Röportaj: Anıl Sural

Önce Vatan Gazetesi Chicago


Amerikan Kadınlar Basketbol Ligi (WNBA) takımı Chicago Sky’ın asistan koçluğunu yapan Emre Vatanseverin, Türkiye’deki başarıları arasında 2014 Euroleague şampiyonluğu, 2009 ve 2017 EuroCup şampiyonluğu, 2 KBSL şampiyonluğu, 7 Türkiye Kupası ve 4 Cumhurbaşkanlığı Kupası şampiyonluğu bulunuyor.


Başarılı Türk hoca Migros, Seattle Storm, Galatasaray, Yakın Doğu Üniversitesi ve A Milli Kadın Takımlarını da çalıştırmış. 2021’de Chicago Sky ile WNBA şampiyonluğu yaşayan tek Türk antrenörün Türkiye’den ABD’ye uzanan başarı öyküsü…





Öncelikle Amerika maceranız nasıl başladı?

Aslında bunun cevabı biraz da önceki senelere dayanıyor. 2014 yılında biz Euro League’i kazandıktan sonra ben de Galatasaray'da 7. yılı geride bırakmıştım. Ara vermek istedim ve çocukluktan beri hayalim olan Amerika'ya gelmek ve NBA'de çalışmak için kolları sıvadım. ABD basketbolda 1 numara bundan dolayı 2015 yılında Tampa'daki NCAA’de final four’u izlemek ve çevre yapmak için ilk defa ABD’ye geldim.


ABD'de çevre gerçekten çok önemli. Ne kadar başarılı olursanız olun size güvenmeleri için ya daha önce çalışmaları ya da sizi bilen birisi gerekiyor. Neler yaptınız 2015 yılında?

Türkiye ligleri ile Women NBA'in takvimi farklı oluyor. Bundan dolayı WNBA'de forma giyen oyuncular aynı zamanda Türkiye'de de oynuyorlar. Benim de Türkiye’den tanıdığım oyuncular vardı. 2015'te onlar da çok yardımcı olunca iyi bir çevre yaptım. Karşılıklı oynadığımız Fenerbahçe’den Nicole Powell’ın sayesinde o zamanlar Seattle Storm’da baş antrenörlüğü yeni almış Jenny Boucek ile tanıştım. Çok güzel bir görüşme gerçekleştirdik ve ileride tekrar görüştük ardından birlikte çalışmaya başladık. Hedefim o zamanlar WNBA’e girmek değil ABD’de işlerin nasıl işlediğini öğrenmekti. Takımla Mayıs 2015’te başladık ve birlikte 3 sene çalıştık ve en son yardımcı antrenör olarak görev yaptım. Böylece ABD maceram başlamış oldu.




Seattle'da 3 senenin ardından ne yaptınız?

O sıra Başantrenör Jenny Boucek kötü bir sezon geçirince işine son verdiler ben de Yakın Doğu Üniversitesinde Courtney Vandersloot ile çalışamaya başladım ve başarılı bir sezon geçirdik, Türkiye’de 5 kupa kazandık. Bu kupalar Kadınlar liginde ses getirmişti ve bana onun sayesinde Kariyer Geliştirme bölümü açıldı. WNBA’de Chicago Sky’de birinci yardımcı antrenör olarak işe başladım ve 5 yıldan uzun süredir burada görev yapıyorum.



Oyuncular ile ilişkileriniz çok iyi. Başarılı çalışmalarınızın yanında onlara özen gösterdiğiniz için de Amerika kapıları açıldı diyebilir miyiz?

Eğer oyuncular olmasaydı buraya gelme şansım olmazdı. Siz kendinizden o kadar çok fedakârlık veriyorsunuz ki değerini anlıyorlar. Onların Türkiye’de bir çevresi yok. Arada dışarı çıkıyorlar ama asıl sahaya gidip kendilerini geliştiriyorlar. Takım arkadaşlarını ve antrenörleri arıyorlar çünkü burada aile ya da arkadaşları yok. Ben hayatım boyunca çalıştığım dönemde her zaman oyunculara öncelik verdim. Benim tatil günlerimde dinlenmedim ve oyuncular beni aradıysa tatil olmama rağmen sabah 7’de kalktım ve onlarla antrenman yaptım. Böylece dostluk ve güven kazanıyorsunuz. Oyuncular 'bu adam bizi geliştiriyor, bize yardımcı oluyor' diyorlar ve size referans oluyorlar.




Eşiniz Nevin Vatansever (Kristen Newlin) Fenerbahçe’de uzun süre forma giydi aynı zamanda Türk olarak milli takımda önemli başarılar elde etti. Eşiniz Nevin Vatansever'den de biraz bahsedebilir misiniz?

Kendisi Stanford’tan mezun ve orada 4 yıl oynadı. Okulu bitirdikten sonra WNBA’de 3. sıradan draft oldu ama takıma giremedi. Ondan sonra Avrupa kariyeri başladı. Türkiye’de ilk olarak BOTAŞ’ta oynadı.Türkiye Milli Kadın Takımı o sene devşirme olarak Kristeni seçti ve Türk oldu. Uzun yıllar Türk milli takımında ve 7 sene Fenerbahçe’de oynadı. Türk milli takımından en yüksek başarıyı kazanan tek yabancı sporcu. 2011’de Avrupa ikincisi oldular. Yarı finalde Fransa’ya karşı 23 sayı atmıştı. Ben de canlı olarak izlemiştim. 2010 yılında ilişkimiz başlamıştı ve 2014’te evlendik. Şu an 3 tane çocuğumuz var. Kendisiyle beni milli takımdan iyi arkadaşı olan Tuğba Palazoğlu, Türkiye’de tanıştırdı...


