Merhaba Kurtuluş Bey, nasılsınız?

Teşekkürler, çok iyiyim Elif Hanım. Siz nasılsınız?

Çok yoğun çalışıyorsunuz. Bu aralar neler yapıyorsunuz? 

Zaman yaratabildikçe insanlık adına yararlı olan her türlü projenin oluşumunda var olmaya çalışıyoruz. Sanat, sanayi, eğitim, sağlık, kültürel her alanda aktif olmaya çalışıyoruz. Bu yoğun çalışmanın tatlı yorgunlukları olsa da, başarmış olmanın verdiği keyif mutluluk verici.

Geçtiğimiz aylarda "Baktım Olmuyor" adında bir single ile karşımıza çıktınız. Nasıl gidiyor şarkı?

Harika gidiyor. Her canlının dinlediğinde kendini bulduğu eserler hazırlamak keyif verici. Bu sayede herkesin hayatında küçükte olsa müziğimizle anılarına ortak olmak en mükemmeli diyebilirim.

2018' ise "Gezdin Tozdun” adında ilk singlenizi çıkarmıştınız. Geri dönüşlerinden memnun musunuz?

Kesinlikle çok memnunum. Dönüşler iyi oldukça bir sonraki projenin temeli heyecanla atılıyor. Mesela şu an üçüncü akustik albüm için hazırlanıyoruz. Maddi bir beklentimizin olmaması da bize sınırsız bir üretim hazzı veriyor. Bu sayede, sanata küsüp üretimi bırakan sanatçılardan uzak bir kulvarda var olmamızı sağlıyor.

Bildiğim kadarıyla şarkılar sizin şarkılarınız. Şarkıların hikayeleri var mı?

Sözü ve müziği yanı sıra eserlerin aranjesini de kendi hazırladığım evlatlarım diyebiliriz. Yaşanmışlıktan çok duyguları ifade eden NLP değerlere sahip hikayeler aslında. Duyguyu anlamak için yaşamaya gerek yoktur. Okuyup empati kurma becerisi temel esastır. Entelektüelite bu şekilde meydana gelir. Buda bize imgeleme gücü veriyor.

Peki, şarkılarda kimlerin emeği var?

Reel olarak bütün oluşum şahsıma ait olup mutfağında yalnız meydana getiriyor gibi görünsem de düzenlenmesinde ve stüdyo kayıtlarımızı birlikte yaptığımız Enes-Cihat Atlı kardeşler büyük bir teşekkürü hak ediyor. Genel baktığımızda ise; çevremde, yanımda olan bütün dostlarımın ve bana maddi beklentiden uzak yaşama standardı sunan ailemin çok katkısı var. Bunun neticesinde psikolojik yaklaşım ve duygu akışınızda, dışarıdaki dünyayı analiz ederek insanlığa faydalı olmayı ön gören yaşam gayesi hâsıl oluyor. Peki, bu ne demek? Birçoğuna göre; Önce kendimi kurtarayım sonra çevremdekilere faydalı olurum mantalitesinden uzak oluyorsunuz. Bu da; bir eser meydana getirirken, önce çevremizdekileri anlayıp onların dünyasına hizmet etme içgüdüsüyle üretim yapmamızı sağlıyor. Tüm toplum, eserlerimde önemli faktör aslında diyebilirim.

Şarkılarınızın kilbi yok sanırım. Klip düşünüyor musunuz?

Evet. İş seyahatleri telaşından klip çekmeye fırsat bulamadık. Zira prodüksiyon kurmak büyük bir organizasyon ve oldukça büyük bir zamandan fedakarlık isteyen bir iş. Klipler sanatın bütünlüğünü oluşturur. Duyusal varlık görselle birleşince bütün bir parça oluşur. Fakat zaman yaratamadık diye de albümlerin dinleyiciye ulaşmasını geciktirmek istemedik. İlk fırsatta döneme uygun kliplerle seyirciyle paylaşmayı planlıyoruz.

