Merhaba arkadaşlar nasılsınız?

Yiğit Atilla: Süper

Ozan Arslan: Çok iyiyiz

Yaz sıcaklarıyla aranız nasıl gidiyor?

Yiğit: Bu sene o kadar uzun geldi ki kış, hiç şikayet etmeyeceğime dair büyük konuştum. O yüzden ağzımı bile açamıyorum bu konuda. Belli ki yine kış başlayınca özleyeceğim. Bünyemde biriktiriyorum sıcakları.

Ozan: Esmiyor.

Geçtiğimiz haftalarda yeni bir maxi single ile dinleyicilerinizin karşısına çıktınız. Ara vermenize rağmen geri dönüşünüz nasıl oldu?

Yiğit: Her şey bıraktığımız gibi durmuyordu aslında, tekrar yeni bir grup gibi başladık her şeye. Heyecan bir yana, o boyband havasının ve tabii döneminin de bitmesinden bahsediyorum. Papyon ismini bir adım öteye taşımak için ara verdik, beste konusuna yoğunlaşıp daha ileriye yönelik hedefler koyduk. Bir daha ara vermemek üzere üretip, sürpriz şekilde her sene paylaşım halinde olmak istiyoruz bundan sonra.

Peki, neden bu kadar çok ara vermiştiniz ki?

Ozan: Bestelerin tamamen bize ait olduğu bir albüm fikri en başından beri hayalimizde vardı. Aslında ara vermiş sayılmayız bu besteleri yapım aşamasındaydık ve Papyon’un dışında hepimizin okulu ve bir yandan çalıştığımız başka projeler de olduğu için bu süreç uzadı ve maalesef bir süre geçti aradan.

Biraz single'ın içeriğinden bahsedelim istiyorum. Çıkış hikayesi nedir?

Ozan: Grupça İstanbul’daki yoğun tempodan sıkılmıştık, stüdyo, okul, iş arasında koşturuyorduk hepimiz ve bir haftalık kafa izni istedik kendimize, enstrümanlarımızı alıp yazlık eve bir hafta boyunca kapandık ve 8-9 tane demo yaptık. Sonra İstanbul’a dönüp bu şarkılar üzerinde çalışmaya devam ettik. Kalmadı Günler ve Terk Etme Beni hepimizin çıkış için favorisi oldu ve bunlar üzerine yoğunlaştık. Stüdyo günlüklerimiz bittikten sonra da klip için arkadaşlarımızla görüştük ve klibimizi tamamladık. Tamamen gençlerden oluşan bir ekip kurduk. Bu ekip aslında bizim yakın arkadaşlarımızdı ve bize destek olmak istediler. Hepsine teşekkürü borç biliriz.

'Kalmadı Günler' tamamen size ait bir şarkı peki sözleri nasıl ortaya çıktı aslan payı kimde?

Yiğit: Aslan payı o günkü ortamda bence. Ozan evde gitarla takıldığı bir ses kaydı yolladı. Ben de bazı sözler yazmıştım ama bir arada değildi, birkaç güzel cümleydi sadece. Yazlık ortamında toplandık, ufak bir tatil havasına girdik, bir yandan da müzikal eşyalarımızı getirdik, eve kurduk. O huzur haliyle çıktı şarkı ortaya. İnanın uyumak istemiyorduk, mecbur uyuyakalınca uyandığımız gibi başına oturuyorduk şarkının tekrar. Kalmadı Günler bize tam olarak böyle bir heyecan yaşattı.

Klipte size model Gizem Barlak eşlik etti, neden tercihiniz o oldu? Nasıl bir araya geldiniz?

Yiğit: Gizem üniversite döneminden arkadaşımdı. Çok sevdiğim bir karakter, sadece karşılıklı değil, kendisini takip ettiğim kadarıyla da haksızlık karşısında sessiz kalmayan insanlardan. Böyle insanlara kendimi daha yakın hissediyorum, etrafımda olduklarında rahat hissediyorum. Gizem’e şarkıyı dinletmem yeterli oldu, bizim onu tercih etmemizse çok olağandışı değil zaten. Yönetmen komutuna bile gerek kalmadan, kayıt aktığında öyle bir ruh haline girdi ki ağzımız açık izledik. Klibin en güzel rengi oldu bence.

Çekimler nasıl geçti?

Ozan: Süper bir arkadaş ortamı vardı. Biz bize çaldık eğlendik mini konser tadında klibi çektik. Zaten “klip çekimi var, biz çalacağız siz de yeni şarkımızı ilk duyanlar olacaksınız” diye çağırdık arkadaşlarımızı. Gerçekten eğlendik, gerçekten natürel bir çekim oldu.

Bundan sonrası için nasıl planlarınız var, bizi Papyon'la ilgili nasıl bir süreç bekliyor?

