RÖPORTAJ: AYŞENUR MAMA

Başarılı yazar Kadir Keleş ile yazın hayatına ve “Mavi Düşler Vagonu” adlı yeni kitabına dair konuştuk. Keyifli sohbetimiz sizlerle…

Öncelikle sizi tanımak isteriz. Kadir Keleş kimdir?

Öncelikle, herkese merhaba… Bu röportaj için de ayrıca teşekkürlerimi sunmak isterim. Adana'da doğmuş, İstanbul'da büyümüş, 26 yaşında bir Türk genci olarak; her zaman bir şeyleri başarmak, öğrenmek, olmazları olur kılmak hayatımın temel prensipleridir. Önce kendimi, sonra çevremi, sonra belki de ülkemin içinde bulunduğu sıkıntılı durumları değiştirmek isterdim. İlkokul yıllarından itibaren bu düşüncelere sahiptim. Yıllar geçtikçe, insan yaşadıkları kadar olgunlaşıyor ve kendine bazı ilkeler ediniyor. Benim ilkelerim, hiçbir zaman şahsi olmadı. Her zaman çevreme, insanlara güzel şeyler bırakmak adına oldu. Üniversite yıllarında içinde bulunduğun ortam, gördüklerim beni daha da hırslandırdı. O yıllardan itibaren kendimi hep bir şeylere adadım, ne mutlu ki şimdiye kadar başarılı olabildim. Üniversiteye sadece; “Üniversite bitirdim.” demek için giden gençler gördüm, sadece diploma almak için giden gençler gördüm. Bu, çok sakıncalı bir durum. 22-30 yaş arası gençlerin en verimli yıllarıdır. Biz, bu yılları heba ediyoruz ne yazık ki. Kendimizi geliştirmekten yana bir çabamız olmuyor maalesef. Aslında, sadece gençlere yüklenmek çok yanlış, kendimizi de eleştirmeliyiz. Hatalarımızı görüp, dersler çıkarmalıyız. 

Yazın hayatınız nasıl başladı? Size öncülük etmiş isimler var mı?

Çocukluktan itibaren kalın kalın kitapları gördüğümde insanların bu kadar şeyi nasıl bildiğini, nasıl yazdığını hep merak ederdim. Yıllar geçtikçe, sürekli bilgiye aç bir insan olduğumu fark ettim ve okuma alışkanlığı edindim. Gençlere nasıl bir faydam dokunur, diye düşünürken “Neden düşüncelerimi kitaplaştırmıyorum?” diyerek yazmaya başladım. Çok erken yaşlarda buna niyetlenmiş olmak benim için bir ayrıcalıktı. Türk Tarih alanında uzman olan Rahmetli Yılmaz Öztuna Hoca’nın ilk kitabını 15 yaşında; yine Türk Tarihi alanında uzman olan tarihçilerimizden rahmetli Zeki Velidi Togan'ın ilk kitabını 22 yaşında yazmış olduğunu öğrendiğimden beri bende de yazmak hedefi oluştu. Uzun uğraşlar, sabahlara kadar süren çalışmalar oluyor. İnsan, yıllar sonra bu emeklerinin karşılığını aldığında da çok mutlu oluyor.

Yazarken nelerden esinlenirsiniz? Örnek aldığınız yazar/şair var mı?

Kitaplar arasında yaşayan biri olarak şiire olan merakım, şiir yazmaktaki becerim ile taçlandı bir zaman sonra. Şiir, ne yazık ki ülkemizde insanlarımızın pek ilgi alanı değil. Bu durumda, gençlere şiiri sevdirecek, onları meraklandıracak şeyler yazmak istedim. Yazdıkça, aslında kendimi yeniden tanımış oluyordum. İnsanlarımız şiirleri sadece hüzün ve keder konusu olarak algılıyor, bu üzücü bir durum. İnsan; bir şiirde bazen güzel heyecanlar, güzel hedefler de belirler kendine. Bir milli marşta bile şiir ile kendimizi buluruz. Şiir; sadece yazmak veya okunmak için değildir, onu hissetmek gerek. Şiir, o zaman şiirliğini yaşar.
Dünya çapında şairlerimiz ve şiirleri var; ama bunun reklamını dünya pazarında yapamıyoruz maalesef. 