“SANTUR ÇALARAK BİR ESER ÇIKARACAĞIM”

Uzun zamandır gitar çaldığını bildiğimiz Kurtuluş, enstrümanlara olan ilgisini; Çocuklu yaşlarda basit bir klavye ile müzik becerim ortaya çıktı. Duyduğum her şeyi çalabiliyordum. Sonrasında gelişen kulağımı bağlama, gitar, kanun, cümbüş gibi enstrümanlarla harmanlama fırsatım oldu. Ana enstrüman olarak gitar eğitimi aldığım zamanlarda TRT’de kanun sanatçısı olan hocam Akif Taşçıoğlu'nun desteğiyle de sesimi sahnede eğitmeye başladık. Vurmalı, telli, üflemeli çalgıların birçoğunda başarılı olduğum kadar yaylılarda da bir o kadar kabiliyetsiz sayılırım. Bir sonraki enstrüman olarak santur çalmayı ve bir eser hazırlamayı planlıyorum” şeklinde anlattı. 

Aslında biz sizi oyunculuğunuzla tanıyoruz. Oyunculuk nasıl gidiyor?

Oyunculuk, bütün hünerlerimi tek seferde kullanabildiğim bir iş ve bundan büyük keyif alıyorum. Oyuncu; sürekli kendini geliştirip çek etmekle yükümlüdür. Bizde ekibimle parodi ve gündeme uygun güldürü kısa filmleriyle zinde kalmaya çalışıyoruz. Üzerinde yoğun mesai harcadığımız bir dönem dizisi içinde kolları sıvadık.Kendi projemiz için efor harcadığımız bu süreçte diğer teklifleri değerlendirme zamanımız olmadı. Sektörün parmakla gösterilen yapımlarına imza atan sinegraftan büyük üstad olarak tanınan, sektörün çınarı, aile dostum Ahmet Şevki Peker ile sinemaya dair en ince tiyolarla büyümemin burada önemli rolü var. Sektörün içinde önemli isimlerle büyümek ister istemez sizi zinde tutuyor ve kendinizi sinemaya adamamanız içten bile değil.

‘Pis Yedili’, ‘Bu Günün Saraylısı’, ‘Benim Hala Umudum Var’ gibi sevilen dizilerde oynamıştınız.. Bu diziler sizinde severek takip ettiğin diziler miydi?

O zamanlar stüdyoda ve ofiste sabahladığım yıllar ve pek tv izleme fırsatım olmuyordu ama evet beğenerek takip ettiğim severek içinde bulunduğum projelerdi. En güzeli de yer aldığım diziler dönemlerinin en popüler kaliteli dizileriydi.

“BAZI KARAKTERLER UNUTULMAZ! KUAFÖR NECO’DA ONLARDAN BİRİ” 

‘Paramparça’ dizisindeki sempatik halleriyle tanıdığımız Kuaför Neco hakkında konuşan başarılı oyuncu ; “O dizideki şansım yönetmenimdi. Gelen karakterimi büyütmem için bana fırsat verdi ve doğaçlama yapmam için adeta sahneyi teslim etti. Uzunca yazılan senaryonun akıcı olması ve karakteri her bölümde yeni başka bir yönüyle seyirciye tanıtmak büyük beğeni topladı. Değişiklikleri ve gerçek hayattan anları kusursuz seyirciye ulaştırdığınızda bunu izleyici anlıyor ve sizi anında kucaklıyor” şeklinde açıkladı.

Nasıl bir projede yer almak istersiniz? Nasıl bir karakteri oynamak sizin için inanılmaz mutluluk verici olur?

Aksiyon, bilim kurgu projesinde hayali bir karakteri canlandırmak isterim. Çünkü o zaman oyunculuğunuzun beklenenin üstünde imkânsızı zorlaması için en geniş fırsat verilmiş olabilir. Günümüzdeki projelerde karakterlerden kendilerini oynamaları isteniliyor. Ama karakterler zaten best model ve fenomenlerden seçiliyor. Seyirci bunu istiyor mu? Tartışılır! Sadece sunuyorsun. Bazen tutuyor. Ama yine de hikayeye bakar izleyici. Bu yüzden oyunculuğumu en iyi şekillendirebileceğim ve izleyiciye beyin jimnastiği yaptırabileceğim aksiyon bilim kurguda yer almak beni mutlu eder.

