Derneğin başkahramanı da, kendi güzel yüreği güzel canım arkadaşım Serap Irmak, kendisiyle elbette sıcacık bir söyleşi yaptık. Saf sevgi, ilgi, ince ve karşındakini incitmeden uzattığı anne eli şefkatinde sarmalaması, bu dünyada yapayalnız kaldığını sanan insanlara, aş vermesi, iş vermesi, sıcak bir yuvaya ulaştırması, en önemlisi ‘yarınlarının olduğunun müjdesini’ bu yaralı insanlara yaşatması takdire şayan, hayatını bu kutsal göreve adamış can dost bence cennetliksin, Rabbim bilir. Can dost, şu hayatta çok değerli yol arkadaşlarımdan sevgili Elif Kiraz beni tanıştırmıştı, onlara katılıp, pandemi öncesi çorba dağıtmıştık öyle mutlu olmuş ve duygulanmıştım ki, aynı heyecan ve inançla hiç ara vermeden umut olmaya devam ettiler çünkü hayat hep akıyor ve her nerde buruk bir ihtiyaç olsa hep koştular, güzel kalpler çarptıkça iyilikle, insanlık var olacak!

Merhabalar. Kısaca sizi tanıyabilir miyiz?

Herkese merhaba. Ben Serap Irmak. Sokak Lambası Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği’nin başkanıyım, bir çalışanım, bir anneyim. Kendi çapında bir şeyler yapmaya çalışan, el ele verince her şeyin daha güzel olacağını düşünen bir insanım.

Sokak Lambası Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği’nin kuruluş amacı nedir?

Derneğimizin kuruluş amacı, sokakta yaşayan dostlarımızın ihtiyaçlarını giderebilmek, ihtiyaç sahibi ailelerin ihtiyaçlarını karşılayabilmek, sokakta kalan her canlıya sevgi çemberi oluşturabilmektir. Bu tabii ki resmi açıklama ancak bana sorarsanız; eşitsizliği minimuma indirebilmek, en karanlık noktalara ışık olabilmek için kurulmuştur. Karanlık bir sokağın sokak lambası yoksa girmekten çekinirsiniz. Sokak lambasının ışığı insana güç verir ve yolunuza devam edersiniz. İşte bunun için her akşam kocaman tencerelerde pişen yemeklerimizi ihtiyaç sahibi dostlarımıza dağıtabilmek için ışıklarımızı yakıyoruz. Bu ışık bazen aile sofrasında çorba oluyor, bazen bir köy okulunda sıcacık tutan mont, bir bot, bazen de şiddet mağduru bir kadının omzunda bir el, onkoloji servisinde bir umut, afet bölgelerinde bir tas çorba, sokakta yatan dostlarımıza bir kap yemek, üzerine sıcak bir battaniye oluyor.

Peki, sistem nasıl işliyor?

Sistem şöyle işliyor; her faaliyet konusunda uzmanlaşmış bir ekibimiz var. Herkes gönüllülük esasına dayalı olarak çalışıyor bu dernekte. Derneğin yemek yapanından dağıtanına kimse maaş almamaktadır. Zaten işin içine para girdiği zaman mesele farklı yönlere gider, yani gönüllülük ya da yardım konusunun kafamızdan silinmesi gerekir. Dil, din, ırk, mezhep, cinsiyet ayrımı yok bu dernekte, ayrıştırıcı her şeye karşıyız biz. Siyaset ve futbol konuşmak kendi aramızda dahi yasak. Tüm insanlara insan oldukları için saygı duyarız. Sistemin işleyişinde her günün bir koordine edeni var. Bu koordine eden kişiye gün sorumlusu diyoruz. Gün sorumlularımız o gün içerisinde yapılan tüm işlerden sorumlu oluyorlar. Yani yemek dağıtılmasından, gönüllülerin organize edilmesine, koordine edilmesine, yapılacak gıda yardımları, ailelere gidilmesine kadar kimin gününe denk geliyorsa tüm bunlardan o kişi sorumlu oluyor.

Yardım yapmak adına belirli kriterleriniz var mı?

Yardım yapmak için kriterlerimiz aslında yok. İhtiyaç sahibi olduğunu görmemiz yeterli oluyor. Gidip kişileri yerinde ziyaret ediyoruz, evsizi bile zaten kaldığı bankta ya da parkta ziyaret ediyoruz sık sık. Üzerlerine battaniye götürüyoruz mesela. Bizden yardım talep edildiği zaman bir ekibimiz mutlaka oraya gidiyor ve ihtiyacın ne olduğunu belirliyor ve sonrasında ihtiyaçlar üzerine çalışmalara başlıyoruz.