Haziran ayında okurlarla buluşan ‘Mavi Düşler Vagonu’ adlı kitabınızdan bahseder misiniz? Bu kitabı neden yazdınız?

 Üniversitenin ilk yıllarından itibaren yazmaya başladığım şiirlerimi Mavi Düşler Vagonu'nda toplamaya karar verdim. Kendi şiirlerimin üslup ve diline baktığımda bir şiirden öte, insan ruhuna yapılan küçük dokunuşlar misali bir görüntü yakaladım. Bu da bu kitabı yazmanın asıl sebeplerindendir. Şiir, yazmak için yazılmaz. Bunu zaten herkes bilir. Önemli olan duyguların yansımalarıdır.

‘Mavi Düşler Vagonu’ okurlara hangi mesajları vermeyi amaçlıyor?

Mavi Düşler Vagonu'nun asıl amacı; insanların sevmeyi, her şeyi sevmeyi, sevgiden tat almalarını ister; çünkü tüm güzellikler sevgide birleşir. İnsan, her şeyden önce kendini sevmeli. İşte o zaman bir şeylerden tat almaya başlar. Aslında klişe sözler bunlar; ama artık klişe sözlere bile ihtiyaç duyar olduk, çevremizden güzellikler göremez olduk. O yüzden önce kendimizden başlamalıyız.

Kitabın isim hikâyesi nedir?

Mavi Düşler Vagonu, benim yıllardır hayalini kurduğum bir isimdi aslında. Maviye olan tutkum; sade bir renkten öte, yaşam biçimim oldu adeta. Uzun yolculuklar, tek başıma yaptığım yolculuklar, bilhassa tren ile yapılan yolculuklar, Mavi Düşler Vagonu'nu ortaya çıkardı.

Sizce kitap, beklenen başarıya ulaşacak mı?
Son yıllarda yaptığım gözlemlerde insanlarımızda okuma merakının gözle görülür bir şekilde arttığını gördüm, bunun yanında şiire olan ilgi de arttı. Sadece büyük yazar ve şairlerimiz değil, artık her alanda kitaplar yazan gençler de merakla okunuyor ve örnek oluyor. Gençler; “Ben de yazabilirim.” diyerek kendilerine hedefler oluşturuyorlar. Bu, çok güzel bir şey. umarım arkası kesilmez. Ben, kitabın iyi bir başarıya ulaşacağını umuyorum.

Kitabınıza bir okur gözüyle nasıl bir yorum yaparsınız?

Dışarıdan bakıldığında çok duygusal bir eser olarak algılanabilir, bunun farkındayım; ama her duyguya ve her düşünceye hitap ettiğini düşünüyorum. Bu da kitaba olan ilgiyi arttıracaktır zamanla. 

Hazırlık aşamasında olan yeni bir eseriniz var mı?

Şu an hazır durumda, bitmiş bir çalışmam daha var. Aslında, ilk olarak onu kitaplaştırmak niyetindeydim; fakat onun üzerinde daha fazla çalışıp genişletmem gerekti. O yüzden, önceliği Mavi Düşler Vagonu'na verdim. Bunun haricinde başka çalışmalarım da var elbet.

Son olarak gazetemiz okurlarına neler söylemek istersiniz?

Naçizane tavsiyem şudur ki; herkes kendine düşen görevi en iyi şekilde yapsın. Bir görevi olmayan, olmadığını düşünen varsa kendine görevler, idealler belirlesin. Türk toplumu olarak çok çalışmamız, durmadan çalışıp her alanda üretmemiz gerek. Yorulmak, sıkılmak bizim için olmaması gereken şeylerdir. Ülkemizin ilerleyip daha da yükselmesi biz gençlerin elindedir. Mustafa Kemal Atatürk; “Bütün ümidim gençliktedir." derken, Türk gençliğine tarihi bir misyon yüklemişti. Bize düşen görev; bu misyonu en güzel şekilde, layıkıyla sırtlamak.