YAĞMUR TANYILDIZ'ın röportajı için tıklayınız...

Uzman Klinik Psikolog MAHMUT YALÇIN ile bir araya geldik. İlişkilerden, beğenilme arzusundan ve aşktan konuştuk.

“Sevmenin sanatı var mıdır?” diye sorduğumda ise; “Sevgi, bir sanattır. Sevmek, kendini karşılıksız olarak adamak, sevginin sevilen kişide de sevgi oluşturacağı ümidini taşımak demektir” dedi.

Sevgili okurlar; sevgi şifadır. Şifalanın, şifalandırın.

 

İlişkiler ve beğenilme arzusu üzerine konuşacağız bugün. Öncelikle size vereyim sözü…

İlişki; bireyleri birbirine bağlayan sosyal bir bağ yakınlık dostluk sevgililik gibi düşünebiliriz. Sosyal bir varlık olarak insan ilişki kurmaya temas etmeye ve fark edilmeye ihtiyacımız var. Birey ilişkide karşı tarafın penceresinden kendisine bakma fırsatı yakalar, ne kadar değerli olduğunu bilmek ister. Duygusal ilişkileri diğer ilişkilerden ayıran bir özellik var, bu özellik zihinsel süreçlerden ziyade ilişki  bedende başlar ve bedende biter. Çünkü beden zihinden önce harekete geçer ve uyarı verir. İnsan eksik bir varlık ama neyin eksik olduğunu bilmez ve hayatı boyunca da kurduğu tüm ilişkiler tüm tasarruflar bu eksikliği doyurmak üzerine oluyor.  Klinik ortamda ilişkileri incelerken birey bazlı ve bireyin çocukluğuna bakıyoruz anneyle kurduğu ilişki babayla olan çatışmaları kişilik özelliklerini üzerinde çok etkiler bırakıyor. Çünkü erkek çocuk anneyle ilişki kurar ama babayla çatışır bu doğal bir süreçtir büyüdükçe bu roller değişir daha sonra babayla özdeşim kurar ve babayla ilişki kurmaya başlar. Kız çocuk erkek çocuğa oranla daha ılımandır ve çatışmadan uzak kalır. İki yaşından sonra yani bebekliğin bittiği ve ilk çocukluk evresinin başladığı, çocuğun artık bir şeylere anlam verdiği Bu dönemde ebeveynlerle olan ilişki farklı bir boyuta geçiş yapacaktır. Erkek çocuğun bu dönemde kız çocuğundan farklı bir bedene sahip olduğunu fark etmeye başlamasıyla Babayla Özdeşim kurmaya çalışır. Kız çocuğu ise ben anneye benziyorum tespitiyle  anneyle özdeşim kurmaya başlar. Bu süreçlerden sonra cinsiyet ayrımını fark eden çocuk anne ve babayı taklit etmeye başlar. Baba anneye nasıl davranıyor, anne nasıl tepkiler veriyor, aralarındaki ilişki nasıl,  gibi her şeyi gözlemlemeye ve taklit etmeye başlarlar. Yetişkinlik hayatına ulaşmış ve büyümüş olan bu çocuk-çocuklar Ailesi dışında hayatına girecek olan kişilere nasıl davranacağını ve nasıl tepkiler vereceğini aslında ailesinde öğrenmiş oluyorlar.  

İlişkide kadın ne ister?

İlişkide kadın sevgi ister, beğenilmek ister, sadakat ister ve bunları sözlü değil duygusal olarak hissetmek ister. Kadın tabii bunları yaparken ebeveynlerinden öğrendiği bilgilerden ve deneyimlerden yola çıkarak bunu zihninde organize eder.

Peki, erkek ne ister?

Erkek ilişki de duygusal ve davranışsal olarak onaylanma ve yetebilme duygularının beslenmesini ister. İlişkide erkek bu duygularını besleyemediği durumlarda yetersizlik hissine kapılır ve bu duyguların doyurduğu başka bir ilişkiye yönelebilir veya bir süreliğine ilişkisinden uzaklaşabilir. Kendisiyle zaman geçirmeyi tercih edebilir. Bu gibi durumlarda yani ilişkide iletişim iletişimsizliğin olduğu durumlarda kadın temas etmeyi konuşmayı ve irdelemeyi sever buna meyillidir. Erkek ise uzaklaşmayı tercih eder ama kadın bu uzaklaşmayı farklı yorumlayabilir ama her uzaklaşma başka biri mi var duygusunu hissettirmemelidir, erkek sadece yalnız kalmak istiyor olabilir. 

