RÖPORTAJ: AYŞENUR MAMA

Başarılı yazar Rabia Yılmaz ile yazın hayatına ve “İyi Uykular Pollyanna” adlı kitabına dair konuştuk. Keyifli sohbetimiz sizlerle…

Öncelikle sizi tanımak isteriz. Rabia Yılmaz kimdir?

1998 yılında Kocaeli’de doğdum. Adnan Menderes Üniversitesi Gıda bölümü mezunuyum. Özel bir sektörde proje sorumlusu olarak çalışıyorum; ama bunlar genel ve çevremdeki herkesin bildiği yanıtlar. Çoğu kişinin bilmediği Rabia Yılmaz ise, hayal gücünü zapt etmeye çalışan ve durmadan yazma isteği bulunan Rabia Yılmaz. Öyle ki kitabıma bir gün ara verdiğimde oluşturduğum karakterleri özlemeye başlıyorum. Kendimi anlatmam için sadece bir kelime verilseydi buna “hayal gücü” derdim; çünkü kendimdeki en güvendiğim özelliğim, hayal gücümün geniş olduğuna inanıyor olmam. Çokça kitap okuyup çalışmanın ve hayal gücünü kullanmanın beni ben yaptığını biliyorum; çünkü kitap yazmıyor olsaydım inanıyorum ki şu anki halimden çok daha mutsuz ve eksik olurdum. 

Yazın hayatınız nasıl başladı? Size öncülük etmiş isimler var mı?

Hiç unutmam; küçükken bile durmadan film izler ve onları kafamda değiştirirdim. Ayrıca başıma gelmeyen olayları “Gelseydi ne olurdu?” diye düşünerek giriş, gelişme ve sonuca bağlardım. Yazdığım ilk kitap hâlâ bende duruyor; ama inanın, okumak istemezsiniz. Çünkü korkunç denecek kadar acımasız bir kitap. O günkü ve şimdiki kitabımı incelediğimde ne kadar geliştiğimi görüyorum. Tabii bu demek değil ki; ben oldum, usta bir yazarım! Ben, henüz acemi bir yazarım ve gelişmem için çok süreç var. Sözün özü; kafamdaki senaryoları dışa vurma isteği uyandığında ortaokul 1. sınıfa gidiyordum ve neredeyse her gün yazıyordum. 10'dan fazla kitabı yazıp beğenmediğim için çöpe attığımı ve işinin ehli yazarları kıskandığımı hatırlıyorum. Bu bir sır değil, hâlâ kıskanıyorum. Bir gün J.K. Rowling gibi dünyada yankı uyandıran bir kitap yazmak istiyorum. Şu anki en büyük hedefim, diyebilirim. 

Yazarken nelerden esinlenirsiniz? Örnek aldığınız yazar veya şairler var mı?

Yazarken okuduğum her kitap, izlediğim her film ve bazen söylenen bir cümle bile bana ilham kaynağı olabiliyor. En büyük hayranı olduğum yazarlar tabii ki J.K. Rowling, J.R.R. Tolkien, Emily Bronte ve Stephenie Meyer. Bu yazarların üçünün de çok başarılı olduğu aşikâr; ama bunun yanında başarılarını eserlerle dünyaya duyurdular. Başarılı bir yazar olmak kadar bunu dünyadaki tüm okurlara duyurmak da çok önemli ve zor; ama bu demek değildir ki başarılı olan tüm yazarlar çokça okunur. Tozlu rafların arasında çok az kişi tarafından okunan hazineler biliyorum. Örneğin; en sevdiğim kitap “Uğultulu Tepeler.” Bu söylediğim yazarlar elbetteki benim ilham kaynağım; ama ilham almakla taklit etme arasındaki çizgiyi koruyan biriyim.

Temmuz ayında okurlarla buluşan “İyi Uykular Pollyanna” adlı kitabınızdan bahseder misiniz? Bu kitabı neden yazdınız?

“İyi Uykular Pollyanna” kitabındaki bazı olaylar, bizzat yaşadığım olaylar. Açıkçası yazdığım her kitaba yaşadığım olayları eklemeyi seviyorum. Böylece okur, benim hayatıma dokunabiliyor ve benim hayatımda hangi olayın olduğunun heyecanını ve merakını yaşıyor. Bu kitabı neden yazdığım sorusuna gelirsek; ben hayal gücümü içinde tutamayan biriyim ve kesinlikle iyi de olsa kötü de olsa yazmak zorundayım. Aksi takdirde rüyalarıma giriyor ve bütün gün düşünmeme neden oluyor. Yazmak, bana büyük bir haz veriyor. 

“İyi Uykular Pollyanna” okurlara hangi mesajı vermeyi amaçlıyor?

Başarmanın iki yolu varsa bu, çok çalışmak ve asla pes etmemektir. Kitabımı okuyan birileri varsa şuna emin olabilirler ki; çok çalıştım. Çoğu insanın “Yeter artık!” diyeceği yerde depresyona da girdim, ağladım da ama asla pes etmedim. Başarılı olmak için o kadar uzun süredir çalışıyorum ki bunu neredeyse inat haline getirdim. Hak edip etmiyor olmam; kesinlikle tartışılır, saygılı eleştiriye her zaman açığım. Okurlarım; kitabımı okuduklarında içinde beni bulacaklarına, kendilerini bulacaklarına emin olabilirler. 

