Psikolojik Danışman HATİCE İDİZ ile bir araya geldik. Aşk bombardımanı, aldatılma korkusu, duygusal yeme bozukluğu, sen dili, bağımlılıklar ve daha birçok konu üzerine sohbet ettik. Ayrıca kitabı “Ben, Her Şey”i de mutlaka okumanızı tavsiye ederim. Tabii gazetemiz okurlarına özel mutlu ilişki taktikleri almayı da unutmadım.

Hoş geldiniz Hatice Hanım. Öncelikle sizi biraz tanıyabilir miyiz?

Merhabalar Yağmur Hanım. Ben Psikolojik Danışman Hatice İdiz. Ahi Evran Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik bölümü mezunuyum. Bilişsel Davranışçı Terapi, Oyun Terapisi, Aile Terapisi, Beden Dili, Etkili İletişim, Bilinçli Medya Tüketimi, Stres Yönetimi, Diksiyon, Hitabet, Masal Terapisi, İmaj Yönetimi, Topluluk Önünde Konuşma ve Temel Afet Bilinci eğitimleri aldım. Üniversite eğitimim sırasında ve sonrasında pek çok farklı kurumda staj yaptım ve çalıştım. Şimdi ise Online Danışmanlık hizmeti veriyorum. Sosyal fobi, kaygı bozuklukları, depresyon, fobiler, özgüven sorunu, öfke kontrol problemi, kişilerarası ilişkilerde bozukluk, iletişim sorunları, akademik sorunlar, sınav kaygısı, motivasyon eksikliği, kronik yorgunluk sendromu, yas danışmanlığı, ilişki danışmanlığı, yeme bozuklukları, eğitim danışmanlığı, kariyer danışmanlığı gibi pek çok alanda aktif olarak hizmet vermekteyim.

Sosyal medyada bahsettiğiniz “aşk bombardımanı” nedir? Bu durumda ne yapmak gerekir?

Romantik ilişkinin başlarında yaşanan aşırı ilgi, sevgi, değer görme, sık hediyeler alma, sürekli olarak övülme, geleceğe yönelik romantik planlar gibi olumlu görünen şeylerin ilişkide bir mesafe kat edildikten sonra birdenbire tam tersine dönmesi durumuna “Aşk Bombardımanı” denir. Bu durum duygusal bir şiddet ve manipülasyon türüdür. Karşı taraf tüm güzel ve olumlu davranışlarını sizden emin olduğu anda sonlandırır ve siz büyük bir kafa karışıklığı ve duygusal dengesizlik yaşarsınız. İlk başlarda ondan güzel bir tutum ve aşk dolu hareketler gördüğünüz için onu iyi ve sizi seven biri olarak tanırsınız. Fakat sonrasında değişen bu tutumu sizde bir şaşkınlık yaratır ve ne olduğunu sorgularsınız. “Artık eskisi gibi değil çok değişti” “Sanki bambaşka biri oldu” gibi cümleler zihninizde dönmeye başlar. Tüm değişimlere rağmen ise siz yine de ilişkiyi bitiremezsiniz. Çünkü karşı tarafın hala o ilk tanıdığınız kişi olmasını umarak onun eski haline döneceğine inanıp beklersiniz. Bu süre zarfında da kendinizden sürekli tavizler verirsiniz, özgüveninizi kaybedebilirsiniz, sınırlarınız ortadan kalkabilir veya bunalıma girebilirsiniz. Fakat tüm bu çabalarınıza ve fedakarlıklarınıza rağmen sonuçta çoğu zaman ya terk edilmiş oluyorsunuz ya da duygusal şiddete maruz kalmaya devam ediyorsunuz. Peki ilişkilerinde bu durumu yaşayanlar ne yapmalı? Öncelikle yaşadıkları ilişkide “aşk bombardımanı” olduğunu fark ettiklerinde sınırlarını net bir şekilde koymalı ve onunla olan iletişimlerini kesmelidirler. Bazen manipülatif biriyle birlikte olduğunu kabul etmek kişi için çok zor olabiliyor. Ancak bu gerçeği kabul etmek maruz kaldıkları durumdan kurtulmak için çok önemlidir. Bunu kendi kendine yapamayanlar bu süreçte mutlaka bir uzmandan yardım almalıdırlar.

