İpekyolu Stratejik Araştırmalar Merkezi Başkanı, duayen gazeteci Seyfullah Türksoy, Türkiye-Rusya ilişkilerini değerlendirdi: 

Yaklaşık 30 yıldır başta Türk Cumhuriyetleri olmak üzere Avrasya coğrafyasıyla yakından ilgilenen, yaptığı TV programlarıyla bölge gerçekleri konusunda kamuoyunu aydınlatan araştırmacı-gazeteci Seyfullah Türksoy, Rusya-Türkiye dostluğunun bölgeye huzur getireceğini belirterek, ''Uçak krizi, Amerikan patentli bir provokasyondu. 15 Temmus darbesiyle bu durum bir kez daha anlaşılmıştır. Erdoğan'ın Rusya ziyareti Amerika ve Batı'ya çok alnalmlı bir mesaj olmuştur'' dedi.

İpekyolu Stratejik Araştırmalar Merkezi Başkanı Seyfullah Türksoy, konuyla ilgili sorularımızı cevaplandırdı. 

M.Kemal Sallı : Seyfullah bey siz uzun yıllardan beri Kafkaslar'dan Orta Asya'ya kadar Avrasya coğrafyasının her köşesiyle ilgili çalışmalar yapıyorsunuz, televizyon programları hazırlıyorsunuz. Rusya ile Türkiye arasındaki ilişkilerin yeniden düzelme sürecine girmesini ve Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan'ın, Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Sayın Putin'le son görüşmesini nasıl değerlendiriyorsunuz? 

Seyfullah Türksoy: Efendim, ben her zaman söylüyorum; bölgenin huzur, barış ve ekonomik kalkınmasının yolu Türkiye ile Rusya'nın dostluk ve işbirliğinden geçiyor. Bu bakımdan sadece Türkiye ya da sadece Rusya açısından değil, etrafımızdaki tüm ülkeler açısından bu dostluk ve işbirliği önem taşımaktadır. Rusya bizim güvenilir bir komşumuzdur. Yatırım ve ticaret ortağımızdır. 2015 yılı verilerine göre Rusya Federasyonu, Türkiye'nin ihracatında 2. sırada, ithalatında 3. sırada yer almıştır. Rusya Federasyonu Türkiye'nin 3. büyük ticaret ortağı iken, Türkiye Rusya Federasyonu'nun 6. büyük ticaret ortağıdır. 

İki ülke arasındaki dış ticaret hacmi 2010 yılında 26,2 milyar dolar düzeyinden 2014 sonunda yüzde 17,3 artışla 31,2 milyar dolara yükselmiştir. 2015 yılının ilk 9 aylık döneminde ise dış ticaret hacmi 18,5 milyar dolar seviyesinde gerçekleşmiştir. 24 Kasım 2015 tarihinde yaşanan uçak kriziyle birlikte iki dost ülke arasındaki ekonomik, sosyal, kültürel ve ticari ilişkiler biranda büyük darbe yemiştir. Uçak krizi her iki ülkenin ve bölge ülkelerinin aleyhine sonuçlar doğurmuştur. Bu krizin kimlere yaradığı ise aşikardır. 

Krizin yaşandığı ilk günlerde bu konuyu gündeme getirerek bu krizin Okyanus Ötesi'ndeki küresel güçten başka kimseye yaramadığını ifade etmiştim. Yani ABD bir taşla iki kuş, hatta ikiden fazla kuş vurmayı başarmıştır. 15 Temmuz tarihinde ülkemizde yaşanan darbe girişimi sonrasındaki gelişmeler bizi haklı çıkarmıştır.

Amerikan patentli olduğu aşikar olan alçak FETÖ darbesi sonrasında, Rus uçağını vuran pilotların tutuklanması bizim endişelerimizin haklılığını ortaya çıkarmıştır. 15 Temmuz olaylarından önce Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ın Putin'le yaptığı görüşme ve olumlu açıklama iki ülke arasındaki gergin ilişkileri yumuşatma yönünde önemli bir adım olmuştur. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin de Türkiye'nin bu iyiniyetli adımına iyiniyetli ve samimi bir karşılık vermiştir. 

