ZAMBAK KARABAY

Sanatçı koleksiyonu ile ilgili şunları söyledi; NØ SEASONS ismini taşıyan ve kendim için her şeyin başlangıcı olarak nitelendirdiğim ilk giyim koleksiyonum çabuk tüketim kültürüne karşı bir eleştiri niteliği taşımaktadır. Sezonlardan ve gelip geçici trendlerden bağımsız olarak öne sürdüğüm bu koleksiyon; Enygma, Dirty Diva, The Duchess, Sultan, The Black Widow, Josephine ve The Great Sinner isimlerini taşıyan toplamda yedi farklı melez form ve karakterden meydana gelmektedir. Kendi içinde çeşitli zıtlıklar barındıran personaları yansıtarak izleyiciye tasarımlara farklı bir perspektiften bakabilmelerini sağlamayı amaçlamaktadır.

Orta Çağ ve Osmanlı döneminden de esintiler barındıran bu koleksiyon aynı zamanda “giyilebilir seramikler”i de içermektedir. Kendi tasarımım ve el yapımım olan bu seramikler daha önce Milano Tasarım Haftası’nda sergilemiş olduğum “Warrior Woman” isimli deri ve seramikten oluşan enstelasyonuma da göz kırpar niteliktedir.

Tasarımcı sanatçının pandamı ile birlikte sanal dünyaya da açıldığını görüyorsunuz. Sanat galerilerinin sanal galerilere dönüştüğü bu dönemde dünyanın herhangi bir yerindeki müzeyi, sergiyi gezip eserleri inceleyebilirsiniz. Sanatçı olarak siz de eserlerinizi online müzayedelerde seyirci ile buluşturabilirsiniz.

 Tasarımlarını çeşitli galeri ve fuarlarda sergileyen multidisipliner sanatçı Naz Özturna ile röportaj yaparak siz okuyucularımızla buluşturmak istedik.

- Naz Hanım Merhaba… Nasılsınız? Sizi tanıyabilir miyiz?

Merhabalar, teşekkür ediyorum Naz Özturna ben. Seramik sanataçısı ve giysi tasarımcısıyım. Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi seramik-cam tasarımı bölümünden mezun oldum. Sonrasında bir çeşit moda-sanat projesi başlatarak NØ ismini verdiğim kendi markamı oluşturdum. İlk başta deri aksesuar ve şapkalarla başlamış olan markam zaman içinde seramikle ve devamında kumaşlarla buluşarak kendi içinde evrilmeye başladı. En yeni koleksiyonum olan NØ SEASONS’ a da baktığınız zaman o evrimleşmeyi ve şu anda gelmiş olduğu noktayı görebiliyoruz. Bu tabi henüz daha yolun başı, zaman içinde hayata geçirmeyi istediğim bir sürü farklı çalışmalarım ve yeni projelerim var.

- Malum Pandemi… Şu sıralar günleriniz nasıl geçiyor?

Pandemi tabii gerek günlük hayat olsun gerek iş hayatı olsun hepimizin yaşamlarını etkiledi. Bu süreç ilk başladığında bir süreliğine koleksiyonumla ilgili çalışmalara ara vermek zorunda kalmıştım. Hayatın bu şekilde durduğu zamanlarda benim zihnim daha da berraklaşıyor aslında. Günlük koşturmaca ve kaotik şehir ortamında bazen hepimiz bir girdaba kapılıyoruz ve yapmamız gereken işleri halletmeye çalışırken çoğu şeyden keyif almayı unutabiliyoruz. Bu pandemi sürecinde dinlenmek için kendime kısa bir zaman tanımış olmamın ardından çok daha büyük bir şevkle işlerime yeni baştan dört elle sarıldım. Ve sonrasında ortaya çıkardığım işler, o süreçte temizlemiş olduğum zihnimin birer yansıması şeklinde hayat bulmuş oldu. Kendim adına böyle bir sürecin ardından işim, hayatım ve düşüncelerim açısından olumlu yansıdığını söyleyebilirim. Tabiki de salgın hastalık, hastalanan insanlar ve verilen kayıplar çok üzücü, maalesef ki hiçbirini geri getiremeyiz. Ama içinde bulunduğumuz karanlıkta her zaman kendi ışığımız olmayı, kendi ışığımızı yakmayı deneyebiliriz.