Beğenilme arzusuna ihtiyacımız var mı?

Biyopsikososyal varlık olarak herkesin beğenilme arzusuna ihtiyacı var tabii ki. Bu bazı bireylerde narsist tatmin bazı bireylerde ise varoluşsal kaygıların giderilmesi için ihtiyaç duyduğumuz bir duygu. Buna Maslow İhtiyaçlar hiyerarşisinde piramidin üçüncü basamağında sevgi ve ait olma olarak yer vermiştir. Maslowa göre bireylerin sevilme ve kabul edilme gibi sosyal ihtiyaçlarını karşılayamaması, bireylerin kendilerini yalnız ve terk edilmiş hissetmelerine neden olabilmektedir.  Piramidin en dibinde fizyolojik sonra güvenlik ve üçüncü sırada sevgi ve ait olma yani beğenilme arzusunun olduğu basamak gelir. Bedensel ve duygusal açıdan beğenilme arzusu önem arz etmektedir. Yetişkinlerin gösterdiği bağımlı davranışlar arasında kişinin kendisi için önemli olan kişilerden (arkadaşları ailesi eşi gibi) rahatlama, onay alma, doğrulama, destek görme, şefkati hissetme, cesaretlendirilme veya bir sorunla karşılaştığında hemen başkalarından yardım isteme davranışı  vardır. Çünkü birey sevdiğine değil sevildiğinde ve değer gördüğünde varoluşsal olarak doyurulduğunu hisseder. 

Beğenilmeme duygusu ne gibi durumlar oluşturur?

Beğenilmeme duygusu ciddi ruhsal problemlere yol açabilir. Depresyon toplumdan kendisini soyutlama beden algısında bozukluk hissetme veya böyle düşünmeye başlayabilir. Dolayısıyla her bireyin toplumsal hayatta ve sosyal alanda temas ettiği kişilere karşı, onların kırılganlığını düşünerek hareket etmesi kıymetli olacaktır. Beğenilme arzusuna çok kapılan ve yaptığı tüm davranışları bunun üzerine kuran birey ruhsal olarak sağlıklı bir tablo sergilemeyecektir. Çünkü tüm hayatını yaptığı tüm işleri karşı tarafın arzusuna göre konumlandıracaktır ve karşı tarafın arzusunu kazanmak için kendinden ödün verecektir. Eğer başkalarının sizin davranışlarınızı beğenip beğenmemesi sizin için çok önemliyse bunun neden böyle olduğunu kendinize sormanız gerekir? Hayatınızı başkalarının sizin hakkınızdaki fikirlerine gereğinden fazla bir önem atfederek geçirmek hastalıklı bir düşünce olacaktır. Unutulmamalıdır ki sizi beğenen biri yarın beğenmeyebilir. Toplumun beğenisi ve memnuniyeti beklentisiyle kurulan bir hayat günün sonunda mutsuzluğun pençesine  düşecektir. Kıymetli olan, çevrenizde değer verdiğiniz insanların sizi olduğunuz gibi kabul edip beğenmeleridir. Bir değişim beklemeden ve değişim hissetmeden. 

Peki, siz aşkı nasıl tanımlıyorsunuz?

Aşk, insanların birbirine duyduğu derin bir duygusal bağ olarak tanımlanabilir. Bu bağ, sevgi, saygı, anlayış ve paylaşılan deneyimlerle beslenir. Aşk, insanların birbirine karşı derin bir ilgi ve bağlılık hissettiği bir güçtür. Şiirlerde, şarkılarda ve hikayelerde sıkça anlatılan bu duygu, insan hayatının önemli bir parçasıdır. 

Realist bir insan da aşka düşer mi?

Realist bir insan da aşka düşebilir. Aşk, insanların duygusal ve zihinsel deneyimlerini etkileyen karmaşık bir olgudur. Realist kişiler genellikle mantıklı düşünmeye yatkındır ve duygusal konularda daha pragmatik yaklaşırlar. Ancak aşk, sadece mantıkla açıklanamayan bir duygu olduğundan, her türden insan bu deneyimi yaşayabilir. Bir realist, aşkı daha gerçekçi bir bakış açısıyla ele alabilir. Onlar için aşk, romantik idealizmin ötesinde, iki insan arasındaki uyum, saygı, güven ve anlayışa dayalı bir ilişki olarak görülebilir. Aşkın duygusal yanı kadar, pratik ve işlevsel yönleri de önemlidir. Sonuç olarak, aşkın insan doğasının bir parçası olduğunu ve her türden insanın bu deneyimi yaşayabileceğini unutmamak önemlidir.

