RÖPORTAJ: FUNDA AKOSMAN ERMAN

90’lı yıllara, kendi müziği ve tarzı ile damga vuran Orta Asya Türk Cumhuriyeti Starı Şahsenem, ilk kez bir menajerle çalışıyor. Müziğe ara verdiği 7 yıllık süre içerisinde hem eşiyle çocuğunu büyüttü hem de yapmak istediği projeleri tasarladı. Şahsenem ile gerçekleştirdiğimiz röportajımız sizlerle...

Orta Asya Türk Cumhuriyeti Starı Şahsenem olarak Özbekistan’da neler yaptın?

El Harezmi Üniversitesi Rus Dili ve Edebiyatı Bölümü’nden başarıyla mezun oldum. 15-16 yaşlarında Özbekistan’ın ünlü hocalarından şan ve müzik dersleri aldım. Özbek Sanat Müziği ustası Rüsmet Yusupov ve üstad Alla Bergen tarafından Özbek Sanat Müziğinin derslerini aldım. Profesyonel sahne hayatıma 16 yaşında başlayarak Özbek Devlet Flarmonisi sanatçısı oldum, ismimi Özbekistan’da ve tüm Orta Asya Türk Cumhuriyetlerinde duyurdum. Özbekistan’ın ilk pop sanatçısı Batır Zakirov adına 1991’de düzenlenen yarışmada da birinci oldum. Bununla yetinmeyerek uluslararası «Asya’nın Sesi» yarışmasında «Özel Beğeni Mansiyonu» ödülünü aldım. Özbekistan’da bir çok konser verdim. Konserlerimdeki büyük ilgiden dolayı Özbek halkı tarafından «Orta Asya’nın Tarkan’ı » diye tanımlanmaya başladım. Küçük yaşlarda yakaladığım bu başarılar gurur vericiydi tabii ki... 1991 senesinde Özbek film yapımcıları tarafından sinema film teklifleri yağmaya başladı. İki sinema filminde başrol oynadım ve her zaman kendi parçalarımı seslendirdim. Yer aldığım sinema filmlerinin birincisi «Kim Deli» isimli Kino Komedisi, diğeri ise «Günah» isimli filmlerdir. Özbekistan’da yakaladığım başarıdan dolayı mutluydum ama bir süre sonra daha büyük kitlelere açılmak istedim yani kabıma sığamadım Oyunculuk kariyerime Özbekistan'da devam edecektim fakat 1992 senesinde Türkiye’ye yerleştim ve bundan dolayı Özbekistan’daki bir çok sinema filmi projesini dondurdum.

Türkiye’ye Gelişin Nasıl Oldu? Orta Asya’da Yakaladığın Başarıyı Türkiye’de De Yakalayabildin Mi?

1992 yılında konser turnesi için Özbekistan’dan Türkiye’ye geldiğimde Adana Türk Ocağının organize ettiği Özbekistan’ın seçkin başarılı sanatçılarından oluşan müzik ve dans grupları ile birlikte solist olarak 1 aylık büyük konser verdim ve turne sırasında Türkiye’de kalma kararı aldım. Sylvester Stallone ile “Timurlenk” isimli tarihi filminde başrol oynayacaktım fakat Türkiye geldiğim için o projemi devam ettiremedim. Star olabilmek için kendi tarzınla farkını yaratman ve tek olman gerekir. Ben de hem müziğim hem de kostümlerim ve takılarımla Özbekistan’da yakaladığım başarıyı Türkiye’de de yakaladım. Türk halkı beni öyle güzel kucakladı ki konserlerim ve sahnelerim hayranlarımla dolup taştı, kliplerim müzik listelerinde hep ilk sıralarda yerini aldı. Yıllar geçmesine rağmen şarkılarım hala dillerde. Benim için bundan daha büyük bir mutluluk olamaz. Yakında sevenlerime Dünya çapında yeni projelerimle sürprizlerim olacak.

Özbekistan’da Dans Öğretmenliği Yaptın. Öğretmenliğe Nasıl başladın? İleride Şahsenem’i Dans Okulu Açarken Görebilir Miyiz?

