En son çıkarmış olduğu slow çalışması “Kıyamet”in ardından, kıpır kıpır şarkısı “OH BE”yi müzik severlerin beğenisine sunan Selim Gülgören, herkese bir ohhh dedirtti.

'Cennet' şarkısı ile milyonları kendine hayran bırakan aynı zamanda oyunculuğuyla herkesin sevgisini kazanan Selim Gülgören, çıkardığı her şarkıyla başarıdan başarıya koşuyor. 

Bizlerde kendisi ile kendi stüdyosunda bir araya geldik. 

Şimdi sizlerle…

Merhaba Selim Bey nasılsınız?

İyiyim sağol Elif'ciğim, sizler!

Teşekkür ederim ben de iyiyim. Geçtiğimiz ay 'Oh Be' adında yepyeni bir şarkı çıkarttınız. Her yerde duymaya başladık neler söyleyeceksiniz?

Şuan çok yeni! Bir ay sonra tamamen belli olur diye düşünüyorum. Ne kadar sevildiği, ne kadar sevilmediğini göreceğiz. Ama inşallah beğenilir tabi :) 

Şarkının sözlerinde biraz sitem, biraz gönderme var bir hikayesi var mı?

Aslında çok büyük bir hikayesi yok. Şarkının söz yazarı Canan Sezgin ve Ali Çehreli ile biz çok yakın dostuz. Ve onlar her şeyden önce sürekli benim için şarkı hazırlıyorlar. Bu sefer kendilerine dedim ki "Ya eğlenceli bir şeyler yapalım bu sefer. 'Aşıklar Şehri', 'Kıyamet' çok slow şarkı oldu. Artık melankolikten çıkalım". Derken “evet kulüplerde çalsın oh olsun, oh be" diye gülüşüyorduk ki 'Oh Be' çıktı :)

Güzel... Peki, zaaflardan bahsedecek olursak insanların zaafları nelerdir sizce?

Valla bir kadının bir erkeğe, bir erkeğin de bir kadına zaafı vardır. Ayrıca herkesin kişisel olarak muhakkak zaafları olduğu bir şeyler vardır tabi ki…

Nelerdir mesela bunlar, siz kendinizden örnek verirseniz?

Ya çok keskin sorular bunlar Elif’ciğim… Bir kadının güzelliğine zaafım var tabi ki, zaten sevdiğim bir kadın var hayatımda ona karşı çok fazla zaaflarım var. Kızıma zaafım var. Kızına âşık bir babayım. Kızımı çok seviyorum. 

Kariyer zaafları yaşar mısınız?

Yani tabi ki de herkes gibi yaşıyoruz, yaşamaz mıyız? Her şeyden önce çok fazla hayalle ve çok fazla inançla bir iş yapıyoruz. Bu işi de çok fazla geniş kitleye duyurmaya çalışıyoruz. Tabii bazı şeylere zaafımız oluyor… 

Şarkıda kimlerin emeği var?

Canan Sezgin, Ali Çehreli, Ozan Çolakoğlu, Tolga Kılıç ve benim bütün ekibimin emeği var. Adını saymakla bitiremeyeceğim çok emekçim var ama önemli isimleri zaten söyledim.

Klibe değinelim istiyorum çok konuşulan bir klip oldu. Best Model 1.'si Brezilyalı manken Marina'yı oynadı klipte, bu fikir nasıl oluştu?

Marina ile biz bir reklam çekiminde tanıştık. Bizim çektiğimiz bir işti. O zaman çok da iyi bir arkadaş olduk kendisiyle. Sürekli görüştüğümüz bir insan haline geldi. Klibimiz de çekildikten sonra çok konuşuldu. Zaten Marina kendi ülkesinde de çok konuşulan bir kız! Çok sempatik biri ve bu yüzüne inanılmaz derecede yansıyor. Çok da güzel oldu... Klibe gelince sana samimi olacağım Elif deppoavantaj.com'un reklam filmini çekiyorduk. Ya hazır dedik reklam filmi çekiyorken şuradan da bir kaç tane senkron alıp ondan sonra bir klip haline de getirebiliriz diye düşündük. Firmadan da izin aldık ve başlayıp bitirdik. Günlerdir planladığımız bir klip olmadı. 

Sizi spor tarzda görmeye alışmışken takım elbiseyle gördük neden böyle bir tercihiniz oldu?

O gün o takım elbiseyi giymeye mecburdum! Klip için de böyle olsun, daha değişik bir şey olur dedik. Zaten limuzin vardı tshirtle mi çıkacaktık…

"Açık hava derken reklam olduk"

" 'Oh Be' için sahne klibi hazırlamak istemiştim. İzmir Aliağa ve Ayvalık Açık Hava konserimiz olacaktı o zamanlarda bütün orkestra ekiple konuştuk ve tamamen konserden oluşan bir klip haline getirip 'Oh Be'yi verecektik. Ama reklam çıkınca iki işi bir arada yaptık."

Şimdi klibin yönetmenliğini size ait diye biliyorduk ama değilim dediniz?