Sağlıklı bir ilişkinin tanımı sizce nedir? Sevmenin sanatı var mıdır?

Sağlıklı bir ilişki, partnerlerin birbirini sevdiği, arzuladığı, birbirine güvendiği ve rahatça iletişim kurabildiği bir ilişki olarak tanımlanabilir. Bu tür bir ilişki, nadiren sorun yaşanan ve yaşandığında da etkili ve saygılı bir şekilde çözülebilen bir ortamı içerir.  İyi bir ilişki, sağlıklı iletişimle başlar. Partnerler arasında açıklık ve dürüstlük, derin bir bağ kurmak için önemlidir. Saygı, ilişkinin temel taşıdır. Partnerler birbirlerine saygı göstermeli ve değer vermelidir. Her iki taraf da kendi sınırlarını korumalı ve birbirinin sınırlarına saygı göstermelidir. Güven, sağlıklı bir ilişkinin olmazsa olmazıdır. Sadakat ve güven, ilişkinin temelini oluşturur. Her ilişkide çatışmalar olabilir. Sağlıklı bir ilişki, bu çatışmaları etkili bir şekilde yönetebilme yeteneği gerektirir. Partnerler arasında uyum, ilişkinin devamını sağlar. Birlikte büyümek ve değişmek önemlidir. Sevgi, bir sanattır. Sevmek, kendini karşılıksız olarak adamak, sevginin sevilen kişide de sevgi oluşturacağı ümidini taşımak demektir. Sanatın ustalığına erişmek için duygusal ve pratik bilginin harmanlanması, deneyimlenmesi gerekir. Sevgi, insanın ruhunu besleyen bir güçtür ve hayatı daha anlamlı kılar.

Şimdiki ekonomik sistem duygusal ilişkilerimizi nasıl etkiliyor?

Şimdiki ekonomik sistem, insanların duygusal ilişkilerini çeşitli şekillerde etkileyebilir. Bunlardan bazılarını şöyle açıklayabiliriz. Ekonomik zorluklar, insanların daha fazla çalışmasına ve zamanlarını işle meşgul olmalarına neden olabilir. Bu, ilişkilerde zaman baskısı ve stres yaratabilir. Ekonomik belirsizlik, maddi endişelere yol açabilir. İşsizlik, borçlar veya finansal sıkıntılar, ilişkilerde gerilim yaratabilir. Şimdiki ekonomik sistem, tüketim kültürünü teşvik eder. Bu, ilişkilerde materyalist bir yaklaşımın gelişmesine yol açabilir. Yoğun iş temposu ve iş stresi, insanların duygusal olarak tükenmesine neden olabilir. Bu da ilişkileri olumsuz etkileyebilir. Ekonomik eşitsizlik, insanların sosyal statülerini etkiler. Bu, ilişkilerde güç dengesizliği yaratabilir. İşsizlik, özsaygıyı olumsuz etkileyebilir. Bu da ilişkilerde kendine güveni azaltabilir. Aşkın sanatı, insanların duygusal bağlarını kurma ve sürdürme yeteneğini içerir. Sevmek, sabır, anlayış, empati ve fedakârlık gerektiren bir süreçtir. Her ilişki farklıdır ve sevgi, insanın iç dünyasını besleyen bir güçtür.

İlişkiler demişken son dönemde sıkça duyduğumuz bazı kavramlar var. Ghosting, lovebombing, friendzone gibi... Sizce bu kavramların yaygınlaşmasının nedeni nedir?