Kitabın ismi nereden geliyor? 

Kitabımdaki ana karakter Pollyanna'nın bir hastalığı var ve tıpkı benim gibi gecesiyle gündüzü karışmış durumda. Yazarken içime sinmeyen yerler olduğu zaman uykum kaçıyor ve gecenin bir vakti kalkıp yeniden yazmaya, bazı yerleri değiştirmeye başlıyorum. “İyi Uykular Pollyanna” ismi, bu işin ve gergin olayların yumuşatılmış ve espri katılmış halidir.

Sizce kitap, beklenen başarıya ulaşacak mı?

 Kitabımın basılmış olması bile benim için büyük bir başarı; çünkü daha düne kadar birçok yayıneviyle görüşüp ret almış biriyim. Bunu utanmadan, net olarak söylüyorum. Kitabımı daha incelemeden “Türk yazarlarla çalışmıyoruz.” diye kestirip atan yayınevleri bile var ki bu yayınevleri çok ünlü. Bu kitabım, istediğim başarıya ulaşmasa bile bunun eninde sonunda olacağına inanıyorum. Öyle bir kitap yazacağım ki tüm dünya bilecek. En büyük hedefim ve en çok istediğim başarı bu ve bu yoldan dönmeyeceğim.

Kitabınıza bir okur gözüyle nasıl bir yorum yaparsınız?

Kitabıma bir okur gözüyle baktığımda, elbette hatalar var. Her ne kadar çok çalışsam da hâlâ işin ehli değilim ve usta yazarlardan öğreneceğim çok konu var. Yine de kendi kitabımı kendim okuduğumda bile heyecanlanıyorum. Kitabımın bitmiş olmasına rağmen karakterleri hâlâ çok özlüyorum ve yeni bir kitaba başlamadan bu özlemin azalmayacağını biliyorum. Tüm karakterlerin bazı özellikleri çevremdeki insanlardan oluştuğu için bana tanıdık geliyorlar ve karakterlerim doğal olduğu için okurlara da çevresindeki insanlardan tanıdık gelecektir ve kitabım onlara tamamen yabancı gelmeyecektir. Bir kitapta en dikkat ettiğim özellikler, kaliteli ve samimi olmasıdır. Gerektiği zaman içinde karakterlerin birbirlerine ettikleri hakaretler bile olabilir. Gerçek hayatta kim birisine hakaret etmiyor ki! En azından ben, kitap okurken bu tarz cümlelerle karşılaştığımda kendimi kitaba daha yakın hissediyorum. 

Hazırlık aşamasında olan yeni bir eseriniz var mı?

Kitap yazmaya başladığımdan beri en az 4 kez yazıp sildiğim bir kitabım vardı. Konusu benim için o kadar değerli ki yeterince iyi olmadığını düşünüp deliriyorum resmen. Şu an kurgusunu ve karakterlerini tam olarak oturtmaya çalışıyorum ve iğne ucu kadar ayrıntılara bile dikkat ediyorum. Bazen sadece bir karakter ismi, o kadar önemli görünmese bile okurun aklına kazınıp hoşuna gidebiliyor. Mesela çevremdeki insanlar bana artık bana “Pollyanna!” diye sesleniyor. İlk kitabımdan daha iyi bir kitap çıkarmaya çalışıyorum her eserde basamak atlayıp en iyi yere ulaşmak için. Kurgusunu hazırlamaya başladığım kitabı artık yazıp bitirmek istiyorum; çünkü o kadar çok yazıp attım ki üzerimde bir yük gibi hissediyorum ve her seferinde bitirmek için daha çok sabırsızlanıyorum.

 Son olarak gazetemiz okurlarına neler söylemek istersiniz?

 Gazeteniz okurlarına ve tüm insanlara söylemek istediğim ve benim hep düşündüğüm konu şu: Biz, koyun sürüsü değiliz! Herkes bir konuya yöneliyor ve o konuda başarılı oluyor diye sizin de o yöne gitmeniz, ömür boyu mutsuz olacağınız anlamına gelir. Kendinizi şartlamayın! Gerçekten istediğiniz konuda çalışın ve başaramayacağınıza inanmayın. Daha düne kadar asla pes etmesem bile benim de içimde karamsarlık vardı. Beynimin küçücük bir kısmı, beni kitabımı bastıramayacağım yönünde korkutuyordu; ama bundan asla yılmadım ve sürekli çalıştım. Belki az para kazanacaksınız, belki çevreniz başta sizi desteklemeyecek; ama sonuçta mutlu olacaksınız. İstediğiniz işi yaptığınızda emin olun, para sizin için ikinci planda kalıyor. En önemlisi de istediğiniz işi yaptığınız için ömür boyu mutlu olacağınızı düşünün. Bunun için biraz çalışmaya değmez mi?