RÖPORTAJ: GİZEM YILDIZ

Zor günler geçiriyoruz. Daha önce hiç yapmadığımız şeyleri yapıyor, birçok yaptığımız şeyi de yapamıyoruz. Evlerdeyiz ve evde nasıl bir hayat kurulur, günler, aylar evde nasıl geçer deneyerek öğreniyoruz. Bu haftanın moral motivasyon kaynağı olarak yılın en ideal çifti seçilebilecek, evli iki sevgili olan Yunuş Günçe & Selin Işık Günçe’nin sohbetiyle bu hafta da dolu dolu doluyuz; hem de aşkla… Bir kez daha anladık ki, hayattaki en değerli ve başımıza ne gelirse gelsin değeri düşmeyen şey; sevgi, aşk… Doğru insanla, doğru zamanda bir olmanın mutluluğunu Yunus & Selin çiftinin gözlerinde görmüştüm. Birbirlerine yetmek için ikinin bir olduğunu bilen, kendi doğrularını birbirlerine yansıtmadan kendilerine bir dünya kuran, hem evli, hem aşık, hem sevgili hem de iki dost onlar. Hadi bakalım; aşık olmak, evlenmek nasıl bir duygu? Bir kere de Günçe çiftinden dinleyelim…

Selin ve Yunus’un hikayesi nasıl başladı?

S I: Biz zaten tanışıyorduk. Aynı tiyatroda farklı iki oyunda oynuyorduk. Dolayısıyla rastlaşıyorduk. Arada da mesajlaşıyorduk. Survivor bittikten sonra tekrar konuşmaya başladık.

Y G: Çok üzülmüş benim halime. Bakmış ki bir deri bir kemik kalmışım “Yunus bir dönsün de onunla ilgileneyim” demiş. O gün bugündür benimle ilgileniyor (gülerek). Şaka maka böyle oldu biraz da. İnsanın Survivor’da kendiyle baş başa kaldığı çok zaman oluyor. Oradayken annemi özlüyordum, zaten babamı kaybetmiştim onu ayrı özlüyordum, açlığa da zamanla alışıyorsun, ama şunu fark ettim, özlediğim bir kadın yoktu, geri döndüğümde hemen arayabileceğim biri yoktu. Bunun hayatımda çok büyük bir eksiklik olduğunu fark ettim. Dönünce bununla ilgileneceğim dedim. 

S I: Ben de dedim ki “O benim!” ben Yunus’u başka bir Survivor’a aldım (gülerek).

Y G: Anakaradaki hayata Selin’le döndüm.

Tanıştığınızda hissettiniz mi evleneceğinizi?

Y G: Ben hissetmedim. Hissedenlere de inanmıyorum. 

S I: Ben başka bir şey hissettim. Yunus’la benim birbirimizin hayatında mutlaka olmamız gerektiğine inandım. Bu arkadaş olur, sevgili olur, eş olur. O kısmı hiç önemli değildi. 

Yunus Bey, Selin Hanım’a nasıl “Evet!” dedirtmeyi başardınız?

Y G: Çok zorlamadım. Zaten önce ben evet dedim, sonra da birlikte evet dedik. Kimse kimseyi ikna etmeye çalışmadı. 

Bir evlilik teklifi olmadı mı?

Y G: Sahnelenen oyunumuzda da bunu anlatıyoruz. Rasyonel bir şekilde durumumuzu değerlendirip, “Biz neden evlenmiyoruz?” dedik. İkimizde evliliği düşünmüyorduk. Evli olma duygusunu merak ediyordum, ama evli olmak istemiyordum. Bizim duygusal anlamda evlilik adına hiçbir şüphemiz yoktu. Bunu yaşayacaksak birlikte yaşayalım dedik. Ben ancak evlenmeyi düşünmeyen ve benim de evlenmeyi düşünmeyeceğimi bilen, bunu sorun etmeyen biriyle evlenebilirdim. 

S I: Bizim ilişkimiz başladığında ikimizde evliliği hiç düşünmediğimizi, hiç istemediğimizi söyledik. Sonra bir baktık evliyiz biz (gülerek). Ayrılmıyoruz, ayrılacak gibi de durmuyoruz, ne yapalım derken evlenmek durumunda kaldık (gülerek). 

