ama  askeri literatürde hedef kitlenin  değerlendirilmesi yalnız ‘düşmanın’ masaya yatırılmasıyla bitmiyor! ‘Dost bildiklerimizi’ de  ilave ederek  daha kapsamlı bir çalışma yapılmasını zorunlu  kılıyor.   

Bu arada Putin Rusya’sından sıkça bahsederek yanlış anlaşılmak da istemem!.

Amacımız;  tarafsızlık ilkesine bağlı kalarak  dost mu düşman mı olduklarını bilemediklerimizi de  masaya yatırmaktır. Haftaya aynı konunun bir başka bölümüyle  buluşmak  dileğiyle… 

NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE…3 bölüm sonu