RÖPORTAJ: AYŞENUR MAMA

Öncelikle sizi tanımak isteriz. Ümran Kordoğan kimdir?

Ümran; genel olarak komik, neşeli, sanatı seven, yazmayı ve çizmeyi seven biri. Ankara Üniversitesi DTCF Amerikan Kültürü ve Edebiyatı mezunuyum. İngilizce öğretmeni ve eğitim yazarıyım. İzmir’de oturuyorum.

Yazın hayatınız nasıl başladı?

Ben, ilkokuldan beri bir şeyler karalardım hep. Lise yıllarında deneme ve hikâye yazmaya başladım. Üniversite yıllarında şiire yöneldim biraz. İki sene önce eğitim yazarlığı yapmaya başladım. Bu, büyük anlamda bir tatmin sağladı bana; ama hep bir edebi eser üretmeyi hayal etmiştim ve oldu.

Yazarken nelerden esinlenirsiniz?

Kendi hayatımdan, etrafımdaki hayatlardan, hayal gücümden esinlenirim.

Geçtiğimiz ağustos ayında okurlarla buluşan “Bir Avuç Leblebi” adlı kitabınızdan bahseder misiniz? Bu kitabı neden yazdınız?

Kitap yazma hayali, lise yıllarından beri vardı zaten. Üç sene önce yine ruhsal anlamda sıkıntılı bir dönem yaşıyordum ve kafamda bazı senaryolar canlanıyordu. Bir anda ütopik bir dünya yaratmıştım ve sonra bunu yazmaya karar verdim. İlginç olabileceğini düşündüm.

“Bir Avuç Leblebi” okurlara hangi mesajları vermeyi amaçlıyor?

Kitabı yazarken mesaj verme gibi bir amacım yoktu. Ben, üç sene önce yazmıştım bunu; ama tam içime sinmemişti, sonra bir köşeye atmıştım. Bu sene pandemi döneminde eve kapanınca açtım; düzeltmeler, eklemeler, çıkarmalar yaptım ve geriye dönüp üç seneme bakınca fark ettim ki insan ne kadar sıkıntılı, zor dönemlerden geçse de bir şekilde ayakta kalmak için güç buluyor ve bu güç, dışarıdan değil de insanın içinden gelen bir güç. 

Kitabın ismi, nereden geliyor?

Kitabın ismi, kitapta geçen bir hikâyeden geliyor. O hikâye de gerçek.

Sizce kitap, beklenen başarıya ulaşacak mı?

Benim açımdan ulaştı zaten. Okuyan insanların keyif almasını isterim ve sayfayı çevirirken bir saniye durup “Bir dakika…” veya “Hakikaten öyle.” dedirtebilirsem ve hayatına olumlu anlamda dokunabilirsem ne âlâ.

Kitabınızı bir okur gözünden nasıl değerlendirirsiniz?

Bence eğlenceli, ara ara dramatik, ara ara komik ve insanın okurken kendinden bir şeyler bulabileceği bir kitap.

Yazarken örnek aldığınız, izinden gitmeyi hedeflediğiniz yazarlar var mı?

Niye birinin izinden gideyim? Özgün olmaz ki öyle. Örnek almaktan ziyade içime içlemiş, kendi tarzıma yakın gördüğüm yazarlar elbette var, ister istemez benzerlik gösteriyor sanırım tarzım. Ben bir Dostoyevski âşığıyım. İmzasını dövme yaptırmıştım. Bukowski ve John Barth’ın tarzını seviyorum, samimi geliyor çünkü.

Hazırlık aşamasında olan farklı bir eseriniz var mı?

Şu an ara sıra yazdığım bir şey var, evet.

Son olarak gazetemiz okurlarına neler söylemek istersiniz?

Her insan, bir dünyadır. Farklı dünyalar tanımak, insanlarla tanışmakla ve kitap okumakla olur, diye düşünüyorum. Umarım, bunları okurken de keyif almışlardır.