ASLI MERCAN SARI

Her röportajımda daha bir heyecanlı oluyorum. Başarı hikâyelerini bizzat kişilerin kendinden dinlemek ve bunları sizlerle paylaşmak muazzam bir haz. Ne kadar güzel yürekli yazarlar tanıdık ve tanımaya devam ediyoruz diye yön veriyorum satırlarıma. Yine naif hanım mı hanım genç bir yazar var misafirim var.  “Kaderimin Ayak İzleri” yazarı MEHTAP KAPLAN KARLI ile keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. O bir deneme yazarı. İstanbul Beykozlu olan ve ilk kitabı Kaderimin Ayak İzleri 2015 yılında raflarda yerini alan yazar Kaplan; Sevgili Aslı Hanım, hayat benim için zorlu bir yol oldu, ne yazık ki acımasız hayat benden annemi ve babamı aldı. Onların yokluğuna seneler geçmesine rağmen alışamadım. Güçlü olmak gerektiğini biliyordum ve öyle de davrandım. Hayata karşı dik duruşumla tanır herkes beni. Bu hayatta aciz olursan her zaman yenilmeye mahkûmsundur. Ve hayat; “Acizleri asla affetmez” diyen çok hanım yazar ile kendisinin kaleme kâğıda olan tutkusunu ve hayatına dair bilinmeyenler hakkında hoş samimi bir sohbet gerçekleştirdik. “Kaderimin Ayak İzleri”

Deneme dalında müthiş bir kitabı olan yazar Mehtap Hanım; Kitabımı yazmaya başlarken daha çok kısa yazılar olmasına ve insanları sıkmamasına özen gösterdim. Genelde birçok kişinin yaşadığı konulara değindim ve okuyan herkesten aldığım ortak yorum şuydu; bu kitap kesinlikle beni anlatıyor. Kitabımın hikâyesi; aşk, aile özlemi ve dostluk üzerinedir. Özellikle de aile özlemi üzerine durmaya çalıştım ve şimdiye kadar beni üzen insanlara güçlü olmam gerektiğini öğrettikleri için bolca teşekkür ettim diyebilirim ifadelerini kullanan genç yazar Mehtap Kaplan ile yaptığımız söyleşi sizlerle.

 Sohbetimize sizi tanıyarak başlayabiliriz miyiz kimdir Mehtap Kaplan Karlı?

Öncelikle Merhabalar Aslı Hanım 22.09.1982 İstanbul Beykoz doğumluyum. Annesi hemşire, babası esnaf olan bir ailenin büyük kızıyım. İlk ve orta öğretimimi tamamladıktan sonra düz lise okudum. Daha sonra 2 yıl kadar çocuk gelişimi eğitimi aldım ve 3 yıl kadar da anaokulu öğretmenliği yaptım ve çeşitli işlerde çalıştım. Hayat benim için zorlu bir yol oldu, ne yazık ki acımasız hayat benden annemi ve babamı aldı. Onların yokluğuna seneler geçmesine rağmen alışamadım. Güçlü olmak gerektiğini biliyordum ve öyle de davrandım. Hayata karşı dik duruşumla tanır herkes beni. Bu hayatta aciz olursan her zaman yenilmeye mahkûmsundur. Ve hayat; “Acizleri asla affetmez”

Yaratıcı yazarlık kursları ile ilgili bir tecrübeniz var mı? Bu kursları faydalı bulur musunuz yazar olmak isteyenler için, yoksa yazmak daha çok yetenek midir size göre?

Yaratıcı yazarlık kursunda bir tecrübem yok. Bu kursları elbette ki yararlı buluyorum, eğitim her zaman önemlidir hangi yaşta olursanız olun daima bir şeyler öğrenirsiniz. Yazmak bir yetenektir bana göre, belki herkes bir şeyler yazabilir ama herkesin yazdığı ne kadar okunur orası tartışılır. İyi bir yazar aynı zamanda iyi bir gözlemci ve iyi bir okuyucu da olmalı. Aksi takdirde başarıyı yakalayamaz diye düşünüyorum.

Konularınızı nasıl seçiyorsunuz? Konu seçimi tesadüfi mi oluyor ya da hayatta karşılaştığınız bazı olaylardan mı etkilenip yazıyorsunuz?

Konularımı seçerken genelde kafamda net bir düşünce olmaz. Olaylar anlık gelişir, bazen dışarıda gördüğüm bir olayı yazarım bazen ise yalnızca o anda hissettiklerimi. Daha çok aşk, aile özlemi, dostluk ve güncel konulara değinmeye çalışırım.

Ben gece yazarım Mehtap Hanım sizin yazma saatlerinizden eşreflerinizden bahseder misiniz? Mesela nasıl bir ortamda yazmayı tercih ediyorsunuz?

Genelde sessiz ortamlarda yazmayı tercih ederim. Gecelerim sessizliğini ve dinginliğini bende severim. Ve bu yüzden çoğu zaman geceleri yazarım.