Dans eğitimimi Özbekistan’da annem Sultan Paşşa Hanım’dan, büyük ablam Zülfiye’den, daha sonra dans hocam Doçent Doktor Polat Rahmanav tarafından aldım. Özbekistan’da dans öğretmenliği yaptım 60 tane dans öğrencim vardı. Onlara Özbek halk müziğini sentezleyerek, özel koreografilerle dans dersleri verdim ve dans öğrencilerime birçok konserimde sahne aldırdım. Çocuklara karşı her zaman büyük bir sevgi taşıdım onlara öğretmenlik yapmak beni çok mutlu etti aynı zamanda dans etmeyi de çok seviyorum. Azerbaycan’da Üniversitelerin Konservatuar Müzik Bölümünde yorumcu olarak benim tekniğim ve yorumum öğrencilere ders olarak veriliyor. Şuan aklımda dans okulu açmak gibi bir fikrim yok ama ileriki dönemlerde hayat beni hangi noktaya getirir bilemem tabii ki. Ama yine de şunu söyleyebilirim bir gün okul açmaya karar verirsem bu geniş kapsamlı bir sanat okulu olur. Orta Asya Türklerinin kültürünü, sanatını, müziğini, yemeklerini, kostümlerini, takılarını ve danslarını yaşatmak adına Şahsenem Sanat Okulu adı altında büyük kitlelere hitap eden birçok şehirde ve tüm Orta Asya Ülkelerinde şubesi olan bir Sanat Akademisi kurarım.

Kendine Has Bir Müzik Tarzın Var Bunu Nasıl Tanımlıyorsun?

Orta Asya Türk Cumhuriyetleri'nden gelen Orta Asya asıllı bir sanatçı olarak Orta Asya müziklerini Türk müzikleri ile birleştirdim evrensel bir müzik yaptım ayrıca ben konserlerimde ve televizyon programlarımda Türk Sanat Müziği ve Pop Müzik tarzlarında da parçalar söyledim sadece hep kendim olmayı tercih ettim. Orta Asya Müziğini yaparken Orta Asya Kültürünü de Türkiye’de tanıttım artık Dünyada tanıtacağım. Ben öz Türküm ve bununla hep gurur duydum o yüzden her zaman doğal olmayı seçtim ben oldum, bu da beni herkesten farklı kıldı, başarıya taşıdı. Allah’ım beni doğuştan sanatçı olarak yaratmış sanatçı olarak yaşayıp sanatçı olarak öleceğim. 

Sadece Kendine Has Müziğinle Değil Kostümlerin Ve Takılarınla da Şahsenem İsmini Özel Kıldın? Bunu Nasıl Başarıyorsun?

Her insanın kendine has bir karakteri, yaşam tarzı, hayat görüşü ve hayata karşı duruşu olması gerektiğini düşünürüm. Ben 16 yaşındayken Türk olmaktan gurur duyarak kendi tarzımı yaratıp kostümlerim, takılarım ve müziğimle sanatımın zirvesine çıktım. Özbekistan’da hem ses sanatçılığı hem oyunculuk yapıyordum kendime has kostümlerimle takılarımla çok tanındım. Orta Asya kültürünü sadece ruhumda ve kalbimde değil dış görünüşümle taşımak adına yaptığım imaj çalışmalarımla küçük yaşta bütün dikkatleri üzerime çektim konserden konsere başarıdan başarıya koştum. Yakaladığım başarılarda tabii ki müziğimin yanı sıra kostümlerimin ve takılarımın da özel olması beni kısa zamanda zirveye taşıdı ve

Orta Asya da devlet sanatçısı olarak Orta Asya Türk bayrağını taşıyan tek sanatçı ilan edildim.

Parçalarının Neredeyse Tamamı Hit Olan 4 Güzel Albüme İmza Attın Ve Klipler Çektin Detaylarını Senden Alabilir Miyiz?

