Öncelikle sizi tanımak isteriz. Sevim Kasım kimdir?

1988 yılında Isparta merkezde doğdum. İlkokulu ve liseyi burada tamamlayıp Erzurum’da İngilizce Öğretmenliği bölümünü bitirdim. Devlet okullarında mesleğimi icra etmekteyim.

Yazın hayatınız nasıl başladı?

Yazın hayatım, okumaya düşkünlüğüm sayesinde erkenyaşlarda başladı. İlköğretim ve lise yıllarında edebiyat öğretmenlerimin de desteğiyle şiire gönül verdim. O yıllarda il bazında düzenlenen şiir, öykü vb. yazın yarışmalarında elde ettiğim birincilikler de pekiştireç oldu, diyebilirim. Ailemde büyüklerimin, bilhassa annemin kitap okuma alışkanlığı ve şiir sevdası beni erken yaşlarda etkileyip duygu ve düşüncelerimi şiirle paylaşmama vesile oldu.

Geçtiğimiz yıl okurlarla buluşan ‘Gökyüzünde Bir Bulut’adlı kitabınızdan bahseder misiniz? Bu kitabı neden yazdınız?

‘Gökyüzünde Bir Bulut’ kitabı senelerdir yazmakta olduğum şiirlerden özenle seçilerek derlenmiştir. Bu kitabı yazmamda belirli bir amaç ve belirli okur kitlesi yoktur. Yazmaya layık görülen her duygu ve düşünce okuyucunun dünyası ile paylaşılarak zenginleştirilir, diye düşünüyorum. Dolayısıyla dileğim, her bireyin mısralarımda kendi öznel yorumunu yakalayabilmesidir.

Kitabın ismi, nereden geliyor?

Kitabın ismindeki ‘bulut’ kelimesi değişimi simgelemektedir; çünkü on beş yılı deviren şiirlerimi biriktirme sürecinde bir bulutun daimi şekil değiştirmesi gibi ben de değiştim. Bu sebeple bir sonraki şiir kitabımda daha farklı bir dünya görüşüile karşılaşılabilir. Öte yandan evrime âşık biri olarak müspetyönlü değişimi, velhasıl gelişimi desteklemem de kitabıma buismi vermemde etkili oldu.

Sizce kitap, beklenen başarıya ulaşacak mı?

Üzülerek belirteyim ki okuma oranı memleketimde hâlâ düşük, hele ki şiir okuyucusu azalmış durumda. Oysa biz doksanlarda -ben henüz on üç yaşındayken- Doğan Cüceloğlu, Erich Fromm gibi güçlü kalemleri okurduk. Daha doğrusu aile kitaplığında hangi kitabı bulursak okurduk yetişkin yahut çocuk ayırt etmeden. Şimdi gençler için basılı kaynak daha fazla. Bu yüzden şanslılar. Dilerim, bu zenginliği değerlendirip bolca okurlar ve okuturlar.

Kitabınızı bir okur gözünden nasıl değerlendirirsiniz?

Kitabımı bir okur gözünden değerlendirebilmem güç olur; çünkü her okurun dünyasında farklı şekillenen bir şiir kitabı bu. Birçok kitap türü, bilhassa biyografi, öykü, kişisel gelişim veya inanılmaz sürükleyici bulduğunuz roman türleri okurun elinden düşmek bilmez. Çoğumuzun sabah başlayıp akşam bitirdiğini tecrübe ettiği kitapları olmuştur; fakat şiir denince iş değişir. Şiir kitaplarını çantamda taşırım ben, canım çektiği an veya uygun bir an yakaladığımda açar okurum, notlar alırım, hatta bazen hayran olur, bazen de şairin mısrasıyla savaşırım. Âşık olduğum pek çok şiiri ezberlemişliğim de vardır. Demek istediğim; şiir sindire sindire okunur. Günümüz hızlı yaşamına biraz ters; fakat imkânsız değil. Bu yüzden okurlarımın şiirin dinlendirici etkisinden yararlanmalarını umuyorum.

Yazarken örnek aldığınız, izinden gitmeyi hedeflediğinizyazarlar var mı?

Ben; pek çok yerli-yabancı ünlü şairimizi okurken onların siyasi görüşlerine değil, yazdıklarına odaklanırım. O yüzden sağ-sol ayrımı yapmam. Şiir, bir sanattır nazarımda ve bu sanatı işleyenlerin eserlerini incelemek bana zevk verir. Nazım Hikmet, Attila İlhan, Cemal Süreya, Can Yücel, Cahit SıtkıTarancı, Orhan Veli, Necip Fazıl Kısakürek, AbdürrahimKarakoç ve saymakla bitiremeyeceğim, yazın dünyamıza adlarını altın harflerle yazdırmış bu isimlerle büyüdük ve hepsine ayrı bir hayranlığım oluştu. Aynı şekilde William Blake, Emily Dickinson, Walt Whitman gibi dilini bildiğim şairlerin şiirlerini severek okurum. Victor Hugo gibi dilini bilmediğim yazar ve şairlerin çevirilerini başarılı bulursam okurum. Özetle şiire bakış açım evrensel.

Son olarak gazetemiz okurlarına neler söylemek istersiniz?

Bir eğitimci olarak sevgili okurlarıma hediyeleşirken kitap almalarını öneriyorum, hem hatırası kalıyor hem izi. Okuyan insan en mutlu, en kutlu, kendini gerçekleştirme yoluna çıkmış bireydir. Ülkemde bu refahı artırabilmek temennisiyle…