RÖPORTAJ: AYŞENUR MAMA

Başarılı hukukçu ve yazar Serra Taşköprü ile yazın hayatına ve “Sessiz Şiddet” adlı kitabına dair konuştuk. Keyifli sohbetimiz sizlerle…

Öncelikle sizi tanımak isteriz. Serra Taşköprü kimdir?

9 Nisan 1980 İstanbul Kadıköy doğumlu, sanatçı ruhlu, hayvansever özellikle psikoloji, felsefe ve sosyoloji alanlarına meyilli ve bu tip alanlarda yazmayı hedef edinen, gerçek aşk, gerçek sevgi ve gerçek empati üzerine de kafa yoran yazar bir hukukçudur. 

İstanbul Saint Joseph Fransız Lisesi mezunu, Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı’nda gönüllü eğitmenlik ve öğretmenlik yapmış olmakla birlikte tiyatro, müzik, bale gibi sanat dallarında hem öğrenim görmüş hem sahne deneyimi yaşamış, çok kısa sürelerle voleybol ve boks ile uğraşmış, 2018 yılında Türkiye Basın Birliği 2017 Enleri ödülüne bir avukat olarak layık görülmüş bir bireydir. 

Unvanların, kariyerin, malın ve mülkün ötesinde tüm canlılara artı değer veren ve onlar için yaşamayı kendisi için yaşamaktan üstün tutan, hâlâ “Ben kimim?” sorusuna cevap arayan ve ömrünün sonuna kadar da cevap arayacak olan garip bir insandır Serra Taşköprü. 

Empati sonucunda sempati, diyen biri olarak da Serra Taşköprü, bu cümlesini gerçek empati ve sonucunda gerçek sempati olarak düzenlemeyi insanlığa bir borç bilmiştir. 

Yazın hayatınız nasıl başladı?

İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Adli Tıp Enstitüsü’nde okurken tez çalışması için yıllarca hukukla psikolojinin içiçe geçeceği özgün ve vizyoner bir konu aradığım sırada sessizliği ve sessizliğin gücünü keşfettim. Bu şekilde yazın hayatım başlamış oldu. Çeşitli gazetelerde köşe yazarlığı da yapmaktayım. 

Yazarken nelerden esinlenirsiniz?Örnek aldığınız yazar veya şairler var mı?

Yazarken özellikle kendi yaşanmışlıklarımdan, şahit olduklarımdan ve gözlemlediklerimden esinleniyorum. Eğer ne kadar megaloman, diye düşünmezseniz bir itirafta bulunacağım: Hiçbir yazar ve şairi örnek almamaktayım. Bunun nedeni, kendini beğenmiş biri oluşum değil; özgün ve türünün ilk örneği olabilme hedefinden ibarettir. Feyz almak güzeldir; ama taklit etmek veya çok benzer olmak benim isteğim dâhilinde değildir. Elbette çok değerli yazarlar ve şairler var ki maalesef birçoğu; ölümlerinden sonra kıymeti anlaşılan insanlar olmuşlardır, yaşarlarken onca acıyı çekmişler ve fakir kalmışlardır. 

Temmuz ayında okurlarla buluşan “Sessiz Şiddet” adlı kitabınızdan bahseder misiniz? Bu kitabı neden yazdınız? 

İkinci eserim olan “Sessiz Şiddet” sessiz taciz kavramını da keşfettiğim, bir tür şiddet olan bu tip bir tacizi de konu edinmektedir. Kitabı neden yazdığıma gelince; bu kitap ilk eserimi daha anlaşılır kılacağından cihetle yazma gereksinimi duymuş olmakla birlikte okuma alışkanlığımızın çok fazla olmayışından ve uzun yazıları okumaktan bazen imtina ettiğimizden eseri olabildiğince kısa tutmaya çalıştım. 

Bu kitap, ilk kitabım olan Hesaplanmış Sessiz Manipülasyon Yoluyla İşlenen Suçlar ve Yasal Boyut’un devamı ve özeti niteliğinde olup, sessizliğin bazen bir şiddet silahı olduğunu ortaya koymaktadır. Örneğin; bir programda dile getirdiğim The Accused (Sanık) filminde olduğu gibi… Birinci kitapta anket çalışması yapılmış ve istatiksel olarak ortaya konarak sessiz şiddet, kanıtlanmıştır. 

