RÖPORTAJ: ELİF GÜNAY

Kocaeli Sabancı Kültür Merkezinde tiyatro oyunculuğu ve tiyatro eğitmenliği yapmış ayrıca oyunculuk eğitimi alarak bazı dizilerde rol almış olan Kocaeli iş adamlarından iş insanı Yılmaz Sani, birçok iş dalı ile uğraştıktan sonra kendini siyasete adamıştır. Şimdilerde ise siyaset ile uğraşan Yılmaz Sani, yerel seçim öncesi siyaset hakkında bilgi verdi. 

Merhaba Yılmaz Bey. Öncelikle sizden bahsedelim istiyorum. Yılmaz Sani kimdir?

Merhaba Elif Hanım. Yılmaz Sani, 7 Aralık 1972 yılında Erzurum’da doğdu. Çocukluk ve gençlik yılları Kocaeli ve İstanbul Kadıköy’de geçti. 1994 yılında Yeditepe Üniversitesi kimya bölümünden mezun oldum. 1989-1992 yılları arasında Kocaeli Sabancı Kültür Merkezinde tiyatro oyunculuğu ve tiyatro eğitmenliği yaptım. 1994 yılında Müjdat Gezen Sanat Okulunda 2 ay kadar eğitim aldım. Bu sırada Türk sinemasının değerli isimleri Halit Akçatepe ve Gazanfer Özcan ile tanıştım. Bu iki değerli sinema sanatçısı ile tiyatro üzerine çalışmalar yapıp gerekli bilgileri edinme fırsatı buldum. Fakat tiyatro hayatım amcasının isteği üzerine sona erdi. 1991-1992 yılları arasında Ankara TRT sanatçısı Canan Başkaya ve TRT sanatçısı Yıldırım Bekçi’nin vokalistliğini yaptım.

Şimdilerde tam olarak ne işle uğraşıyorsunuz?

2009 yılından itibaren tekstil sektörlerinde faaliyet göstermekteyim. Çeşitli markalarla fason imalatı ve kendi markamı üreterek çeşitli ülkelere ürün satmaktayım. Aynı zamanda bazı kurumsal firmalara ve büyümekte olan firmalara danışmanlık hizmeti vermekteyim. Ayrıca tekstil harici eski dönemlerde üretmiş olduğumuz Roks markasını ( temizlik malzemeleri) yeniden çalışır bir hale getirdik. 2019 yılında üretimini Kütahya Tavşanlı Organize Sanayi Bölgesinde devam ettirip çeşitli ülkelere satmayı planlıyoruz. Türkiye içerisinde çeşitli bayilere bu ürünü satmayı düşünüyoruz.

Siyasete atılmak nasıl aklınıza geldi ve şuan ki ekonomi nasıl gidiyor sizce? 

Şuan ki ekonomi piyasaları her ne kadar gazetelerde ve sosyal medyada iyi gösteriliyor olsa dahi şuan ki ekonomik gidişat iyi değil. Sebep olarak Türk halkının geçim kaynağı giderek azalıyor ve evine yılda 1 sefer et alan aileler var. Bunun yanı sıra işsizlik ve parasal sıkıntıları giderek artıyor. Nisan ayından sonra dolar ve euronun tahminlerimizin üstünde olacaktır. Fakat bu günkü kurun seyri artarak bu ekonomiyi daha kötü hale sokacaktır. Türk halkının alım gücü azalacaktır. Bunun yanı sıra resmi kayıtlara göre 300'nin üstünde firmalar ifasını beyan etmiştir. Sebep olarak doların artması ve asgari ücretin yükselmesi, SGK primlerin artması yani kısacası işletmecinin sırtına 10 kalem vergi bindiğinden sebep devlete olan vergi ve SGK primlerini ödeyemez hale gelerek piyasa olan borçlarını bir şekilde uzlaşmaya çalışıp evini barkını satarak ayakta durmaya çalışıyorlar. Devletinde acil olarak işletmecilere bir sicil affı vergi affı ve SGK affı faizleri silinerek ödeme kolaylığının sağlanması gerekiyor. Yoksa mevcut olan orta ölçekli işletmecilerin sonu demektir. Yalancı hareketlilik olsa dahi nakit ödeme yapılmadığı için insanlar kredi kartı kullanıyorlar. Bu sebepten dolayı ekonominin gidişatını tamamen etkiliyor.

Bir kaç sektörde bulunmak sizin için zor değil mi? 