Size yardım almak için başvuranların sayısı ne durumda?

Başvuranların sayısı son zamanlarda oldukça arttı. Bu denli olacağı benim de aklıma gelmemişti açıkçası. Gelip 2 ekmek isteyen, bir pişirmelik mercimek isteyenler var. Temel gıda çok büyük bir ihtiyaç. Derneğe süt alıyoruz mesela çocuklar için. Paket halinde litrelik sütler alıyoruz ve 4-5 paket açıyoruz ancak akşama hiç kalmıyor. Yani çok görülmeyen bir yüz var ortada, bunu söylemek isterim. Eskiden Pazar arabasıyla derneğin önünden geçen insanlar varken şimdi sadece 2 poşetle geçiyorlar.

Bu sokakta yaşayan insanlar kim? Neden sokaktalar?

Çoğu travmatik nedenlerden dolayı sokaklarda. Kimi ani bir kırılma yaşamış hayatında ayakta durmayı becerememiş. Kimi istenmeyen evlat olmuş horlanmış dışlanmış. Bu dışlanmaların sonucunda kendini sokakta bulmuş. Çoğunun sarılacak bir ailesi yok. Akrabası yok. Bu durum bir sarmala dönüşmüş gün geçtikçe bu sarmaldan çıkamaz hale gelmiş.

Evsizlik ya da diğer tabirle sokakta yaşamak bir tercih midir?

Asla… Belki bu durumu yurt dışında böyle tabir edebiliriz ama bizim için bu söylem gerçekçi olmaz. Yaklaşık sekiz yıldır onların içerisindeyim. Hiçbirinin tercihi değil. Az önce bahsettiğim nedenler en büyük etkenleri. Ayrıca İstanbul için konuşuyorum; İstanbul’a köyden çalışmaya gelen fakat tutturamayan birçok evsiz var.

Görüyorum ki Sıcak yemek alıyorlar. Ve sizden haberdar hepsi. Bugün ben de dağıtıma katıldım hepsi gayet kibar bir dille teşekkür edip yemeklerini alıyorlar. İnsan düşünmeden edemiyor bizim sokakta gördüğümüz kenarda köşede yatan insanların hepsi mi bu kadar naif?

Bizim göstermeye çalıştığımız aslında bu. Sokakta yaşayan bir dostumuz buraya geldiğinde yemeğini veren gönüllümüz evine gelmiş gibi karşılar ve bizimle bu yemeği paylaştığı için teşekkür ederiz. Bunu zamanla oturttuk. Sürekli teşekkür ettik ve yemeğin şifa olmasını diledik. Bir müddet sonra kayıtsız kalamadılar ve her yemek alırken konuşmaya teşekkür etmeye ve gün içinde olan şeylerden bahsetmeye başladılar. Hala hiç konuşmadan yemeğini alan 2 kişi var. Eminim yavaş yavaş onlarda çözülecek.

Sokak Lambası Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği ekibi olarak aranızda büyük bir uyum görüyorum. Böyle kalabalık ekibin birbiriyle uyumu zor olsa gerek.

Bilakis kendi içimizde aile olduk. Her yeni gelen insanı ailemize dahil ediyoruz. Sevginin dilini kullanıyoruz. Başarmak için  bir arada olmak bunu biliyoruz. Yönetim kurulundan başlayarak herkes gönüllü olarak çalışmalarını sürdürüyor.

Dernek olarak takip edebildiğim kadarıyla afet bölgelerinde de faaliyet gösteriyorsunuz.

Evet konumuz evsizlik, sokakta yaşam olması nedeniyle afet bölgelerinde evsiz barksız kalan insanlara bir nebze olsun destek olmak için ekipçe aynı gün yola çıkıyoruz. Düzce Sel felaketinde, Elazığ Depreminde, Bozkurt Sel  felaketinde ekipçe destek için oradaydık. Oralarda da tenceremizi kaynattık. Sıcak yemeğimizi dağıttık. Ayrıca bu bölgelerde arama kurtarma sonrası yardım faaliyetlerinde bulunduk. Dernek içinde Sivil Savunma ekimiz var her ihtiyaç duyulan anda yola çıkabilecek, dinamik, hızlı ve düzenli bir ekip. Gittikleri yerlerde 3 gün aç çalışabilecek kadar deneyimli bu ekibim. Onlarla gurur duyuyorum.

Peki çocuklar?

