Rus uçağının düşürülmesi, bölgesel politikaların ötesinde küresel dengelerin de derinden sarsıldığı bir olay olmaya adaydır. Bölgenin en önemli güçleri arasındaki siyaseti tahlil ederken bu hadise dönüm noktası olacak, yaşananlar yeniden yargılanacaktır. Bu aşamada ilişkilerin normalleşmesi için tarafların soğukkanlı değerlendirme sürecine girmesine acilen ihtiyaç duyulduğu, her geçen gün daha iyi anlaşılmaktadır. Buna karşın karşılıklı restleşmelerle bu noktadan uzaklaşıldığı, bir bakıma dönüşü olmayan bir yola girildiği açıktır.
Bir vesile ile hafta sonunu Antalya’da geçirip farklı sektör temsilcileriyle görüştüm. Olayın patlak vermesinden hemen sonra turistler akın akın dönüş yapmışlar, Antalya havaalanı adeta ölü döneme girmiştir. Antalyalı çiftçi bu yıl hesabını yaptırımlara muhatap Rusya’ya satacağı sebze üzerine kurmuş. Şimdi bunları kime satacağını düşünüyor. Mobilya ihracatçısı Mısır ve Suriye’den sonra Rus pazarının geleceğinden endişelidir. On binlerce işçi ile başta müteahhitler olmak üzere diğer yatırımcıların karşılaştıkları durumu kimse küçümsememeli. Bununla beraber bu olayın güvenlik tehdidi boyutunu çok daha önemli buluyorum. Terör örgütlerinin taşeron eylem yapma özelliğini hatırlayalım.
Öncelikle Türkiye ile Rusya'nın bozuşmasını derinden arzu eden, hatta buna çanak tutan komşu ve müttefiklerden oluşan uzun bir devletler listesi var. Bu listenin bu kadar zenginleşmesinde Türkiye'nin son yıllardaki politik hatalarının katkısı yanında asıl neden jeopolitik gerçeklerdir. Belki de bu gerçekler, yarım asır sonra ilk defa bir Rus uçağının Türkiye tarafından düşürülmesine yol açmıştır. Eğer bu hadise mesela Yeltsin döneminde, hatta SSCB’nin haşmetli günlerinde olsaydı bu kadar kritik hale gelmezdi. Fakat Putin’in yeniden süper güç olma hevesleri sürecinde karizması ciddi olarak çizilmiştir. Yeni Rus entelijensiyası da adeta Putinleşmiştir. Moskova’da Türk büyükelçiliğinin taşlanması halkın doğrudan tepkisi olmayabilir ancak bir anda Antalya’nın boşalması Putin’i aşan bir Rus hissiyatı ile karşı karşıya olduğumuzu göstermektedir. 
Suriye'deki iç savaş şartlarında Türkiye'nin angajman kurallarını değiştirmesi ve bu çerçevede Rus uçağının düşürülmesi hukuken doğru olabilir. Buna karşın hukuken her doğru olanın uygulanması siyaseten yanlış olabilir. Her söylenen doğru olmalıdır fakat her doğru her yerde söylenemez, gibi bir şey. Putin'in durumu, kuyruğu kesilmiş yılan gibi. Ejderhanın kuyruğunu kestik ve kan damlıyor. Bu durum çok tehlikelidir. Bizim bu konuda haklı olup olmamamız çok da önemli değil. 
Rusya bu psikoloji altında iken yapılanları tekrar tekrar savunmak, hatta Rus halkının uğradığı bu moral darbeyi şiddetlendirecek söylemlerde bulunmak sorunun çözümünü imkansız kılacak bir sürece yol açabilir. Esat ile kanka günlerinden iç savaş başlangıcı aşamasında adım adım iplerin kopması sürecinin benzerini, Rusya ile yaşamamalıyız. Türkiye’nin büyük güç olduğu, hakkını savunabilecek kapasiteye sahip olduğu gibi gerçekler, düşman saflarını zenginleştirmeyi makul kılmaz.
Olayın vukuundan itibaren konunun araştırıldığı, Rusya ve ölen Rus pilot adına üzüntü duyulduğu, sorumluların gerekirse cezalandırılacağı, hatta tazminat ödeneceği, belirli bir aşamadan sonra daha kısık sesle angajman kuralları ile ihlaller ve uyarıların gündeme getirilmesi çerçevesinde resmi açıklamaların mükemmel bir diplomatik süzgeçten geçirilerek sorunu çözümü yolunda damla damla sunulması gerekmektedir. Bütün bunlar Türkiye’nin sınırlarını muhafaza etme hakkını, Rus pilotların bu gerçeği âdeta alayla karşılamasının es geçileceği anlamına gelmez. Buna karşı dönüşü zor yola girmeden önce diplomatik dilin birçok rengini kullanma imkânı sözkonusudur.
Bugünkü aşamada konuyla ilgili kamuoyu önünde şartlara göre beyanat verme yanlışına kesinlikle son verilmelidir. Rusya ile her aşamada temaslar sürdürülerek son çare olarak Milletlerarası Yargı’ya gitme önerisi gündeme getirilmelidir. Böyle bir uzlaşma ile beraber yaptırım kararlarının durdurulması talep edilmelidir. Ölen Rus pilotun yakınları için tazminat değil fakat dost ülke vatandaşının üzüntüsünü telafi eden bir rest olarak teselli hediyesi sunulması anlamlı olabilir. Varsın böyle bir davranışı Türkiye’nin özür dilemesi ve tazminat ödemesi olarak kabul etsinler. Esasen Putin’in dünya ve Rus kamuoyu karşısında böyle bir davranışa şiddetle ihtiyacı vardır.
Olayların tırmanması ile iki ülkenin savaş aşamasına gelebileceğine ihtimali bugün yoktur. Buna karşın Suriye, Irak, İran ve hatta Mısır’daki “öfkeli” bir Rusya’nın Türkiye’nin ekonomik çıkarları ötesinde güvenliği için çok ciddi bir tehdit olacağı gün gibi aşikârdır. Bu aşamada NATO’nun veya ABD’nin Türkiye’nin arkasında olacağı yahut Türkiye’nin ülke bütünlüğü ve güvenliğinin teminatı olacağına da inanan kimse de yoktur.
Uçağın düşürülmesi aşamasında Türkiye açısından hukuken problem olmasa da siyaseten büyük bir girdabın ağzındayız. Zarar görenin Rusya olduğunu dikkate alarak normalleşme sürecinde daha yapıcı söylemlere ihtiyaç vardır. Bayır-Bucak Türkmenlerinin geleceği için de Türk-Rus uzlaşması gereklidir. Böyle bir süreçte milletlerarası yargı yolu her iki ülke için sağlıklı bir çıkış yolu olacaktır. Beş-altı aydan önce sonuçlanmayacak bu süreç sonunda verilecek kararın mahiyeti iki ülke için de pek önemli olmayacaktır.