RÖPORTAJ: ZAMBAK KARABAY

Sevgili okuyucularımız sanat camiasında açtığı sergilerle ismini oldukça duymaya başladığımız Gizem Günaçtı ile mesleğine dair yaptığım röportajı siz değerli okuyucularımız ile paylaşmak isterim...

Merhaba Gizem Hanım...Nasılsınız? Sizi tanıyabilir miyiz? Bize kendinizden bahseder misiniz?

Merhaba Zambak Hanım gayet iyiyim teşekkür ederim. Bu aralar oldukça yoğunuz. Hem kış sezonun sonu olması hem de yaz sezonuna hazırlık sürecinin çakışması nedeniyle hareketli ve heyecanlı günler geçiriyoruz. Kısaca kendimden bahsetmek gerekirse ilkokulda Tekirdağ Bilim ve Sanat Merkezi Resim Bölümü’nü kazanmamla birlikte bu serüvene başladım. Orta öğretimde aldığım sanat eğitiminden sonra üniversite seçimimde de  bu gelişim sürecimi profesyonel olarak devam ettirme amacıyla Yıldız Teknik Üniversitesi-Sanat ve Tasarım Fakültesi-Sanat Yönetimi programını tercih ettim. Öğrenciliğim süresi boyunca bu mesleği sadece akademik düzeyde değil bizzat alanda da çalışarak tecrübe etme fırsatları yakaladım. O zamandan bu yana dek sanatın farklı disiplinlerinde oldukça aktif olarak çalışıp, bu tecrübeyi edinmeye çalıştım.

​​​​​​​

Sanat Yönetimi dediniz.. Sanat Yönetmeni nedir?

Benim çalıştığım yönetimsel alan plastik sanatları kapsamaktadır. Sadece galerilerde eser sergilemek değil, tüm öncesi hazırlıkları ki bunların arasında sanatçıları açılacak sergiler doğrultusunda değerlendirmek, onlarla iletişim kurmak, serginin tüm organizasyonu ve süreci boyunca gereksinim duyulan her türlü plan ve düşünceyi uygulamayı kapsamaktadır. Beraberinde daha kapsamlı projeler göz önünde bulundurursak; bienaller, ulusal ve uluslararası büyük sergiler, müzeler vb büyük çalışmalarda öncesi ve sonrası tüm süreçleri hazırlayan ve yürüten bir kişidir.

Sanat Yönetmeni olmak için sizce eğitim gerekiyor mu?

Günümüzde sanatın icra edilmesi dışında sunulması ve aynı zamanda pazarlanması da bir çok disiplini içeren bir olgudur. Sadece eserleri bir yerde, bir mekanda sergilemek yeterli değildir. Eserlerin sergilenmesi öncesi sırası ve sonrası oldukça teknik konular içeren bir süreçtir. Örnek vermek gerekirse sergi alanlarının eserlerinin sergilenmesine uygun bir biçimde hazırlanması ki bunun içinde: aydınlatma, iklim koşulları, nakliye, depolama ve güvenlik gibi pasif koruma hususları oldukça önemli konulardır. Bu nedenle bunları akademik bir disiplin içerisinde eğitiminin alınmasını gerekli görüyorum. Tabii ki en önemli nokta tüm bu eğitimi göze alacak sanat sevgisini içinizde sürekli kılmaktır.

Mesleki olarak sanata dair etkilendiğiniz bir sanatçı var mı ? Hangi sanatçılardan etkilendiniz?

Klasik sanatın tarihinden örnek vermem gerekirse günümüze hala dokunmasından dolayı Maniyerist sanatçı El Greco’yu özellikle farklı görürüm. 19.yy’ dan post empresyonistlerin neredeyse tamamı beni etkiler. Beraberinde sembolistleri de buna katarım . 20. yy Batı Sanatı’ndan örnek vermem gerekirse günümüze yakın işler üretmiş sanatçılardan Francis Bacon – Edward Hopper – Chuck Close gibi farklı üslupta sanatçılar beni etkiler. 