1997’de ilk albümüm olan ‘Seyyah’ ile Türk müzik dünyasındaki yerimi aldım. Özbek yöresine ait takılarım, kendime özgü giyim tarzım ile Türk halkına özlediği duyguları getirdim onların özlemini şarkılarımla dindirdim. Biranda sesim, yorumum ve görüntüm ile Türk halkının sonsuz sevgisini kazandım beni gönüllerinde en güzel yere koydular. Kaset satışlarım ile büyük bir başarı elde ettim. Gözyaşlarım Anlatır, O Bu Gece Gelecek, Nar Tanem, Seyyah… vb. parçalarım hala dillerden düşmeyen parçalar arasındadır. Parçalarımı birçok sanatçı arkadaşım seslendirdi cover yaptı ve başarıya ulaştı. 3 yıl aradan sonra 2000 yılında, ikinci albümüm ‘Efsane Aşk’ ile yine sevenlerimle buluştum ve artık onların gönlünde ölümsüzleştim. 2006 yılında üçüncü albümüm olan Kısasa Kısası yaptım birçok parçama Remix yaptım Klip çektim. Son albümüm olan ‘’Her şey Boş Şu Yalancı Dünya’da’’nın yapımcılığını eşim Armin Han yaptı. Eşim, şu yalancı Dünyada Allah’ımın bana verdiği benim tek gerçeğimdir. O, her zaman yanımda oldu ve en büyük destekçimdir. Kendisi de dünya çapında birinciliği olan çok değerli bir ressamdır. Eşim benimle ben de Onunla hep gurur duydum. Benim eşim büyük bir sanatçı büyük bir ressamdır. Japon müzesinde eserleri bulunup yaşıyor olan tek Ressamdır. Eşim, dördüncü albümüm olan “Her şey Boş Şu Yalancı Dünya’da’’ için 8 parçamın anlamına uygun orijinal özel 8 orijinal  yağlı boya tablo yaptı. Resim ve Müziği birleştirerek Resim ve Müziğin dansını oluşturarak Dünyada bir ilki başardık. Ayrıca eşim ‘’Elem’’ isimli parçamda eserleriyle birlikte bana eşlik ederek klibimde oynadı. Son Klibim olan “Her şey Boş Şu Yalancı Dünya’da’’ klibimde ise eşimle güzel bir işbirliği yaparak Onun resim sanatını benim müzik sanatımla birleştirerek ortaya güçlü bir klip çalışması çıkardık. Klipte Armin anne karnındaki bebeğin bu yalan dünyaya gelmek istemeyerek annesinin göbek kordonuyla kendisini boğduğu bir tablo çizdi. Şimdilerde ise menajerim Berna Türkkan ile yine son albümümde çok severek okuduğum Sözü ve bestesi Sabır Karger’e ait olan Orta Asya Türklerinin Marşı olan  ‘’Türkistan Marşı’’na klip çekmeye hazırlanıyoruz. Türklerin Marşı olan bu çok özel parçanın klibi de çok özel olacak ilerleyen günlerde tıpkı diğer parçalarım gibi bu çalışmam da listelerde en üst sırada olacak ve tüm Orta Asya’yı hatta tüm Dünya’yı sallayacak bir klip olacaktır.


Duygusal Ve Hareketli Parçaları Çok İyi Yorumlayan Bir Sanatçı Olarak Neden Bir Aşk Parçasına Değil De Türkistan Marşına Klip Çekiyorsun Şahsenem?

Başta Türkiye Cumhuriyeti olmak üzere tüm Orta Asya Türkleri birdir. Sanat yaşamımda yakaladığım başarılar beni Orta Asya Kraliçesi ünvanına taşıdı. Ben, değerlerini ve özünü her zaman korumuş olan bir sanatçı olarak bizim marşımız olan tüm Türklerin marşı olan Anayurt Marşına klip çekmeyi yıllarca hep arzu etmiştim zaten. Şimdi en doğru zaman olduğuna inanıyorum kendim gibi milliyetçilik duyguları en üst seviyede olan bir kardeş buldum kendime. Soyadını gururla taşıyan Berna Türkkan’ı buldum. Klibimizin yönetmenliğini yapacak ve benimle aynı duyguları paylaşıyor. Klibimizle Türklüğümüzün tarihini, kültürünü, birliğimizi, beraberliğimizi anlatıp tüm Türklerimizi aynı çatı altında toplamayı hedefliyoruz. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ümüzün de söylediği gibi : ‘’ Şuna inanmak lâzımdır ki, dünya yüzünde gördüğümüz her şey kadının eseridir.’’ Biz de Şahsenem ve Berna Türkkan olarak Atamızın bu gururlu sözünden yola çıkarak Türkiye Cumhuriyeti başta olmak üzere tüm Orta Asya Türk Cumhuriyetlerini klibimizle birleştireceğimize inanıyoruz.

