NEDRET HOTUN

-İlk olarak size sormak istediğim şey,  Aziz Karataş’ın çocukluğu nasıl geçti,  nerede ve nasıl büyüdü?

-İlkokuldan liseye kadar yatılı okuldum. Aileden uzaklık duygusunun verdiği yoksunluk beni yazmaya itti. Bu nedenle küçükken başladım yazmaya, hatta hatırlıyorum ilköğretim 2.sınıfta okumayı yeni sökmüştüm, ailemin yanına gidemediğim için onlara mektup yazıyordum. Zamanla duygu hamurumu yoğurup şiir yazmaya başladım. Bu sırada çevremden çok olumlu tepkiler almaya başladım. Lisede arkadaşlarım ve öğretmenlerimin desteğiyle ilk kitabımı matbaada  bastık. Üniversiteye geldiğimde Valeria ile tanıştım ve bir anda bütün hayatım değişti. Mutasyona uğrayan kimliğim ile tamamıyla sanata soyundum. Valeria’nın doğum sancısı ile ‘Aşkın Büyülü Rüyası’, doğumdan sonrada ‘Valeria’ adlı kitaplarımı yazdım.

Aynı zamanda tiyatroda oynadınız. Tiyatro ile tanışmanız ne zamandı?

-Tiyatro merakım üniversite yıllarında başladı. Oyunculuğu çok seviyordum. Sahne arkasında neler oluyor, neler bitiyor, kulis hayatını hep merak ediyordum. O hevesle girdim tiyatroya ve 2 yıl boyunca sahne tozunu yuttum. Profosyonel tiyatro eğitimi de aldım tabi. Üniversiteyi Ardahan’da okuyordum, tiyatro ile beraber radyoya da başladım. 1 yıl boyunca radyoda şiir ve müzik programı yaptım. Önce kendi şiirlerimi  sonra ülkemizin önde gelen üstadların şiirlerini okuyor, yorumluyordum.

-Bir de gazetecilik yanınız var, peki o nasıl başladı? Bize anlatabilir misiniz?

-İlk kitabım çıktıktan sonra onun pr’ni nasıl yapabilirim düşüncesiyle ortaya çıktı. Daha sonra sosyal medyada Abdullah Akosman Bey’i gördüm ve tanıştım. Benim kitabımın reklamını yapabilir misiniz diye sordum.  Abdullah Bey gençlere her zaman  şans tanıyor, bana da bir şans tanıdı, o gün bugündür kendisiyle çalışmaya devam ediyorum. Gazetecilik çok farklı bir alan benim için. Dünya ile iletişim kurabileceğimiz sosyal bir alan. Bu nedenle gazeteciliği çok seviyorum ve devam ettirmek için çok çalışıyorum. Bunun için bana imkan tanıyan Abdullah Akosman beye ve ailesine çok teşekkür ediyorum. Ben onun sayesinde kendimi buldum ve gazetecilik kimliğime eriştim. Bu benim için çok önemli bir milad. 4 yıldır profosyonel olarak gazetecilik yapıyorum.  Birçok ünlü ile röportajlar ve haberler yaptım. Yaptığım röportajlar büyük kitlelere ulaştı ve medyada büyük yankı uyandırdı.

-Gelecekte Aziz Karataş’ı hangi yönü ile göreceğiz, sizin asıl yapmak istediğiniz şey nedir?

-Asıl amacım ülkemde iyi bir gazeteci ve yazar olmak. Temel gayem budur ve  sürekli bunun için çalışıyorum, buna yoğunlaştım.

-Örnek aldığınız insanlar kimler var, öğrenebilir miyiz?

-Listemin başına Abdullah Akosman Beyi yazabilirim. Hayran olduğum bir vizyonu ve misyonu var ayrıca Gazeteci kimliğine kavuşmama vesile oldu. Yine Yaşar Şenyüz hocamı örnek verebilirim. Yaptığı projeleri biliyor, takip ediyorum. O kadar güzel işler yapıyor ki, her işine ayrı bir hayranlık duyuyorum. Bana bu duyguyu yaşattığı için kendisine çok teşekkür ediyorum. Burhan Akdağ, Ertuğrul Özkök, Ayşe Arman, Tuba Kalçık örnek aldığım isimlerden…

