RÖPORTAJ: NEDRET HOTUN

Covid-19 salgınını hızlanmasıyla, küresel olarak bu süreçten etkilenmeden çıkacak neredeyse hiçbir sektör kalmadı.

Sağlık sektörü başta olmak üzere eğitim ve öğretim sistemleri de sıkıntılı bir dönemden geçiyor.

Çocukların bir içeri bir dışarı sokulduğu bu dönemde öğretim sürecinin uzaktan eğitime dönüştürülmesi bir takım zorlukları ortaya çıkardı.

Türkiye’de tüm öğretim kademelerinde yüz yüze eğitime ara verildiği ve tüm öğrenciler için açık ve uzaktan eğitim olanaklarının kullanılmaya başlandığı bir dönemdeyiz.  Bu zorlukları omuzlamaya çalışan öğretmen, veli, öğrenci üçgeninde değerli öğretmenimiz Ayhan Polat ile süreç hakkında konuştuk.

-Merhaba Ayhan öğretmenim, bize biraz kendinizden bahseder misiniz?

Merhaba, Hacettepe Üniversitesi  ‘Sınıf Öğretmenliği Bölümü’ ilk mezunlarındanım. Üniversiteyi bitirdikten 6 yıl sonra Yıldırım Yavuz Selim İlköğretim Okulu’nda göreve başladım. 2004-2015 yılları arasında değişik okullarda idareci olarak görev aldığım eğitim ortamına halen sınıf öğretmeni olarak devam etmekyetim. Bu yıl 1. Sınıf öğretmeniyim.

-Kuşkusuz öğretim sürecinin uzaktan eğitime dönüştürülmesi beraberinde birçok zorlukları getirdi. En çok hangi konuda zorlanıyorsunuz,  birebir yaşadığınız sıkıntılar neler oldu?

2020 Mart ayında okulların pandemi nedeniyle kapanmasıyla birlikte toplum olarak bilmediğimiz bir sürece girmiş olduk . Eğitim öğretimimiz ne olacak gibi kısa bir endişe yaşadık aslında. Ancak bu kısa süreli şaşkınlığımız Bakanlığımızın rehberliği doğrultusunda dijital ortamda derslerimize devam etmemiz ile hafifledi.

Tabii pandeminin yarattığı sosyo ekonomik şartlar biz eğitimcileri de dolaylı yönden etkiledi. İnternet bağlantısı olmayan veya mobil bağlantısı yetersiz olan öğrencilerimiz, hazırlıksız yakalandığımız bu ortamda sıkıntı yaşadılar. GSM şirketleri süreci göz önünde bulundurarak öğrencilerimizin uzaktan eğitim sürecinde kullanması amacıyla ücretsiz internet bağlantısı sunması bizler için bir avantaj oldu. Süreç bu eğitim öğretim yılına da yansıdı. Ancak bu aşamada gerek eğitimciler gerekse veliler olmak üzere daha bilinçli ve tedbirli hareket ettik.

-Çocukları ekranda tutabilmek için sihirli formülleriniz var mı?

Bu işte gerçekten zor oluyor. Eğitim ki , özellikle ilkokul çağındaki öğrencilerle ile yüz yüze olmak zorunda. Hele de birinci sınıf öğretmeni iseniz. Bu çocuklar PC, tablet veya telefonu şimdiye kadar oyun amaçlı kullandılar. Onlar için de bir ilk oldu eğitim için kullanmak. Uzaktan eğitim sürecinde tabletiyle sürekli oynayan, aynı anda konuşmaya çalışan, arka fonda bazen aile bireylerini gördüğümüz bir ortam bu. Elimizden geldiğince sınıf ortamı yaratmaya çalışıyoruz. Mesale evimde bildiğiniz (küçük boyutta da olsa ) kara tahta var. Masanın yanında başucumda duruyor. Onu sık sık kullanarak çocukları bir şekilde sınıfa taşımış gibi oluyoruz. Sıkıldıkları anda dijital ortamın nimetlerinden olan Youtube gibi kanallardan müzik dinliyoruz hep birlikte. Bazen oyun oynuyoruz.

- Tableti olmayan veya internet erişimi sağlayamayan öğrenciler sürece nasıl dahil oluyorlar?

Biraz önce de söylediğim gibi internet için GSM operatörleri kolaylıklar sağladı. Ancak PC ve tablet sıkıntısı mutlaka var. Velilerin telefonlarına da dahil ediyoruz. Ama bir aile de 2 den çok öğrenci olunca ister istemez tıkanıklık yaşıyoruz. Bunu da ders saatlerinde oynama yaparak aşıyoruz. İnternet erişimi sınırlı olan öğrencilerim var. Onlarla da Wattsaptan canlı ders yapıyorum.


-Yüzyüze eğitimin kesintiye uğraması , öğrencilerin gelecekte okulu bırakma riskini arttırabilir mi sizce?

Zanettemiyorum. İster istemez okula karşı bir isteksizlik olacaktır; özellikle büyük yaş gruplarında. Ama ilkokul öğrencileri için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Çünkü biz öğrencilerimizi ne kadar çok özlüyorsak onlar da bizleri bir o kadar özlüyor. Hatta bu duygularını sık sık canlı derslerde de dile getiriyorlar.

-Okul sadece bir öğrenme yeri değil, aynı zamanda sosyalleşme, bakım ve koçluk sağlayan toplumsal ortak bir alan. Sosyalleşemeyen çocukların eğitim ve öğretim sürecine yansımaları neler oluyor gözlemlediğiniz hocam?

Aslında pandemi sürecinde sadece çocuklar değil bizler de sosyallikten uzaklaştık. Tabii mecburi bir uzaklaşma. Çocuk, adı üzerinde. Oyun  çağı onların . Ancak sokaklarda özgürce geçirecekleri zamanları evlerinde geçiriyorlar. Zor bir süreç ,bu onlar için kolay değil ancak olmak zorunda. Ev ortamında oynayabilecekleri oyunlara yönlendirmeye çalışıyoruz. Çocuklar bu durumu kabullenmiş durumdalar ve bizden daha bilinçliler.

​​​​​​​

-Buradan sevgili öğrencilerinize vermek istediğiniz mesajınız ne olurdu?

Onlarla yüzyüze eğitim öğretim yapmayı, eğlenmeyi özledim. Bu da gelip geçecek, biraz daha sabır göstermelerini istiyorum . Onları çok

sevdiğimi ve çok özlediğimi bilmelelerini istiyorum.

-Değerli katkılarınız ve içten söyleşiniz için teşekkür ediyorum Ayhan öğretmenim.. Bize söylemek istediğiniz son bir sözünüz var mı?

Umarım bu süreci en kısa sürede en az zaiyatla atlatırız. Lütfen ama lütfen maske,mesafe ve temizlik üçlüsünü ihmal etmeyelim. Ayrıca bizlere değer verip bize söz hakkı tanıdığınız için de sizlere sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.

-Bu kutsal mesleği icra eden Ayhan öğretmenimize  ‘Önce Vatan Gazetesi’ olarak  teşekkür ediyor, ufkunun açık ve aydınlık olmasını diliyoruz..