Psikolog Ceren Özdil ile bir araya geldik. Depresyon, bağımlılık, çocukluk travmaları ve tabii ki aşktan söz ettik. Aşkın önemli olduğunu ama diğer kriterlere de önem vermek gerektiğini anlattı bana Ceren Hanım. Peki siz kriterlerinize hiç uymadığı halde sadece âşık olduğunuz için o kişiyle yola çıkar mıydınız? Keyifli okumalar…

Hoş geldiniz Ceren Hanım. Nasılsınız? Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?

Merhabalar, hoş buldum Yağmur hanım. Çok iyiyim teşekkür ederim. Ben Psikolog Ceren Özdil. Ergen ve yetişkin psikolojisi alanlarıyla ilgilenmekteyim.

Depresyon nedir? Sebepleri neler olabilir?

Öncelikle bir kişide psikolojik problem var diyebilmemiz için kişideki dört ana faktöre bakmamız gerekir. Bu dört faktörlerden ilki sosyal normların ihlali, ikincisi yeti yitimi, üçüncüsü işlev kaybı ve dördüncüsü de kişisel sıkıntı. Eğer bu dört faktör bir arada bulunuyorsa o zaman zaten bir psikolojik problem vardır diyebiliriz. Sonrasında bu psikolojik problemin ne olduğuna bakılır. Depresyon üzerinden konuşacak olursak, depresyon kişinin yaşamış olduğu olaylar neticesinde vermiş olduğu yoğun duygu durum halidir. Haftalarca ya da aylarca devam eden isteksizlik, keyif alamama ve umutsuzluk gibi negatif hisleri kapsayan bir duygu durum bozukluğudur. Kişiler en sevdikleri aktivitelerden bile zevk alamamaktadır ve bu depresyon döneminde aşırı iştah veya iştahın olmama durumu, aşırı uyku veya uykusuzluk hali, enerji kaybı, gibi semptomları da taşırlar. Bir diğer önemli semptomundan bahsedecek olursak kuşkusuz intihar etme düşüncesi veya girişimi diyebiliriz. Bunun sebebi yaşanan ağır sıkıntılardan kaynaklı olan hazmedememe, bunalım hali, maddi ve manevi sıkıntılar, sosyal desteğin yeteri kadar olmaması, ailevi problemler veya ilişkisel problemler gibi birçok sebep sıralanabilir. Depresyon depresyondur tabii ki ama her kişinin yaşadığı depresyon belirtileri farklıdır, bireysel ve özeldir. Aslında her depresyon kendine özeldir diyebiliriz.

Çocuklukta yaşanan olayların ilerideki hayatımızda nasıl bir etkisi vardır?

Çocuklukta yaşanan olayların üzerimizdeki etkisi Evrimsel psikolojiden itibaren bizim hayatımıza girmiştir. Zaten geçmiş, her zaman bizim hayatımızda bir noktadır çünkü büyüdüğümüz dönem bizim kişiliğimizi, mizacımızı ve karakterimizi şekillendirdiği için biz yetişkinlik döneminde de danışanlarımızın orada oluşan kavramları ve şemalarıyla hareket ediyoruz. O yüzden ben küçükken yalan söylemenin yanlış bir şey olduğunu öğrenirsem ileride de yalan söylemenin yanlış bir şey olduğunu bilerek hareket eder ve buna göre hayatımı şekillendirmiş olurum. Evrimsel psikolojide de birçok temel insan davranışı örüntülerinin geçmişten geldiğini, insan olmanın ne manaya geldiğini anlamaya ilişkin düşünce yapısı vardır. Evrimsel psikoloji için örnek verecek olursak, karanlıktan korkmamızın temel sebebi ilk insanların avcı konumundayken av durumuna dönüşme korkusuyla başlar diyebiliriz. Avcı, gündüz olduğu zaman elimde mızrakla av yapabilirim fakat karanlık olduğunda gözlerim avlanamam çünkü gözlerim karanlıkta keskin değil ve bu durumda benim saklanmam gerekli diye düşünerek geceyi korkuyla geçirir. Buradan şunu anlıyoruz ki geçmiş deneyimler bizim hayatımızda bazen bazı durumlarda hem evrimsel olarak hem de yetiştiğimiz aile olarak etki edebiliyor.

Daha önce aldatılmış birisi sonraki ilişkilerinde de aldatılma korkusu yaşıyorsa ne yapmalı? Bu korku atlatılabilinir mi?

Aldatılma gerçekten de büyük bir ruhsal acı. Karşınızdaki partnerinizi seviyorsunuz, belki aynı evi paylaşıyorsunuz, belki evlisiniz ve hatta çocuğunuz var ve partnerinize güveniyorsunuz. Bir aile oldunuz, aranızda sevgi ve saygı var ve öğreniyorsunuz ki aldatılıyorsunuz. Bu durum gerçekten sizin hayatınıza bir bomba gibi düşer. Öncelikle bu bomba sizde şok etkisi yaratır ikinci olarak haksızlığa uğramakla ilgili büyük bir acı hissi, sonrasında da kişi kendine öfke duymaya başlar. Kendisini aptal yerine konmuş gibi hisseder. Son olarak karşı insana büyük bir nefretle karışık bir öfke oluşuyor. Aldatan partnerle yaşanan durumdan kaçınmadan bir yüzleşme gerçekleştirmek önerilir. Yüzleştikten sonra aslında bu süreci kişinin nasıl atlatacağı planlanabilir. İdeal olan bunu bir terapistle birlikte gerçekleştirmektir. En hassas durum burada kişinin öz güven ve öz değerinin ne düzeyde zarar gördüğüdür. Geçmişte aldatılmış birey elbette ki bir sonraki ilişkisine temkinli yaklaşacaktır. Atalarımız çok güzel açıklamış; ‘’Sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer.’’Hakikaten de öyledir... Kişinin bilişsel çarpıtmaları neler bunlar tespit edilip üzerinde çalışılmalı. Daha da detaylandırarak incelemeliyiz. Daha önceki ilişkilerinde de aldatılmış mı yoksa bu tek bir sefere mahsus mu ve bu seferki olay onun zihninde ben kesinlikle bundan sonra kimseye güvenemem düşüncesini oluşturmuş mu buna bakmak gerekir. Ama tabii ki tekrardan bir güven sağlanabilir. Çünkü bu şekilde bir hayat yine psikolojik problemlerle devam eder ve sağlıklı bir erişkin moduna erişemez. Bu sebeple kişinin terapi desteğiyle daha sağlıklı bir bakış açısına sahip olması sağlanabilir, bu korku elbette ki yenilebilir.

