ELİF HAYVALI

 Pınar Hanım merhaba, nasılsınız?

Teşekkür ederim Elif’ciğim, süperim:) 

“Aklımı Oynatacağım” adlı kıpır kıpır şarkınızla karşımıza çıktınız. Şarkının sözlerini siz yazdığınız için sormak istiyorum var mı bir hikayesi?

Her zaman yazdığınız her şarkı sözünün bir hikayesi olmayabiliyor ama bu şarkının hikayesi bestesinden doğması. Yılmaz bana gitarla çalıp mırıldanarak göndermişti besteyi... Ezgideki pozitifliği, naifliği, neşeyi sözlere de yansıtmak istedim...Güzel bir şey hissettirmesini istedim dinleyenlere, mutluluk anlatsın istedim. Karamsarlıktan sıkılmadık mı biraz artık toplum olarak...? ;)

"Ne zormuş ayrılık illallah aklımı oynatacağım" sözleri şarkıda geçtiği için sormak istiyorum. Bazı ayrılıklar ne kadar zordur ve aklımızı oynattırır mı?  

Karşılıklı severek ayrı kalmak en zorudur. Taraflardan biri sevmekten vazgeçtiyse acı da olsa zamanla kabullenirsiniz durumu. Hayatta en kötü şey belirsizliktir çünkü bu gibi durumlarda. Aidiyet duygunuzu kaybetmediğiniz birinden vazgeçmek de kolunuzdan vazgeçmek gibi bir şey...Bu terk ediş ya da terk ediliş olmak zorunda da değil her zaman...Mesafeler girer bazen araya, sorumluluklar girer...Sınavı çok zordur aklınızı oynatmaya ramak kalır bazen... İlacı sabırdır, gün gelip biteceğini bilirsiniz o acının ama yine de çekmeden edemezsiniz...

Peki kimlerin emeği var şarkıda?

 Besteci sanatçı dostum Yılmaz Taner, aranjörümüz Şahin Kurnaz, ses mühendisimiz Tarık Ceran, klip yönetmenimiz Safa Gülsoy, canım şirketim Soykan Production, klipte rol alan sanatçı arkadaşlarım İrfan Özata, Gencer Savaş Bandosu, Fatih Ertür, Neylan Yedikel, Nazlıhan Başak İlhan, melek kızım Yağmur Ege Özen ve tabi ki Gülben Ergen...:) İsimlerini daha uzun yıllar çok duyacağınız çok önemli kişilerin dostluklarından bahsediyorum burada aslında...Hepsinin altını çizin tek tek.. :)

20 yıllık dostunuz Gülben Ergen ve 3,5 yaşındaki kızınız Yağmur ile rengarenk bir kliple karşımıza çıktınız. Nasıl geçti klip çekimleri?

Yönetmenimiz Safa Gülsoy yıllardır tanıdığım çok eski dostumdur...Bilerek güvendiğiniz ve rahatlıkla teslim olabileceğiniz insanlarla çalışınca kendinizi her zaman daha doğru ifade edebilirsiniz şüphesiz...Biz çay kahve içerken arada da “Hadi bi çekim yapalım bari” rahatlığında çalıştık, öyle bir ortamımız vardı:)

“KIZIMIN HEP YANINDAYIM”

Maşallah kızınız Yağmur bu yaşta büyük bir performans çıkarmış. İleride oyuncu olmak isterse kızınızı destekler misiniz?

 O mutlu olduktan ve her adımında arkasında olacağımızı bildikten sonra, seçeceği her meslekte destekçisiyiz. Bizim değil onun ne yapmak istediğidir önemli olan mesleki açıdan. Para kazanma kaygısıyla mutsuz olması en çekindiğimiz şey ömrü boyunca. Kafası karıştığı noktada elbette sorularına cevaplarımız olacak her zaman ama son karar hep onun olacak tercihlerinde...

Geri dönüşler nasıl şarkının? 

 Dinleyip de beğenmedim diyeni duymadım daha:)

“EMEĞİM GASP EDİLDİ”

Geçtiğimiz sene duygusal bir parça olan “Kağıt Kesiği”ni bizlerle buluşturmuştunuz ve çok güzel bir şarkıydı gerçekten. Şarkı hak ettiği kadar duyulmadı diyebilir miyiz?

