GİZEM YILDIZ'ın röportajı için tıklayınız...
Son olarak Yalan dizisinde oynuyorsunuz. Ondan önce Hercai vardı. Hep sanatın içinde bir hayatınız olmuş.
Hercai’den sonra Mevlana dizisini Konya’da çektik. Tabii dijital platformunda yayınlandı. Orada “Duvuni” isimli, Erzurum kale komutanıydım. Kaleyi içeriden satıp Kösedağ savaşının kaybedilmesine sebep olan bir karakteri oynadım. Ondan önce herkesin severek izlediği Hercai dizisinde Rıza Demir karakterini oynamıştım. Şu anda pazartesi günleri Kanal D’de yayınlanan Yalan dizisinde Mecit karakterini oynamaya devam ediyorum.
Nasıl bir karakter?
Dizi bir kadın hikayesini konu alıyor. Aslıhan Güner’in canlandırdığı Melike karakteri 20 yıl boyunca eşini öldürmek suçundan cezaevinde yatmış. Aslında Melike karakteri eşini öldürmemiş ama suç onun üstüne yıkılmış ve dizi bir kadının bu büyük yalandan dolayı hayatını heba edişini, cezaevinden çıktıktan sonra da verdiği mücadelesini anlatıyor. Öldürdüğü eşinin ailesi Mardinli ve bu ailenin başındaki kişi Zehra isimli bir karakter. Onu da çok kıymetli ablam, usta Zeynep Eronat oynuyor. Ben de Zehra'nın en güvendiği adamı oynuyorum. Mecit şu anda Zehra’nın dediklerini yapan bir karakter.
Yalan yayınlanan tek yaz dizisi oldu
Aslında biz yaz dizisi değildik, sezon dizisiydik. Ama kanalın uyguladığı farklı bir strateji var. İnci Taneleri’ dizisinde de aynı politikayı izlediler. Dizi yokken yeni dizi başlatıp belli bir kitleyi kazanma şansı doğuyor. Bizde de öyle oldu. Çünkü normal şartlar altında bu sene kanallar yaz dizisi çekmeyi düşünmediler. Avrupa kupa maçları vardı.
Dizinin ayakta kalabileceğini düşünüyor musunuz?
Biz tabii ki çok uzun süre devam etmesini istiyoruz. Çünkü 15 oyuncunun haricinde 200 kişilik de bir ekip var arkada. Bu dizi 200 kişinin emeğini ortaya koyduğu, insanların ekmek parası kazandığı bir iş. İnşallah uzun sürer, herkes mutlu olur. Bizim inancımız, öngörümüz ve dileğimiz devam etmesi yönünde.
Oyunculuğa ilk ne zaman başladınız?
Türvak Türker İnanoğlu, Sinema Televizyon Oyunculuk bölümü ikinci dönem mezunlarındanım. Hem eğitim kalitesi olarak hem de kadro kalitesi olarak Türkiye’deki en iyi ve en önemli eğitim kurumuydu. Hocalarımız arasında Şener Şen, Kayhan Yıldızoğlu, Zeki Alasya, Halit Refik gibi usta isimler vardı. Ayrıca o dönemin önemli medya müdürlerinden Murat Saygı ve şu anda Türkiye’nin en büyük yapım şirketlerinden O3 Medya’nın patronu Saner Ayar ve birçok kıymetli insan bulunmaktaydı. Türker Bey’in bize sağlamış olduğu inanılmaz imkanlarla çok iyi bir eğitim hayatımız vardı. Ben o dönem daha öğrenciyken Yabancı Damat’la başladım. Daha sonra Türker İnanoğlu Erler Film’in “Ölümüne Sevdalar” isimli, birbirinden değerli üstatların olduğu dizide ana karakterlerde oynadım. Daha sonrasında elbette tiyatro deneyimlerimiz oldu. Akabinde “Görev ve Son Tatil” filmlerinde başrollerde oynadım. Belli bir dönem mücbir sebeplerden dolayı uzun süre oyunculuğa ara verdim. Ara vermeden önce 2006, 2007 yıllarında 11 parçadan oluşan “Hainler Günü” isimli şiir albümünü çıkarttık. Türkiye’nin en kıymetli sanatkarlarının ve ustalarının enstrümanları eşliğinde, harika bir albüm oldu ve aldığım beğenilerden sokakta yürüyemediğim zamanlar oldu. Sanat benim için ruhumu terapi ettiğim bir alan. Sanat aracılığıyla bu fani dünyadan giderken arkamda kalıcı izler bıraktığım, güzel hatırlanmak adına ektiğim fidanlar oldu.
Ama ne olursa olsun oyunculuğa devam etmişsiniz. Demek ki oyunculuktan vazgeçemiyorsunuz.
Bence oyunculuk normal insanların yapabileceği bir şey değil. Biraz deli olmak lazım. Sadece oyuncular için değil, setteki herkes için bunu söylüyorum. Sürekli bir aksiyonun içindesin. Biz bu aksiyonlu hayatı seviyoruz. Oyunculuğa inadına devam…
Oyunculuğun en çok hangi yanını seviyorsunuz?
Asla onlar gibi olamayacağım karaktere can veriyorum. Hayat bir oyun, bizim ruhlarımız var. Birbirimize baktığımızda gördüğümüz bedenler de sadece kostüm. Herkes yaşarken de bir oyunun içerisinde… Benim kız arkadaşımın kitabının ismi de “Kalbin Yolunda Oyunda Kal”. Ben hayatın içindeyken oynamayı çok seven biri değilim. Politik davranamam, planlı değilim, oyunculuk bana bu imkânı sunuyor.
Yazarlık yönünüz de var. Yavaş yavaş yazarlığa mı yöneliyorsunuz yoksa birlikte mi ilerleteceksiniz?
Yazmak insanı en çok rahatlatan şey. Ben şiir yazıyorum, bir roman yazıyorum. Pandemi döneminde tamamladım. Konusu biraz daha fantastik, romanımın içinde de bir pandemi anlatılıyor. Türk mitolojisiyle farklı ırkların savaşından bahsediyorum. İnşallah 2-3 ay içerisinde İkiz Alev Yayınevinden çıkacak. Komedi türünde bir senaryo yazıyorum. Bir yapımcı dostum hikayesini çok beğenmişti. Onu bitirmek üzereyim. Yakın bir zamanda Türk halkını çok güldüreceğiz.
Gerçekleşmesini umduğunuz bir hayaliniz var mı? Hani şu gün olsa havalara uçarım dediğiniz…
Çok iz bırakan, zor karakterlere hayat vermek isterim. Henüz o şansı elde etmedim. Bugün nasıl Münir Özkul, Kemal Sunal’dan bahsediyorsak, ben de öldüğümde arkamdan “Gökhan Yavuz da rolünün hakkını vererek oynayan bir oyuncuydu” diye konuşsunlar isterim.
Peki gelecek planları arasında şu an neler var? Tamam, senaryo var, kitap var. Onun dışında bir de kendime sakladım. Şöyle bir şey var dediğiniz bir şey var mı?
Sanatta gidebileceğim yere kadar gideceğim. İleride yapımcılık yapmak istiyorum. Mesleğine aşık insanlara daha çok şans vermek istiyorum. Hangi mesleği yaparsan yap, yeteneğin şart olduğuna inanıyorum, ama en önemlisi iyi insan olmaktır.