RÖPORTAJ: AYŞENUR MAMA

Bu hafta hukuk dünyasından avukat Alperen Cihan Çetinkaya ile sizler için bir araya geldik. Başarılı avukat ile yaşamı ve mesleği üzerine gerçekleştirdiğimiz keyifli sohbetimize sizler de ortak olun…

Sizi tanıyabilir miyiz, Alperen Cihan Çetinkaya kimdir, kendinizi nasıl tanımlarsınız?

1991 senesinde Manisa’da doğdum. Eğitimlerimi sırasıyla; SAÖL, SÜH-BAUH-Strasbourg III Schuman/F'te tamamladım. Tanımlamak sayılmasa da; kitap okumayı seven, özgürlükçü, masa tenisine meraklı biriyim.

Çeşitli kuruluş ve federasyonlarca Türkiye’nin en başarılı gençleri arasında gösteriliyorsunuz. Güney Kore’de aldığınız ödül, Litvanya’da aldığınız ödül ve diğerleri göz önüne alınınca uluslar arası platformda da boy gösterdiniz. Bu işin sırrı nedir?

Öncelikle şunu belirtmekte fayda var; zengin bir ailede büyümedim, gayet mütevazı memur bir ailenin çocuğuyum.  İnternette bazı sitelerde yazıldığı üzere; bu başarıyı yakalamak için herhangi bir siyasi destek, herhangi bir kuruluş desteğini de almadım, zaten karakter olarak da destek alarak bir yerlere gelmeyi tasvip etmemekle birlikte, gelenleri de tasvip etmemekteyim. Bu başarının bana göre sırrı şu; iyi diyalog, çok kitap okumak, özgürlükçü düşünce ve en önemli kendi nefsinle mücadele. Tabii ki bunların yanında karakterinizin kazanmaya uygun olması ve çalışma arzunuzun da üst seviyede olması gerekir, örneğin Güney Kore’deki yarışma için 10 gün boyunca evden çıkmadığımı hatırlarım. Başarının çalışmaktan önce geldiği tek yer sözlüktür, bunu unutmamak gerekir.

Mesleğinizi seçmenizdeki temel etken neydi? Neden ve nasıl karar verdiniz avukat olmaya?

Tabii ki aile sebebiyle çocukluğumun adliyelerde geçmesi büyük etkendi, aynı zamanda bir avukatın hemen hemen her konuya hakim olabilme gücü ve imkanı bu mesleği seçmemde etken oldu. Avukatlık benim için bir zeka kapasitemi ve çok yönlü düşünmeyi geliştirebileceğim gizli bir pelerin, sadece dava takip etme yetkisi olan bir meslek olarak hiçbir zaman görmedim.

Avukatlık alanında branşınız gayrimenkul avukatlığı. Gayrimenkul avukatlığı terimini ilk kez sizden duydum, neden gayrimenkul?

Gayrimenkul avukatlığı;  toprağa temas eden her taşınmaz ile ilgili oluşabilecek problemlere, çözüm üretmektir. Üniversite yıllarında ve Strasbourg’taki eğitimlerde gayrimenkul alanında uzmanlaşmak için çalışmaktaydım, lise yıllarında inşaatlarda amele olarak çalışmamızın ve iş hayatına atılınca da gayrimenkul şirketi kurmamızı da hesaba katınca bu alan vazgeçilmezim oldu.  Gayrimenkul Türkiye’de düşünüldüğünün aksine bilinmeyen bir alan, İstanbul ve Ankara dışında uzmanlaşmayı düşünmeyen avukatlar da haliyle bu alana oldukça uzaklar. Ayrıca hiçbir üniversitede bu alanda eğitim verilmiyor, veriyoruz diyenler de ortaklığın giderilmesi davasından öteye götürecek gayrimenkul bilgisini sunamıyor. Gayrimenkul çok spesifik bir alan, bu nedenle kesinlikle uzmanıyla çalışılmalı.

Peki gayrimenkul hukuku alanında genel olarak hangi davalara bakıyorsunuz?  Okurlarımızı aydnlatır mısınız?

Gayrimenkul çok geniş bir alan olmakla birlikte, genel olarak; kamulaştırmasız el atma, kamulaştırma, inşaat sözleşmeleri, mirastan kaynaklı problemler ve kentsel dönüşüm alanındaki uyuşmazlıklarla ilgili hizmet veriyoruz.

