Öncelikle sizi tanımak isteriz. Uğur Tergek kimdir?

Yaşamsal serüvenimizin odağını anlama sürecimizi geliştirdiğimiz ölçüde kendimize dair daha sahici bir tanıtlamayı sağlarız. Yaşam serüvenimizin odağından uzaklaşıyor olmak veya ona yakınlaşıyor olmak, bizi daha gerçekçi bir ontolojiye veya sorgulamaya eriştirir. Vaki tüm yaşamsal problemlerimiz, yaşamsal serüvenimizin odağına dair anlam sürecini yaşamak veya yaşamamakla ilgidir. Bu nedenle kendim, yaşamsal serüvenimin odağını bir anlam sürecine evirmeyi başat meşguliyet olarak addettim. Yazınsal mefkurem de mütemadiyen bu meşguliyetin birer eseri olarak tebarüz ediyor. Ömrün neredeyse yarısını yaşarkenbu uğraşıyı yaşam koşullarıma uyarlayarak gerçekliği sorguluyorum. Bir yandan yaşamsal serüvenin gerçeklikleri içindebir toplum insanı vasfı taşırken diğer yandanda bir sosyolog olarak FransBoas’ın da tabir ettiği‘kültürel gözlükle’sosyal anlama dönük bir yaşantı sürüyorum. İşte yaşamsal serüvenimize katışmış bu koşulda yazınsal uğraşımı değerli bir meşguliyet olarak addediyorum. Bu açıklamalarımdan da anlayacağınız gibi yaşam serüvenim eşliğinde yazın benim için cezbedici bir meşguliyettir. Bu şekilde 2020 yılında peş peşe iki kitabımı yayımladım; ilki ‘Sessiz Yokuş’, ikincisi de ‘İlk Aralık” idi. Bu iki eserim de bu serüvenin bir parçası olarak okunmalıdır, dahası kendim de bu şekilde anlaşılmalıyım.

Yazın hayatınız nasıl başladı?

Gençliğin ilk demleri, yazın hayatımın başlangıcıdır. O sıralar düşlerimizde daha iyi koşullar düşlerdik, okulumuzu bitirip büyümek ve bir toplum bireyi olarak hayata atılmak fikri çok cezbediciydi; fakat en gerçekçi neticeler, zorluklar içinde yeşerebilir. Koşulları iyi değerlendirmek ve sorgulamak, yaşam için elverişli sonuçlar da var edebilir. Her anın değeri kendi ihata alanında bilinmelidir ve işte ilerlemek böyle olası olur. Bir müddet kendi irademle yazınla ilişkimi sonlandırmıştım, hayatta en büyük pişmanlığımın bu olmuştu. Okuyucularımın bilmesi gereken en faydalı gerçek bu olabilir.

2020 yılında okurlarınızla buluşturduğunuz ‘İlk Aralık’ adlı kitabınızı anlatır mısınız?

Bu kitabı oluştururken belirli yaşanmışlıkların duygu yoğunluğunu yeniden ele alarak bir bakışım oluşturdum ve bunu edebiyat süzgecinden geçirmek istedim. Öykünün şiirsel olduğunu hatırlatmam gerekiyor.Ayrıca bu,ilk öykü denememdir. İlk Aralık’ı yazarken öz bir dil kullanmaya gayret ettim. Anlatmak istediğimi en çarpıcı cümlelerle anlatarak duyurmak başat isteğimdi. Vaki bu kitap, bir haykırışın elimdeki en naif imkânıydı; çünkü konusu itibariyle böyle olmalıydı. ‘İlk Aralık’ okunmalıdır ve daha önemlisi anlaşılarak yorumlanmalıdır. 

‘İlk Aralık’ ile okurlarınıza hangi mesajları vermek istediniz?

‘İlk Aralık’ ile sosyal insan gerçekliğini, duygu yoğunluğunu baz alarak işlediğimi söylemem pekâlâ mümkündür. Sosyal insanın gerektirdiği her bir yaşam iradesi, gerçekliğimizin katışımıdır. Gerçekliğimizi işlemek en önemli görevim olmalıydı ve ben de bu görevi edebiyat üzerinden işleyerek gerçekleştirdim. ‘İlk Aralık’ birbirine gerekmiş gerçeklikleri bir sosyal anlam içinde gün yüzüne çıkarmış bir eserdir.

Kitabın ismi nereden geliyor?

‘İlk Aralık’ mevsimsel bir döngünün başlayıp bitmesiyle aynı zamanda insana dair bir döngünün de başlamasını ve yine bitmesine değiniyordu. İlkti; çünkü ilk olan benzersiz yaşanandı ve dahası sonu olmayacak temennisini paydaş edinmişti.

‘İlk Aralık’ beklediğiniz başarıya ulaştı mı?

Kendim için bir başarıya ulaştı; çünkü anlatmak ve yorumlamak istediğimi arzuladığım biçimde vücuda getirebildim; fakat sektör bazında bunu söylemek, benim değerlendirme sathımda bulunmuyor.

İlk Aralık’ı bir okur gözünden nasıl değerlendirirsiniz?

Bu eseri okumanın en büyük gereği düşünmek, anlamak ve yorumlamak üzere okumaya girişmektir. Burada da belirttiğim gibi bu öykü şiirsel olduğundan şiirsel okuma tarzını bir edim kabul ederek eserimin okunması bir gereklilik taşıyor. Bölümlerin hayat eşleniğini kendi hayatımızda bulabildiğimiz ölçüde bir eserden çok değerli anlamlar sağlayabiliriz. ‘İlk Aralık’ itibarını, gerçekleştirdiği bakışın yer edindiği hayattan sağlamıştır. Bunu sağladığı için de başarılıdır.

Hazırlıklarını yaptığınız yeni eserinizi anlatır mısınız?

Yeni eserlerimin de tıpkı ‘Sessiz Yokuş’ ve ‘İlk Aralık’ gibi bir mefkureye ilişkin olması için uğraşıyorum. Bu hassasiyet, eserlerimin sürekli süren muhtevasının yeniden ve yeniden bana ilham vermesine olanak sağlıyor. Eserlerimi oluştururken bu ilkeye dikkat ediyorum. Eser her yazılışta, her anışta ve her okunuşta kendini yeniden üretmeyi bilmelidir. Bu ilkeden hareketle yeni eserlerimizi oluşturarak edebiyat dünyasına ve okurların dikkatine özen içinde sunacağız. Okurlarımızı her zaman okuyuculuğu için dikkate ve perspektife davet ediyoruz.

Son olarak okurlarımıza neler söylersiniz?

Bu röportajı bana teklif edip okuyucularıma ulaşma imkânı sundukları için Önce Vatan Gazetesi’ne teşekkürü bir borç biliyorum. Yayın hayatınızı başarılar takip etsin.