Daha önce aldatılmış birisi sonraki ilişkilerinde de aldatılma korkusu yaşıyorsa ne yapmalı? Bu korku atlatılabilinir mi?

Hepimiz günlük yaşamımızda kararlar verirken, tercihler yaparken veya yeni bir ilişkiye başlarken geçmiş yaşantılarımızdan ve onlardan edindiğimiz tecrübelerimizden etkilenerek yol alırız. Özellikle ilişkiler konusunda geçmiş yaşantılarımız ve tecrübelerimiz çok belirleyici bir noktada yer alıyor. Geçmiş ilişkisinde veya ilişkilerinde aldatılmış birinin tekrar aldatılma korkusu yaşaması çok doğaldır. Bunu yaşayan birinde hem karşı cinse karşı hem de kendine karşı bir güven problemi ortaya çıkabilir. Bunun için öncelikle şunu tavsiye edebiliriz, aldatılma ile sonuçlanmış bir ilişkinin ardından hemen yeni bir ilişkiye başlanmamalıdır. Çünkü kişinin ilişkinin ardından belli bir süre kendi kendine kalması, durgunluk yaşaması ona iyi gelecek ve duygularını yaşaması için kendine fırsat tanımış olacaktır. Bu süreçte duygu ve düşüncelerini ifade etmek, içinde tutmamak ve bir şey olmamış gibi yapmamak gerekir. Biz kötü bir olay yaşadığımızda bunun etkisinden kurtulmak istiyorsak öncelikle onu kabul etmeli, duygularımızı yaşamalı ve sonra bu olayı atlatma evresine geçmeliyiz. Eğer süreç sonunda aldatılma konusu kronik bir korku haline geldiyse en iyi yöntem aldatılmanızın herkesle değil sadece sizi aldatan kişiyle bir bağı olduğunu anlayabilmektir. Dünya üzerinde hiç kimsenin bir eşi daha yok ve herkes birbirinden farklı tek başına bir birey. Herkesin karakteri ve ilişki yaşama biçimi farklı. Bazen bunu unutarak genelleme yapıyor ve kesin yargılara varıyor olabilirsiniz. Bundan kurtulabilmek için sizi aldatan kişinin aldatmadan önce hayatınızda nasıl bir yeri olduğunu düşünün. Onunla yaşadığınız güzel anların ve onun olumlu özellikleri olduğunu fark edeceksiniz. Olumlu ve olumsuz özellikleri olan, sizi hem mutlu hem mutsuz eden biriydi. Yani anlatmak istediğim şu, insan tamamen kötülükten veya tamamen iyilikten ibaret değildir. Bazen yanlışlar onu kötü gibi gösterir bazen doğrular iyi gibi gösterir. Bunu fark edip kabullendiklerin de yeni tanışacakları insanlara karşı objektif bir bakış açısı ile yaklaşarak korkularından zamanla kurtulacaklardır.

Gazetemiz okurlarına özel mutlu ilişki taktikleri verir misiniz?

Öncelikle şunu söylemek istiyorum, bu benim karşılaştığım tüm ilişkileri değerlendirirken kullandığım bir düşünce tarzıdır; “Bir ilişki mutlu olmak için yaşanır.” Ve tabi ki herkesin yaşadığı ilişkiyi iyileştirmek ve mutlu olacakları bir hale getirmek kendi ellerinde. Peki mutlu bir ilişki sürdürebilmek için neler yapılabilir?