Evet bu konuda hem fikirim kesinlikle henüz hak ettiği kadar duyulmadı fakat bu beni kaygılandırmıyor... Ben ulaşabildiklerime bakıyorum...Ulaşabildiği kişilerin Kağıt Kesiği hakkındaki duygu ve fikirlerini biliyorum çünkü...’Kağıt Kesiği’nin pr sürecinde talihsiz birkaç olay yaşadım emeğim gasp edildi en büyük sebebi bu ama ben yine de takılmıyorum. “O ne muhteşem bi şarkı öyleeeee!” diyen insanlarla dolu mesaj kutularım...Ona yeni dokunan, yeni tanıyan her dinleyicinin de gün geçtikçe sevmeye devam edeceklerini biliyorum çok güveniyorum evladıma:) İlahi adalet denilen bir şey var neticede ;)

Çok güzel sesiniz var. Fakat ülkemizde sesi güzel olmayanlar çok güzel sesli isimlerden daha çok bilinebiliyor bununla ilgili ne söylersiniz?

 Bir iddia ortaya koyacaksanız sadece güzel ses ve iyi teknik tek başına yeterli değildir müzikte...Her anlamda üretici olmanız gerekir, sadece şarkıcılık değil, bir içerik üretmeli ve bir bütün olarak bunu sunmalısınız dinleyiciye. Bunun ciddi bir yanılsama yarattığı kanaatindeyim...Doğru şarkı seçimi, kazandığınız parayla işinize yatırım yapmak, iyi görünmek, pozitif enerji, sahne ışığı, iyi klip, doğru pazarlama bütünün önemli parçaları...Sesi çok iyi olmadığı halde geri kalan kısmını çok doğru yöneten isimler var sürüyle...Benim tek tahammül edemediğim çalışmaktan ve emek vermekten kaçınarak kısa yoldan yırtmaya çalışan uyanık zihniyet...Çok çalıştığı, emek verdiği, yatırım yaptığı ve doğru insanlarla çalıştığı halde sesi çok iyi değil diye birini yargılamanın çok doğru olduğunu düşünmüyorum fakat bu durumun da idare edilebilirliği bir yere kadar tabi...İtibarını korurum mesleğimin her zaman kötü sese de bir yere kadar prim verebilirim:)

Emel Sayın, Ajda Pekkan, Hülya Avşar, Gülben Ergen Ata Demirer, Ayşe Hatun Önal, Deniz Seki başta olmak üzere sevdiğimiz birçok sanatçının vokal koçu ve geri vokali olarak karşımızdaydınız. Bu süreç size çok büyük deneyim ve dostluk kazandırmış olmalı öyle değil mi?

 Elbette...Çalıştığım isimlerin hepsiyle uzun soluklu teşvik-i mesaim olur benim genelde...Severiz birbirimizi hep...Çakıştığımız, ters düştüğümüz noktalar da olur muhakkak ama günün sonunda birbirimizden hep sevgiyle iyiliklerle bahsederiz...Herkes kendini doğru ifade ederse her sorunun çözülebileceğini biliyorum. Çalıştığım isimleri her zaman sayarım özellikle de büyüklerimse...Fakat sırf bu sebepten doğrumu da söylemekten kaçınmam biraz Don Kişot’luk var serde, sadece üslubum konusunda dikkatliyimdir her zaman. Sağlıklı ilişkiler de böyle olmaz mı zaten? :)

“AYŞE HATUN ÖNAL’IN BU İYİLİĞİNİ ASLA UNUTMAM”

Bu isimlerden herhangi biriyle yaşadığınız ilk aklınıza gelen anınızı bizimle paylaşır mısınız?

Ben hamileydim 3 aylık...Ayşe Hatun Önal’la Uludağ’a gitmiştik konser için, gece konser sonrası yola çıkacaktık dönüş için fakat hava koşulları uygun olmadığı için son dakika alınan bir kararla kalmamız gerekti...Otel de full oda sıkıntısı var... Ayşe’nin aranjörü Gürsel Çelik benim konservatuardan sıra arkadaşım can dostumdur...Beni aldı “gel sana oda ayarladım” dedi...Asansörle yukarı bir çıktık, Ayşe bornozla odasından çıkıyor. Meğerse Ayşe’yle konuşmuş, sağ olsun ben rahat yatabileyim hamileyim diye Ayşe kendi süit odasını vermiş bana...” ay lütfen gerek yok olur mu öyle şey” dedim şaşkınlıkla... “Delirme hamilesin sen ben yanda bizimkilerin odasına geçerim zaten uyumayacağım biz muhabbet ederiz sen uyu dinlen” dedi çıktı gitti odadan...Sanırım bunu asla unutmayacağım:)

Gülben Ergen demişken çok beğendiğimiz şarkıları “Çilekli” ve “Bir Şans Daha”nın sahibisiniz. Şarkılarınızı verdiğiniz ve bizim bilmediğimiz şarkılarınız var mı?

