Semih Doğan: Kitap yazıyorsanız her şeyden esinlenebilirsiniz

Başarılı yazar Semih Doğan ile yazın hayatına ve “Zero” adlı kitabına dair konuştuk. Keyifli sohbetimiz sizlerle…

RÖPORTAJ: AYŞENUR MAMA

Öncelikle sizi tanımak isteriz. Semih Doğan kimdir?

1991 yılında İstanbul’da doğdum ve büyüdüm. İstanbul Üniversitesi Sosyoloji bölümünde okuyorum. Ayrıca özel bir şirkette çalışıyorum. Kendimde sürekli bir şeyleri eksik hissediyorum. Bu yüzdendir, alan fark etmeksizin araştırma yapmayı ve yeni şeyler öğrenmeyi severim. Tabii uzayı bir kenara ayırmak gerek, en çok ona merakım var. Ayrıca YouTube’da ve Instagram sayfamda seslendirmeler de yapıyorum. Video tasarımlarıyla ilgileniyorum. Bunların hepsinin bana kattığı çok şey var. Eğlenerek yapıyorum ve yaparken kendimi dünyanın en mutlu insanı olarak görüyorum.

Yazın hayatınız nasıl başladı?

Çocukken çok resim yapardım ve hâlâ güzel yaptığımı düşünüyorum. Hayal gücümü gerek kâğıtlar gerekse tuval üzerine yansıtmaya çalışıyordum; lâkin hep bir şeyler eksik kalırdı. Resmi gösterdiğim insanlara hayal ettiklerimi tam olarak yansıtmadığımı düşünürdüm ve tuvalde ne anlatmak istediğimi anlatırdım. Sonra bunları yazmaya başladım. Önce yaptığım resimleri yazdım, sonra hayal gücümü resimlerde yansıtmadığımı fark ettim. Tek bir kareye sığamayacak hikâyeler vardı kafamın içinde. Sonra kısa öyküler yazmaya başladım. Henüz lise öğrencisiydim. Benim için yazarlığın ilk adımları, lisede atıldı.

Yazarken nelerden esinlenirsiniz?

Eğer kitap yazıyorsanız her şeyden esinlenebilirsiniz. Kafanızda sürekli bir kurgu dönüyordur ve o an ne görürseniz veya ne duyarsanız hayal gücünüzü ona göre şekillendirebiliyorsunuz. Ben müziklerden, insanlardan, hayvanlardan, şehirlerden, denizlerden ve gökyüzünden, saymakla bitiremeyeceğim birçok şeyden esinlendim. Benim için hepsi, yeni fikirler demekti. Kurgumu yönlendirmeme yardımcı oldu.

Geçtiğimiz eylül ayında okurlarla buluşan “Zero” adlı kitabınızdan bahseder misiniz? Bu kitabı neden yazdınız?

Kitabı yazmaya başladığımda bir gün elimde basılmış bir şekilde göreceğimi aklımın ucundan bile geçirmemiştim. 2014-2015 yıllarında, Doğu’da askerlik görevimi yerine getiriyordum. Çarşı iznimiz yoktu ve çarşı izni, bir asker için nimettir. Birçok arkadaşım, kitap temin edemiyordu. Telefon kullanmak da yasaktı. Oturdum, kâğıdı kalemi elime aldım ve yazmaya başladım. Epey de sevilince yazmaya devam ettim. Sonra bir baktım, kısa sürede tüm askeriyede “yazar” diye nam salmışım. Yazdıklarımın orada gördüğü ilgi, kitabı bir gün bastırma fikrini aklıma sokmuştu. Sivil hayata döner dönmez yazdıklarımı en baştan ele aldım. Sonrası tam dört yıl sürdü. Başta sadece “kahraman” olan Zero’yu “süper kahraman”a çevirdim. Araştırma yapmadığım bir günüm geçmemiştir. Konusu, karakterleri, kurgusu benzersiz olmalıydı. Dört yıl sürmesinin başlıca sebebi budur. Bu süre zarfında HFE ’yi (Halaskâr Fantastik Evreni) oluşturdum. Kitapla birlikte Türkiye’de yayımlanmış ilk fantastik evren oldu. Kitabın ön kapağını özel olması için kendim tasarladım. Tanıtım filmi yaptım, kendim seslendirdim ve kitabın arka kapağına HFE logosuyla beraber insanların tanıtım filmine ulaşabilmesi için bir QR kod koyduk. Böylelikle Türkiye’nin ilk evrensel süper kahramanı “Zero” serisinin ilk kitabı olan “Zero Başlangıç” okuyucuyla buluştu.

İlk kitap, bize bir delikanlının hayattaki dönüm noktasını ve sonrasını anlatıyor. Yaşadıklarını tüm detaylarıyla okuyoruz. Duygusal travmalarını, verdiği ve veremediği kararların etkilerini, yeteneklerini nasıl keşfettiğini öğreniyoruz. Bunları öğrenirken insanların doğal tepkilerine tanıklık ediyoruz. Olayların beklenmedik sonuçlarına ise şaşırıyoruz. Kitap, hem Halaskâr Fantastik Evreni’nin hem de Zero’nun başlangıç noktası.

“Zero” okurlara hangi mesajları vermeyi amaçlıyor?

İnsanlara karşı ön yargıyla yaklaşmanın içi boş bir düşünce olduğu mesajını bu listenin başına alıyorum. Doğru sandığımız kararların sonucunun aslında kötü ve yanlış sandığımız kararların da tam tersine ne kadar doğru olabileceğini göreceğiz. Herkes, başkasına güçlüdür; ama kendine her zaman mağluptur.

Kitabın ismi, nereden geliyor?