Y G: Bizim evliliğimiz butik bir evlilik. Bu korona günleri geçtikten sonra biz birlikte bütün dünyayı dolaşmalıyız. İnsanlara kadın-erkek, ilişki, sevgili olmak nedir anlatmalıyız. Bir de bizden duymaları lazım. Biz ayrılınca çirkinleşmeyiz. Maalesef magazinde görüyoruz; çok severek evlenip, birbirinden nefret eden insanlara dönüşülüyor ya, işte biz onlara dönüşmeyiz. Başka insanlara dönüşecekseniz, bunu o noktaya görmeden gelip müdahale etmeniz lazım. 

S I: Şimdi size çok büyük laflar söylüyormuşuz gibi geliyor, ama şuna dayanarak söylüyoruz; birlikte olmaya başladığımız ilk günden beri ilişkimizin gidişatı hiç aksini hissettirmedi. Hiç öyle yaşamadık. 

Meslektaşınızla evlenmeniz ilişkinizi nasıl etkiliyor?

Y G: Beni çok etkiledi. Birlikteliğimizden sonra oyun yazdım. Ben şimdi bir bankacıyla evlenseydim oyun yazmazdım. Karı Koca İşleri adında bir oyunumuz var. Çıkış noktası da bizim evliliğimiz.

Bunun ne kadarı oyun ne kadarı gerçek?

Y G: Tamamı gerçek, ama deforme ettiğimiz, oyunsallaştığımız yerler oluyor. 

Birbirinize olan aşkınızı bana hangi cümlelerle anlatırsınız?

S I: Yunus benim tahterevalli arkadaşım. Oyun dediğiniz şey, kendi yaşıtınızla olan herkesle oynayabilirsiniz, ama tahterevalli kendi dengini istiyor. 

Y G: Selin’e çok kıymet veriyorum. Gereğinden fazla düşünen insanlarız. İçinde olduğumuz her neyse onu çok fazla düşünüyoruz. Ben ilişkimizi çok düşündüm, hala düşünüyorum. Tam bir cevap bulamıyorum, bu cevapsızlık beni Selin’e her geçen gün daha çok bağlıyor.  Sebebini bilmediğinde ilişkinin çok daha gerçek olduğunu anlıyorsun. Hayatımda kendimden daha fazla önemsediğim birinin olması beni çok mutlu ediyor. 

Her zaman söylenen “Evlilik aşkı öldürür” cümlesi sizde de yaşandı mı?

Y G: Onu evli olanlara sormak lazım. Biz hala evli iki sevgiliyiz.

S I: Bizim evliliğimiz klişe evliliklerden olmadığı için kendi adıma rahatlık öldürmediğini söyleyebilirim. İlk günkü heyecanla Yunus’u seviyorum.

Y G: Biz iki parçalık bir puzzle’ız diğer parçamız olmazsa yaşayamayız. Biz 7/24 evliyiz, çok evliyiz. Çok ciddi spor yapan biriyim. Selin’de spor yapıyor. Ben Selin’in de benim spor yaptığım salona gelmesini istiyorum. 

S I: Yunus için spora gitmek bir kaçış olabilirdi, ama böyle olmadı. Eğer bir yere gideceksem, Yunus’un işi yoksa mutlaka o da gelir veya aynı şey benim için de geçerlidir. Biz birbirimizi tamamlayan bir çiftiz. Çok iyi iki arkadaş olduğumuz için asla birbirimizden sıkılmıyoruz. 

Karakter olarak birbirinizin zıttı mısınızdır yoksa ortak yönleriniz daha mı fazladır?

Y G: Ben çok zor biriyimdir. Ben kendimle uğraşamıyorum, kendimi çekemiyorum. Benim kodlarımı anlayan, şifrelerimi çözen biri Selin. Bu durumdan dolayı olduğum yerden memnunum.

S I: Birbirimize çok benzediğimiz gibi fikir ayrılığına düştüğümüz, birbirimizden ayrıldığımız noktalar oluyor. Aynı şeyi düşünmemek, aynı yerde durmamakta zevk veriyor.