Evet, bizim ince noktamız çocuklar. Hayat onlarla renkli ve güzel. Hafta sonları faaliyet gösteren çocuk kulübümüz var. Bu kulüpte önce toplum kuralları öğretilir. Çocuklara israf hakkında sık sık konuşmalar yapılmaktadır. Buna istinaden Sıfır atık kapsamında geri dönüşüm atölyeleri yapılmaktadır.  Sinema, Tiyatro ve müze gezileri düzenlenmektedir. Çocuk atölyelerimiz çok renkli geçiyor.

O zaman kadınlardan da bahsedelim mi biraz?

Derneğimizden destek alan birçok kadın var. Bunların yüksek kesimi şiddet mağduru kadınlar. Onlara çeşitli atölyeler yaptık. El sanatları atölyeleri. Bu atölyeler sayesinde bir kaçına sosyal medyada yaptıklarını sattıkları sayfalar açtık. Şimdi oradan devam ediyorlar. Yarıca onlara catrering uygulaması yaptık. Çeşitli toplantılara ve günlere evlerinde hazırladıkları sarma, kek, börek gibi ürünleri ev ortamında hazırlayıp paketleyip teslim ettiler. Bu şekilde ev ekonomisine katkıda bulundular. Aynı zamanda eğitimler verdirdik kadınlarımıza. Bu eğitimler sayesinde bakış açıları değişti.

Derneğin bir gününü anlatın desem?

Dernek açılışından itibaren akşamın yemek hazırlıkları başlar. Bu esnada her gün 14.00-16.00 arasında sokakta yaşayan dostlarımızın ihtiyaçları karşılanır. Mont, Bot battaniye, çamaşır vb. ihtiyaçları bu saatler arasında verilir. İhtiyaç sahibi derneğimize kayıtlı ailelerin de gıda yardımlarını almaları bu saatlere den gelir. Diğer taraftan yemek yapımında hazırlığında destek olacak ekiplerimiz dernekte çalışmalarına başlarlar. Bir yandan ekmekler kesilir, diğer yandan yemeğin yanında verilecek olan örneğin meyve, tatlı, turşu gibi ek gıdalar paketlenir. Daha sonra yemek paketlenmeye başlar işlerin sonunda sokakta yaşayan dostlarımıza dağıtım başlar. Bu hafta içi programımızdır. Hafta sonları buna insani yardım ve çocuk kulübü programları dahil olur.

Gelelim yakın tarihte aldığınız ödüle. Bir platform tarafından 2021 yılının en başarılı kadını seçildiniz. Öncelikle tüm okurlarım adına tebrik ediyorum. Bir kadın olarak çok mutlu olduk. Peki bize Serap IRMAK kimdir? Biraz bahsedebilir misin? Dernekle ilgili neler söylemek istersin?

Serap Irmak öncelikle bir anne, bir çalışan, bir Dernek yöneticisi ama öncelikle insan olmaya çalışan biridir. Derneği kurarken bize ihtiyacı olan her canlıya omuz verebilmek tüm amacımızdı. Sonsuz şükürler olsun ki bu yolda güzel işler başardık ve başarmaya devam ediyoruz. Serap Irmak tek başına hiçbir şey! Serap Irmak çocukları olmasa anne değil, İşi olmasa çalışan değil, Ona canı gönülden bağlı ekibi olmasa hiçbir şey değil. Anlatmaya gayret ettiğim şey birlikte olunca yapılan işler bir mana kazanıyor. Birlikten kuvvet doğuyor. Örneğin Hava çok soğuk herkes bir ucundan tutuyor ve biz üşümesinler diye Bere, kaşkol, eldiven, mont, bot, çamaşır, çorap dağıtıyoruz. Bunların hepsini İMECE ile yapıyoruz. Köy okullarına kırtasiye mont bot yolluyoruz yine İMECE usulüyle yapıyoruz. Bir gecede 23 Nisan Kıyafetlerini hazırlayıp yolladık köy okuluna gösterinin videosu geldiğinde hepimiz ağlamaktan perişan olduk. Bayramlarda Onkoloji servislerinde, Organ bekleyen çocuklarımızın bölümlerinde ekibim her yerde hediyelerimizi dağıtır. Bir annenin mesajını hiç unutamam. “Evladım ameliyattan çıktı ve biz hastanedeyiz bayram neyimize derken kapıdan ışık gibi Sokak Lambası ekibi geldi. Evladım bu süreçte ilk kez o zaman güldü. Yüzünüz hep gülsün sizin de…” 

Son olarak neler söylemek istersiniz?

Sesimize ses olduğunuz için çok teşekkür ediyorum. Derneğimizin kapısı herkese açık, hepinizi bekliyoruz.

Röportaj: Funda Akosman