Yabancı dizileri izliyor musunuz? Var mı beğendiğiniz dizi?

Pek dizi takipçisi sayılmam fakat 14 sezon süren SüperNatural dizisi, 'neymiş bu?' diyerek başladığım ender dizilerden. Bu sayede dünyanın, doğaüstü varlıklara nasıl baktığını ve inançlarını analiz etmiş oluyorum. Sinematografisinin zerre kadar yeterli olmadığını düşünsem de... Amatör işlere insanlar nasıl destek veriyor hala bunu anlama evresindeyim. Türk dizileri sinema kalitesine daha yakın, yabancıların yanı sıra.  

Peki, dünya çapında idolünüz var mı? Kimin oyunculuğunu beğeniyorsunuz?

Robert Downey Jr; Sherlock Holmes ve İronMan deki oyunculukları mesela o kadar zıt ve kendi hayatından uzak ki... İnanılmaz bir motivasyonla ancak bu kadar güzel hayat bulabilirdi bir karakter. Kadınlardan ise Anita Briem favorim. Çok becerikli ve çok kısa sürede kendini ispat edebilmiş oyuncudur. Seyirciyi çok kısa sürede kucaklayabilir. Enerjisine güveniyorum.

Eğer müzik ya da oyunculuk arasında seçim yapmak zorunda kalsan hangisini seçersin?

Tabii ki oyunculuğu seçerim. Müzik hayatın her anında var olabilir profesyonel olmak zorunda değilsinizdir. Psikolojik tatmindir. Fakat oyunculuk branşında müzikal yapabilirsiniz. Tiyatro içinde her şey olabileceğiz gibi müzisyende olabilirsiniz. Çok yönlü ifade biçimidir oyunculuk. 

“BEN EN İYİ HİÇ OLMAYI BİLİRİM”

İtibarlı ve köklü bir aileden gelen Kurtuluş, çocukluğu hakkında şunlar anlattı;İtibarlı, tanınan bir ailenin üyesi olmak beni her zaman etkilemiştir. Oyun oynayarak geçen bir çocukluğum olduğu söylenemez. Babamın iş yerinde vakit geçirmek hep ilgimi çekmiştir. Hızlı ve analitik düşünce yapımı babamdan aldığım söylenebilir. Yatırımcı zekâsı ve otoritesi ile örnek aldığım aile dostumuz Ali Karahan ve Mahmut Ekşi ise kendimi geliştirirken kılavuz büyüklerim olmuştur. Böyle bir çevrede büyüyüp de eğitimimin ekonomi esaslı olması kaçınılmazdı. İyi, kötü değil.  Kar/zarar şıklarıyla büyüdüm. Çünkü iyilikte temel esas kâr etmekti. Müzik dilim okul hayatımda gelişirken hep orada kalırdı. Konserler için hazırlanırken sadece okulda mesai harcayabiliyordum. Öğretmenlerimin desteğiyle birçok etkinlikte ön sırada derecelerle başarılara imza attık. Son olarak üniversiteyle birlikte profesyonel sahnelere başlayınca bütün hayatım müzik oldu ve hayatımdaki taşların yeri tamamen değişti. Oyunculuk hiç hesapta yoktu. Sahnede eserleri canlandırırdım bazen, parodi yapardım. Sonrasında TV sektöründen teklifler gelmeye başladı. Şimdi ise bütün eğitim ve gelişim unsurlarımı aynı anda kullanarak hayatımı yönetebildiğim evredeyim diyebilirim. İsteyip de başaramayacağım hiç bir şey yok şu an için. Ama yine de bir sözümle özetlemem gerekirse...  Ben En İyi Hiç Olmayı Bilirim.

Aile şirketinizin yönetimi için ekonomi alanında da eğitim almışsınız. Aile şirketinizin yönetiminde de bulunuyor musunuz?

