Başarılı yazar Şenay Lüle ile yazın hayatına ve “Bin Tanrılı Topraklar” adlı kitabına dair konuştuk. Keyifli sohbetimiz sizlerle…

RÖPORTAJ: AYŞENUR MAMA

Öncelikle sizi tanımak isteriz. Şenay Lüle kimdir?

Şenay Lüle, kökleri Bulgaristan’a dayanan Bursa Mustafakemalpaşalı bir ailenin ilk çocuğudur. Sanata ve yazmaya olan yatkınlığı, ilgisi ilkokulda kendini belli etse de sanatsal faaliyetleri 35 yaşında başladı. Kocaeli Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Ana Sanat bölümünden 2006 yılında mezun oldu. O yıldan bu yana aralıksız olarak sanatsal faaliyetlerine devam etmekte olup, İstanbul Kartal'daki atölyesinde çağdaş resimler üretmekte, öğrenci yetiştirmektedir.
Bu zaman zarfında ürettiği işler, yurtiçi ve yurtdışında düzenlenen sergi ve fuarlarda izleyicisiyle buluşmaktadır.
Uluslararası Plastik Sanatçılar Derneği üyesi olup, aynı zamanda altmışa yakın ülke gezmiş bir gezgindir.

Yazın hayatınız nasıl başladı? Size öncülük etmiş isimler var mı?

Öncelikle gezi yazısı ve anı türlerinde eserler ürettiğimi belirtmek isterim. 1996 yılında başlayan Avrupa gezilerim 2006 yılında daha da geniş bir yelpazeye açıldı ve en uzak ilk yolculuğumu Latin Amerika’ya yaptım. Bunu takip eden Uzakdoğu ve Sahra altı Afrika’sına yaptığım yolculuklardan sonra yok olmaya yüz tutmuş kültürleri ve gelenekleri duygularım doğrultusunda kaleme almayı ve bir kitap haline getirmeyi amaçladım. “Adalar Ülkesinden Sahra Çölüne” isimli kitabım, bu şekilde oluştu.
“Timbuktu'da Güneşle Kucaklaşma” başlıklı yazımla 2013 yılında Hürriyet Gazetesi 10. Yıl Gezi Yazısı Yarışması’nda ikincilik ödülü aldım. 2018 yılında ise bu ilk kitabım, BCA.Times Gazetesi’nin Gezi kategorisinde 2018 Altın Kalem Yazar Ödülü’ne layık görüldü. Bu bağlamda bana öncülük etmiş gezi yazarları; Azra Erhat, Mina Urgan ve Nedim Gürsel’dir.

Yazarken nelerden esinlenirsiniz? Örnek aldığınız yazar veya şairler var mı?

Esinlenmek… Güzel bir soru. Aslında gezi yazısı, anı ve mektup türlerinde eserler ürettiğim için gittiğim ülkelerde gerçek yaşama dair hemen her şey beni şaşırtıyor ve esin kaynağı oluyor. Bir insan, bir nehir, bir ağaç, bir bakış, bir tapınak, bir kuş, bir çiçek, bir yol, bir çocuk, bir renk benim esin kaynağım olabiliyor. Gören göz yazara (bana) ait olduğu müddetçe yaşadıklarım ve hissettiklerimle açık veya kapalı bir kimlik sergilemesi oluşturduğumun bilincine vardığımı belirtmek isterim. Bu doğrultuda; “Yardımcım, tuttuğum günlükler ve çektiğim fotoğraflardır.” diyebilirim.

Ağustos ayında okurlarla buluşan “Bin Tanrılı Topraklar” adlı kitabınızdan bahseder misiniz? Bu kitabı neden yazdınız?

"Bin Tanrılı Topraklar" 2012 yılının sonundan 2017 yılına kadar geçen süre içinde farklı zaman dilimlerine  yayılan Hindistan ve Nepal’e yaptığım yolculukların ve anılarımın toplamını içermektedir.
Her geçen gün küreselleşen dünyamızda Hinduizm ve Budizm gibi din ve öğreti ile şekillenen bu iki ülkede bile bozulmaya ve yok olmaya yüz tutmuş geleneklerle ve kültürle karşılaştım ve var olanı geleceğe aktarabilmek adına araştırmalarım doğrultusunda köprü olmayı amaçladım. Omuzlarıma yüklediğim bu zor görevin beni yıldırmasına izin vermeden sekiz ay gibi kısa bir zamanda kitabımı tamamlamayı hedef alarak okuyucuyla buluşmasını arzuladım. 
Her şeyden önce duygularım doğrultusunda kaleme aldığım “Bin Tanrılı Topraklar” da anılarımı dile getirirken kendime yazdığım mektuplardır.

“Bin Tanrılı Topraklar” okurlara hangi mesajları vermeyi amaçlıyor?

Her geçen gün dengeleri biraz daha bozulan güzel dünyamızda her türlü insana, kültüre, doğaya, hayvana sevgiyle yaklaşarak ve onları olduğu gibi kabul ederek koruyup kollamamız gerektiğine dair mesajlar vermektedir. Bir sevgi kitabıdır aynı zamanda.

Kitabın ismi nereden geliyor?

Hindistan ve Nepal, her şeyden önce çok tanrılı dinlerin üssü konumundadır. Budizm gibi bir öğretinin yanında Hinduizm, Jainizm, Sihizm gibi dinler bu topraklarda yeşerdiğinden ve sayısız tanrılara sahip olduğundan kitabıma bu ismi uygun buldum.

Sizce kitap, beklenen başarıya ulaşacak mı?

Her geçen gün kendi üslubumu ve yazın dilimi geliştirmeye çalıştığım bu kitabımın başarıya ve amacına ulaşacağını ümit ediyorum.

Kitabınıza bir okur gözüyle nasıl bir yorum yaparsınız?

“Cesur bir kadın ressamın peşine takılarak, onun penceresinden bakarak Hindistan ve Nepal'i gezdim.”

Hazırlık aşamasında olan yeni bir eseriniz var mı?

Evet… Beş kıtada birçok ülkeye yaptığım seyahatlerde “Benim Şehirlerim” dediğim köy, kasaba ve kentleri içeren, kendimle bütünleştirdiğim, unutulmaz anlar yaşadığım yerler var. Bütün bunları bir ressamın gözüyle ve ruhuyla betimleyebileceğime inandığım üçüncü kitabım için bilgisayarımın başındayım.

Son olarak gazetemiz okurlarına neler söylemek istersiniz?

Yaş sınırlaması getirmeden, sağlığınız elverdiği ölçüde gezmeye çalışın.  Bu, yaşadığınız şehirde veya çok uzaklarda olabilir. Hiç fark etmez. Toprağınıza çivilenip kalmayın ve gittiğiniz yerde sadece ayak izinizi bırakın. Gezmek, yaşamaktır.