-Aziz Karataş ‘Valeria’ adlı bir kitap çıkardı. Valeria’da neler var,  Valeria kim,  bu bir sır mı?  Bize Valeria’yı anlatır mısınız? Nasıl başladı , nasıl devam ediyor, nereye gidecek? Sanki bunun devamı da gelecek gibi, Valeri 1 , Valeria 2, Valeria 3…

- Valeria bir seri olarak devam edecek. Ben 4 yıl önce tanıdım kendisini.  Valeria bir perdenin arkasına gizlenmiş bir cennet hurisi. Gerçek ismi aslında bambaşka. O dönemlerde ben o ismi söyleyemiyor, şiirler yazamıyordum. Yasaktı bana, aşkın bilinmez labirentinde dolaşırken o dolambaçta bir çıkış kapısı arıyordum. Bir gece Valeria ismi bana Allah tarafından gönderildi. Ben buna inanıyorum ve o kutsiyet ile bakıyorum Valeria’ya. Birdenbire ağzımdan o isim çıktı, ki o güne kadar ne Valeria ismini duymuştum ne de cismini görmüştüm. O gece gizemli bir tılsımla geldi bana ve  geceden sonra o yasaklı isim yerine Valeria ismini kullanmaya başladım. 4 yıldır da sadece Valeria ismi ile şiirler, öyküler yazıyorum. Gerçek şahsiyetini bugüne kadar herkesten sakladım. Okuyucularım, kim bu Valeria? diye soruyorlar. Her paylaşımımı merak ediyor ve artık açıkla şu gizemi diyorlar. Ben yine de söylemiyorum, söylemem de.(Gülüyor) Çünkü onun çok önemli bir yeri var hayatımda, belki gerçek ismini hayatımın son dönemlerinde söylerim.

-Peki Valeria nerede yaşıyor, Batman’da mı? (gülüşmeler)

-Hayır Batman’da değil, siz ipuçları ile yola çıkarak bulmaya çalışıyorsunuz. Ama bulamazsınız, ancak şunu söyleyebilirim size Valeria Dünyada yaşıyor.(Gülüyor)

-‘Valeria’ kitabının kapağını güzel bir Rus kızının fotoğrafı süslüyor.  Valeria Rus mu?

-‘Sen söylemiyorsun ama Valeria  Rus çıktı’ diye güzel mesajlar alıyorum ama hayır Valeria Rus değil, has ve has Türk kızı. İyi ki de Türk.

-Hayır kimliğini ortaya çıkarmaya çalışmıyorum, sadece Valeria esmer mi, kumral mı, gözleri ne renk? Kitabın kapağındaki kızla bağdaştırmaya çalışıyorum.

-Evet bağdaşıyor, diyebilirim. Kapaktaki manken sadece bir materyal aslında. Valeria’nın gerçek gözleri kahve, ama arada mevi renk lens takıyor, ben bunu çok seviyorum. Valeria’nın gerçek saç rengi siyah, arada sarıya boyuyor.

-Söylediğinizden şu anlaşılıyor, siz Valeria ‘yı hala görüyorsunuz. Büyük bir aşk var burada. Valeria’nın bundan haberi var mı?

- Evet, Görüyorum büyük bir aşk olduğu da doğru. Onun da bundan haberi var. Karşılığı olup olmaması önemli değil aslında. Bana Allah tarafından verilen bir aşk bu ve ben bu kutsiyetin farkındayım. Onu sadece bir kadın cinsi olarak sevmiyorum. Bana göre dünyaya gönderilmiş bir huri. Onu öyle görüyorum.

-Valeria konusunda sizi fazla sıkıştırmayalım. Kitabınızın kapağındaki fotoğraf beni çok etkiledi, çok güzel bir kadın. Kitabın kapağındaki kadın kimdir? Onun da bir hikayesi var bildiğim kadarıyla. Nasıl fotoğrafı kullandınız, nasıl izin aldınız?