Bir de gazetemiz okurlarına özel mutlu ilişki taktikleri istiyorum sizden.

Biz psikologlar ve çift terapistleri olarak her zaman deriz ki aşk çok şeydir ama her şey değildir. O yüzden öncelikli olarak diğer kriterlere de önem vermek gerekir. İlişkilerde her iki tarafında memnun olduğu ilişki türünü hayata yansıtmak gerekir. Burada sabrın, anlayışın, aile toplantılarının olduğu ilişki bütünlüğünü ele almak gerekir. İlişkide partnerlerin birbirine saygılı olması da çok önemlidir. Sadece bireye olan saygınlık değil, birbirlerine karşı sınırlarını çizebilmeleri ve bu sınırlarına saygılı olabilmeleri, bunu kabul etmeleri ve bireysel olarak hayatlarına, tarzlarına saygı duymaları da mutlu bir ilişkinin altın kurallarından biridir. Bunun dışında eşlerin, partnerlerin birbirlerine karşı duvar örmesi maalesef ki ilişkiyi biraz aksatıyor ve bu durum da bazı sorunlara yol açıyor. Maalesef ki psikolojik problemler çorap söküğü gibidir. Yani biri başladığı zaman hemen diğeri de peşinden geliyor. O yüzden bu tarz olaylarda bir problem varsa hemen o problemin üzerine gitmek, aile toplantılarıyla bunun desteklemek, yanlışları fark edebilmek ve bunları daha sonrasında nasıl telafi edebiliriz gibi düşüncelere sahip olmak önemlidir.

Biraz da bağımlılıktan bahsedelim isterim. Sigara, alkol, madde bağımlılığı… Gençlere bağımlılıklar konusunda önerileriniz var mı? Aileler ne yapmalı?

Bağımlılık son zamanlarda oldukça artış gösterdi. Sadece alkol, sigara ve madde olarak değil, teknoloji, insanın insana bağımlılık, seks bağımlılığı, cinsel sapkınlıklar ve bağımlılıklarda, yine günümüzde bağımlılıkların artış gösterdiği çeşitlerinden. Kesinlikle bu konularda dikkatli olmakta fayda var. Teknolojinin hayatımıza girmesiyle beraber maalesef ki her şey özenilebilir hale geldi. Bu yüzden bu konularda özellikle bir kereden bir şey olmaz, haydi deneyelim gibi durumlardan kaçınmak gerekir. Çünkü sigara, alkol ve diğer bağımlılık döngülerinin hepsinde aynı şey mevcuttur. Bir kereyle başlar ve devamı gelir. Örneğin yemek yemeyen bebeğe annesi telefondan video açarak yedirmeye çalışır ve çocuk artık sadece video izlerken yemek yemeye devam eder. Teknoloji bağımlılığı için ebeveynler mutlaka çocuklara sınır koymalıdır. Çocukların yaş durumuna göre kesinlikle belli bir saat sınırı konmalı ve burada ebeveynlerin tutarlı olması ve anne babanın da aynı kararlılıkta olması gerekir. Alkol, sigara ve madde bağımlılıkları için çocukların bunu yapan, kullanan, satan kişilerden kesinlikle uzak durması ve denememe konusunda kesin kararlı olması gerekmektedir. Kişi eğer bunu yapan kişilerle çok samimiyse veya aileden biriyse ısrarlara karşı gelmeli ve mutlaka sınırlarını belirlemeli, mesafesini korumalıdır.

Size ulaşmak isteyenler nasıl ulaşabilir?

Bana ulaşmak isteyenler instagram hesabım psikologcerenozdil veya [email protected] mail adresinden iletişime geçebilirler.

 Son olarak neler söylemek istersiniz?

Öncelikle sizlere çok teşekkür ederim Yağmur Hanım. Konuk olarak davet ettiğiniz için çok memnun oldum. Son olarak şunu da eklemek istiyorum ki, psikolojik destek arayışı içerisindeyken lütfen destek alacağınız kişilerin lisans diplomalarını sorgulayın ve bunu etrafınıza duyurun. Maalesef ki çok fazla sahte psikolog hayatımızda mevcut ve bizler bunun farkında değiliz. Böyle bir durumla karşılaşırsanız da şikâyet etmekten kaçınmayın. Ayrıca tüm okurlarınıza şunu söylemek isterim, unutmayın ki herkesin terapiye ihtiyacı olabilir. Psikolojik bir rahatsızlığı olmayan bir kişi bile terapi odasında rahatlayabilir, kendini daha iyi hissedebilir. Bunun için önce ön yargılarımızı kıralım ve destek almaktan kaçınmayalım. Benim için çok keyifli ve bilgilendirici bir röportaj oldu, umarım okurlarımız da keyif almıştır.

Röportaj: Yağmur Tanyıldız