RÖPORTAJ: GİZEM YILDIZ

Bütün kadınların dostu, psikologu, dert ortağı, sırdaşı, yeri geldiğinde evlilik danışmanı olan biricik dostumuz kuaförler. Onlar olmasa biz ne yapardık? Moralimiz bozukken saçımızı yaptırırız, güzel bir haber aldığımızda, akşam kutlama yemeği için ilk kendimizi kuaföre atarız. Her zaman yanı başımızdadırlar. 1cm kısa kesildiğinde ağladığımız saçlarımız, tonlarını bir türlü karar veremediğimiz farklı farklı renkler... Hepsi bir kadının en can alıcı gerçekleridir.Bu hafta, parmak uçlarıyla sihir yapıp, kapısından gülümseyerek ayrılan kadınları ağırlayan The Room Hair Design ortağı, Sertaç Kolay ile birlikteyiz. Merak etmeyin, çünkü merak ettiğiniz bütün soruları ben sizin için Sertaç Kolay’a sordum. O da hiç sıkılmadan, siz okurlarımız için tek tek cevapladı. Bir kuaför koltuğu, ameliyat masası gibidir; atılan her boyada, kesilen her cm saç telinde kalbimize bir neşter değer ve küçük dokunuşlarıyla bir kadını hayata bağlayan da, onu bu hayattan koparan da cerrah kuaförlerdir.

Merhaba Sertaç Bey, Acıbadem’de The Room Hair Design adında bir kuaför merkeziniz var. Uzun yıllardan beri bu mesleği yapıyor musunuz?

- Öncelikle Merhaba, 18 yıldır bu meslek içerisindeyim. Hep iyi markalarla çalıştım, güzel deneyimlerim oldu. Saç tasarımıyla ilgili son trendleri çok yakından takip ediyorum. Ekip olarak, saç bakımıyla ilgili müşterilerimizin memnuniyetini sağlıyoruz.

Artık adınız bir imza haline geldi. Bu mesleğe başladığınız ilk çıraklık yıllarında bu kadar yükseleceğiniz hiç aklınıza gelir miydi?

- Her insanın bir hayali vardır. Tabi ki benim de hayalim vardı. Hep ustalarımı idolüm olarak görürdüm. İleride onlar gibi olmayı hedeflemiştim.

- İdol olarak gördüğünüz isim kimdi?

- Ustam Muammer Yaprakgül; babam diye hitap ederim kendisine, hala öyledir. Mutlaka ayda bir kez ziyaretine giderim. Kendisi gerçekten bir dünya markasıdır. Onun elinde yetiştim zaten, onu izlerken de hep onunla gurur duymuşumdur, onu izleyip, kafamda mesleğimde nasıl yükselmem gerektiğini söylemişimdir kendime. İyi ki onu tanımışım.

Hayallerime merdiven merdiven çıktım. The Room Hair Design markasını oluşturduk. Bu da benim için zaten bir onur. İnsanlar bu markayı kabullendi, severek bize geliyorlar, bizi seçiyorlar, beni bundan daha mutlu edecek bir şey olamaz.

Kuaförlüğü yetenek olarak mı görüyorsunuz?

- Evet, çünkü biz işimizi iyi icra ediyoruz. Ne kadar iyi yaparsanız o kadar tercih edilirsiniz.

İsminizi markalaştıran büyü, saçlar. Koltuğunuza oturan bayanları, onların istediğe stile karşılık vererek mi yoksa hayalindeki saçları kendi dizaynınızla harmanlayarak mı memnun ediyorsunuz?

- Bunun birçok örneği var. Bize genelde, beklenti üzerine gelindikleri için “Ben şu görseldeki bayanın saçlarını çok beğeniyorum, bunu istiyorum” dedikleri için, müşterimizin aklında bir renk, bir stil oluyor. Burada önemli olan bizim müşterimizi iyi anlayıp, onun yaşam standartlarını –ev hanımı mı, çalışıyor mu, saçına zaman ayırabiliyor mu, saçına bakabiliyor mu, ten rengi ne, aksesuar kullanıyor mu?- ele alarak onlara yakışacak bir renk, model çıkartmaya çalışmak. Ona ne yakışacağı konusunda ortak noktada konuşup, önce onu dinleyip, sonra kendi fikrimizi söylüyoruz. Bence moda kişiye yakışan renktir. Tabi ki her koşulda müşteri memnuniyeti önceliğimizdir.

Türkiye’de erkek kuaförler de çok fazla, lakin bayan kuaförleri en revaçta olanlar. Marka olarak ağızdan ağza yayılan kuaförler, bayan kuaförleri oluyor. Kadınlar kuaför konusunda erkek egemenliğini bozuyor...