Birbirinizi eleştirir misiniz?

S I: Birbirimizi eleştiriye çok açığız. Herkesten önce biz birbirimizi eleştiririz. Birbirimizi ciddiye aldığımız için birbirimizi dinleyebiliyoruz. 

Kırmızı çizgileriniz var mıdır?

S I: Benim kırmızı rujum var (gülerek). 

Y G: Benim hiç yok. Ben bir şey daha söylemek istiyorum. Başka ilişkileri de görüyoruz. Etrafımız ilişki içinde olanlarla dolu. Bizim evliliğimiz “Yaparsın Aşkım” evliliği gibi değil –İlker Ayrık’ı, bu programı çok seviyoruz ama- orada öyle çiftler görüyoruz ki, birbirinden hiç hoşlanmayan ama evli kalan çiftler var. Bu kadar mutsuz olduğun bir yerde niye durursun ki? İkimiz de bireyiz, herkes kendi seçimlerini yapıp gidebilir. 

Evdeki Selin – Yunus çiftinin günü nasıl geçer?

Y G: Koronadan önceki hayatımız da, ben erken kalkarım. Bir köpeğimiz bir de kedimiz var. onları dışarı çıkartırım. Herkes kadar rutinlerimiz vardır. Ben geldiğimde Selin uyanmış oluyor. Birlikte kahve içip Müge Anlı izliyoruz. Güne Müge Anlı’yla başlıyoruz. Müge Anlı’nın programını çok seviyoruz. Türkiye’de işe yarayan nadir programlardan bir tanesi. Aynı zamanda nasıl bir ülkede yaşadığımız konusunda bizi uyaran bir program. İşlerimiz neyse o gün onları programlarız. Selin mutfakta çok iyidir. Hem eli lezzetlidir hem çalışkandır hem çok iyi yapar, ama görevi bu olduğu için değil, sevdiği için. Ben de evin temizlik işlerinden sorumluyumdur. 

S I: Bir de Yunus yemek yapmasız zaten (gülerek).

Y G: Ben çok iyi ev süpürürüm. 

Şu an herkes eve kapanmış durumda siz de #evdekal diyenlerden misiniz?

S I: Biz zaten genel olarak evde kalmayı seven insanlarız.

Y G: Biz de evde kalmak zorunda olmayanlara evde kal diyenlerdeniz. Evde kalalım ki, bu hastalıktan bir an önce kurtulalım.

Bu süre zarfında neler öğrendiniz?

Y G: Daha önce öğrendiğimiz şeylerden emin olduk. Şu olmadan yapamayız dediğimiz şeyleri yapabileceğimizi gördük. 

S I: Bu kadar sade de yaşanabilirmiş. Bunları teyit etmiş olduk. Bir de, ihtiyaçlarımızı çok fazla büyütüyormuşuz. Aslında ihtiyaç dediklerimiz, ihtiyaçlarımız değil.

Y G: Onların çoğunun şımarık olduğunu ülkece görmüş olduk.

Acun Bey, şuan Survivor All Star yapsa ve sizi çağırsa gider misiniz?

Y G: Tabi ki giderim.

S I: Ben de gönül rahatlığıyla yollarım. Herkes istediğini yapmakta özgür. Çok özlerim, sudan çıkmış balığa dönerim, ama o çok istediği için saygı duyarım. 

Y G: Şuna izin verir misin? Bunu giydirir misin? Gibi misyonlar bizim ilişkimizde yok. Selin’e mini etek giydirir misin gibi sorular geliyor. Selin’e mini etek giydirmem, çünkü Selin kendi eteğini kendi giyinebiliyor. Kadına şiddet, insana şiddet illa fiziksel olmak zorunda değil, kısıtlamalar da şiddetin bir türü. Ben ancak Selin’e fikir verebilirim. Benim karım nerede ne yapması gerektiğini bilebilecek bir kadın. 