Yiğit: Bundan sonra arayı hep kısa tutarak yeni şarkılarımızı paylaşmak istiyoruz. Prodüksiyon aşaması uzun sürecek gibi olursa, o arada da akustik parçaları Youtube kanalımızdan paylaşacağız. Bir araya geldiğimizde çok iyi vakit geçiriyoruz, bir arada değilken de gerçi çok goy goy yapıyoruz whatsapp grubumuzdan. Bu aşamaları da sosyal medyadan paylaşıyoruz, whatsapp kısmı hariç tabi. Bizi bekleyen Terk Etme Beni klibi var şimdi. Bu ay içinde çekimi tamamlanacak, Sonbahar sonlarında da yayınlayacağız. Bu sırada şarkının Lyric videosu da Ünlü Mamüller Youtube kanalımızda var zaten.

Son single'ınızdan önce çoğunlukla var olan şarkılar üzerine çalışmalar yapıyordunuz, Tamamen size ait bir projenin planı nasıl ortaya çıktı? 

Ozan: Beste albümü yapmak hepimizin yıllardır hayaliydi ama müziğe çocuk yaşta başladık ve sahnelerde hep cover parçalar çaldık. Lise yıllarında yavaş yavaş besteler yapmaya ve konserlerde çalmaya başladık. Hatta sadece bestelerimizden oluşan 45 dakikalık bir konser verdiğimiz bir yarışmayı da kazandık 2010’da. İlk Ateş albümümüzü yaparken, içine kendi bestemiz, Zevk-i Alem’i eklemiştik. Bundan sonraki projemizin cover değil de beste albümü ya da teklisi olacağı o zamandan belliydi aslında.

Aslında sözleri Selami Şahin'e ait olan 'Alışmak Sevmekten Daha Zor' adlı parçayı almıştınız. Şarkıyı almak ve şarkının klibini Güney Kore'de çekme fikri nereden çıktı?

Ozan: Şarkıyı bize o zaman ki yapımcımız, abimiz Ahmet Çelenk önermişti ve bu fikir aslında bizi biraz korkutmuştu. Zor bir parçaydı ve Selami Şahin gibi bir ustanın parçasını yorumlamak bizim için riskliydi. Klibi Güney Kore’de çekme fikri ise Yiğit’in sınıf arkadaşı, dostumuz Yürek Akbar’dan çıktı.

Güney Kore'de klip çekmek zor olmadı mı, neler yaşadınız?

Ozan: Yürek Erasmus için Güney Kore’deydi. Bir hikaye oluşturduk ve o hikaye Güney Kore’de geçsin istedik. Oraya gidip çektik demek çok isterdim şuan ama Yürek Güney Kore’deki sahneleri çekti ve daha sonra İstanbul’a dönüp bizim performans sahnelerimizi çekti. Yürek yaşına göre gerçekten çok başarılı bir yönetmen ve kurgularına gerçekten hepimiz hayrandık. Biz hep yaptığımız sahne enerjimizi yansıttık, kalan kısmını Yürek’e bıraktık ve gerçekten başarılı bir kliple bize döndü.

İlk çıkışınız 'Öyle bir geçer zaman ki' adlı diziyle oldu. Bu sizin içi nasıl bir başlangıçtı? Nasıl tercih edildiniz?

Yiğit: Çeşme Açıkhava’da maNga’nın ön grubu olarak sahne almıştık. O gün, dizide oynayan bir arkadaşım da bizi izlemiş. Dizideki o meşhur müzik yarışması sahnesi için bizi önermiş. Biz de orada sahne enerjimizin aynısını yansıtınca yönetmen bizi normalden biraz uzun tutmuş ekranda sağ olsun. Beatles kıyafetli çocukları hatırlarsanız, o biziz. Orada söylediğimiz şarkı da bize albüm teklifi ve ilk klibimizi getirdi; Aya Bak.

'Öyle bir geçer zaman ki' o dönemin en fazla reyting alan dizisiydi. Peki şimdiki dizileri nasıl değerlendiriyorsunuz?

Yiğit: Emeğe saygım var, eminim diziler daha kısa olsa ekipler de daha iyi işler çıkarır. Ben tercihen yabancı dizi izliyorum. Yakın zamanda Paramparça’yı izliyordum gerçi, Burak Tozkoparan Papyon’dan biri gibidir. Hatta Alina’yı da küçüklüğünden bilirim, çok güzel insanlardan oluşan bir diziydi. İş bir noktadan sonra sadece Burak’tan çıktı, o dizi sarmıştı sonuna kadar.

Türkiye'de Rock müziğe olan bakış sizi nasıl etkiledi, geride nasıl bir kitleniz var?