9 Temmuz'da Petesburg'ta iki ülke devlet başkanlarının yaptığı dostane görüşmeler, Rusya ile Türkiye arasında uçak krizi öncesindeki samimi dostluk ve işbirliğinin yeniden başlaması konusunda önemli bir merhale olmuştur. Bazı kürsel güçlerin provokasyonlarına rağmen Türkiye ile Rusya yeniden dostluk ve işbirliğini tercih etmiştir. Bunun olumlu yansımalarını önümüzdeki dönemde bütün bölge ülkeleri yakından hisedecektir kanaatindeyim. Önümüzdeki dönemde Rusya'nın Türk vatandaşlarına uyguladığı vizenin kalkacağını, 2017 sezonunda 6 milyon kadar Rus turistin Türkiye'ye geleceğini, enerji-savunma ve teknoloji alanında ortak projelerin yapılacağını, Türk müteahhitlerin Rusya'da yeniden büyük ihaleler kazanacağını, Rusya'ya Türk tarım ürünleri ihracatının katlanarak artacağını rahatlıkla söyleyebiliriz. Bunların yanısıra Suriye meselesinin de yavaş yavaş çözüme kavuşacağını söylemek mümkün. 

RAMZAN KADİROV, ÇEÇENİSTAN'IN KADERİNİ DEĞİŞTİRDİ 

M.Kemal Salli : Sizin bir dönem Çeçenistan'la ilgili pekçok programınızı izleme imkanı bulmuştum. O programlar sebebiyle Türk halkı Çeçenistan'daki güzel gelişmeleri daha iyi görmüş oldu. Tabi size tepki gösteren hatta sizi tehdit eden bazı radikal çevrelerin olduğunu da hatırlıyorum. Çeçenistan'a yine gidip geliyor musunuz? 

Seyfullah Türksoy: Ne yazık ki, Türkiye'de bazı çevreler Çeçenistan konusunda Amerikan patentli radikal örgütlerin tek yanlı propagandasının etkisinde kalmıştır. O dönemde sanki Çeçenistan'da savaş devam ediyormuş gibi bir izlenim bırakarak halkı maalesef kandırmışlardır. Ben 9 yıl önce Çeçenistan'a giderek ülkenin her tarafını gezdim dolaştım. Gördüm ki, Türkiye'de yapılan propagandaların hepsi kocaman bir yalandan ibaretmiş. Çeçen halkı genç ve gayretli bir liderin, Ramzan Kadirov'un etrafında adeta kenetlenmiş, geçmişin yaralarını ve acı hatıralarını silmeye çalışırken, ülke her alanda büyük bir kalkınma süreci yaşıyor. 

Hem maddi hem de manevi bir kalkınma gerçekleşiyor. Bir yandan yollar, konutlar, parklar bahçeler, fabrikalar yapılırken diğer yandan muhteşem Osmanlı Camileri, Kur'an kursları, İlahiyat fakülteleri birbiri ardınca hizmete açılıyor. Ramzan Kadirov, sürekli halkıyla iç içe, ömrünü halkına adamış, babası rahmetli Ahmet Hacı Kadirov'un yolundan giden cesur, mert, çalışkan bir Devlet Başkanı . 

Kadirov'la ilk tanışğımızda Recep Tayyip Erdoğan'ı sormuştum. Adeta bir can dostundan, öz kardeşinden, ağabeyinden bahseder gibi, elini kalbinin üzerine koyarak çok olumlu şeyler söylemişti. Şehit babası merhum Ahmet Hacı Kadirov gibi Ramzan Kadirov da Kadiri tarikatının Kunta Hacı ekolüne mensuptu. Dindar ve inanç değerlerine bağlı bir insandı. İsmail Ağa cemaatinin önderi Mahmut Efendi'ye karşı büyük bir hürmet ve muhabbet besliyordu. Zaten rahmetli babası Ahmet Hacı Kadirov da İstanbul'a ilk geldiğinde soluğu Mahmut Efendi'nin yanında almıştı. 

Evet Kadirov ailesi, ta 1860'lı yıllardan beri Kadiri tarikatının ve ehl-i sünnet mezhebinin çmensubu olmalarına ve dini bir hayat yaşamalarına rağmen, Amerikan patentli Selefi-Vehhabi örgütlerin propagandalarıyla Türkiye'de çok farklı ve olumsuz bir imaj oluşturulmuştu. O nedenle benim Çeçenistan'la ilgili programlarıma da çok büyük tepki gösterenler, beni ölümle tehdit edenler, program yaptığım kanala baskın yapanlar oldu. Bana çok büyük ekonomik baskılar uygulamaya çalıştılar. Ama herşeye rağmen o dönemde Çeçenistan gerçeklerinin milyonlarca insan tarafından anlaşılmasına vesile olduk. 

