FİLİZ BAHÇIVAN

Sosyal hayatın içerisinde maddi gücü, aklı ve zamanı el verdiğince yardımcı olmaya çalışan insanlara hep saygı duymuş, özenmişimdir. 

Onlar, insani meselelere duyarlı, faydalı iyi insanlar! 

Çevrelerinde yaşanan olaylara kulak tıkamayan, görmeye duymaya anlamaya çalışan, sorumluluk almaktan, elini taşın altına koymaktan kaçınmayan münevver insanlar.

Bu insanları yapılan pek çok zahmetli işte görebilirsiniz.

Onlar mı tercih eder yoksa yaradan mı onlara nasip eder bilemem!

Tabii ameller niyetlere göredir dersek, ihtiyacımız olan cevabı da almış oluruz. 

Gözlemlediğim ve imrendiğim bu insanların, ortak özelliği zengin olmamaları, çok fazla boş vakitleri olmadığı halde, imkânım yok! Ben yapamam, ben bilmem, beni ilgilendirmez veya vaktim yok demiyor olmalarıdır. 

Tüm bunları yapabilmek için gerekli olan 'niyet ve yapma isteği' onlarda mevcut.

Bugünkü röportajımızda sizi, eşine ender rastlanan, röportajın tamamını okuduktan sonra, hadi canım böyle insanlar var mıydı hayatta?  Diyeceğiniz bir hanımla tanıştırmak istiyorum. 

Sinem Irgat. Avukat değil. Hukukçu hiç değil. Herhangi bir dernekle bağlantısı yok. 

Tek başına bir kadın! Ve bu tek başına olan kadın, onlarca çaresiz kadına el ayak oluyor. 

Mağdur kadınlara ve ailelerine gönüllü avukat buluyor, hukuki bilgiler veriyor. Ve tüm bunları sadece insanlık ve iyilik için yapıyor. 

Gelin Sinem Irgat'ın inanılmaz hikayesini kendisinden dinleyelim. 

-- Merhaba kısaca sizi tanıyabilir miyiz?

Merhaba. Adım Sinem Irgat. 1978 Bursa doğumluyum. Bursa'da ikamet ediyorum. Otellere otel malzemesi temin eden turizmciyim.

--- Anladığım kadarıyla erkek şiddetine maruz kalan kadınlara ve cinayete kurban gitmiş kadınların ailelerine gönüllü olarak yardım ediyorsunuz. Yardım etmeye ne zaman ve nasıl başladınız?

Bakırköy Kadın Cezaevi'ne anaokulu yapımı projesinde Bursa kolu olarak görev almıştım. Cezaeviyle ilk kez o zaman tanıştım. Sonrasında 29 Mayıs 2016'da Balıkesir Edremit'te işlenen ve arşivlere 'Esra Gövem cinayeti' olarak geçen olayda Gövem Ailesi'ne destek verdim. Aileye İzmir'den gönüllü avukat bularak davanın tüm sorumluluğunu üstlendim. Dava sürecinde tüm kadın sivil toplum kuruluşlarıyla bağlantıya geçtim. 1 sene 2 ay süren dava sürecinde mücadelemizi kazandık. 

Ogün bugündür yaşam hakkı elinden alınmış kadınların ailelerine elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışıyorum. 

--- Nedir bu yardımlar? Neler yapıyorsunuz? 

Ailenin maddi durumu yoksa avukat tahsis ediyorum. Aslına bakarsanız, ailenin durumu olsa bile avukat tahsis ediyorum. Çünkü kadın davalarında destek ve avukat çokluğu çok önemli. Yazılı ve gösel basın desteği sağlıyorum. Tahsis ettiğim avukat ile birlikte tüm dava sürecinde beraber aynı yolda yürüyor, istişarelerde bulunuyoruz. 

Davasını aldığım kadınlar, cezaevindeyse, cezaevi ziyatleri yapıyorum. Aileleri ile birlikte hep bir irtibat halinde oluyoruz. 

Avukat arkadaşlarım, davaları gönüllü olarak alıyorlar ve hiçbir ücret talep etmiyorlar. 

--- Yardıma muhtaç kadınlar en çok ne için kapınızı çalıyorlar? 

Yardıma muhtaç kadınlar, en çok şiddet ve velayet için kapımı çalıyorlar.

--- Eşinden, sevgilisinden kaçmak zorunda kalan ve barınacak yeri olmayan kadınlar için neler yapıyorsunuz? Mesela kendi evinizin kapılarını açıyor musunuz?

Yardıma muhtaç kadınların kalabilecekleri yerler güvenli yerler olmalı. O nedenle onları Kadın Sığınma evine yerleştiriyorum. 

--- Bana sorarsanız tüm bu yaptıklarınızla büyük bir cesaret örneği gösteriyorsunuz. 

En nihayetinde bir katil ya da eli bıçaklı şiddete meyilli psikopat adamların eşlerine yardım ediyorsunuz. 