Kitabınızda kendinizden soyutlanmış karakterlerimi yoksa sizi yansıtan karakterlerimi anlatmak daha güzel geliyor? Yani eserlerinizin sizi yansıtması hoşunuza gider mi?

Kitabımda yazdığım birkaç bölüm dışında çoğu hayal ürünüdür. Bazen bir filmden esinlenip yazdığım olmuştur bazen ise bir aşk hikâyesinden. Yalnızca ailemi anlattığım bölüm tamamen gerçeği ve kendimi yansıtmaktadır. Kendimden ya da bir başkasından yazmış olmam hiç fark etmez yazmak her türlü haz veriyor bana.

Bir yazar olarak okuduğunuz ve beğendiğiniz yazarlar kimlerdir?

Bir yazar olarak daha çok Ayşe Kulin, Canan Tan, Doğan Cüceloğlu, Sabahattin Ali, Iclal Aydın, Stephan King, Debbie Macomber, Stefan Zveig beğendiğim yazarlar arasında.

Kitabınızı yazmaya başlarken kurguyu önceden mi belirlersiniz? Yoksa bütün olay örgüsü siz yazdıkça mı gelişir?

Kitabımı yazmaya başlarken kurguyu önceden düşünmem. O anda yazdığım her şey kendiliğinden gelişir. Daha çok ilham aldığım konulara bağlı gelişir de diyebilirim...

Bir gün kurgu olmayan bir şey yazmayı düşünüyor musunuz?

Kurgu olmadan da gelişir bazen yazılar ve kendiliğinden akar gider. Elbette ki düşünürüm...

Yazmak sizin için hayat boyu sürecek bir serüven mi yoksa yazmayı bırakmayı düşündüğünüz bir zaman var mı?

Elimden geldiğince yazmaya çalışacağım. Rabbim benden o gücü almadığı sürece her zaman yazabilirim. Çünkü bazı şeyler nasip işidir. “Nasipten öte yol yoktur” Biz ne dersek diyelim son sözü hep kader söyler.

Genç bir yazar olarak, edebiyat dünyasında gördüğünüz en bariz sorun nedir? Bu soruna ne gibi bir çözüm önerisi sunulabilir?

Bence edebiyat dünyasındaki en büyük sorunlardan bir tanesi bazen iki kelimeyi bir araya getiremeyen kişilerin bile parayla kitap çıkarmaları. Bence yayınevleri buna bir çözüm getirmeli...

Gelecek ile ilgili projelerinizden bahseder misiniz?

Açıkçası gelecek ile ilgili konuşmayı pek sevmem. Çünkü geleceğin ne getireceği hiçbir zaman belli olmaz. “Hayat biz plan yaparken başımıza gelenlerdir” İkinci kitabım yolda diyebilirim en azından, şimdiden yoğun çalışmalara başladım.

Yeni bir roman-deneme projesinin müjdesini verdiniz. Kitap ne zaman çıkıyor ve okuru bu yeni romanda ya da denemede ne gibi sürprizler bekliyor?

Evet, yeni kitabım inşallah yolda. Bu kitapta daha çok ufak hikâyeler olacak. Tam bir başucu kitabı diyebiliriz. Okuyan herkes kendinden bir şeyler bulacak...

İlk kitabınızı çıkartmayı ne zaman ve nasıl düşündünüz?

İlk kitabımı çıkarmayı yaklaşık 3 yıl önce kadar düşündüm. Yazdıklarıma güveniyordum ama nasıl bir yol almam gerektiğini bilmiyordum. Önce ufak bir araştırma yaptım yayınevleri hakkında sonra da kitabımı çıkarmaya karar verdim.

Kitabınızı hikâyesi nedir. Kısaca bahsedebilir misiniz?

Kitabımın hikâyesi; aşk, aile özlemi ve dostluk üzerinedir. Özellikle de aile özlemi üzerine durmaya çalıştım ve şimdiye kadar beni üzen insanlara güçlü olmam gerektiğini öğrettikleri için bolca teşekkür ettim diyebilirim.

Kitabınızı yazmaya başlarken olay örgüsü siz yazdıkça mı gelişti?

Kitabımı yazmaya başlarken daha çok kısa yazılar olmasına ve insanları sıkmamasına özen gösterdim. Genelde birçok kişinin yaşadığı konulara değindim ve okuyan herkesten aldığım ortak yorum şuydu; bu kitap kesinlikle beni anlatıyor... Kısacası ben yazdıkça konular gelişti diyebilirim.

Kitap yazarken konuları nasıl seçiyorsunuz? Konu seçimi spontene mi oluyor ya da hayatta karşılaştığınız olaylardan etkilenip mi yazıyorsunuz?

Genelde karşılaştığım olaylardan esinlenerek yazıyorum. Örneğin bir keresinde hastaneye gittiğimde birbirine aşkla bakan yaşlı bir çift gördüm ve onların birbirine o şekilde aşkla bakması, bağlılığını ve sadakatını konu aldım. Bire bir şahit olduğum olaylardan daha güzel yazılar çıkıyor. Çünkü kesinlikle iyi bir gözlemciyim ve gördüğümü de yaşar gibi yazıyorum.