Türk resim sanatından örnek vermem gerekirse erken Cumhuriyet Dönemi sanatçılarından Avni Lifij, günümüze geldikçe Bedri Rahmi Eyüboğlu, 70  kuşağından Komet, günümüz üreten sanatçılarından ise Ömer Yiğit Aral’ı çok ayrı bir yere koyarım.

​​​​​​​

Türkiye’de sanata ilgi ne düzeyde ? Amatör ve profesyonel sanatçılar arasındaki farklılıkları nasıl gözetiyorsunuz?

Ülkemizde son yıllarda sanata artan bir ilgi özellikle hissedilmekte. Eskiden yılda sadece bir veya iki büyük etkinlik düzenlenirken günümüzde bu yıl bazında orta ve büyük ölçekli ulusal ve uluslararası etkinlikler düzenlenmektedir. Bunlara hem sanatçı hem de sanatsever izleyici yönünden katılım oldukça fazladır. Akademik düzeyde sanat eğitimi veren okulların hem vakıf hem devlet üniversitelerinde sayıca arttığını görmekteyiz. Ve bunların doluluk oranını göz önünde bulundurursak Türk Sanatı’nın geleceğinde hem ulusal hem de uluslararası düzeyde iyi sanatçıların sesini duyuracağına eminim. Amatör düzeyde üretimin, açılan kurslar sayesinde oldukça genişlediğini görüyoruz. İlginçtir bu yönde kendini geliştirmeye çalışan kişiler arasından yetkin bir düzeye erişenleri de sıkça rastlamaktayız. Profesyonel düzeyde çalışan sanatçılarımızın isimleri artık yurtdışında da duyulmaya başlanmıştır. Bu sanatçılar sadece üretim düzeyinde değil, eserlerini pazarlama yöntemleri açısından da oldukça profesyonel bir tavır sergilemektedirler.

Sergilenmeye değer görülen eserleri nasıl belirliyorsunuz? Sanatçı seçimlerinizde kriterleriniz var mı?

Sanatçının bir yetkinlik düzeyine ulaşması çok önemli. Galeride izleyiciyle buluşan eserin galeriyi de temsil ettiğini düşünürseniz galerinin vizyonu bu süreçte önemli bir rol oynamaktadır. Belli bir üslubu gözeten galeriler bunun dışına pek çıkmayı tercih etmezler. Galerinin  hedef alıcı kitlesinin tercihleri de buna etkendir.

 

Bir sergi hazırlarken nasıl yöntemler uyguluyorsunuz?

Eserleri sergilemeden önce önemli olan mekanın tüm sergileme koşullarını uygun hale getirmektir. Nedir bu koşullar? Eserlerin uzun süre orada kalacağını düşünürsek; iklimlendirme, aydınlatma ve güvenlik. Eserlerin sabit bir ısıda ki bu ısı yüksek olmayacak (22-24 derece arası), değişken olmayan bir iklim ortamında sergilenmesi gerekmektedir. Çünkü eserler tıpkı bizler gibi değişken hava ortamından etkilenirler. Ayrıca galerilerin aydınlatması da çok önemli bir başlıktır.  Tüm gün o ışığın altında sergilenen resimler doğal olarak etkilenebilir. Bu nedenle galerilerde özel aydınlatma sistemlerinin kurulması gerekmektedir.


Sizce sanatçı ve galerici ilişkileri nasıl olmalı?

Galericiler, sanatçılara eserlerini sergileme ve izleyici ile buluşma ortamı ve imkanını sağlar. Bir eserin izleyici ile buluşma süreci ve ortamı önemlidir. Bu hem sanatçının hem de galericinin ortak çalışması ile olur. Galerisini belirli bir üslup üzerine kurgulayan galerici, bu vizyon üzerinden sanatçılar ile bir birliktelik oluşturur. Sanatçının sanat üretimi  ve galericinin de bu üretimleri sergilemesi için gerekli şartlarla donanımlı bir galeriyi idame ettirmesi belirli bir ekonomik anlaşma ve ortaklık üzerinden kurulur. Galerici ve sanatçı arasında birbirlerini olumlu yönde tetikleyen bir çark olması gerekir. Bu şekilde galerici ve sanatçı arasında birbirlerini  besleyen bir mekanizma oluşur.