- Tasarımcı olmak için eğitim almak gerekiyor mu? Yoksa yetenek daha mı ön planda oluyor? Siz eğitim aldınız mı?

  Evet, güzel sanatlar mezunuyum. Fakat bugün işimle ilgili yaptığım neredeyse her şeyi kendim öğrendim diyebilirim. Var olan yeteneği geliştirmek ve belirli bir branşla ilgili bilgi ve pratik edinmek istiyorsanız çeşitli okul, kurs ve sertifika programları var fakat tasarımları hayata geçirmek aşamasında o kadar farklı durumla karşılaşıyorsunuz ki bunların aslında hiçbir yerde tam olarak öğretilemeyeceğini anlıyorsunuz, özellikle kendi işini kurmak isteyenler için söylüyorum. Eğitim aldığınızda, işin tekniğini, disiplinini, tarihini ve işleyişini öğrenmiş oluyorsunuz. Tasarımcı olduktan sonra ise ilerleyebilmeniz için sürekli kendinizi yenilemeniz, geliştirmeniz ve hatta bazen öğrendiğiniz kuralları yıkmanız bile gerekebiliyor. Bütün bu yolda size eşlik edecek en büyük yardımcınız en başta yeteneğiniz oluyor.

 

- NØ SEASONS koleksiyonunuzdaki tasarımlardan kısaca bahsedebilir misiniz?

NØ SEASONS koleksiyonu benim ilk giyim koleksiyonum. Sezonlara bağlı kalmadan, çabucak alınıp, tüketilip unutlan ve eski sezonun parçaları olarak geride kalan koleksiyonlardan olsun istemedim. NØ’nun sezonları olarak her daim giyilebilsin ve çeşitli aksesuarlarla uyum göstererek yepyeni parçalara dönüşebilsin istedim. Şıklığın yanında gerçekten rahatlığa da önem verdim. Her ne kadar ilk bakışta karmaşık gibi görünse de parçaları tek tek incelediğiniz zaman çoğu stil sahibi insanın günlük hayatta giyebilecekleri şeyler de olduğunu görüyorsunuz. Rahatlık açısından da giyimi ve konforu bakımından da çok kullanışlı. Koleksiyon dahilindeki parçaları alt, üst ve aksesuarlar olsun birbiri içinde farklı şekilde kombinleyerek giydiğinizde de hepsinin bir uyum içerisinde olduğunu görüyorsunuz.

- Sizi ilk olarak Milano Tasarım Haftası dahilinde dünyaya açılmanız ile tanıdık, bize Milano Fuarı’ndan biraz bahseder misiniz?

Dünyanın farklı yerlerinden bir çok ziyaretçiyi ağırlayan Milano Fuarı tasarımcılar için kendilerini ve işlerini tanıtabilmeleri açısından çok önemli bir fuar ve benim için bir dönüm noktası oldu diyebilirim. “Deri ve Toprak” başlığı altında topladığım giyilebilir seramik işlerimin ilk örneği “Warrior Woman” isimli enstelasyonumla yer almıştım Milano Fuarı’nda. Multi disipliner bir tasarım anlayışına sahip olan enstelasyonum kavramsal sanatın bir parçası olarak oldukça büyük bir ilgi gördü ve sanatsever bir kitle tarafından tanınmış oldu.

- “Warrior Woman” enstelasyonu nedir? 

“Warrior Woman” enstelasyonu kendi tasarımım ve el yapımım olan seramik ve derilerden oluşan içinde beden olmadan savaşçı bir kadını metaforlarla anlatmayı amaçlayarak yapılmış bir eser. Seramiklerden oluşan konik bir büstiyer, iç çamaşırı, deri harness etek ve topuk kısmı şarap kadehlerinden oluşan seramik ayakkabılardan meydana gelen bir enstelasyon.

- Tarzınıza dair etkilendiğiniz sanatçılar var mı? Varsa hangi sanatçılardan etkilendiniz?