  1. Doğru iletişim kurmayı deneyin. Partnerinizi suçlayıcı, eleştirici ve yargılayıcı cümleler kurmak yerine kendi düşünce ve duygularınızdan bahsederek sadece olay odaklı konuşmalar gerçekleştirmelisiniz.
  2. Geçmişe odaklanmayın. Sürekli olarak geçmişte sen bunu yapmıştın, bana bunu söylemiştin vb. şeyler söylemek şu anı yaşamanızı engeller ve tartışmalarınız artarak çoğalır.
  3. Kıyaslama yapmayın. İlişkinizi başka ilişkilerle, partnerinizi başka insanlarla karşılaştırmayın. Her insanın farklı olduğu gibi her ilişkinin de dinamiği ve yapısı farklıdır. Başka ilişkilere yönelmektense ben kendi ilişkimi geliştirmek ve değiştirmek için bize uygun olarak ne yapabilirim diye düşünmelisiniz.
  4.  Küsüp tavır yaparak sizi anlamasını beklemeyin. Partnerinizden zihin zihninizi okuyup neye kırıldığınızı veya sinirlendiğinizi anlamasını beklemeyin. Bazen sizi kıracak bir davranışı farkında olmadan yapmış olabilir ve bunu anca siz ona söylerseniz fark edecektir.
  5.  Ortak zevk aldığınız alanları keşfedin. İlişkilerde hem ayrı hem de birlikte zaman geçirmek ilişkiyi daha sağlıklı bir hale getirir. Birlikte geçirdiğiniz zamanlarda her ikinizin de keyif alacağı şeyler yapmak birlikte geçirilen zamandan mutlu olmanızı sağlayacaktır.
  6.  Partnerinizi önemseyin. Onun fikirlerine, hayallerine ve duygularına önem verdiğinizi gösterin. Planlar yaparken destek olun, önerilerde bulunun ve onu cesaretlendirin. Partneriniz bu tutumunuz karşısında çok mutlu olacak ve bu durum ilişkinize pozitif olarak yansıyacaktır.

Duygusal yeme bozukluğu nedir?

Duygusal yeme bozukluğu; bireylerin kaygı, stres, üzüntü, öfke, mutsuzluk gibi duygular hissettiklerinde aşırı yeme davranışı sergilemesidir. Bireylerde, hissedilen olumsuz duygular sonucunda onlarla baş edebilmek için aşırı yeme eğilimi görülür. Tabi sadece olumsuz duygular yaşayınca değil bazen olumlu duygular çok yoğun yaşandığında da aşırı yeme davranışı görülmektedir. Bireyler yemek yedikleri zaman olumsuz duygularının ortadan kalktığına inanır. Hâlbuki bu sadece geçici bir rahatlamadır. Uzun vadede hem psikolojik hem de bedensel sağlığını olumsuz etkileyecek durumlar ortaya çıkabilir. Kilo alımı obeziteye, çeşitli hastalıklara ve öz saygının azalmasına, sosyal ilişkilerin bozulmasına neden olabilir. Nedenlerine bakacak olursak şöyle üç başlık altında ele alabiliriz. Genetik ve biyolojik faktörler: Ailede yeme bozukluklarının olması riski artırır. Cinsiyet açısından da kadınlarda daha fazla görülmektedir. Duygusal ve psikolojik faktörler: Aşırı stres, yoğun duygu ve düşünceler, depresyon, anksiyete gibi psikolojik rahatsızlıklar neden olabilmektedir. Çevresel faktörler: Olumsuz ebeveyn tutumları, Aile yaşantısında, iş ve okul yaşantısında ortaya çıkan problemler de nedenleri arasındadır.

“Sen Dili” nedir? Bu iletişim engelini aradan kaldırmak mümkün müdür?

”Sen dili” toplumumuzda çok fazla karşılaştığımız bir iletişim engeli maalesef. Sen dili dediğimiz şey iletişim kurarken karşımızdaki kişiyi suçlayarak, eleştirerek ve yargılayarak iletişim kurmaktır. “Sen hatalısın” “Beni hiç dinlemiyorsun” “Çok yanlış davranıyorsun” “Sürekli beni üzüyorsun” şeklinde kullandığımız cümle yapılarının tamamı sen dile örnek olarak verilebilir. Dikkat ederseniz söylediğim tüm cümleler bir suçlama ve eleştiri içeriyor. Böyle cümleler kullandığımızda karşı tarafta otomatik olarak savunmaya geçecek ve o da sen dili ile konuşmaya başlayacaktır. Böylece iletişim bir tartışmaya hatta kavgaya dönüşür ve sorunlar çözülmez, olay bir kişilik yarışına dönebilir. Bu durumu değiştirmek tabi ki mümkün çünkü iletişim öğrenilen bir şey ve bizler yanlış öğrendiğimiz şeyleri doğruları ile değiştirerek gelişim gösterebiliriz. Bunun için sen dili yerine ben dilini kullanmayı öğrenmeliyiz. “Ben dili” dediğimiz şey cümlelerin kendi düşüncelerimizi, duygularımızı ve olayı içermesidir. Örneğin ; “Senin bu davranışın beni incitti, üzüldüm” “Bazı konularda ikimizin de hatalı olduğunu düşünüyorum ve bunları çözmek istiyorum” gibi cümleler kendinizi daha doğru ifade etmenizi sağlar ve karşı taraf savunmaya geçmeden sizi dinler.