Yeni Şahsenem’den ve Projelerinden Bahseder Misin Bize...

Şimdi çok güzel bir ekibim ve çok güçlü yepyeni projelerim var. Her şeyden önce arkamda büyük Allah'ım var, sonra sevgili eşim Armin Han ve ailem var. Yanımda başarılı menajerim Berna Türkkan var. Ve tüm sevenlerim var. Berna Türkkan gibi bir insanla çalışmak beni her zaman başarıya ulaştıracaktır, çünkü kendisi sektörde ödüllerle taçlandırılmış çok başarılı bir iş kadını, oğlumu da O’na emanet ettim. Berna Türkkan, bu sektörde  oğlumu emanet edebileceğim tek kişidir. Berna Türkkan, sanatçı kimliğimi zirvenin en zirvesine taşıyabilecek her şeyimi gözüm arkada kalmadan teslim edebileceğim sonsuz güvendiğim tek kişidir, güzel kalpli, başarılı, güçlü, azimli, tuttuğunu koparan ve her şeyden önce de iyi bir insandır iyi bir dosttur artık benim kız kardeşimdir, menajerim, yapımcım, yönetmenimdir. Dördüncü albümümde okuduğum tüm Orta Asya Türklerinin Marşı olan ‘’Türkistan Marşı’’na klip çekelim Berna’cım yönetmenliğimi yapımcılığımı senin yapmanı istiyorum dediğimde bana öylesine özel bir klip çalışması hazırladı ki “Berna’cım senin zeki bir kadın olduğunu biliyordum ama bu kadar iyi bir yönetmen olduğunu bilmiyordum’’ diyerek bana hazırladığı klip görüntülerini hayranlıkla izledim. Berna Türkkan Casting (BTC)  adı ile hem Menajerlik hem Yapımcılık ve Organizasyon Şirketi hem de Oyunculuk Akademisi olan Berna Türkkan 16 yıldır sektörde başarıdan başarıya koşan menajerlik ve yapımcılık dallarında ödülleri olan bir o kadar da mütevazi olan bir kadın. Orta Asya Bayrağını gururla taşıyan, Orta Asya Kraliçesi Şahsenem olarak Berna Türkkan ile yürümek beni öncelikle manevi olarak güçlendiriyor. Sizler de bundan böyle omuz omuza vermiş iki güçlü kadının başarıyla ve huzurla nasıl yürüdüğüne her gün şahit olacaksınız.

Menajerinizden Bahsederken Gözlerinin İçi Gülüyor Ve Ondan Hep övgüyle Bahsediyorsun. Berna Türkkan Senin İçin Ne İfade Ediyor Ve Kariyerine Katkısı Nedir?