İnsanların sıklıkla sorun yaşadığı konulardan birisi tapu senedi işlemleri ile alakalı davalardır. Davalıların bu konuda neler yapmaları ve hangi hukuki yoldan ilerlemeleri gerekir?

Gayrimenkul öncesinde de belirttiğim üzere çok spesifik ve hak kayıplarının özellikle günümüzde arttığı bir alandır. Bu sebeple mutlaka somut olayın durumuna göre uzman bir avukattan destek almalılar.

Bugüne kadar bir davadan en fazla ne kadar kazandınız?

Yaş itibariyle de çok fazla dava aldığımız söylenemez, üstat pozisyonuna erişmek için yıllar var, şu ana kadar maksimum 500 bin.

Mesleğiniz haricinde neler yapıyorsunuz, ticaretle uğraşıyor musunuz?

İlk şirketimizi üniversite yıllarında faaliyet geçirmiştim, bir dönem İtalya’ya fıstık ticareti yapıyorduk. Tabi alanımız olmaması ve sadece deneyim amaçlı olmasından dolayı sonlandırdık. Şimdi de bir gayrimenkul yatırım şirketi kurduk, onun çalışmalarıyla uğraşıyorum, tabi yönetimi profesyonel bir ekibe ait çünkü ben kendi avukatlık ofisimin işlerini yürütüyorum ancak hukuki olarak tüm desteği de biz sağlıyoruz.

Gerçekleştirmeyi düşündüğünüz veya hayalini kurduğunuz bir proje var mı?

Eğer ki meslekteki hedeflerime ulaşabilirsem, ileride İzmir’de tüm şehri kapsayan aplikasyonda dünyanın en büyük kütüphanelerinden birini kurmak istiyorum.

Gayrimenkul avukatlığı alanında ilerlemek ve başarılı bir hukukçu olmak isteyen avukat adaylarına tavsiyeleriniz nelerdir?

Bol bol kitap okumalılar, her gün Yargıtay kararlarını ve Resmi Gazeteyi takip etmeliler. Bunun yanında aç kalırım korkusuyla, daha uzun vadede maddi kazanca dönüşen gayrimenkul alanında uzmanlaşmaktan korkmamalılar. Kendi adıma söylemek gerekirse İzmir piyasasında gerçekten gayrimenkul alanında uzman 10 kişiden fazlası yok. Hayatında tapu kütüğü incelememiş, kara tapu görmemiş ama uzmanım diyen kişileri ise uzman saymak zaten mümkün değil. Bu yüzden bir alanda uzman olmaya çalışacaksınız, zemin kuvvetli olmalı, bunun için de harç karmaktan yılmamak ve harçtan çalmamak lazım.

Avukatlık mesleğinin geleceği ve artan sayı hakkında ne düşünüyorsunuz?

Avukatlık mesleği en eski mesleklerden bir tanesi. Mevcut sayının artmasının dezavantajları olabileceği gibi avantajları da olacaktır, bu göz ardı edilmemeli. Bu sayıya karşı çıkan birçok avukatın, kendini geliştirmediğini veya geliştirmek istemediğini veyahut kazançlarının azalacağından hareketle bu sayıya karşı çıktıklarını görmek mümkündür. Ben mevcut sayının artmasının kaliteyi artıracağı inancındayım. Serbest piyasadaki birçok avukatın varlığı, avukatların kendilerini geliştirmek zorunda hissetmelerine neden olacaktır.

Bir avukat olarak sizce Türkiye'de bağımsız yargı mevcut mudur?

27 Mayıs ihtilali sırasında hukuk ulemasının masumiyet karinesini, doğal hakim ve cezaların geriye yürümeyeceği ilkelerini ihlal eden görüşleri beyan etmelerinden sonra bu ülkede hiçbir zaman bağımsız yargı olmamıştır. Maalesef Türkiye'de bağımsız yargı sadece bir illüzyondur.

SonAvrupa Konseyi’nde hükümet sistemleri üzerine çalışmış bir hukukçu olarak, Türkiye’nin başkanlık sistemi için yapacağı referandum hakkında ne düşünüyorsunuz?

Bu soruyu cevaplamak istersek eminim bir kitap yazılır, tek bir şey söylemek gerekirse; bu sistem başkanlık sistemi değildir.

Son olarak gazetemiz okurlarına neler söylemek istersiniz?

Hukuki problemlerinde mutlaka uzman avukatlarla çalışsınlar. Teşekkür eder, sevgilerimi sunarım…