Ressam Fadime Türk, mezun olduğu Yeditepe Üniversitesi sonrası yaşamını sürdürdüğü şehir olan İstanbul’da yapıyor. Yüksek lisans ve doktorasını yine aynı üniversitede yapan Türk’ün sanatsal üretimi Türkiye’nin çok ötesinde. Öyle ki; çalışmaları Türkiye’de çeşitli sansür bariyerlerine takılmış olsa da çalışmalarıyla uzun bir zamandır dikkat çekmeyi başarıyor. Bugün, sıra dışı işlere imza atan ve her geçen gün sanat camiasında adından söz ettiren Fadime Türk ile birlikteyiz. Türk ile sanatsal üretimlerini, ilham perilerini ve gelecek hedeflerini konuştuk. Söyleşi sizinle!

Fadime Türk kimdir?
Açıkçası kendimi ifade etmekten en zorlandığım soru hep bu olmuştur. Sebebi ise kendimi derin duygular besleyen, iç dünyası geniş, hayal dünyamda sonsuz evrenler kuran kapalı bir kutu olarak tanımlıyor oluşum… Doğanın varlığından beslenen, bedenin varoluşunu ve doğurganlığını sorgulayan bir döngünün içinde üretim yapıyorum. Sanatın her şeyi değiştireceğine inananlardanım. Çünkü var olduğum günden bu yana sanat benim ifade biçimim oldu.
Türkiye’de tabu sayılabilecek konular özelinde çalışmalar üretiyorsun. Örneğin; ana odağı vulva olan resimlerin gibi. Çünkü sanat alanında her üretilen çalışma özünde bir mesaj kaygısı güdüyor. Senin çalışmaların da bu anlamda alışılmışın dışında üretilen işler olarak adlandırılabilir. Çalışmalarındaki mesaj nedir?
Tabuları yok etmek çalışmalarımın ekseninde yer alıyor. Her şeyin bizler için var olduğunu bilmek gerekir. Her bir vulvanın farklı kimlikleri olduğu kadar şekilleri de birbirinden muazzam estetiğe sahipti. Asıl mesele; erkek egemenliğinden sıyrılıp feminen bir duruş sergileyerek, yaratıcılığı ön plana çıkartmak, kadının üzerindeki baskı ve ötekileştirme durumuna ses olmaktı. Tutkunun ulaşılmaz bir etken olduğunu düşünüyorum. Her bir tutkunun ve aşkın peşinde koşulsuzca olmak gerektiğine inanıyorum.
Bu türde bir çalışma yapma fikri zihninde ilk olarak nasıl belirdi?
Akademik hayatımda, beden üzerinden birçok soyut çalışmalar ürettim. Özellikle disiplinler arasında ilerlerken şişman bedenler üzerinde hem performans hem de yağlı boya işler çıkarttım. Süreç beni korona döneminden tümden varıma getirdi. Bu zorlu bir sürecin içinden kabuğumdan çıkmama vesile oldu. Ne de olsa sanat, korkusuz, cesur ve uçsuz bıçaksız olan bu yolda özgürce bu alan. Ben de bu alanı seçtim. En önemlisi ise dört kadının içinde büyüyen biri olarak, kadının gücünü, istikrarını ve en önemlisi toplumsal baskının üzerinde mücadele etmeye şahit oluyorsunuz. Bu nedenle kadının doğurganlığı sömürge haline gelmesini eleştiriyorum.
Peki, hikâyen nasıl başladı? Ressam olma fikri nasıl ortaya çıktı?
Her genç kızın bir hayali vardır ya, benim de hayalim gökkuşağı gibiydi. Özgür, cesur, çılgın bir ressam olma hayalim 13 yaşımda başladı. Hiç unutmam, evimiz dört katlıydı. Evimin terasından çatıya çıkılıyordu. Defterimi alıp çatıya manzaranın ve gökyüzünün görkemine dalıp sabahlara kadar çizim yaptığımı bilirim. Ailem tarafından yakalandığımda ise azar işitip güne devam ederdim.
Seni resim yapmaya yönelten güç nedir?