- Eskiden kuaför markası vardı, şimdi kadınlar direkt isime geliyor. Marka olarak bireye gelinmesi, bayanların saç bakımıyla ilgili memnuniyetlerini gösteriyor. Şu anda işini çok iyi yapan isimler var ve artık bu isimler markanın önüne geçiyor.

Bir saç tasarımcısı olarak, bugün en çok kadınların canından çok sevdiği saçları hakkında sizinle konuşmak istiyorum. Boya, Ombre, röfle günümüzde çok yaygın. Peki, boyalı saçların daha çok yıprandığı doğru bir söylenti mi?

- Burada sonuç olarak saça uygulanan kimyasal ürünler, saçı hayliyle yoran bir şeydir. Bununla beraber saçı doğru anlayıp, nasıl işlemlerden geçtiğini müşterinin de bilmesi lazım. Bir kere saç bakımı evde başlar. Beslenmenizle, kendinizle, uyku düzeninizle, saçınıza ekstra kullandığınız haftalık bakımlarla destekliyorsanız, yaptırdığınız boya işlemleri minimuma inecektir. Sadece kuaförde yapılan boya değil, evde yapılan bakımlarda çok önemli. Kullandığınız ürünün doğru olması lazım, kullandığınız ürünü doğru uygulamanız lazım. Yoksa kimyasal tabi ki zararlı, bunun aksini kimse iddia edemez, ama bunu doğru planlamayla, saça minimum zarar verecek seviyeye indirirsek o zaman kimyasalın yan etkisi de minimuma inmiş olacaktır.

Her yıl, hatta her mevsim değişen giyim tarzları gibi saç renkleri ve saç şekilleri de var. Bunun için modadan daha hızlı değişiyor diyebilirim. 2019 yılının trend saç rengi ve saç modeli nedir?

- Son dönemlerde, bakır renkler, kızıl tonlar, bakır kahve, dore gibi renkler sonyıllarda çok istenilen trendlerden bir tanesi.

- Peki siz bu trendi nasıl yorumluyorsunuz?

- Bizim için her zaman trend kişiye yakışandır. Doğallığının çok üzerine çıkmadan, saçı yıpranmış göstermeyecek tonlar, aynada kendinizi çok daha güzel gösterecektir. Örnek veriyorum; çok beyaz tenlisinizdir, hafif çilleriniz vardır, bakır rengini gönül rahatlığıyla kullanabilirsiniz. Tabi esmersinizdir ve gözleriniz renklidir, yine bakır renkleri tercih edebilirsiniz, ama biz tamamen kaşla, dip rengi arasındaki kontrasın çok fazla uzaklaşmadan saça müdahale edilmesinden taraftarız.

Uzun saç modasının artık çok da kullanılmadığını gözlemliyorum. Bunun nedeni saç kırılması ve bakımsız bir görüntüyü engellemek için mi?

- Uzun saç kişiyi yoran bir saç modeli, çünkü uzun saçı yıkamak zor, taramak zor, bakımını yapmak zor... Bunlara zaman ayırabiliyorsanız, saçınıza bakmaktan keyif alıyorsanız uzun saç günümüzde trend. Burada tamamen sizin saçınızla olan ilişkiniz söz konusu.

- Tembellik kısa saçı trend yaptı.

- Biraz. İnsanlara daha kolay geliyor “Ben yıkayıp çıkmak istiyorum, saçıma zaman ayırmak istemiyorum, yıkayıp kuruttuktan sonra modern bir görünümü olsun” diyenlerin trendi. Moda her yıl değişiyor, kimse dünün gazetesini okumaz, moda da böyle bir şey.

Kadınlardaki biyolojik nedenler, genler, saç tasarımı konusunda baskın mı?

- Tabi ki baskın. 16-17 yaşındaki bir kızın saçında genetik olarak beyaz olabiliyor, ama 35-40 yaşındaki kadının hiçbir telinde beyaz yok. Bu genetikle alakalı. Bazı saçlar çok ince tellidir, kırılmaya çok meyillidir. Tarasanız, yıkasanız bile saç kırılmaya başlar, bu bazen de bireyin genetik hastalıklarından dolayı olabiliyor. Biyolojik etkenler saçımızı etkiler.

Kalıcı fön gerçekten kalıcı mı?

- Brezilya fönü diye bir ürün vardı, şuan yasaklandı. İçinde kanserojen olduğu için yasaklandı. Saçın hammaddesi olan keratin çok yaygın. Keratin saçın ham maddesi olduğunu için her saçın ihtiyacı olan bir şey. 6-8 ayda bir saçınızda hiçbir kimyasal bulunmamasına rağmen, saçınız doğal bile olsa, dış etkenlerden, hava şartlarından, kullandığınız şampuandan kırılabiliyor, elektriklenebiliyor, bu yüzden bu süre zarfında keratini saçınıza uygulamanız gereklidir.