Türkiye'de en çok istismar edilen konulardan biri Çeçen mülteciler konusuydu. Ramzan Kadirov, bizim programımız vasıtasıyla Çeçen mültecilere çağrıda bulunarak, ülkelerine dönmelerini ve kendilerine her konuda yardımcı olacaklarını söylemişti. Bazı radikal örgütlerin ve sözde yardım kuruluşu olan istismarcı STK'ların tüm engellemelerine rağmen binlerce Çeçen, Kadirov'un çağrısına uyarak ülkelerine döndüler. O insanlardan yüzlerce teşekkür ve dua aldım. 

Geçenlerde Aslanbek isimli genç bir kardeşim mesaj atmış. '' Abi senden Allah razı olsun'' diyor, '' Eğer Başkanımız Ramzan Kadirov'un mesajını bizlere ulaştırmasaydın, bizlere cesaret vermeseydin şimdi kamplarda yine sürünüyor olacaktık. Ülkemize döndük ve Allah razı olsun Ramzan Kadirov bize her konuda yardımcı oldu''. İnanın yüzlerce Çeçen kardeşimden böyle olumlu mesajlar aldım.

ÇEÇEN HALKI ALTIN DÖNEMİNİ YAŞIYOR 

M.Kemal Sallı: Uçak Krizi sonrasında, sosyal medyada sizi hedef alanlar oldu. Seyfullah Türksoy: Evet maalesef bölge gerçeklerinden, CIA oyunlarından, küresel tezgahlardan, El Kaide, Kafkas Emirliği, DEAŞ, FETÖ ve PKK gibi maşa örgütlerin kimlerin hesabına çalışğından haberi olmayan bazı insanlar, geçmişte Ramzan Kadirov'la çekildiğim fotoğrafları bahane ederek bana saldırdılar. Hakaret ve tehditler savurdular. Biz bu saldırgan ve cahil güruha karşı sükutla karşılık verdik. Çünkü haklı olduğumuzun bilincindeydik ve zamanın bizi doğrulayacağından emindik. Biz o dönemde doğru olanı yaptık, Türkiye-Rusya krizinde de bu işte bazı karanlık güçlerin parmağı olabileceğini ifade ettik, nitekim haklı çıktık. 

Türkiye- Rusya krizi patlak verdiği zaman bunu belki de en ağır tramvasını yine ben yaşadım. Çünkü o krizi bahane ederek hergün beni tehdit edenler, Twitter'da, sosyal medyada aleyhimde propagandalar başlattılar. Benim Kadirovcu olduğumu, Çeçen davasına ihanet ettiğimi ve benzeri saçmalıkları ileri sürerek beni linç etmeye kalkıştılar. Şimdi çoğunun mahçup olduğunu düşünüyorum. Evet ben 9 yıl önce de, kriz döneminde de ve şimdi de aynı şeyi söylüyorum: Ramzan Kadirov, Çeçen milletine Allah'ın bir hediyesidir. Ülkesini ve milletini bu kadar çok seven, dinine inancına kültürüne geleneklerine bu kadar bağlı, bu kadar mert ve çalışkan bir lider kolay kolay bulunmaz. Çeçen halkı bunun kıymetini bilmelidir ve nitekim biliyor. 

Bugün Ramzan Kadirov'un bir çağrısıyla yüzbinlerce insan Grozni meydanında toplanabiliyorsa bu Başkan'a olan inancın ve sevginin en büyük göstergesidir. Bugün Çeçenistan'da tüm camiler, Kur'an kursları özellikle gençler tarafından tıklım tıklım doluyorsa bu Kadirov'un eseridir. Geçmişte Vehhabilerin uyuşturucu bataklığına sürüklediği Çeçen gençlerinin çoğu, Ramzan Kadirov'un uyuşturucu mafyasına savaş açmasıyla kurtulmuştur. Binlerce Çeçen genci ölümden kurtarılmıştır. Çeçen halkı, 1860'lı yıllardan bu yana ilk defa bir huzur, kalkınma, yükseliş dönemi yaşamaktadır.