Güzel bir okur kitlesi yakaladınız. Kitaplarınız ile sizce ilgili dönütler nasıldı?

Okurlardan gelen yorumlar çok güzeldi, en ufak bir eleştiri bile almadım aksine herkes kendinden bir şeyler bulduğunu ve okurken çok etkilendiklerini söylediler. Bu da beni tabi ki çok mutlu etti. Ben işin maddiyatından çok maneviyatına önem veren biri oldum her zaman. Bu kitap bana güzel yürekli insanları kazandırdı. Yazdıklarımın tek bir kişiye bile erişmesi benim için mutluluk verici. Hayatta herkesi farklı şeyler mutlu eder. Ben en ufak bir şeyden mutlu olurum, özellikle de yazmak kendimi çok iyi hissettiriyor.

Sizi yazmaya özendiren şeyler nedir?

 Beni yazmaya özendiren şeyler; yaşanan aşklar ve gerçek yaşanmış hikâyeler.

Kimsenin okumayacağını bilseniz bile yazar mıydınız?

Kimsenin koymayacağını dahi de bilsem yazmaktan asla vazgeçmem. Çünkü yazmak benim yaşam biçimim. Bir insan nasıl ekmek ve su olmadan yaşayamazsa, bende yazmadan mutlu olamam. 

Türkiye’de kitap yayımlamak zor mudur? Bir kitabı yayımlatmak için hangi süreçlerden geçmek gerekir?

 Bence günümüz şartlarında oldukça kolay. Çünkü birçok yayınevi yalnızca para karşılığında kitap basıyor. Bu da doğal olarak bazı kitapların kalitesini düşürüyor. Bir kitabı yayınlatmak için öncelikle yazarın bazı konularda bilgisi olması gerekli. Örneğin yazmaktan yazmaya fark vardır. Öncelikle kendimiz iyi bir şekilde gözden geçirdikten sonra, yazdıklarımızı daha sonra işini çok iyi yapan yayınevlerine iletmeliyiz. Gerisi zaten kendiliğinden gelişiyor.

Günümüzde gençlerin sosyal mecralarda çok zaman geçirmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Günümüz sosyal medya devri. Çok fazla zaman geçirmek tabi ki doğru değil, her şeyin bir dozu olmalı. Bir ilacı bile gereğinden fazla alırsanız sizi zehirler. Sosyal medyada farkında olmadan bizim zihnimizi boş yere meşgul ediyor. Keşke başkalarının hayatlarını merak etmek yerine kendi hayatımıza odaklansak. Doğru bir şekilde kullanılırsa sıkıntı yok tabi ki.

Eskiden yazarlar görünmezdi şimdi ki yazarlar şöhretli olma baskısı mı hissediyor?

Eskiden yazarlar görünmezdi çünkü sosyal medya yoktu. Ama onlar sosyal medya olmadan gözde olmayı başardılar. Şimdiki yazarlar biraz da galiba sosyal medyanın büyüsüne kapılıyorlar. Bana göre şöhret; öncelikle insanın kendi başarısıdır. Gereken başarıya ulaştıktan sonra zaten hepsi peş peşe gelecektir.

Neden şiir ve öykü değil de roman ya da deneme yazarlığı?

Daha önce şiir denemelerimde oldu fakat roman ve deneme kadar başarılı olamadım. Sanırım herkes sevdiği tarzlar üstüne gidiyor. Ben önceden beri kişisel gelişim kitapları okur ve çok beğenirdim. Bu tarz kitapların genelde herkes tarafından da beğenildiğini düşünüyorum.

Son olarak genç yazarlara tavsiyeler desem ve gündemde ısrarla kalmaya devam eden bir türlü bitmek bilmeyen çocuk istismarları hususunda söylemek neler söylemek istersiniz?

Genç yazarlara söylemek istediğim; hedeflerinden asla vazgeçmesinler, en ufak bir hayal kırıklığı yaşadıklarında pes etmesinler. Bir defa vazgeçersen kendine yenilirsin ve hayattaki en büyük hayal kırıklığı kendine yenilmektir. İçlerinde ki ışığı fark etsinler...

Çocuk istismarı konusunda insanın gerçekten konuşunca kelimeler boğazında düğümleniyor. Bir çocuğa kıyabilen insan değildir. Pedofilinin ardına sığınarak kendine hasta denilen kişilerin toplumda hiçbir şekilde barındırılmaması gerektiğini düşünüyorum. Bu ve buna benzer olaylara çok ağır cezalar gelmeli. Günden güne kötüye gittiğimiz bir dünyada, insan bazen kendi çocuklarının geleceğinden bile korkmuyor değil hani!

Sevgili Mehtap Hanım'ın yolu açık, başarıları daim, kalemi kavi olsun. Yazın yolculuğunda başarılarının devamını dilerim. Kendisi gibi hayatı dim dik ayakta, İnadına güçlüklere meydan okuyan güzel naif bir insanı tanımak çok güzel bir hazdı. Ömrü uzun olsun.