Gülben Ergen’in seslendirdiği “Masal” da söz-müzik bana ait. Ayrıca Müge Zümrütbel’in albümünde iki şarkı sözüm daha var...”Kağıt Kesiği”ni benden önce Levent Dörter seslendirmişti...”Geveze” ve “Fazla Mesai” ile “Rüya” şarkımız var...Halen kayıtlarına devam ettiğimiz yeni şarkılar da yolda...Tarık Sezer Orkestrası’nın iki single çalışmasından “Yalanların Efendisi” söz -müzik, “Hoş geldin” sözler bana ait...Daha yayınlanmamış olanlar da yolda;)

Peki bundan sonra şarkılarınızı kendiniz mi kullanacaksınız?

Sanırım artık biraz daha kendime döneceğim şarkılar anlamında...Sadece bütün şarkılarım benimdir demek değil bu elbette seslendirmek isteyen, gönül veren olursa seve seve paylaşırım, albümlerinde yer almasından da mutlu olurum fakat geride bıraktığım bir 20 sene var profesyonel sahne hayatımda. Kendim de biraz hak ediyorum galiba birtakım öncelikleri... :)

Aynı zamanda çok büyük sahne deneyimi elde etmiş olmalısınız. Sahneleriniz nasıl geçiyor?

Sahnede çok konuşurum çok anlatırım ben:) Sadece şarkı söylemek demek değildir benim için sahnenin bütünü, seyirciyle birlikte paylaştığınız birkaç saattir o... Sahneye çıkarken yabancı olduğunuz seyirci, program bitimi selamlaştığınız, sohbet ettiğiniz ahbaplar dönüşür ve ben bu dönüşüme bayılıyorum...Ben eğlenirsem herkes eğlenir, ben duygulanırsam herkes duygulanır izlerken...Birbirimize takılır şakalaşır güleriz...Dev bir sosyalleşme hareketi bu bence toplu terapi seansı gibi bir şey...

Yakın süreçte sahne ya da konserleriniz var mı? Nedir programınız?

Yakın zamanda yaptığımız konserlerin akabinde şimdi birkaç teklif var onları değerlendiriyoruz ekipçe...Bu gibi kararlarda beyin fırtınası faydalıdır. Okan Bayülgen’le konuştuk en son Dada ‘da sahnelediğimiz bir projemiz vardı onu yineleme durumumuz var, bir de birkaç farklı sahneden konser teklifi daha... Dada sahnesinde kendimi çok özgür ve güçlü hissediyorum ben orda olmayı isterim her zaman ve bununla ilgili haber bekleyen bir dinleyici kitlesi var yeni sezonda yeni konserler yapacağız gibi görünüyor...

Teknolojinin çok aktif olduğu dönemdeyiz. Sosyal medyanın bu kadar hayatımızın içinde olması hakkında ne düşünüyorsunuz?

 Adı üstünde sosyal medya...Medya üzerinden sosyalleştiğimiz çok kapsamlı bir platform...Avantajları olduğu kadar çok da tehlikeli bir silaha dönüşebilecek bir güç aslında...Faydalanmak ama esiri olmamak lazım...Her şeyin fazlası zarar sözünün en iyi örneklerinden biri bence...

Eskiden sanatçılar albüm/ kaset çıkarmak için çok uzun süre çalışırdı şimdilerde single dönemi var. Sizce daha mı kolaylaştı yoka daha mı zor?