Birinci ve ikinci savaşta 300 bin yetişmiş insanını kaydeden Çeçen halkı şimdi Ramzan Kadirov'un önderliğinde yaralarını sarmaktadır. İnsanlar inançlarını özgürce yaşamakta ve ezan sesi ülkenin her yanında yankılanmaktadır. Ben iddia ediyorum, Rusya federasyonundaki hiçbir bölgede hatta Orta Asya Cumhuriyetlerinin hiçbirinde insanlar dini yönden bu kadar rahat ve huzurlu değildir. O yönüyle Türkiye'yle Çeçenistan arasında hiçbir fark yoktur. Elbetteki bu durum, bazı çevreleri rahatsız etmektedir. Ancak onların da artık hiçbir inandırıcılığı kalmamıştır. İnsanları önceden eski savaş görüntüleriyle ve tek yanlı propagandalarla kandırabiliyorlardı. Şimdi çok cahil ve önyargılı insanların dşında kimse bunlara inanmıyor. Çünkü bunların kim olduğunu biliyor. Bakın Suriye'deki iç savaşla beraber bütün dünya vahşi bir DEAŞ örgütüyle tanıştı. Bu örgüt kutsal İslam dinini istismar ederek maalesef emperyalist Batı ülkelerinin çıkarları için Ortadoğu'da insanlık dışı cinayetler gerçekleştiriyor 

Ramzan Kadirov'a karşı olan bazı gruplar da bugün DEAŞ saflarında yer almaktadır. Dünyanın şimdi gördüğü insanlık dışı vahşet görüntüleri, geçmişte Çeçenistan'da fazlasıyla yaşandı ama maalesef insanlık bu korkunç faciayı göremedi. Orada Vehhabiler ve diğer yasadışı gruplar İslam adına çok kötü işler yaptılar. Tasavvuf ehli olan herkese kafir damgası vurarak büyük katliamlar ve haksızlar gerçekleştirdiler. Müslüman ve imanlı temiz Çeçen halkı bu gerçekleri çok iyi biliyor ve o sebeple Ramzan Kadirov'un kıymetini takdir ediyor. 

M. Kemal Sallı: Gelecek adına umutlu musunuz? 

Seyfullah Türksoy: Ben şahsen çok umutluyum. Türkiye, Rusya federasyonuyla eskisinden daha güçlü ilişkiler geliştirecektir. Unutmayalım ki Suriye sorununun çözümü de, Karabağ sorununun çözümü de, Türk Cumhuriyetleriyle ilişkiler de Rusya ile Türkiye arasındaki dostluk ve işbirliğine bağlı. Yeni dönemde Türkiye ile Çeçenistan arasında da çok güzel dostluk köprülerinin kurulacağına inanıyorum. Şahsen ben bu konuda üzerime düşen ne varsa yapmaya hazırım. 

Rusya Federasyonu'nun her köşesinde bizim akrabalarımız, soydaşlarımız yaşıyor. Çeçenler, Çerkezler, Tatarlar, Başkurtlar, Avarlar, kumuklar, Karaçaylar, Azeriler, Karapapaklar ve diğer topluluklar.. Biz yeni dönemde bu topluluklarla da her türlü kültürel, ticari, ekonomik ve sosyal münasebetlerimizi geliştireceğiz. Artık biz Ruslarla da akraba sayılırız. Türkiye'de 200 bin'den fazla Rus gelin olduğunu unutmayalım. Türk ve Rus gençler arasında evlilikler çığ gibi artıyor. Yine Antalya'da ve İstanbul'da onbinlerce Rus vatandaşının ev satın aldığını ve Türkiye'yi ikinci vatan gibi gördüklerini de hatırımızdan çıkarmayalım. 

Bölgenin ve dünyanın iki güçlü lideri Erdoğan ve Putin, bugün dostluk, işbirliği, barış ve kardeşlik adına tarihi bir misyon üstlenmiş durumdalar. Onlara başarılar diliyorum. Yeni dönemde Avrupa Birliği'ne karşı Şangay Beşlisinin de Türkiye için önemli bir alternatif olacağını düşünüyorum. Kısacası Türkiye- Rusya dostluğu bölge için güzel sonuçlar doğuracak!