- Brezilya fönü artık hiç yok mu?

- Çoğu yerde yasaklandı, ama bazı yerler yapıyor, ama biz brezilya fönünü yapmıyoruz. Kalıcı olma kısmı da şöyle, 2 sene saçta kalıyor, ama dipten gelen saçınız kıvırcık geldiği için biz brezilya fönünü çok fazla önermiyoruz.

Kadınların değişmez depresyon giderici maddelerinden biri olarak “Saç rengini değiştir, kuaföre git bakım yaptır” kuramını nasıl değerlendiriyorsunuz?

- Çok güzel! En sevdiğimiz (gülerek). Kadınların depresyona girdikleri, değişmez kurallardan biri saçıdır. Saçını ne kadar iyi yaparsa, o kadar kendini iyi hissedecektir. Özellikle bu tür durumlarda kadınlar, kuaförlerini psikolog olarak seçerler. Kesinlikle saçlarını sevmeliler, ilk iş olarak saçlarını sevmekten başlamalılar. Kadınlar bizi en iyi sırdaşı olarak görüyorlar. Biz onların en iyi dinleyicisiyiz. Bir kadın en mutlu halini de en mutsuz halini de gelip bizimle paylaşıyor.

- Gerçekten depresyon giderici bir etkiniz var mı?

- Biz kendimizi salon içerisinde amatör psikolog gibi görüyoruz, çünkü bayanların en iyi sırdaşları kuaförleri ve doktorudur. Biz de bunlardan bir tanesi olmaktan mutluluk duyuyoruz. Müşterilerimizin tamamen sırdaşıyız, çok fazla sırlarla doluyuz (gülerek).

- Hepsini taşıyabiliyor musunuz?

- Mecbur taşıyoruz, çünkü o an konuşulan dışarı çıktığın anda unutuluyor. Bayanların saçlarını yaparken, sohbet spontane gelişen bir şey. Kadınlar iyi ki var.

Her gün saçlarımıza şekil vermek için yaptığımız maşa, düzleştirici türü makinelerle ve uyguladığımız boyalarla saçımızın yıpranmasına neden oluyoruz. Sizce artık günümüzde engellenemez olan bu formların getirdiği zararları nasıl engelleyebilir, saçlarımıza, sağlıklı bir görünüm kazandırabiliriz? Bu makinelerden uzak mı tutmak gerekiyor?

- Bilinçli kullanılan hiçbir şeyin saça zarar verdiğini düşünmüyorum. Günümüzde, o anı kurtarmak için hemen bir pres yapayım dışarı çıkayım” diyenler, saça koruyucu sürmeden, saça nemli bir şekildeyken her gün maşa yapanlar tabi ki saçı yorar, ama bilinçli bir şekilde bütün bu uygulamalar yapılırsa saç korunmuş olur. Sürekli maşa, sürekli düzleştirici saçı yorar.

Bir kadının ideal saç kestirme zaman dilimi kaç ay arasında olmalıdır?

- Minimum 1,5-2 ay. Çünkü saç diplerinden beslenir, uç kısımdan hava alır. o yüzden ayda bir kere uç kısmından kestirmesini tavsiye ediyoruz.

- Hangi yüz şekline, hangi saç modelini önerirsiniz?

- Yuvarlak yüzlerde, çene bölgesini daha oval göstermek için ön kısımların biraz daha katlı olması gerekiyor. Uzun yüzlerde de tepe bölgesinin katlı olması gerekiyor ki yüz şeklini ovalleştirsin.

Saçları sık yıkamanın zararlı olduğunu savunan tasarımcılardan mısınız siz de?

- Yok, değilim. Herkes “Yağlı saç, saçı besler” der, bence yanlış bir bilgi. Saçtaki yağ, saçı beslemez, çünkü bir tabaka halinde bütün gözenekleri kapatıyor. Yağlı saç bence her gün yıkanmalıdır. Her gün saçınızı yıkıyorsanız, ona göre bir şampuan tercih etmelisiniz.

Saç dökülmesini engelleyecek, evde okurlarınızın kolayca hazırlayabileceği bakım tarifleriniz var mı?

- Öncelikle beslenmelerine çok dikkat etmeliler. Demir eksikliği ve Çinko’nun kesinlikle yüksek olması gerektiriyor. Bununla birlikte dökülmeyi ortadan kaldırmış oluyorsunuz. En iyi bakım bu. Hazırlanabilecek bir karışım yok, çünkü saç dökülmesi demir eksikliğinden, çinkodan ve stresten oluşur. Vitamin eksikliği saç bakımında en ön sıradadır.