 Bence çok daha kolay çünkü büyük oranda işinizin yöneticisi sizsiniz...Eğer ne yapmanız gerektiği konusunda bilgi sahibiyseniz kesinlikle daha kolay...Fakat kolay olması iyi bir şey mi işte orası asıl tartışma konusu… Onca emek vererek ortaya koyduğunuz şarkınızın güncel kalma süresi en fazla 3 ay... Akabinde yine hemen bir panik başlıyor. Kolay ulaşılabilirlik her zaman değersizleştirir hedefi...Bu da müzikalitenin maalesef ki hızla düşüşü anlamına geliyor...Ortaya koyduğunuz ürün müzikse içinde teknoloji yokken de müzik olma özelliğini koruyabilmeli...İçinden teknolojiyi aldığınızda geriye müzik kalmıyorsa sadece bir tüketim aracıdır o...Eskiden albümler vardı...Elle tutulabilen kartonetleri olan, evinizde odanızda arşivleyebildiğiniz albümler...Bir albüm demek bir sosyal aktivite aracıydı...Bir albümü alırdınız, eve gelirdiniz, heyecanla ambalajını açardınız, kendinize yiyecek içecek bir şeyler hazırlayıp belki bir arkadaşınızı davet edip, tüm albümü dinleyip üzerine dakikalarca yorum yapabilir, kartoneti inceleyerek kimlerle çalışıldığına kadar bilgi sahibi olabilirdiniz...Bu sayede şarkılar daha çok iz bırakırdı, yaşanmışlığınız olurdu onlarla...Şimdi künyeler çok kısır...Bilgiler hep eksik...Üretilen işler çok yüzeysel dinleniyor...Tüm dünya arşivi elinizin altında ama dokunamıyorsunuz sanal...Benim için biraz ürkütücü..

Günümüzün genç yeteneklerini nasıl buluyorsunuz?

Çok başarılı isimler var...Ekollerinden kopmayan, yetenekli, etik kurallara öncelik veren, girdiği ortamlarda oturup kalkmasını bilen, eğitimli, entelektüel, şımarık olmayan gençler...Umarım sayıları gün geçtikçe artar...:)

Müzik camiası hakkında hislerinizi almak istiyorum. Bize ne söylersiniz? Müzik camiası nasıldır?

 Her türlü insana denk gelebilirsiniz... Yetenekli, yeteneksiz, bilgili, cahil, görgülü, görgüsüz, saygılı, şımarık, üretken, tüketici, saf, kurnaz... Bu kadar farklı insanı barındırabilip de kendi dengesini bu kadar iyi kurabilmiş başka bir sistem yoktur sanırım:) Aslında doğal yaşam belgeseli gibi bir ortam...Güçlü ve akıllı olan hayatta kalır...Zayıf olan doğal seleksiyonla yok olur. :)

Hem sanatçı hem annesiniz, bu zor oluyor mu?

Sorumluluklar ve öncelikler anlamında çok zorlu olabiliyor elbette...anne değilken 5 parçaya bölünüyorsanız anne iken 95 parçaya bölünüyorsunuz fakat bu sizi daha güçlü kılıyor...Yaşattığı deneyimler inanılmaz... Zorun cazibesi burada da çekiyor beni kendine...

Yeni bir şarkıyla tekrardan karşımıza ne zaman gelmeyi düşünüyorsunuz?

 Biz çalışmaya başladık bile...Teknoloji ve sosyal medya sayesinde hayatımıza giren tüketim hızı sağ olsun fazla zaman bırakmıyor bize...

Yakın gelecekte ne tür projelerle karşımızda olacaksınız?

Nefes aldığım sürece sahnede kalmaya, şarkı yazmaya, şarkı söylemeye, üretkenliğimi dökebileceğim her türlü platformda olmaya devam edeceğim...Benim adım Pınar...Kaynağım ben...Taşarak dökülmem lazım sürekli. :) 

Son olarak okuyucularımıza ne söylemek istersiniz?

Hayat çok zor...Büyük bir sınav...Mücadele edemeyeceğinizi düşündüğünüz bir engel önünüze çıkarsa hemen bakış açınızı değiştirin... Mutlaka yeni bir çıkış yolu bulacaksınız...Gerisi zaten hayatın güzellikleri...Çok sevin çok sevilin...Merak edin, araştırın, öğrenin, okuyun, gidin, görün, tadını çıkarın...Dokunabileceğiniz her şeye dokunun...Sizde iz bırakacak olan her şey ilerde gülümseyerek hatırlayacağınız anılarınıza dönüşecek...Bol bol anı biriktirmeye bakın. :) Dengeyi kaybetmeyin denge mühim ;)

KUTU:

Doğum tarihi:13.07.1980

Burcu: Yengeç

En sevdiği huyu: Her canlıya saygı duyabilmek

Sevmediği huyu: Çabuk öfkelenebilmek

Uğurlu sayısı: 13

Uğurlu günü: Her gün yeni nefes ayırmam

En sevdiği renk: Mor, turkuaz

En sevdiği çizgi film: Bugs Bunny, Duffy Duck

En sevdiği söz: “Bir fili, ağaca tırmanabilme yeteneğine göre yargılarsanız, onu bir aptal olduğuna inandırabilirsiniz.”  A. Einstein