Berna Türkkan benim 12 yıllık dostumdur, O’nun ruhunu, karakterini, kalbini biliyorum o yüzden Ondan bahsederken gözlerimin içi gülüyor. Türkiye’ye kazandırdığı star oyuncular dışında benim yoğun isteğim üzerine ilk kez bir ses sanatçısının menajerliğini üstlendi. Ona, ‘’Benim menajerim olur musun?’’ teklifinde bulunduğumda ‘’Seni çok seviyorum Şahsenem, senin gibi özel bir sanatçının menajerliğini yapmak bana gurur verir’’ cevabını verdi ve koşulsuz şartsız o an itibariyle benim için çalışmalar yapmaya başladı. Ben, Şahsenem olarak sanatıma yoğunlaşırken kariyer planlamamı en doğru şekilde yöneten, benimle aynı duyguları paylaşan ve beni her konuda doğru yönlendiren bir menajerimin olması beni hem çok mutlu ediyor hem de hayata karşı daha güçlü kılıyor. Aklıma gelen her şeyi anında onunla paylaşıp en gerçekçi ve mantıklı yorumları ondan alabiliyorum. Birlikte güzel inanılmaz keyifli projeler üretebiliyoruz. Berna, benim sanatçı kimliğime saygı duyan, beni ben olduğum için seven ve sevgisini her an bana hissettiren son derece samimi bir insandır. Şahsenem markasını güvenle emanet edebileceğim çok akıllı bir kadındır. İleriye dönük yeni başarılara imza atmak için yeni projelerimi Berna çiziyor. Berna Türkkan’la çalışırken müzik tamam sanat tamam ama herkes gibi benim de fikir alışverişinde bulunabileceğim görüşlerine inandığım kariyerim adına beni doğru yönlendirecek güvendiğim birine ihtiyacım var. ‘’Berna Türkkan, benim akıl hocamdır.’’ bunu gururla söylüyorum çünkü O çok akıllı ve güven dolu bir kadın. Yani, akıl ve sanat bir araya geldiğinde başarı kaçınılmaz oluyor.


Oğlun Anil Han Oyunculuğa Nasıl Başladı? Oyunculuk Eğitimi Alıyor Mu?

Oğlum küçük yaşlarda başrollerde oynadı ama tabii ki bu on yıl önceydi. Ben annesi olarak 7 yıl Anil’imi iyi yetiştirebilmek adına sahnelere ve konserlere ara verdim. Oğlumda oyunculuk yeteneği doğuştan var. Asaleti ve zekası ile sanatçı duruşunu yıllar ilerledikçe daha da belirginleşti ve biz de ailece Anil’imin oyuncu olması gerektiği fikrini netleştirdik. Şimdi ise oğlumu benim sevgili menajerime emanet ettim. Berna Türkkan Casting Oyunculuk Akademisinde kamera oyunculuğu eğitimi alıyor. Oğlumu Berna’ya emanet ettim çünkü oğlumun Onun yanında olmasını istiyorum O’na çok güveniyorum oğlumun geleceği çok parlak. Anil Han, sanatçı bir aileden geliyor, oğlumun damarlarında sanat ışığı dolaşıyor. Eşim Armin de Dünya birincisi Ressamdır ve Japon Müzesinde eserleri bulunan yaşayan tek sanatçıdır. Bizim işimiz sanattır, sanatımızla insanları mutlu etmektir. Eşim tablolarıyla, ben müziğimle, oğlum da oyunculuğuyla sevenlerimizi mutlu etmeye ailecek devam edeceğiz.

Kitap Yazarlığı Da Yaptın. Kitabının İçeriği Nedir?

“Şahsenemden Orta Asya Kültürü ve Yemekleri’’ isimli bir kitap çalışmam oldu. Truva yayınevinden çıktı. Yemek bahanesi ile Orta Asya Kültürünü anlattım. Bu kitap gelecek Türk nesline benim bırakabileceğim bir yadigârlıktır, bir hediyemdir. Türkler olarak bizim en önemli özelliklerimizden biri mutfağımızdır. Kitabımda Orta Asya'daki Türklerin geleneklerini göreneklerini kültürünü ve yemeklerini anlattım. Güzel yemek yapan ve Orta Asya Türk geleneğini kendi mutfağında yaşatan Özbek asıllı bir Türk kadını olarak tarih kokan kültür kokan Türklük kokan güzel bir yemek kitabı yazdım.

Şahsenem Markasını Nasıl Koruyorsun? Her Yıl Albüm Yapmayı Tercih Etmiyorsun Bunun Özel Bir Sebebi Var Mı?