Ozan: Rock müziğe olan bakış ilk başta beni biraz korkuttu. Artık elektronik müzik dinleniyordu her yerde, popüler müzik rock değildi sonuç olarak. Sonradan fark ettim ki tam olarak alternatif bir kitle var. Ne istediğini bilen sevdiği grubu takip eden ve konserlerine giden, kendi ilinde konser verilmesi için bizimle iletişime geçen bir kitleden bahsediyorum. Rock müziğe çok olumsuz bir bakış yok kısacası, zaten popçulara bakarsanız rock imajıyla çıkıp, rock grubu gibi sahne aldıklarını görürsünüz. Aslında Pop Rock’laşıyor.

Son single'ınızı çıkartmadan önce ara verdiğiniz süreçte üyeler değişti. Neden böyle bir karar aldınız?

Yiğit: Bu pek kararla olmadı. Biz iş grubu değiliz çoğunun aksine, keyifle ve birbirimizi severek yapıyoruz müziği. Batu’nun yoğunluğu arttı, işleri okulu vs. Mert’se Fransa’ya yerleşti eğitim için. Ozan’la ben de Papyon’u sonlandırmak istemedik, çocukluk hayalimiz Papyon. Eren’le Demir de uzun zamandır arkadaşımız, geldiler, Papyon’u bence süper benimsediler ve üretim aşamasında çok şey katıyorlar. Hatta şahsen Demir’i davul başında izlerken bazen sözlerimi unutuyorum, kitleniyorum. Eren de tanıyabileceğiniz en yapıcı insanlardandır, hem müzik hem hayatınızdaki her sorunu ona danışın, çözüm yolu bulana kadar arar.

Sizin için yeniden başlamak zor olmadı mı, korkmadınız mı?

Yiğit: Korku çok uç bir nokta. Müzik yapıyoruz, tek hedefimiz bir duygu ifade etmek ve birilerinin hislerini etkilemek. Birileri bizim şarkımızı sahilde gitarla çalıp söylesin, evinde çalıp Youtube’a koysun, başka bir şey hayal etmiyorum. Sadece yeterince kişiye ulaşamamaktan korkarım. Çok istiyoruz maksimuma ulaşmayı, ondan sonra beğenen beğensin, beğenmeyen dislike da etsin kötü yorum da yapsın ama o kadar güveniyoruz ki şarkılarımıza, bütün ülke duysun istiyoruz.

Grupça yaşayıp da unutamadığınız bir anınız ya da hikayeniz var mı?

Yiğit: Bu ekip biraz yeni sayıldığı için “yıllar önceydi” diye giremiyorum cümleye; ama Ozan’la 10 yıldır arkadaş olduğumuz için çok anımız var. maNga’nın ön grubu olarak Çeşme’ye gelmiştik. maNga o dönem Eurovision’da derece almıştı. Yaşımız 18-19, Açıkhava Tiyatrosu’nu görünce bir irkildik, büyük geldi. Sahne saati geldiğinde birbirimizi gazlıyorduk, maça çıkar gibi. Hepsi sahneye çıktı ama ben sonradan çıkacaktım. Kenardan bunlara bakıyorum, seyirciyi görmüyorum kapkaranlık. Baktım Ozan bembeyaz. Sanki silah doğrultmuşlar da bana inceden “gelme” diyor. Mikrofon elimde sahneye bir çıktım, bir de indim. O aradaki bölümü hatırlamıyorum. Neyse ki video çekmişler, çığlık çığlığa binlerce insan, nefis bir konser çıkarmışız. maNga’dan da bunun övgüsünü aldık zaten. Devam etti o turnemiz bu sayede. Böyle büyük bir konseri Papyon olarak vermeyi hedefliyorum ve hayal ediyorum, ama yine de o aradaki kısmı hala hatırlayamıyorum maalesef.

Biraz da grubun ilk bir araya geliş hikayesinden bahsedelim mi, nasıl çıktı bu Papyon?

Ozan: Ben, Tolga ve Mert stüdyoda müzik yapıyorduk ortaokul yıllarında. Lisede Yiğit’le tanıştım ve o da gruba dahil oldu. Yarışmalara katıldık ve dereceler elde edince daha sıkı tutunduk. İşler ciddileşip albüm aşamasında geldiğimizde, Tolga aynı zamanda Teoman ve Işın Karaca’nın gitaristiydi ve çok yoğundu. Batu gruba dahil oldu böylece, zaten uzun zamandır arkadaşımızdı ve bize ara ara eşlik ediyordu. Isınması zor olmadı gruba. Şimdiki son değişikliklerle de yine böyle bir süreçteydik ama yine hızlıca aştık bence.

İsmi neden papyon?