Bu kitabı yazma gereksinimim; yıllarca bazı psikiyatristlerin maalesef bir tür etikdışı, insanın ve aşkın doğasına aykırı olan uygulamayı etikmiş gibi göstererek bu tip bir uygulamayla kendisine başvuranları veda etmelerine karşın tek çare manipülasyonu uygulayarak sözde hastaların bu durumlarından faydalandıklarını bilmekle yaptığım araştırmalarımla, sessiz şiddetin diğer mağdurlarından da aldığım ilhamla manipülasyonlardan sessiz muamele (silent treatment)’i ve özellikle çoğu psikiyatristçe yok sayılan ki yoksayma da şiddettir, sözde hastalara verilen psikolojik (duygusal) ve akli (zihinsel) zararları da azıcık ortaya koymaktayım. Çözüm kelimesi bazı psikiyatristlerce istismarlarını gizlemek için kullanılan bir kelime olarak karşımıza çıkmaktadır. 

Maalesef ceza sisteminde tam anlamıyla (ihmali suçlar da sessiz şiddet kavramına girmektedir) yer almadığından ve maruz kalanları hakaret, tehdit gibi suçlara sürükleme potansiyeli de yüksek, hatta çok yüksek olduğundan psikoloji, sosyoloji, felsefesever bir hukukçu oluşumdan farkındalık yaratma amacındayım. Lütfen korumak ve korunmak için okuyunuz.

“Sessiz Şiddet” okurlara hangi mesajları vermeyi amaçlıyor?

Sorgulama, farkındalık, araştırma, inceleme, eğitim, öğrenim gibi hususlarda hayatta hiçbir şeyin dışarıdan her zaman göründüğü gibi olmadığı, bazen bizlere sunulanları sorgulamamız ve sunulanlarla yetinmeyip şüphe etmemiz ve bu şüpheyle gerçekleri ortaya çıkarmamız gerektiği kitabın en gerçekçi mesajıdır. 

Psikiyatrik tanısı veya tanıları olanlara ise diyeceğim şu -bazı tanılar bazı psikiyatristlerin manipüle eden, bazen kasıtlı, bazen taksirle yanlış konulmuş olan ve ne olursa olsun sözde hastaları zamanla manipüle edecek olan tanılar karşısında- yaptığınız veya yapmadığınız psikiyatri sistemine ve zihniyetine göre farklı her şey, bir hastalık belirtisi değildir. Psikiyatrideki şiddet noktalarından biri de budur. Psikiyatride sözde hastaların yaptığı veya yapmadığı her şey, hastalık belirtisi olarak ele alınır ve psikiyatri sistemine ve zihniyetine göre sözde hastalar, kaile alınmaz ve bu anlamda yoksayılırlar. Lütfen bunu farkedin; psikiyatri zihniyetine ve sistemine göre yaptığınız veya yapmadığınız farklı her şey, her zaman hastalık belirtisi değildir. 

Psikiyatristler de psikiyatri öğreniminin belki de gerçek mağdurlarıdır. Psikiyatristler, sistemin mağdurları olarak bazen mağdurlar yaratmaktadırlar. Psikiyatri öğrenimi; genelde görmeyi değil, bakmayı öğretir. 

Kitabın ismi, nereden geliyor?

Kitabın ismini ben koymuş olmakla beraber, sessiz muamele (silent treatment) ve şiddet içerdiğinden bu iki kelimelik adlandırmayı uygun buldum. 

Sizce kitap, beklenen başarıya ulaşacak mı?

Açıkçası vizyoner bir yaklaşım olduğundan şu an için pek de büyük başarı beklemiyorum. Sabırla ve metanetle umarım ki ölümümden önce hak ettiği değeri görecek ve hak ettiği başarıya ulaşacaktır. 

Kitabınızı bir okur gözünden nasıl değerlendirirsiniz?

İkinci kitabım olan “Sessiz Şiddet” daha anlaşılır bir dille yazılmıştır. Okurların, ince eleyip sık dokurlarsa hoşlarına gideceğini, mağdur iseler huzura erebileceklerini ve kendilerini koruma imkânı bulabileceklerini düşünüyorum. 

Hazırlık aşamasında olan farklı bir eseriniz var mı?

Farklı manipülasyon teknikleri üzerine araştırma yapıp, gereken hazırlığı başlatma yolunda ilerliyorum. 

Son olarak gazetemiz okurlarına neler söylemek istersiniz?

Dünyanın temel sorununun gerçek sevgi ve gerçek empati yoksunluğu olduğunu düşünüyorum. İşte bu yüzden gerçek sevgiyi yaşayın ve yaşatın, gerçek empatiyi kurabilin. Ruhsal, zihinsel ve fiziksel sağlıkla kalın. Teşekkürler… Hoşçakalın.