Sergi hazırlık sürecinde sizi mutlu kılan ve üzen olaylar var mı ?

Her sergi süreci ayrı heyecan ve tatlı bir yorgunluk yaşatıyor. Sebebi hem yeni genç sanatçılarla tanışıyor ve kimi sergilerde usta sanatçılarla tanışıp beraber çalışma fırsatı buluyorsunuz. Her tanıştığım sanatçının deneyimlerini ve sanat görüşünü onlarla birebir diyaloğa girerek ayrı bir keyif alıyorum. Bu da mesleğimin gelişmesi adına çok önemli bir katkı sağlıyor bana...Ayrıca sergi süresince çalıştığım galeriye gelen sanatseverlerle yaptığımız sohbetler ve sanatçıların eserlerinin içeriğini onlarla paylaşmak benim için çok önemli. Bunları önemsiyorum...Bununla beraber her ne kadar sık olmasa da gelen ziyaretçilerden kimileri eserlere ve sanatçılarına yönelik olumsuz tavır ve düşünceleri ve bunu ifade yöntemleri beni üzüyor. Aslında bunu da çok doğal karşılamak gerek. Üzülmemin sebebi de hem mesleğime hem de sanata karşı duyduğum aşırı hassasiyet ve sanatçının emeğine duyduğum saygı.

Yanınıza mesleğinizi öğrenmek üzere birisi gelse ona ilk öneriniz ve sorunuz ne olur?

İki soru sorarım. Biri; bu galeriye adım atarken duyduğu heyecanı ve ilk izlenimi sorarım. İkincisi; daha teknik bir soru olurdu...O anda galeride sergilenmekte olan önemli bir eserin karşısına geçirip eser hakkındaki kapsamlı düşüncesini sorarım.  

Önerim ise; hayatı boyunca çalışmaya, kendisini geliştirmeye ve asla tatmin olmamaya hazır olması  gerektiğini söylerdim.

Bir sanat yönetmeni ve galeri yöneticisi olarak kendinizi ileride nerede görüyorsunuz?

İleride ülkemiz sanat ortamını çok daha profesyonel ve uluslararası düzeye erişmiş olacağı düşüncesiyle daha çok ve farklı sanatçılarla çalışma ortamı bulabileceğim uluslararası projeleri yönetirken görmek isterim.

Sanata dair farklı projeler yapıyor musunuz?

Bir dönem sinema sektöründe çalıştım. Ayrıca kişisel projelerimde özellikle disiplinlerarası birlikteliğe önem verdim. Örnek vermek gerekirse bir süre önce başladığım ve hala devam ettirdiğim Sinop Tarihi Cezaevi’nde gerçekleşecek olan bir performans ve bununla beraber çekilecek bir kısa film projem var. Sinop Tarihi Cezaevi’nin Türk siyasi tarihindeki önemine ve bu mekanın yıpranmış duvarlarına sinmiş  tüm o travmalara vurgu yapmaya yönelik bu projede oldukça emek harcadım.

Gizem Hanım öncelikle size çalışmalarınızda başarılar dilerim... Son olarak eklemek istedikleriniz var mı?

Özellikle sanat ortamının oluşumunda emeği olan farklı bir disipline ve emekçisine yer vermeniz oldukça önemli. Çoğunlukla sanatçılar dışında sesimizi az duyuran bir kesimiz. Yoğun emek harcanan bu sektörün bir bireyi olarak sesimizi duyurdukça daha çok gelişeceğimiz inancındayım. Şahsım adına yukarda sorduğunuz yanınıza gelecek bir gence yapacağınız öneri nedir sorusunun karşılığını kendi adıma bir hayat prensibi olarak görmüş bulunmaktayım. Tek isteğim bir meslek değil, bir hayat biçimi olarak gördüğüm bu alanda hep aynı heyecanla ve enerjiyle devam etmek.

Teşekkür ederim..