“Zero” sadece bir isim değildir. Kitapta konu aldığım Yunan, Sümer, Mısır ve İskandinav mitolojilerini temsil eder. Z harfi Zeus’tan gelir ve kudreti temsil eder. E harfi Enlil’den gelir ahlak ve erdemi temsil eder. R harfi Ra’dan gelir, içinde bastırdığı kibri temsil eder. O harfi ise Odin’den gelir, asaleti temsil eder.

Sizce kitap, beklenen başarıya ulaşacak mı?

Türkiye şartlarında bu biraz zor gibi görünse de hiçbir şey, imkânsız değildir. Ülkemizde bilim kurgu türünün okuyucu kitlesi, maalesef diğer türlere nazaran yaygın değil. Bu yüzden merdivenleri tırmanmak zaman alacaktır; ancak ben de sabırlı bir insanım. Elbet başarıya ulaşacağına dair inancım var; çünkü benim için başarı, bilim kurguyu izleyiciler gibi okuyucuya da sevdirmek ve alışkanlık haline getirmek. Buna olan inancım, her zaman diri.

Kitabınızı bir okur gözünden nasıl değerlendirirsiniz?

Benim bir okur olarak en çok dikkat ettiğim şey yaratıcılık. Bir kitap, benim için özel olmalı ve diğer kitaplarda bulamadığım şeyleri onun içinde bulmalıyım. Bir sonraki sayfayı tahmin edememeliyim, elimden bırakamamalıyım, beni alıp götürmeli. Herkes okuduğunu hayal eder, ben bu kitapta daha da ileri gitmeye çalıştım. Okuyucuyu hayal etmenin ötesinde kitabın içindeki dünyaya çekmek için farklı teknikler uyguladım. Okuyan herkesin keyif alacağına inanıyorum. Kitap okumayı sevmeyen insanlara da kitap okumayı sevdireceğini düşünüyorum.

Yazarken örnek aldığınız, izinden gitmeyi hedeflediğiniz yazarlar var mı?

Bu noktada benim daha çok önemsediğim, yazarların hayatları. Onların yazım aşamasında çektikleri sıkıntılar, duyguları ve amaçları. Bazılarını kendimde deneyimlemiş olmak, bir şeyleri başarmak için doğru adımlar attığımı düşünmeme sebep oldu. Yazarken bir yandan da kitap okuyorsanız yazım diliniz, okuduğunuz yazara evrilmeye başlıyor. Bu sorunu ben de yaşadım. Sorun diyorum; çünkü kitabın içeriği kadar yazım dilinin de kitaba özel olmasını istedim. Az önce de belirttiğim gibi bu kitap, hiçbir kitaba benzememeli ve özel olmalıydı. Hatta bu sebepten olabildiğince seyrek kitap okumaya çalıştım. Hatta bir kitabı bitirmeyi kafaya koyduğumda kendi kitabımı yazmaya ara verdiğim de oldu.

Hazırlık aşamasında olan farklı bir eseriniz var mı?

Evet, var. Şu an hâlihazırda Zero’nun ikinci kitabı olan “Kara Karakterler’i yazıyorum. Onun haricinde yine Halaskâr Fantastik Evreni’nin karakterlerinden biri olan dedektif Yağız Ali Mert (Y.A.M.)’i yazıyorum. İkisini beraber yazmaktan keyif alıyorum; çünkü senkronize bir şekilde ilerliyor. Biri diğerinin arka planında devam ederken aynı kitapta buluşma durumları da olacak haliyle. Fantastik evren haricinde farklı bir projem daha var. Onun için biraz erken gibi duruyor. Oklar, kılıçlar, savaşlar ve farklı ırkların bahsedileceği farklı bir dünya. Kurgusunu kafamda oturttum, harita çizimleri de tamam. Bir aksilik olmazsa “Zero Kara Karekterler” ve Dedektif Y.A.M.den sonra ara sıcak tadında farklı bir roman okuyabiliriz. Hepsiyle ilgili haberleri Halaskâr Fantastik Evreni’nin ve kendi Instagram hesabımdan (@semihdoganofficial)  paylaşıyorum. 

Son olarak gazetemiz okurlarına neler söylemek istersiniz?

İnsanın her zaman bir hedefi olmalı. Kendine amaçlar oluşturmalı. Çıtayı uzanması en zor noktaya koymalılar ve oraya ulaşmak için çabalamalılar. Yapılması mümkün, herkesin ulaşabileceği hedefler belirlediğinizde daha ötesini hayal edemiyorsunuz. Oraya ulaştığınızda sizin için her şey bitmiş oluyor. Mühendis olmuşsanız henüz kimsenin aklına gelmemiş icatlar için çalışmaya devam etmelisiniz. Mimar sıfatına ulaşmışsanız insanlara yaşayabilecekleri daha güzel bir dünya inşa etmek için bu mesleği seçmiş olmalısınız. Mesela çocuklarımıza “Büyüyünce doktor olacak.” cümlesini aşılamak yerine, “Büyüyünce devasız hastalıklara çare olacak.” düşüncesini sokmalıyız akıllarına. Bırakalım, çocuklar hastalıklara nasıl çare bulacaklarını kendileri keşfetsinler. Dünyanın mükemmel bir yer olması için siz hayatta olduğunuz sürece hep bir şansı olacak. Gerek yaptıklarınızla gerek yapacaklarınızla gerekse karakterinizle ilham olacağınız, hayatlarına dokunacağınız insanlar her zaman olacak siz bilseniz de bilmeseniz de. Kahramanların işi budur, dünya için doğru olanı yaparlar. Kimin hak edip, kimin hak etmediğiyle ilgilenmezler.