Her eserim benim için çok önemlidir maliyetten kaçmadan ilklere imza atarak köklü müzik yapmayı tercih ediyorum. Yaptığım albümlerdeki bütün parçalarıma kalıcılığını korumak ve ulaşabileceğim en geniş kitlelere seslenmek adına hepsine klip çekmeyi tercih ediyorum. Orta Asya’nın çok değerli müzisyenlerinin eserlerini de seslendiriyorum bu da benim milliyetçi ruhumun ve kardeşliğimin göstergesidir. Ben fast food iş yapmam birbirine benzemeyen eserlerimle Şahsenem’i her yaptığım iş ile besleyerek çoğaltırım. Benim kendime has bir tarzım var, her yıl albüm yapmayı tercih etmiyorum çünkü yaptığım albümler beni yıllarca gündemde tutmaya yetiyor. 90’larda yaptığım parçaları sokakta geçen yeni nesile bile sorsanız sözlerini mırıldanabiliyor oysa ki ben bu eserleri yaptığımda onlar dünyada yoktu. Şahsenem’i marka yapan dinleyenlerime sonsuz teşekkür ediyorum ve onlara layık olabilmek için bugüne kadar büyük titizlikle çalıştım bundan sonra da yapacağım her yeni projeyle Şahsenem markasını koruyacağım.

Doksanlı Yıllarda Yapmış Olduğun Müzik Çok Sevildi , Ancak Her Geçen Gün Değişen Müzik Ve Dinleyici Kitlesine Tekrar Aynı Şekilde Hitap Edebiliyor Musun?

Her geçen gün değişen müzik ve dinleyici kitlesi gibi ben de sürekli değişiyorum ve daha da gelişiyorum. Ancak Şahsenem’in kendine has yorumu her döneme kolayca hitap edebiliyor. Çünkü ben pop müzik başta olmak üzere Türk halk müziğinden Türk sanat müziğine kadar tüm Dünya müziklerinde şarkılar söyleyebiliyorum. Bu yüzden de benim müziğim her dönemde 7’den 70’e geniş kitlelere hitap ediyor. Ayrıca tüm Orta Asya Türk Cumhuriyetleri dillerinde de şarkılar söylediğim için Şahsenem adı ve müziği ulaşabildiği her ülkeye hitap ediyor. Dolayısıyla her geçen gün değişen müzik aslında benim avantajıma dönüşüyor.

Son Olarak Da, Sahnelere ve Konserlere 7 Yıl Neden Ara Verdiğini Merak Ediyoruz.

16 Yaşında hem Orta Asya Türk Cumhuriyetlerinde hem de Türkiye’de halkımın zirveye taşıdığı bir sanatçı olarak uzun yıllar sevenlerime layık olmak için aralıksız çalışmaktan çocukluğumu yaşayamadığımı fark ettim. Oğlumun da anne sevgisi alması ve anne şefkatiyle büyümesi adına Eşim Armin’le almış olduğumuz ortak bir kararımız olan çocuğumuzu huzurlu bir ailede anne baba sevgisi ve şefkati ile büyütmekti. Eşimle birlikte oğlumuzu istediğimiz gibi sevgimizle büyütüp çocukluğunu yaşatarak gelenek ve göreneklerimizi öğreterek aslanlar gibi bir Türk genci yetiştirdik. Sevenlerimden uzak geçirdiğim 7 yıl içinde onların güzel gönlündeki yerimi hala koruduğumu biliyorum onlardan ayrı kaldığım dönem için de onlar için hazırladığım bomba gibi projelerle tekrar sevenlerimle kucaklaşacağım. Eskiden yanımda oğlum ve eşim vardı ve kendimi hep güçlü hissetmiştim şimdi ise voltranımın kalan parçasını Menajerim/Yapımcım/Yönetmenim/Basın Danışmanım; Berna Türkkan ile tamamladım. Artık eskisinden de güçlüyüm ve Allah’ımın izniyle yepyeni bir Şahsenem ile sevenlerimle buluşmaya hazırım. Muhteşem projelerle yakında sevenlerimleyim.

Bu keyifli röportaj için teşekkür ederim.

Sevgilerimle

Yapımcım/Menajerim/Basın Danışmanım

Berna Türkkan

Tel: 0536 968 22 55