İkinizde oyuncusunuz son dönem televizyon ve sinema işlerini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Y G: Çok tür var. Bunların içinde çok iyiler de var, çok kötüler de var. Cem Yılmaz’ın bile eleştirildiği, sorgulandığı bir zaman içindeyiz. Bu bana çok gaddarca geliyor. 20 sene güldüğümüz, mizahı bambaşka boyuta getiren birine gerektiğinden zalim eleştirilerde bulunuyoruz. İsmi Karakomik olan bir filmin stand-up gözüyle bakılması çok yanlış. Bazı çok güzel diziler var. Hatta izlerken biz de içinde olmak istiyoruz. Mesela Babil. Şampiyonlar liginde final oynayabilecek bir kadrosu var. Bir Zamanlar Çukurova’yı takip ediyoruz. 

S I: Aynı zamanda dijital platformdaki işleri de takip ediyoruz. Sefirin Kızı, Doğduğun Ev Kaderindir gibi değerli diziler var. Çeşit olursa seçme şansın daha fazla oluyor.

Dizilere set arası verildi. Ne zaman her şey eski haline geçecek bilmiyoruz. Bu bilinmezlik televizyon dünyasını sizce nasıl etkileyecek?

Y G: Bence bir takım form değişiklikler olabilir. Televizyonlar da haliyle bu duruma uyumlanmak zorunda kalacak. Çok ciddi yatırım yapan ve yapılan bir sektör. Herkesin evinde televizyon var. şuan hala çalışan setler var. onlar niye çalışıyor bilmiyoruz. Asıl bunu sormalı. Ya setlerin hepsi durmalıydı ya da durmamalıydı. Bana hala biz bu coronayı hafife alıyormuşuz gibi geliyor. Umarım faturası ağır olmaz. 

Her şey bitti dediklerinde de rahatça gezip dolaşabilecek misiniz? Karantina süreci bittiğinde yapmak istediğiniz ilk şey nedir?

S I: Her şey bitti demeleri uzun bir süreç alacak. Bence yıllar alacak bir süreç. Bu yeni normal dedikleri süreçte de tekrar siperliklerimizle, maskelerimizle yaşamaya devam edeceğiz. Biz çok uzun bir süre sosyal mesafeyi koruyarak devam edeceğiz. 

Y G: Tabi Selin’in söylediği bizim için geçerli. Sokaklarda, avmlerde görüyoruz ki bu hiç böyle olmayacak. Biz de sosyal mesafeye dikkat edeceğiz, kendimizi koruyacağız, ama zamanlar bakacağız ki takmayanlar var, onlar bizim mesafemizi, alışkanlıklarımızı bozacak. Sonra her şey kendi içimizde normalleşecek ve faturasını hep beraber ödeyeceğiz. Sosyolojik olarak bizim  bu meseleyi çözmemiz birçok ülkeden çok daha zorlu olacak, çünkü biz virüs olmadan da sıraya girmeyi bilmiyorduk. 

Siz yargılayanlardan çok şans verenlerdensiniz.

Y G: Biz tepkimizi izlemeyerek veriyoruz.

S I: Öncelikle bir diziyi izlemeden onu sevip sevmediğini anlayamazsın. Bu dizi için de film için de geçerli. Biz önceden yargılamayı sevmiyoruz. 

Y G: Biz öneride bulunmadığımız hiçbir şeyi eleştirmiyoruz. Eleştirinin de bir amacı olmalı. Biz kritik ediyoruz. 

İlerleyen günlerde çocuk düşünüyor musunuz yoksa evliliğin tadını çıkartma fikri daha mı ağır basıyor?

Y G: Şu an düşünmüyoruz.

S I: Bu konuda çok düşüncesiziz. 

Y G: Şu aşamada böyle bir hedefimiz yok. Ben önce bir büyüyeyim sonra çocuk düşünürüz ( gülerek). 

Karı-Koca işleri adında bir oyununuz var. Oyunun içinde neyi anlatıyorsunuz?

Y G: Oyunda evli olmayı, öncemizi sonramızı anlatıyoruz. Aslında herkesin hayatında olan, görmezden geldiği, çok büyüttüğü, evliliğine zarar veren şeyleri hiç de göründüğü gibi olmadığını söylüyoruz. 

