RÖPORTAJ: AYŞENUR MAMA

Bu hafta, senarist Yüksel Aydın ile senaristliğe ve önemli projelerine dair konuştuk. Keyifli sohbetimiz sizlerle…

Öncelikle sizi tanımak isteriz. Yüksel Aydın kimdir?

1967 yılında Erzincan’da doğdum. İzmir Erden Ener Konservatuarı’nda oyunculuk ve mankenlik dersleri aldım.

Senaryo ile nasıl tanıştınız? Size öncülük etmiş isimler var mı?

İzmir’de tesadüfen ünlü yönetmen Ülkü Erakalın ile tanıştım. Daha sonra ünlü senarist Bülent Oran’ın yardımıyla senaryo yazmaya başladım. Sinema bir anda hayatıma girdi.

Senaryoyu ve senaristliği nasıl tanımlarsınız?

Senaryo yazmak; yeni bir bina inşa etmek, yeni bir aile kurmak gibidir. Yarattığınız karakterler, sizin eseriniz oluyor. Seyircinin eserinizi alkışlarla izlemesi tarif edilemez bir duygudur.

İyi bir senaryo yazmak için hangi yolların izlenmesi gerekir?

İyi bir senaryo yazmak için öncelikle iyi bir araştırma gerekir. Seyircinin ne istediğini bilmek, akabinde iyi bir hikâye ve anlatım gereklidir. ‘Kalıplaşmış Jön’ kavramına karşıyım ben, oyuncunun ölmesi gerekiyorsa ölmeli. Başka bir karakter; daha renkli olabilir, katılan yeni karakterle filminiz daha güzel olabilir. İşte benim senaryolarımda bu var.

2018 yılında izleyiciyle buluşan ‘Kan Kokusu’ adlı kısa filmden bahseder misiniz? Filmin konusu neydi?

Kan kokusu filmimiz birlikte büyüyen üç çocukluk arkadaşının başından geçen olaylar arkadaşını seçince aşık olduğu kız intikam için yeni doğan bebegini kaçırıp tetikçi olarak büyüten ve en sonunda babasını öldürmeye yolayan acımasız bir mafya babasının hikayesi

‘Kan Kokusu’ filmi, izleyicilere hangi mesajları vermeyi amaçladı?

Ben burada arkadaşlığı sorguladım. Bu filmle birlikte kardeş gibi büyüyen, aynı kıza aşık olan iki arkadaşın kıskançlıktan ne hale dönüştüğünü, bir kadın için neler yapabileceğini gözler önüne serdik.

Filme gelen tepkilere dair neler söylemek istersiniz?

Çok güzel tepkiler aldık, uzun metraja çevrilecekti ama yapımcısıyla anlaşamadık.

‘Kan Kokusu’ filminin hem senaristliğini hem yönetmenliğini üstlendiniz. Yazdığınız bir projenin yönetmen koltuğunda oturmak nasıl bir duyguydu?

Hem yazıp hem yönetmek ayrı bir duygu, ne istediğini bildiğin için çok keyifli oluyor. ‘Nefrin’ ve ‘Son Umut Ol’ filmleri yazdığım; internet dizisi Asi Rüzgar ise oynadığım keyifli çalışmalardı. Ayrıca Cemal Aşkın Alpçetin ile birlikte yazdığımız ‘Haşere Sınıfı’ adlı tiyatro oyunu Almanya’da sahneleniyor.

2018 yılında festivalde izleyiciyle buluşan ‘Bekleyiş’ filminden bahseder misiniz?

Yönetmenliğini üstlendiğim kısa film ‘Bekleyiş’ 2018’de festivallere gönderildi. Otogarda annesi tarafından terk edilmiş ve otogardan ayrılmayarak annesinin gelmesini bekleyen 7 yaşındaki down sendromlu bir çocuk ve bir sokak köpeğinin dostluğunu anlattık. Ben inanıyorum ki bu filmi izleyenler insanlıklarını sorgulayacaklardır.

Filmin çekimleri nasıl geçti?

Yapımcılığını Merve Koç’un üstlendiği, senaryosunu Can Öner’in yazdığı ‘Bekleyiş’ filminin senaryosu bir tren istasyonunda geçiyordu. İzin için Devlet Demiryollarına bizzat talepte bulundum, çekimler için ücret talep edilince bu durum, tarafımızca kabul edilmedi.

Çekimler esnasında aksilikler yaşandı mı?

Filmi Kuşadası Otobüs Terminali’nde çekme kararı aldık. İlçe ve il belediye başkanlarına ulaşmaya çalıştık. Soğuk hava koşullarına rağmen üç günlük bir beklemenin, yoğun telefon trafiğinin ardından Aydın Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu’ndan onay geldi. Sosyal sorumluluk bir projeye destek olacağına köstek olan başkanlara sesleniyorum: “Medyanın önünde şirin gözükmeyin, halkın sorunlarına sahip çıkın. Bu halka bir şey vermezseniz bu halk sizi getirdiği gibi götürmesini iyi bilir.” 

Yeni bir projeniz var mı?

Yönetmenliğini Cemal Aşkın Alpçetin ile birlikte üstlendiğimiz, senaryosunu Can Öner’in yazdığı ‘Destan’ isimli uzun metraj sinema filmimiz şubat ayında izleyiciyle buluştu. Ayrıca benim Sinema Genel Müdürlüğü’nde destek için bekleyen, yapımcılığını, yönetmenliğini ve senaristliğini yapacağım komedi-dram tarzında bir projem var. Ben, devletimizden bizim gibi yeni sanatçılara fırsat vermelerini istiyorum. Genç sinemacıların önünü açsınlar, zaten büyük sinemacılar sponsorlarını rahatlıkla bulabiliyorlar ama bizim öyle bir şansımız yok. 

Son olarak gazetemiz okurlarına neler söylemek istersiniz?

Sevgili gazetenin güzel okuyucuları, siz siz olun hayallerinizin peşinden mutlaka gidin, hayaller bir gün gerçeğe dönüşür. Bana bu fırsatı verdiğiniz için çok teşekkür ediyorum. Sevgiler…