Bu konuda zaman zaman korktuğunuz, benim başıma da bir fenalık gelir mi? Gibi çekinceleriniz oluyor mu? Bugüne kadar herhangi bir tehlikeyle karşı karşıya kaldınız mı?

Evet maalesef. Bazı davalarda karşı taraftan tehditler alıyorum. Ama bu tür tehditler beni korkutmuyor. Ve hiçbir şekilde geri adım atmayarak dava sonuna kadar ailelerin yanında olmaya devam ediyorum. 

--- Yardıma muhtaç kadınlar size nasıl ulaşıyor?

Çoğu zaman basın mensubu arkadaşlarım bana, yardıma muhtaç kadınları ulaştırıyor, bazen de basın mensubu arkadaşlarım vasıtasıyla ben onlara ulaşıyorum. Yazılı ve görsel basından haberlerimi takip eden kadınlar da sosyal medya hesaplarımdan bana ulaşıyorlar. 

---- Gelişler, buluşmalar nasıl organize ediliyor? Örneğin başka başka şehirlerde oturan kadınlar, bulunduğunuz yere gelmek istiyor, ya da apar topar çıkıp geliyor. Bu buluşma nasıl sağlanıyor? 

Şehir dışında yaşayan ve bana gelme imkânı olmayan kadınların yaşadıkları şehirlere bizzat kendim gidiyorum. 

---Bugüne kadar toplamda kaç kadına yardım ettiniz?

Öyle çok fazla ki. İnanın ben bile sayısını hatırlamıyorum. 

Bu zamana kadar öyle çok fazla kadın ulaştı ki bana, bir o kadarda benim ulaştıklarım var. İnanın ben bile sayısını hatırlamıyorum. Çok fazla kadın hikayesi dinledim. Onlarcasına birebir şahit oldum. Şiddete maruz kalanlar, velayet savaşı verenler, hakarete uğrayanlar, aldatılanlar, yaşam hakkı elinden alınanlar, aile içi istismar olayları ve bu acıları yaşayanların ailelerinden dinlediğim hayat hikayeleri vs.

-- Cinayete kurban giden, şiddette uğrayan tüm kadınlarımız aynı ölçüde canımızı acıtıyor. Ama bazılar var ki hikayeleri yıllar geçse de unutulmuyor. Özgecan gibi, Münevver Karabulut, Emine, Güldünya gibi.  İlgilendiklerinizin arasında sizi en çok etkileyen hikâye neydi? 

Hepsinin hikayesi can yakıyor. Ancak şu anda davasını yürüttüğüm C.M davası beni çok fazla etkiliyor. 

C.M, kendisine şiddet uygulayan ve öldürmekle tehdit eden nişanlısını öldürerek ceza evine girdi. Sık sık ceza evine ziyaretine gidiyorum ve karşılıklı mektuplaşıyoruz. 

-- İlk soyadı silinsin davası sizin önerinizle açıldı. Bu davanın hikayesini anlatır mısınız? 

Tabii En başından anlatayım isterseniz.

E.G, eşinden boşanmış ve 2 yaşında bir çocuk annesi kadın. Mahkeme çocuğun velayetini annesine veriyor. E.G, çocuğunu görmeye gelen eski eşi tarafından kızının gözü önünde üç bıçak darbesiyle öldürülüyor. 

Gerçekten çok üzücü. Peki siz E.G'nin, ailesi ile nasıl bir araya geldiniz?

E.G'nin başına gelenleri gazetelerden okudum. Gencecik bir kadının öldürülmesi, üstelik iki yaşında bebeğinin gözleri önünde öldürülmesi beni çok etkiledi. Bunun gibi onlarca haber okuyordum her gün. Ve birkaç damla göz yaşı döktükten sonra hayatıma devam ediyordum. Herkes gibi. Ama bu defa öyle olmamalıydı. Bir şeyler yapmam gerekiyordu. Ve hiç vakit kaybetmeden acılı aile ile iletişime geçtim. İlk olarak davaya gönüllü avukat bularak işe başladım. Şimdi 5 yaşında olan E.D'nin annesini elinden alan babasının soyadını da taşımasın istedim. Düşüncelerimi küçük kızın velayetinin verildiği anneannesi ile paylaştım. Ve olumlu yanıt aldım. Hiç vakit kaybetmeden acılı aile ile birlikte soyadı değişikliği davasını açtık. Dava sonucu yakın bir zaman da açıklanacak. Kazanırsak ki en büyük dileğimiz bu, yaşam hakları elinden alınmış kadınlarda bu dava ilk olacak Türkiye'de. 

--- İlerleyen zamanlarda bu konuyla alakalı planlarınız, farklı projeleriniz var mı? Dernek kurmayı düşünüyor musunuz? 

Şu an için dernek kurma gibi planlarım yok. Ancak ileriki zamanlarda belki. Neden olmasın.  

Son günlerde, 'Çocuklar gülsün diye' derneği ile bir proje üzerine çalışıyoruz. Projemizde ceza evlerinde anneleri ile birlikte kalan   çocuklarımız için oyuncak dağtmayı planlıyoruz. Bunun için de yasal izinleri almaya uğraşıyorum.