-Şu şekilde oldu. Ben kitabı yazıp, bitirdikten sonra kitabı editöre teslim ettim ki bana göre dünyanın en iyi editörüdür Elif hanım. İşinin hakkını veren profesyonel bir editör.  Kitabımı da büyük bir özenle düzenledi. Bugün kitabımın varoluşunda en büyük pay sahibidir. Kendisine bir kez daha buradan çok teşekkür ederim. Daha sonra yayınevi ile Anlaşmalar, sözleşmeler imzalandı. Ben kendi kapağımı kendim yapacağım dedim, yayınevinin yapacağı içime sinmez diye düşündüm. Grafikerimle beraber çalışmaya başladık bir hafta boyunca. Yapıyoruz beğenmiyoruz, tekrar yapıyoruz derken birdenbire sosyal medyada kapaktaki manken ile karşılaştım. Rus mankene mesaj yazdım, ‘Projemizi anlattım böyle böyle bir projemiz var, fotoğrafınızı kullanabilir miyiz?’ diye. Bana geri dönüş yapacağını düşünmüyordum. Ama çok zaman geçmeden baktım dönüş yaptı ve izin verdi. Sonra sözleşmemizi yaptık ve fotoğrafını kapakta kullandık. Sonra Valeria’nın hikayesini merak etti. Bir ilişiğimiz var mı diye sordu. Ben de herhangi bir ilişiğiniz yok sadece benzerliğiniz var, dedim. Kitap çıktıktan sonra bir tane imzalı kitap istedi, ben de hediye ettim, Rusya’ya gönderdim.

-Yeni Valeria kitaplarında yine aynı mankeni mi kullanmayı düşünüyorsunuz?

-Yeni kitabımın konusuna göre model değişebilir.

-Sevgili Aziz Karataş, siz kapalı bir kutusunuz. Kendinizi bizden daha iyi tanıyorsunuz. Bizim yerimizde olsaydınız Aziz Karataş’a ne sorardınız?

-.Aziz Karataş’ın neden böyle gizli olduğunu sorardım. Her konuşmasında yeni hazineler çıkıyor ağzından, yepyeni pencereler açılıyor. Bunu sormak isterdim.(Gülüyor)

-Evet bunun cevabını alalım o zaman…

-Çünkü gizliliği çok seviyorum. İnsanlar dokundukça birşeyler öğrensin istiyorum. Çeşme açıldıkça su akar ya aynı o şekilde. Yalnız bıraktıklarında evet ben de kendi içime kapandığım oluyor. Ama insanlar dokundukça gizemli duygularla akmaya devam ediyorum.. İnsanlar bunu seviyor ve merak ediyorlar. Daha fazla ne öğrenebiliriz, dünyasında daha farklı neler olabilir diye araştırmaya, okumaya devam ediyorlar. Bu da benim çok hoşuma gidiyor.  Benim kişiliğimi de bu oluşturuyor galiba.

-Bir önceki soruya ilaveten kitaptan bahsettik, kitabın fotoğrafından, Valeria’dan bahsettik. Bir de kitabın afişi var, o da gizemli. Afişin arkasında kilise silueti, cami silueti, Valeria’nın güneşe karşı fotoğrafı var. Bu afişin de bir hikayesi var mı?

Tantım afişimizi düzenleyen ünlü fotoğrafçı Yaşar Şenyüz hocam. Kitap çıktıktan sonra bir tanıtım afişine ihtiyacımız vardı. Aklıma ilk Yaşar Hocam geldi çünkü bu işi kendisinden iyi yapan yoktu. Hemen aradım onu Valeria’nın hikayesini anlattım. Ve bir afişe ihtiyacım olduğunu da. Sağolsun beni kırmadı ona anlattığım hikaye doğrultusunda bize bu gizemli afişi tasarladı. Bu afiş tıpkı Valeria’nın öyküsü gibi tılsımlı, her karesi özenle yapıldı. Kilise silueti, cami silueti din çarpışmasını anlatıyor. Valeria’nın güneşe karşı fotoğrafı ise  Valeria ile karşılaşmadan önce onun rüyasını görmüştüm. Rüyamda karanlık bir geceye aniden doğan bir güneş vardı ve bir süre sonra zifiri karanlığı aydınlatan o güneşin tam ortasında Valeria’nın silüeti çıkıyordu. Onu öyle görünce yüreğim büyülenmiş gibi huzura kavuşmuştu. Yaşar Hocama bunu anlatınca o da tanıtım afişine resmetti. Kendisine bir kez daha şükranlarımı sunuyorum.

-Sevgili Aziz Karataş bu keyifli sohbet için teşekkür ediyor, bu vesile ile kitabınızın geniş kitlelere ulaşmasını diliyoruz.