Klibe dikkat ederseniz bir senaryo ya da önemli bir hikayesi yok. Klipte yönetmenlik yapılabilecek bir durum da yok açıkçası. Zaten kendimiz ekiple ordaydık ve herkes fikir verdi. Aslında gerçeği söyleyeyim mi Elif; Ben piyasadaki birçok şeye çok küstüm. Emek veriyoruz (bu sadece benim için geçerli değil bunu yaşayan çok şarkıcı arkadaşım var) çok paralar harcıyoruz -ki sende biliyorsun bu işe ciddi paralar harcanıyor. Ama karşılığını çok fazla göremiyoruz. Mesela yurt dışında hatta Amerika'da biz bunu yapıyor olsaydık bize verilen değer çok bambaşka olacaktı. O zaman milyonlara ulaşıyor olacaktık. Şimdilerde dünyanın hiç bir yerinde yapılmayacak olan şey bizim ülkemizde yapılıyor. Sahte tıklanmalar var. E şimdi biz nasıl bu kadar paralar harcayıp, emek verip, klip çekip de ondan sonra şarkıyı nereye vereceğiz? O yüzden ne yalan söyleyeyim çok fazla önem vermedim klibe... 

Hem şarkı söylüyorsunuz hem oyunculuk tecrübeniz var şimdi sizin on parmağınızda on marifet var diyebilir miyiz?

Yok, canım eksikliklerim muhakkak vardır… Ya tabi gönül çok şey yapmak istiyor ama tabi bütün bu materyallerin bir araya gelmesi için zaman var. Ki bu sadece benim istediğimle olmuyor. Ama tabi ki de istediklerim içinde kendi sinema filmlerimi çekmek var. Bugün postproductuon şirketimiz var. Burası kurgu yapıyor, montaj yapıyor, dorbi mix yapıyor sinemalara reklamlar yapıyoruz, birçok reklam filmi var. Yani Yapı Kredisi'nden tut McDonald’ına kendimizin yaptığı birçok çektiğimiz iş var. E tabi bunları bir araya getirdiğimiz zaman "biz niye bir film gibi şey yapmıyoruz" diyoruz ama işte her şey takdir...

Peki, şubat ayında 'Kıyamet' adında bir parça çıkartmıştınız o da çok beğenildi onunla ilgili neler söyleyeceksiniz?

Şarkı Murat diye bir arkadaşımızındı. Murat Youtube'ye amatör olarak videolar koyan bir arkadaşımızdı. Şarkıyı çok beğenmiştim ve sahnelerimde söylemeye başlamıştım. Sonra bana neden bu şarkıyı çıkarmıyorsun dediler ve çıkarmış oldum. 

Klibinde basınlara çıkan bir hikate vardı. O neydi? 

Öyle kaza denilecek bir şey değil ki. Şöyle anlatabilirim, Kklip çekimi için drone getirmişlerdi çocuklar. Bizim drone eski droneymiş en fazla 15 dk. havada kalıyormuş. Çekim için droneu Boğaza götürüp getireceklerdi. "Nereye kaldıracağız oğlum manyak mısın 15 dk. yeter mi koskoca Boğaz’a" dedim. Bizim productuondaki çocuklarda karışmayalım dediler. Beşiktaş Dolmabahçe'nin üzerinden kaldırmaya çalıştık polis geldi "burada çekim yapmak yasak" dedi. Neyse Ortaköy'e gittik çok kalabalıktı. En son Sarıyer'e yakın bir yerdeydik. Çocuk kaldırdı droneu bir baktım çok uzaklaştı. Sonra bayağı gitti 2. Köprü’nün ayaklarını gördü. Ondan sonra sinyal gitti. Bir baktık ki bir kaç su görüntüsü var. 2-3 sn. sonra o suda gitti… Nasıl basına gitti bilmiyorum. Komik bir kaza diyebiliriz :) 

Bazı şarkılar gerçekten kalbe dokunur ya 'Âşıklar Şehri'de öyle bir şarkıydı. Gerçekten çok güzel bir şarkı olmuştu. Hala da dinleniliyor. Biliyor muydunuz bu kadar beğenileceğini?

Elif, o dönem plak şirketiyle 8 şarkılık bir albüm yapmaya karar vermiştik. Bir gün hiç unutmuyorum Ankara'ya yeğenimi görmeye gidiyordum. Bir arkadaşımda "Çok başarılı bir arkadaşımın elinde şarkılar var CD’sini sana göndereceğim yolculukta dinle” dedi. Ben de Ankara'ya giderken bu şarkıları dinlemeye başladım. Hiç unutmuyorum gitarla çalınmıştı Murat Güneş söylüyordu şarkıyı. İstanbul’a geldim ve şarkıyı yaptım. O kadar çok hissettiğim bir şarkıydı ki benimde, şimdi de insanların sevmesi beni çok mutlu ediyor. 

En çok sevdiğiniz şarkılarınız desem ne dersiniz?