Ghosting, love bombing ve friendzone gibi ilişki terimleri, günümüzde sıkça konuşulan kavramlardır. İşte bu terimlerin yaygınlaşmasının nedenleri: Ghosting, modern flört ve iletişimde yaygın olarak kullanılan bir terimdir. Genellikle bir süre etkileşim veya flörtten sonra, aniden ve kasıtlı olarak bir kişiyle tüm iletişimi kesmeyi ifade eder. Bir kişi “ghosting” yaparsa, mesajlara, aramalara veya herhangi bir iletişim şekline yanıt vermez ve herhangi bir açıklama veya kapanış olmaksızın aniden kaybolur. Love bombing, Türkçe anlamıyla “aşk - sevgi bombardımanı” olarak bilinir. Bu terim, bir ilişki içerisinde narsist partnerin, romantik ilişkinin başında, partnerine karşı güç ve kontrolü elde edebilmek amacıyla kurduğu aşırı iletişim şeklidir. Love bombing, ilişkide manipülasyonla başlar. Manipülasyonu uygulayan kişi, partnerinin ilişkide kendine muhtaç ve bağımlı hissetmesine yol açar. İlişkinin başında her şey bir rüya gibi başlar ve ne yazık ki ansızın biter. Narsist, ilişkinin başında partnerini bulutların üzerine çıkarır. Şık hediyeler, romantik konuşmalar, geleceğe yönelik planlar, övgüler ve aşırı ilgi ile partnerine, hayatında hiç yaşamadığı şeyleri yaşatmaya başlar. Aslında bu davranışlarıyla partnerinin hayatındaki en önemli kişi olabilmek için çaba sarf etmektedir. Ancak zamanla her şey tersine döner. Sevgi bombardımanı ile narsist partnerine bağımlı hale gelen kişi, yaşadığı tüm olumsuzluklara rağmen bu ilişkiyi sonlandıramaz. Kendini yetersiz, bağımlı, muhtaç, özgüveni zayıf ve psikolojik olarak yıpranmış hisseder. Bu durum hayat kalitesini ciddi manada etkileyebilir ve patolojik bir hal alabilir.  Friendzone, romantik ilişkilerde bir kişinin romantik bir ilişki isteğinin karşı tarafça arkadaşlık düzeyinde kabul edilmesi durumunu ifade eder. Yani, bir kişi diğerine romantik bir ilişki teklif eder, ancak diğer taraf bu teklifi reddederek sadece arkadaş olmak istediğini söyler. Friendzone, genellikle reddedilen kişi için istenmeyen bir durum olarak kabul edilir.

Ghosting: Flört sırasında birden sırra kadem basılması.

Lovebombing: Aşırı ilgiyle partneri zor durumda bırakma, aşk bombardımanı.

Friendzoning: Romantik bir ilgiyle yaklaşan kişiyi arkadaşlık ilişkisine mecbur bırakma. Diğer bir deyişle sevenin dramıdır.

Son olarak, gazetemiz okurlarına özel mutlu ilişki taktikleri rica ediyorum sizden ve son sözü size bırakıyorum.

Elbette, mutlu bir ilişki için bazı taktikler ve stratejiler vardır. İlişkinizi daha sağlıklı ve mutlu bir hale getirebilecek bazı önerilerden bahsedecek olursak; İyi bir ilişkinin temeli, açık ve sağlıklı iletişimdir. Duygularınızı paylaşın, anlayışlı olun ve dinlemeyi unutmayın. Partnerinize saygı gösterin ve onun duygularını anlamaya çalışın. Empati, ilişkinizi güçlendirir. Her iki tarafın da bireysel alanlarına saygı gösterin. Birlikte olmanın yanı sıra, kendi hobilerinizi ve arkadaşlarınızı da ihmal etmeyin. Güven, sağlıklı bir ilişkinin olmazsa olmazıdır. Sadakat ve güven, ilişkinizi güçlendirir. Eleştirileri yapıcı bir şekilde ifade edin. Olumsuz duyguları olumlu bir dil kullanarak ifade edin. Birlikte geleceğe dair hedefler belirleyin. Ortak amaçlar, ilişkinizi daha anlamlı kılar. İlişkinizi canlı tutmak için romantik jestler yapın. Sürprizler, ilişkinizi renklendirir. ilişkide esnek olun. Her iki tarafın da hatalarını kabul edin ve hoşgörülü olun. Zor anlarda birbirinize destek olun. İyi günlerde ve kötü günlerde birlikte olun.

Son söz; İlişkiler, sevgi, anlayış ve sabır gerektiren bir yolculuktur. Her iki tarafın da çaba göstermesi ve birbirine değer vermesi önemlidir. İyi bir ilişki, karşılıklı mutluluk ve huzur getirir.  Bireysel hayatınızda çok iyi insanlar olabilirsiniz ama ilişkide önemli olan birbirinizin “iyisi” olmanızdır.