Tarzını veya tasarım anlayışını kendime yakın bulduğum bazı sanatçılar elbette var fakat genel olarak hiçbir kişinin veya hiçbir tasarımın etkisi altında kalmamaya özen gösteriyorum. Hepimiz bir şeylerden ilham alabiliyoruz yaratım sürecinde veya öncesinde beslendiğimiz pek çok çevresel unsur olabiliyor. Bir kitap, bir cümle veya bir hayvan mesela zihnimizde başka bir yere dokunup bizde bambaşka bir çağrışım yapabiliyor ve kafamızda bunlardan ileri gelen fakat görsel olarak hiç de benzemeyen bir tasarı oluşabiliyor. Böyle bir durumda şundan etkilendim demek bence çok doğru olmaz çünkü görülen, duyulan, hissedilen ne varsa zihinde farklı  olgulara farklı formlara dönüşebiliyor. Ben yaptığım işte de her zaman özgünlük ve orijinalliği esas alıyorum. İşimin beni en çok tatmin eden yanı da zaten yeni bir şeyler ortaya koymak, yeni ve farklı bir algı yaratabiliyor olmak.

- Tasarımlarınızın konularını seçerken faydalandığınız veriler nelerdir?

Bazen okuduğum bir kitap, bazen tadını hissettiğim bir renk, bazen bir müziğin notaları veya o sırada tarihini araştırdığım bir yapıt yol gösterici olabiliyor…

Pek çok farklı verinin bir araya gelmesinden oluşuyor diyebilirim aslında ama bunun için özel olarak kendimi şu konuları seçicem ve bu tarz bir yol izleyeceğim diye sınırlamıyorum. Bir şeyler tasarlarken sonrasında üretim aşamasını da göz önünde bulundurduğumuzda karşımıza çıkabilecek bazı kısıtlayıcı unsurlar olsa da gerçekçilik dahilinde yaratım aşamasındayken zihnen tamamen özgür düşünülmesi gerektiğinden yanayım her zaman.

- Sanatınız yurt içi ve yurt dışında en çok hangi platformlarda ilgi görüyor?

Biliyorsunuz ki; bu yeni koleksiyonumda kıyafetlerin yanı sıra el yapımı seramik korseler de var. 7 farklı görünüm ve karakterden oluşan NØ SEASONS koleksiyonumun 5 tanesinde bu seramik giysiler yer alıyor. Koleksiyonun ilk tanıtım videosu yayınlandıktan sonra içinde bulunan seramik büstiyerleri Türkiye’de 3 farklı karma sergide yer alarak sanatseverlerle buluşturmuş oldum. İşlerim özellikle sanat ve tasarım fuarlarında seçkin bir kitle tarafından oldukça büyük ilgi görüyor.

Katılmış olduğunuz sergi ve fuarlarda özellikle Türkiye’de eserlerinize dair duyarlılığı nasıl görüyorsunuz?

Şimdiye kadar sergilerde yer alan seramik işlerimin çoğunluğu kadın bedeni tasvirlerinden oluşuyor. Bazı toplumlar tarafından kadının ve bedeninin 21. Yüzyılda hala metalaştırılıyor olması ve tabu olarak görülmesini ben çok komik buluyorum. Bu konudaki düşüncelerimi ise koleksiyonuma fazlasıyla yansıttığımı düşünüyorum. Hayata biraz daha geniş bir perspektiften bakılması, düşüncelerin ve zihnin serbest bırakılması gerektiğinin herkes açısından çok rahatlatıcı ve faydalı olacağını düşünüyorum.

- Sanatınızın tanıtımını yaptığınız medya hesabınız var mı? Varsa faydalı oluyor mu?

Kişisel hesabımın yanı sıra markam NØ’ya ait bir instagram iş hesabım var: “nazozturnaofficial”. Tasarımlarımı ve koleksiyonlarımı oradan paylaşıyorum. Seramik işlerim ve yer aldığım sergileri ise “no.art.depo” isimli diğer instagram sayfamda bulabilirsiniz. 

- Son olarak yakalamış olduğunuz bu başarı ve bundan sonrası için ileriye dönük planlarınızdan biraz bahseder misiniz?

Öncelikle teşekkür ediyorum, keyifli bir sohbet oldu. Planlarımın başında her zaman aynı şevkle işlerimi devam ettirmek ve nitelikli sanat anlayışını yaymak ve sürdürmek var. Daima ilerleyerek kendimle yarışmak ve sürekli gelişerek yeni yapıt ve tasarımlar ortaya koymak üzere beni çok heyecanlanırdan bir sürü plan ve projem var. İlerleyen zamanlarda umuyorum ki bütün bunların hayata geçmesine hep birlikte tanıklık edeceğiz. Size ve Önce Vatan gazetesine teşekkür ederim...