Biraz da bağımlılıktan bahsedelim isterim. Sigara, alkol, madde bağımlılığı… Gençlere bağımlılıklar konusunda önerileriniz var mı? Aileler ne yapmalı?

Bağımlılıklar konusu çok geniş çaplı ve pek çok alt başlığı olan bir konudur. Bugün özellikle genel bir bilgi verelim ve birkaç tanesine değinelim isterim. Bağımlılık; zevke neden olan madde veya davranışların artan miktarda tekrarlanmasıyla oluşan bir sorundur. Alkol bağımlılığı, sigara bağımlılığı, madde bağımlılığı, kumar bağımlılığı, teknoloji bağımlılığı gibi pek çok bağımlılık türü bulunmaktadır. Özellikle gençler arasında yaygın olan sigara bağımlılığından bahsetmek istiyorum. Sigara bağımlılığı bir “tütün kullanma bozukluğu” dur. Tütün kullanma bozukluğu olan bireyler, zararlı olduğunu bilmelerine rağmen kullanmaya devam ederler. Sigara özellikte ergenlikte çevrenin etkisiyle kullanılmaya başlanmaktadır ve çoğu kişi için de bir kaçış yolu olarak görülmektedir. Kişiler sigara içtiklerinde yaşadıkları stres ve sıkıntı veren durumlardan kurtulduklarına inanır. Bu yüzden de bu tarz durumları yaşadıklarında sigara içmek isterler. Veya tam tersi bazen de keyif veren bir aktiviteye de eşlik edebilir sigara içme eylemi. Çünkü bağımlılık yaşayan biri için artık sigara hayatının bir parçası haline gelmiştir. Bu bağımlılıktan kurtulmak bağımlı olan kişi için imkansız görünmektedir. Fakat bundan kurtulmak mümkündür. Bunun için ilk ve en önemli adım kişinin bunu kendisinin istemesidir İkinci olarak da inancının olması çok önemli bir diğer adımdır. Çoğu zaman kişilerin bu süreci tek başına yürütmek de zorlandıklarını görüyoruz o yüzden bir uzman eşliğinde süreci yürütmelerinde fayda vardır. Başlar da bu durum onlara zor gelecektir fakat bu noktada biraz sabırlı olmaları gerekmektedir. Çünkü benim de daha önce videolarımın birinde anlattığım psikolojide “21 gün kuralı” dediğimiz bir şey vardır. Yeni bir alışkanlık kazanmak veya bağımlılıklardan kurtulmak için 21 gün boyunca sabretmek o psikolojik eşiği geçmemiz gerekmektedir. Tabi ki bu 21 gün sonra her şey çözülecek demek değildir. Sadece bu süre sonunda kendinize olan inancınız gelişecek ve güzel bir başlangıç sağlamış olacaksınız. Dediğim gibi bu sürecin bir uzman eşliğinde gerekli yöntemlerle sürdürülmesi gerekmektedir.

Size ulaşmak isteyenler nasıl ulaşabilir?

Bana ulaşmak isteyenler Instagram üzerinden @psk.dan.haticeidiz kullanıcı adı ile veya [email protected] mail yoluyla ulaşabilirler. Ayrıca daha önce yazmış olduğum “Ben, Her Şey” isimli kişisel kitabını okumak isteyenler de tüm kitap sitelerinden kitaba ulaşabilirler.

Keyifli sohbetiniz ve verdiğiniz bilgiler için çok teşekkür ederim. Son olarak neler söylemek istersiniz?

Bu güzel sohbet için ben teşekkür ederim size. Şimdiden tüm okurlara keyifli okumalar diliyorum.

Röportaj: Yağmur Tanyıldız