Toplumsal cinsiyet ayrımcılığı oldu. Ta küçüklükten gelen ayrımcılığı fark edip defalarca kabuğuma çekilmem buna etken oldu. Anladım ki; mücadelenin tarifi olmaz ister eylem yaparsın istersen resim yaparak bu ayrımcılığa dur diyebilirsin. Tek bildiğim şey inandığın yoldan vazgeçmemek, ne olursa olsun.
Esin kaynağın nedir? “Şu bana ilham verir” dediğin bir durum var mı? Yoksa spontane bir çalışma rutinine mi sahipsin?
Esin kaynağım aslında yaşadıklarım, hissettiğim duygular oldu. Kadınların kendilerinin önemsizleştiren birkaç unsurlara dayatıldığını gördüm. En değerli unsurlarını fark etmelerini göstererek değerli olmalarını, özel olduklarını yansıtmak istedim. Tek ilhamım yaratıcılığım ve duygularımdır.
Çalışmalarını diğer ressamların yaptığı çalışmalardan ayıran özellikler nedir? Bu konuyla ilgili ne söylemek istersin?
Daha önce de dediğim gibi, tümden varım olması. Tek bir nokta dan yansıtarak feminen bir algı yaratmam oldu. Korkusuzca ve cesur bir şekilde yansıtmam… Toplumsal baskının altında olmadan özgürce sergilemem…
Hangi sanatsal akım seni temsil ediyor ve sana ilham olan bir isim var mı?
İlk zamanlarda Yves Klien benim en başta etkilendiğim sanatçı oldu. Hayatımı ve eserlerime yol göstererek cesur ve yaratıcı işler çıkartmama vesile oldu. Zamanla çalışmalarımın özgün yapıtlar ortaya çıktı. Çağdaş sanat benim ilham kaynağım diye adlandırabilirim.
Bir dönem sıklıkla sergi yaptın. Unutmadığın ya da unutamadığın anlar oldu mu?
Öncelikle bu soru için teşekkür ederim. Çok önemli bir hususa değindiniz. Hayatım boyunca birçok sergilere katıldım ve hatta sosyal sorumluluk projelere dahil oldum hiçbir karşılık beklemeden. Ancak Türkiye’de bir kadın sanatçı olarak yapıtlarım özgür bir şekilde hala sergilenmek için galericilerden ya da küratörlerden destek görmek pek mümkün değil meselenin cinselliğe çağrışım yapması ya da vulva algısını hala aşamayışımızdan kaynaklanıyor. En çok unutamadığım husus galericilerin özgür ve cesur olamayışı benim canımı acıtmaktadır. “Kişisel serginiz var mı?” diye sorsanız, maalesef Türkiye’de yok!
Türkiye’deki sanat anlayışına karşı fikirlerin nedir? Çünkü bir ressam olsam sanıyorum ki yakınacağım ilk şey belki de sanatın ticarileştirilmesi olurdu. Senin bu konudaki fikrin nedir? Sanat, ticari bir argüman mı?
Türkiye’de her şey ticari bir argüman olarak sayılabilir. Bir sinema filmi yüksek bir gişe yaptığında bu başarı sayılır. Çünkü bilet satışı yapılır. Bu bir sanat filmi de olabilir, popüler kültüre ait bir film de. Çok izlendiği ve bilet satıldığı için ticarileşir ama sanat olma yetisini kaybetmez. Resim de bir nevi böyle bir süzgeçten geçiyor. Basit bir örnekle, bir resim, koleksiyonerler için metadır. Fakat sanatçı için eserinin yüksek fiyatta satılıyor olması bu metalaşma kavramıyla alakalı değildir. Resmin değeri sanatçının elinden çıkması kadar sanata atfedilen değerle alakalıdır. Koleksiyoner ise ticari düşünebilir. Bu durumda sanat kimine göre ticari kimine göre ise gerçek manada sanattır.
Son olarak, yakın gelecekte bizleri neler bekliyor? Ufukta yeni bir şeyler var mı?
Ufukta üç yeni proje ile sizlerle buluşacaktır. Doğru zaman doğru galeriyle yenilik kazandıracak ufuklara açılmayı planlıyorum. En önemlisi ise bir sanat kitabımla beni takip eden sanat severlerle paylaşmış olacağım. Hazırlıklar bitmedi ancak sene sonunda buluşacağını düşünüyorum.