Aslında benim için zor olan çalışmamak, birden fazla işte çalışmadığımı düşünemiyorum. İş sektöründe çalışmayı seven ve işini en iyi yapmaya çalışan bir insanımdır. Genel olarak hiperaktifliğimden olsa gerek çeşitli sektörlerde aktif halde çalışmaktayım.

Yaklaşan yerel seçim hakkında neler söyleyeceksiniz?

Öncelikle ülkemizi çin hayırlı olsun. Şunu demek isterim ki "Türkiye Benim Büyük Aşkım". Bana göre ülkemiz birlik demek, sevgi demek, aşk demek, bütünlük demek… Her daim tek yürek olalım. 

Afrika’ya su kuyusu yaptırmak nasıl geldi aklınıza? 

Afrika’ya iş nedeni ile yaptığım seyahatlerden dolayı Afrika’daki insanların durumunu gördükçe yoksulluğun, çaresizliğin ve imkânsızlığın baş gösterdiği ülkelerdi. Daha sonrasında Türkiye’ye döndüğümde bu alanda çalışmalara başladım ve kendime “ne yapabilirim” sorusunu sordum. Daha sonrasında Afrika’ya gittiğimde Gana- Fildişi sahilleri gibi bölgelerde 30 adet ve üstü olmak koşulu ile su kuyularını açmayı düşünerek gerekli su ihtiyaçlarını karşılamayı amaçladım. Bunun yanı sıra Somali- Nijerya- Gabo gibi yerlerde gıda ve çeşitli markalar ve üretici firmalardan destek olarak ortak proje olarak bağış yapmayı hedefliyoruz. Bu ürünlerden ana ihtiyaç olan pirinç, yağ, un, mercimek, bulgur, patates, soğan vs gibi 300 tona kadar ana ihtiyaçları 6 ay içerisinde ülkelere bedelsiz olarak bağış yapmayı hedefliyoruz.

​​​​​​​

Olmazsa olmazınız nedir? 

Başta ailem. Sağlık, huzur ve mutluluk… Bunlara sahip olan insan geri kalan her şeyi başarabiliriz. Tabi ki ev, araba kısacası parada önemlidir ama iyi bir aileye her şeyden önemlidir.

Yılmaz Sani için doğruluk mu, dürüstlük mü? 

Doğruluk tek başına önemlidir. Düşüncelerin gerçekle uyuşması, yargı ve önermelerin gerçeğe uygun olması şeklinde bir tarifi vardır. Sözlüklerde bu tarifi doğruluk kavramının içsel kısmını kapsar. Doğru düşünce de olduğu gibi. Doğru davranış dediğimizde kavramın dışa dönük eylem kısmını ifade etmiş oluruz. Sadık ve sadakat yakın anlamlı kelimelerdir. Yalan, eğrilik, yanlış gibi zıt anlamlı kelimelerle biraz daha netleşir sınırları. Doğru adam özü sözü bir adamdır, cümlesinde hem sözün hem davranışın hatadan, yalandan, yanlıştan uzaklığı ifade edilir. Ve hepsini kapsayacak şekilde doğruluk erdem kabul edilen ahlaki özelliklerden biridir denilebilir. Dürüstlük daha farklıdır. yine sözlüklerde; “doğru, hatasız, yanlışsız, sağlam, sıhhatli, gerçek, güvenilir adam sağlam seciyeli doğru kimse” şeklinde tarif edilen dürüstlüğün doğruluktan bir katman daha yukarda olduğunu anlarız. Herkes doğru olmalıdır. Evet, ama doğru olmak yetmez aynı zamanda dürüst de olmalıdır. Burada eylemlerin asıl niteliklerinin amaçlarında gizliği olduğu meselesi girer devreye. Tek başına doğruluk erdemli olmak için yeterli değildir. Doğruyu doğru olmayan bir amaç için kullandığımızda dürüstlü şartını ihlal etmiş oluruz. Böylece eylemin bizzat kendisinin tek başına değil amacıyla beraber değerlendirme zorunluluğu gerçeği çıkar karşımıza. Eylemlerimizin amacına ”niyet” diyoruz. Niyet için ”sahih” kelimesini kullanıyoruz. Böylece doğruluk şayet sahih bir niyetle tahakkuk ediyorsa buna dürüstlük denir yargısına varıyoruz.

Peki, son olarak okuyucularımıza neler söylersiniz?

Önce vatan gazetesine ve size çok teşekkür ederim Elif Hanım. Gazetenizin çizgisini ve sayın Abdullah Beyin gazeteciliğini de muazzam buluyorum. Siyasete atılmaya başladığım bu günlerde daha çok bir araya gelip ülkemize faydalı haberler gerçekleştirmeyi umuyorum. Sevgilerimle…