'Cennet', 'Kahırlı Gözler', 'Aşıklar Şehri', 'Tarihe Gömdüm' diye başlayabilirim. Yaptığım her şarkımı seviyorum aslında…

O zamanların en iyi şarkısı 'Cennet' diyebilir miyiz? Hadi biraz 'Cennet'ten bahsedelim…

2010 Aralık ayında Muğla Orduevi’nde askerliğe başladım. Zaten Muğla'da “Baba Ocağı” dizisinde oynamıştım. 6 ay sonra da tayinim oraya düştü, bu kadar tesadüf olamaz. Halkla o kadar çok iç içeydim ki ailemin yanında gibiydim diyebilirim. Sağolsun teyzeler sürekli yiyecekler getirirdi. Askerdeyken arkadaşım dinlemiş bu şarkıyı ama söyleyen daha değişik söylediği için arada kalmış bir şarkı demişti. Dinleyince “çocuğu arayalım” dedim. Çocuk da şaşırmıştı. Askerliğim bitene kadar bekledi şarkım. Geldiğimde hemen Cennet'le ilgilendim ve şarkıyı alaturka pop haline getirdim. O da çok patladı. Hani 10 yılda bir çıkan şarkılar vardır ya öyle oldu. 

Selim Gülgören efsane şarkısı CENNET ile ilgili;

"10 yıl da bir denk gelen şarkılar vardır ya işte CENNET öyle bir şarkı…" dedi. 

İki dizide rol aldınız. Bunlardan biri 'Baba Ocağı'ydı. Çok sevilen bir diziydi. Sevilen dizilerden birinde olmak nasıl bir duygu ve oyunculuğa nasıl bakıyorsunuz?

Rahmetli ablam reklam sektörünün içindeydi, benim hayatım hep bu sektörler çerçevesinde geçti. 16 yaşında ben reklam müziği yaparken, “hayır sen de oynayacaksın reklamda" diye zorla soktular beni kameranın önüne yoksa ben hep kameranın arkasındaydım. Ne yalan söyleyeyim sevdim de kamera önünü… Diziye gelince ben Baba Ocağı dizisinin müziklerini yapmaya başlamıştım. Benden İstanbul içerikli şarkı istediler 'İstanbul Bana Dar'ı yaptım. Dizinin başrolü de Burak Özçivit'ti yanına sarışın birini arıyorlarmış bana "sen oynayacaksın" dediler. Sağ olsun oyunculuk konusunda Burak Özçivit bana çok yardımcı olmuştu. Yazlık dizi diye başladık bu kadar tutulacağına inanamadım. Çok güzel geçti 1.5 sezonu geçti dizi, kısmet öyleymiş demek ki...

Konserler nasıl gidiyor?

Güzel gidiyor. Sahnede olmaktan çok mutluyum. İnsanları eğlendirmek çok sevdiğim bir şey, güzel gidiyor.

Müzikte iyi bir yere gelmenin altın kuralı nedir?

Eskiden şarkının gücü ve yetenekti. Şu an "PARA" diyorum maalesef…

İlerideki projelerinizde düet yapmak isterseniz kiminle olsun istersiniz?

Ben dışa dönük bir adamım ya öyle bir kişi ile düet yapayım diye düşünmedim. Kim isterse açığım, tarzıma ya da bana yakın olsun yeter...

Türkiye'de en başarılı bulduğunuz isim kim?

Tarkan, Sezen Aksu, Sıla... 

Çok güzel giden bir evliliğiniz var. Mutluluklar diliyorum Elif hanımla size… Günümüzdeki evlilik hakkında neler söylersiniz?

Biz Elifle yaklaşık 8 yıldır beraberiz. 2014'te evlendik ama ondan önce hep beraber yaşıyorduk, zaten evli gibiydik. İlk zamanlar Elif beni hiç anlamıyor ve çok kıskanıyordu. "Sen benim yanımda bir çalış, beni bir tanı" dedim kendisine ve iki sene boyunca bir dünya turneye götürdüm onu. Gezmedik yer kalmadı. Yani baktı gördü o da böylece güveni sağlamış oldum. Zaten tek eşli bir adamım. Bekâr kaldığınız sürece rızkınızın da güzel gitmediğini düşünüyorum. Tek altın kural, bence şu kesinlikle aynı piyasanın içinden biriyle evlenmemek… 

Selim Gülgören bekârları uyardı;

"Bekâr yaşarsanız rızkınızda iyi gitmez. Seviyorsanız evlenin. Evlilik bereket getirir…"

Son olarak okuyucularımıza neler söylemek istersiniz?

Ben de, adaşınız eşim Elif de sizi takip ediyoruz. Röportajlarınız çok başarılı ve çok eğlenceli. Bol bol okusunlar, herkes takip etsin… Bende herkesi öpüyorum bizi takipte kalsınlar...

Doğum Tarihi: 20.11.1986

Burç: Akrep

En sevdiğiniz huyunuz: Titizlik

En sevmediğiniz huyunuz: Takıntılık

Uğurlu sayınız: 3

Uğurlu gününüz: Cuma

Sevdiğiniz renk: Bordo

En sevdiğiniz çizgi film: Ninja Kaplumbağalar

Röportaj: Elif Günay

Fotoğraf: Zeynep Aydın