Oyun bittikten sonra nasıl tepkiler alıyorsunuz?

Y G: Karı koca işleri havalı bir oyun değil, iş bitiren bir oyun. Havalı bir oyun derken, acayip yerlerde oynanan, ünlülerin geldiği bir oyun değil, ama tek vaadi güldürmek. Gelen insanlar genelde “Keşke daha önce gelseydik” diyorlar. Elbette zorlanıyoruz, ama kendimizi sunuyoruz. Samimiyiz. 

Çok sık oynuyor musunuz?

Y G: Maalesef, ama sık oynamak istiyoruz. Bunun zaman içinde olacağını düşünüyoruz, çünkü bu bir sabır meselesi. 

Başka oyunlar var mı?

Y G: Ben bir de “Butik Ünlü” adında bir stand-up yapıyorum. Bu benim bulduğum bir kavram. Kimsenin sahiplenmesini istemediğim için bunu oyun haline getirdim. 

Ben oyuncuyum ünlü değilim diyorsunuz?

Y G: Ben yaptığım meslekten ötürü tanınan biriyim. Ünlü olmak bir meslek, bu bütün dünyada da böyle. Mesleği ünlü olan, ama ne yaptığını bilmediğimiz birçok insan var. Biz onlardan değiliz. Biz hayatımızı dümdüz, rafine bir şekilde söylüyorum “ Hayatımızı çok düzgün yaşıyoruz maalesef” okuyan insanlar anlayacaktır. Yaptığımız işle ilgili kalite gibi bir kaygımız var. Daha ne kadar gelişebiliriz. Onunla ilgili kaygılarımız var. Bu yüzden de zorlanıyoruz. Bazen spora gitmekte çok üşeniyorum, ama gidiyorum, çünkü benim işim bu; kendime bakmak zorundayım. 

Evlilikten korkan, aşka inanmayan, ilişkilerini bir adım ileri taşımaktan çekinen çiftlere ideal bir çift olarak ne söylemek istersiniz?

S I: Hiçbir şey söylemem, çünkü bu endişeyi taşıyan birisinin karşısında nasıl biri var onu bilmiyorum. Herkes Yunus gibi biri değil. “Korkmayın!” gibi beylik sözler söyleyemem. Ben kendi ilişkimden mesulüm. Ruh eşini bulduğunda evlilik şahane bir şeymiş. 

Y G: Bir insanın biriyle beraber olabilmesi için önce tek başına kalabilmeyi öğrenmesi lazım. Ondan sonra bir ilişkiye girmek daha kolay oluyor. Tek başına kalmayı bildiğin için karşındakine bağımlılığın azalıyor. Bu da sizi güçlü kılıyor. Sen güçlü olursan ilişkin de güçlü olur. 

S I: Yalnızlıkla tek başınalık birbirine çok karıştırılan bir şey. Kimse yalnız kalmak istemez, ama bir insan bireydir ve tek başına olmanın keyfi bambaşka bir şeydir.

Y G: Bir ilişki için en ideal şey “edilgen” olmaktan kurtulmak lazımdır. Biri benim için bir şey yapsın duygusundan kurtulması gereklidir. Dünya artık öyle bir yer değil. Biz çok ideal bir şey konuşuyoruz, ama ülkenin geneli böyle değil. Bir bölüm Esra Erol izleyince ne demek istediğimi anlıyorsunuz. 

Korona virüsünden dolayı evde kalan çoğu çift ya ayrılıyor ya da boşanıyor. Bu uyuşmazlığı neye bağlıyorsunuz?

Y G: Virüsten dolayı, birbirleriyle çok vakit geçirmekten dolayı ayrılıyorlarsa zaten birbirlerine göre değillermiş. Keşke bunun testi daha önce olsaymış..

S I: Zararın neresinden dönseler kardır. 

Y G: Umarım ürememişlerdir. Belki bazı insanların karantina sürecinde kimse yoktur. Kimse olmamayı da öğrenmişlerdir. Bizim öyle bir sıkıntımız yok. 

Yeni Çağrı Gazetesi’nden alıntıdır.