Elbette yönetimsel operasyonel faaliyetlerin yürütülmesinde aktif bir rolüm var. Fakat yılların tecrübesiyle beraber kemikleşen bir kadromuz ve sistem var. Dış yatırımlara zaman ayırmam için daha geniş ölçekli bir zaman dilimine sahip olduğum dönemdeyim.

Kendi youtube kanalında oyunculuğunuz, müzik yaşamınız yansıra eğlenceli ya da kültürel videolarla da karşımızda oluyorsunuz. Seviyor musun çeşitliliği?

Sanat toplumu analiz eder. Hepsinin temelinde aslında tek bir esas var. Farklı kültürlerde aynı noktayı yakalamak, mizahları birbirine kaynak yapabilmek kadar beceri isteyen bir durumdur. Biz becermeye çalışıyoruz diyelim siz çeşit olarak kabul ederseniz bu onore eder tabii ki. 

Sosyal medya da aktif misiniz? Sosyal medyanın bu kadar hayatımızın içinde olması sizce doğru mu?

Sosyal medyada aktif olmak çok isterim fakat pek değilim henüz. Her şey tadında olduğu sürece tabii ki var olmalı hayatımızda. Biz gibi kitapta kaynağından araştıranlar çok olmasa da... En önemli faydası insanlar artık dünya genelinde çok daha farklı düşünceler, çok daha ülke semtleri, kaynaklar, yapıtlar tanımış oluyor. Artık kültürel anlamda çok daha fazla konuşacak şeyleri var. 

Peki oyunculuğu ve şarkıcılığı olmadan fenomen olup şarkı çıkarıp oyunculuk yapanlarla ilgili ne söylersiniz?

Fenomen olmak halk takdiridir. Eğer bir becerileri kabiliyetleri sonucu daha önce fırsat bulamadıkları ve sonraları bu popüleritesini fırsata dönüştürmek için yine popüler sektörde kullanmak istemeleri haklı bir sebep. Ama yok hiçbir becerisi yokken böyle bir şeye kalkışmak hüsranla son bulacaktır. Bunun örneği çoktur.

Sahneleriniz var mı? 

Dizi tekliflerini değerlendiremediğimiz gibi düzenli sahne organizasyonları da düzenleyemedik. Önümüzdeki bahar konserleriyle start vermeyi planlıyoruz. Bu bizim içinde önemli.

Ne tür müzik asla söylemezsiniz?

Notanın bastığı her türlü müziğe eşlik edebilirim. Sanat tarihinde barok müzikle başlıyoruz ve modern müzikle mezun oluyoruz bu bir olgu. 

“ÇOK YAKINDA MİLLİ KUVVETLER DİZİSİ BAŞLAYACAK”

Yakın gelecekteki projeleri hakkında konuşan başarılı isim; “Kuva-i Milliye’yi anlatan yapımcılığını üstleneceğimiz bir dönem dizisi projesi üzerinde çalışıyoruz. Yine önümüzdeki günlerde çıkması beklenen stüdyo çalışmaları devam eden akustik bir albümümüz olacak. Üretime devam ediyoruz bizi takipte kalın” şeklinde müjdeler verdi.

Son olarak okuyucularımıza neler söylemek istersiniz?

Her şey gönlünüzce olsun demeyeceğim. Kul Hakkı yemeyin. Gönül kazanmayı amaç edinin. Tartı da adil olun. Çevrenizdekileri övün. Sahip olduklarınızı paylaştıkça her şey gönlünüzce olacaktır zaten. Size de başarılar dilerim Elif Hanım, çok keyifli bir sohbetti. 

Doğum tarihi: 4 Kasım 1989

Burcu: Akrep

En sevdiği huyu: Hiç sinirlenmem

Sevmediği huyu: Cahillerle muhabbet

Uğurlu sayısı: 4

Uğurlu günü: Cuma

En sevdiği renk: Siyah

En sevdiği çizgi film: Bugs bunny

En sevdiği söz: Sağım öldürür, Solum Süründürür. (Beyin lobları)

Söyleşi/ Röportaj: Elif Hayvalı

Fotoğraf: Fatma Demir