Son zamanlarda çok tartışılan bir konu olan keratin, gerçekten saçı besleyici bir faydası var mı?

- Her şeyin fazlası zarardır. Besleyici faydası yüzde bir milyon var, çünkü saçın ham maddesi keratindir. Vücudumuzun nasıl suya ihtiyacı varsa, saçın da keratine ihtiyacı vardır. Doğru kullanıldığı sürece 6 ayda maksimum 8 ayda bir saçınıza ekletmek zorundasınız. Bu sayede saçınız daha parlak, daha canlı olur.

Mevsimsel değişikliklerin de saç kalitesi üzerinde etkisi bulunuyor mu? Bu etki nasıl bir etki?

- Dış etkenler her zaman saçı yorar. Mesela kapalı bir ortamda ısıtıcılara maruz kaldığınızda, saçtaki nem oranını tamamen örter. Dışarı çıkarken bile saçınızı nemli tutabilecek serumlar, saçta kalan argan yağları gibi destekleyicilerle saçınızı dış etkenlerden koruyabilirsiniz.

- Hangi mevsim daha çok saçı yoruyor?

- Kış ayları hava şartları soğuk olduğu için, yaz aylarında da deniz, güneş, havuz olduğu için saçlar yıpranıyor.

Ünlü oyuncuların da saç bakımını üstleniyorsunuz? Bu isimlerden biraz bahseder misiniz?

- Salonumuzda keyifle ağırladığımız birçok ünlü oyuncularımız var; Ece Özdikici, Yağmur Ün, İlayda İldır, Ece Yaşar, Burçin Abdullah Bennu Yıldırımlar, yönetmenlerden de; Kudret Sabancı ile görüşüyoruz, Melek Öztürk var. Birçok ünlü oyuncu bizi tercih ettiği için çok mutluyuz.

Her kadının şüphesiz bakım konusunda en değer verdiği yeri saçlarıdır. Hele her hafta ekranlarda olan bayanlarımız için. Oyuncu kaprisi denilen şeye denk geldiniz mi?

- Tabi ki herkes gelmiştir, ama ben şuraya bağlıyorum; işinizi doğru yaptığınız ve işinize odaklandığınız zaman bence o konuyu aşmış oluyorsunuz. İyi dinleyip, iyi anlarsanız kimse size o kaprisi yapmaz. Yapabilir de, çünkü insanın ruh hali belli olmuyor. Bazen ben bile oyuncuya kapris yapabiliyorum. Ben de insanım o da insan, oyuncu olması fark etmez.

Boya ve bakım ürünleri konusunda hassas mısınızdır?

- Çok. En çok dikkat ettiğimiz unsurlardan bir tanesi. Boya, şampuan ve kremlerin devam ürünleri olarak çok iyi araştırarak tedarik ettiğimiz unsurdur. Boya markası, boya kalitesi ve ürün... Saçınızı ne kadar iyi boyatır, ne kadar iyi sonuca giderseniz, mutlaka bunların devam ürünü olarak evde kullanılması gereken şampuan, maske olarak saça iyi gelebilecek ürünleri çok iyi analiz edip, çok iyi markalarla çalışıyoruz. Çünkü burada biz bir sanat icra ediyoruz ve bunun uzun ömürlü olmasını istiyoruz. Biz bir marka odaklı çalışmıyoruz. Her markanın içeriği farklı oluyor. Saçı kuru olanlar, saçı çabuk yağlı olanlar, kırılanlar hepsi için özel olarak araştırarak, en iyi markayı tercih ediyoruz.

“Benim saçım çok yağlanıyor, yağlanmaya yönelik şampuan istiyorum” diyen müşterilerimiz oluyor. Saçın dibi yağlandıktan sonra, saçının dibindeki hasarı yok ediyorsun, kurutuyorsun, ama bununla beraber uç kısımları da kuruyor. Yağlanmayı önleyici şampuan kullanmalısın, uç kısmına da nemlendirici krem kullanmalısın ki, dengelesin. Bir yeri tedavi ederken diğerini bozmamak lazım.

Miami de bir şube daha açıyormuşsunuz.

- Evet, şuan görüşmelerimiz var. Bunu da ilk defa burada paylaşıyoruz. Önümüzdeki aylarda lokasyon bakmak için orada olacağız.

- Buradaki merkezin yeni bir şubesi mi olacak?

- Evet, ikinci şubemiz orada olacak. Üçüncü şubemiz daha var. O da İzmir de.

- Yeni merkezler için tasarımlarınız neler?

- Şuan bulunduğumuz şubedeki tasarımlarla aynı olmak zorunda. Yenilikler için de çalışıyoruz. Sık okuyup, sık dokuyoruz (gülerek). Bu sürpriz olsun, paylaşmayalım.