Yiğit: Papillon’du aslında. Lisede durmadan bitirip baştan okuduğum bir roman. Arkadaşlarım da lakap takmışlardı “Papi” gibi. Gruba isim ararken de Papillon olsun diye önerdim. Alt metni güzel, haksız yere müebbet yemiş genç bir adamın kaçış planı ve hakkını arayışını anlatan bir otobiyografi. Filmi de nefistir. Sonra albüm aşamasında, şöyle yanlış yazarlar böyle telaffuz edemezler denince, Papyon yapalım kulaklar aşina olsun dedik. Aksesuar Papyon’la çok bağlantılı gerçekleşmedi yani işin aslı.

Kendinize örnek aldığınız bir grup var mı?

Yiğit: Yapım ve çalışma prensibi açısından hepimizin ortak, Foo Fighters olabilir.

Yakın gelecekteki planlarınız ve hayalleriniz neler?

Ozan: Daha çok şarkı üretmek ve daha fazla konser vermektir. Hemen hemen her ilde konser vermek istiyoruz gidebildiğimiz, ulaşabildiğimiz her yere gitmek istiyoruz.

Konserler nasıl gidiyor?

Yiğit: Eylül’de lansmanımız olacak. Sonrasında konser serisi bizi bekliyor. Sosyal medyadan tüm paylaşımları yapacağız.

Yurt dışı için de projeleriniz var mı gelecek planlarınızda?

Yiğit: Eurovision planımız var, bunu küçükken söylemiştik. Söz ağızdan çıktı bir kere dedik, tekrar katılmaya karar verilirse, Papyon olarak ilk yurtdışı hedefimizi oraya koyduk. Bu tabi bizim elimizde olduğu kadarıyla, bir hedef. Bunun dışında yabancı parça çıkarmak gibi bir konu açmadık henüz ama eminim bir gün bunu deneyeceğiz. Çok büyük bir şey olmazsa bile İngilizce birkaç şarkımız olur, ne kaybederiz?

Sosyal medyayı aktif kullanıyor musunuz, hesaplarınızı bilmeyen sevenleriniz için adreslerinizi hatırlatır mısınız?

Ozan: PapyonOfficial ismiyle bize ulaşabilirsiniz. Instagram başta, tüm sayfalarımızı aktif olarak kullanıyoruz. Daha samimi olduğuna inandığımız için sayfaları biz yönetiyoruz. Gelen bütün mesajlara cevap vermeye çalışıyoruz. Provalardan, konserlerden anlık videolar ve fotoğraflar paylaşıyoruz.

Son olarak okuyucularımıza neler söylemek istersiniz?

Yiğit: Öncelikle size teşekkür etmek isteriz, samimi sorular ve keyifli sohbet oldu bizim için. Kalmadı Günler, Terk Etme Beni ve yeni-eski tüm şarkılarımıza eşlik etmeniz için sabırsızlanıyoruz. Şarkılarımızı beğenirseniz, paylaşmanızdan çok mutlu oluruz.

Yiğit Atilla (vokal) 

Doğum tarihi: 09.08.1991

Burcu: Aslan

En sevdiği huyu: Hatalarımı kabul ederim

En sevmediği huyu: Fevrilik

Uğurlu sayısı: 7

Uğurlu günü: Cuma, o da hafta sonunu getirdiği için

En sevdiği renk: Koyu yeşil

En sevdiği çizgi film: Fineas & Förb

En sevdiği söz: Hakuna Matata

Ozan Arslan (elektro gitar)

Doğum tarihi: 1993

Burcu: Oğlak

En sevdiği huyu: Adaletli olmam

En sevmediği huyu: Üşengeçliğim

Uğurlu sayısı: 5

Uğurlu günü: Çarşamba

En sevdiği renk: Bordo

En sevdiği çizgi film: Jetgiller

En sevdiği söz: Chill

Eren Başkaya (bass gitar)

Doğum tarihi: 14.05.1991

Burcu: Boğa

En sevdiği huyu: Her daim enerjik olmam sanırım

En sevmediği huyu: Alıngan bir yapım var

Uğurlu sayısı: 7

Uğurlu günü: Yok açıkçası

En sevdiği renk: Mavi

En sevdiği çizgi film: Winnie the Pooh

En sevdiği söz: Turgut Uyar’ın Palyaço şiirinin tamamı.

Ozan Demir (davul)

Doğum tarihi: 11 Haziran 1989

Burcu: İkizler

En sevdiği huyu: Hiç bilemedim

En sevmediği huyu: Her an parlayabilirim

Uğurlu sayısı: 9

Uğurlu günü: Yok

En sevdiği renk: Yeşil

En sevdiği çizgi film: Tom & Jerry

En sevdiği söz: Son ağaç kesildiğinde, son nehir kuruduğunda, son balık öldüğünde, paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak.

Röportaj: Elif Günay

Fotograf: Zeynep Aydın