Eşinizin de Amerikalı olması Amerika’ya taşınmak istemenizde etkili oldu mu peki?

Evet, eşimin Amerikalı olmasından dolayı her zaman aklımda Amerika vardı. Aslında benim için gelmek çok zor oldu. Çünkü 17 yaşında antrenörlüğe başladım ve 30 yaşına kadar Türkiye’de kariyer elde ettim. Galatasaray’da birinci yardımcı antrenörlük yaptım ve artık baş antrenörlük beklerken ABD’ye geldim ve burada sıfırdan başlamak zorunda kaldım. 30 yaşında Amerika’ya gelince 17 yaşındaki halime geri döndüm ve sıfırdan başladım. 17 yaşındaki Emre ile 30 yaşındaki Emre’nin enerjisi bir değildi ama oraya dönüp herkesin güvenini tekrar kazanmak durumunda kaldım. Ben aslında iki kere kariyer yaptım diyebilirim ve bu hiç de kolay bir şey değil.




NBA'de antrenör olarak şampiyonluk yaşayan ilk Türk sizsiniz hocam...

Çok teşekkür ederim. Mutlu ve gururluyum. Türkiye’deki insanlara bunun yapılacağını gösterebiliyorsam bu benim için gurur verici bir şey olur. Benim gibi çok fazla başarıya aç insan var eğer onlara örnek olabiliyorsam, bunun başarılabileceğini gösteriyorsam bu benim için yeter. İnsanlara da yardımcı olmaya çalışıyorum. Türkiye’den kadın basketbolundan birçok insan bana ulaşıyor elimden geleni yapmaya çalışıyorum. Geçtiğimiz günlerde yanımıza Türk bir stajyer aldık o benim için büyük bir başarı, ekibe Türk birisini katabildik. İnsanlar bana söyleyinceye kadar farkına varmıyorum ama NBA ve WNBA’de şampiyonluk kazanan ilk Türk oldum. Birinci sırada antrenör olarak oturan WNBA’de bir Türk yok. Dünyam buraya gelince de biraz değişti. Bundan 10 sene önceki Emre sorsanız amacım kendimle ilgili olurdu. Ben ile başlardım cümlelere. Fakat şu an geldiğim noktada herhalde yaşım, ailem ve çocuklarım olmasıyla başka bir sorumluluğum olduğunu düşünüyorum.



Hocam gerçekten bu büyük bir gurur, lütfen mütevazi olmayın. Neler hissettiniz?

Gerçekten ne diyeceğimi bilemiyorum. Benim için bunu kelimelere dökmek zor. Duygusallaşıyorum. Çok zorlu yollardan geçiyorsunuz. Kendi emeklerimizle, tırnaklarınızla bir yere gelmek gurur verici bir şey. Ben basketbol oynamadım bir basketbol kariyerim yok, beni buraya birileri söylemedi. Böyle bir çocuk var bunu alın kimse demedi. Hiç kimsenin torpilini almadan en yükseklerde tanıdığım olmadan ve birilerine yalvarmandan, birilerinden bir şey istemeden buralara gelmek benim için en büyük gurur kaynağıdır. En çok kendi emek ve tırnaklarımla geldiğim için mutlu oluyorum. Mütevazi bir aileden geliyorum. Bir Türk evladı, Atatürk’ün çocuğu olarak bunları yapabildiğim için çok gururluyum.




Şampiyonluk nasıl geldi hocam?

5 sene önce geldiğimde burada kemik bir kadro vardı ama bir türlü üst kategoriye geçemiyorduk, adım atamıyorduk. Başantrenör ile ne yapabiliriz diye düşünürken büyük bir karar verdik ve Los Angeles Sparks’tan Candace Parker’ı takıma kattık. Bence en büyük gelişme orada oldu ve oluşturduğumuz takımın içerisinde var olan takımda hiç şampiyonluk yaşayan bir oyuncu yoktu. Coach ile biz nasıl şampiyon olabiliriz diye düşündük. Elimizde kadro vardı ama bize o ufku gösterecek insan yoktu. Daha önce şampiyonluk yaşayan ve iyi bir tecrübesi bulunan oyuncu getirirsek etki edeceğini ve katkısı olacağını düşündük. Chicago onun doğduğu büyüdüğü yer biraz da öyle ikna ettik. Ve o gelince şampiyonluk da geldi.




NBA’i basın olarak takip ederken yoruluyoruz. Tempo nasıl gidiyor?

Gerçekten çok yoğun… Biz Türkiye’de hem ligde hem Avrupa’da oynarken yoruluyorduk ama bu çok ayrı bir tempoymuş, ayrı bir hayat. Burada olmayan bunu anlamayaz. Şu an sizinle bu röportajı yapıyoruz. Mesela yarınki programı söyleyeyim. Yarın ve ertesi gün maçımız var. İlkini evimizde oynuyoruz 7’de maç var eve gitmesi 12’yi buluyor. Ertesi gün New York’ta maçımız var ve saat farkından dolayı kaybımız var. Sabah 6’da uçakla New York’a akşam 7’de maçımız var. Hayatımda böyle bir şey yaşamamıştım ama burada 5. yılım artık alıştım.




Hocam bize hiç unutmadığınız bir anınızı paylaşabilir misiniz?

Daha çok yeni bir anım var. 1 ay önce Baş antrenörümüz James Wade covid oldu ve iki maç kaçırdı ben de baş antrenör olarak takımım başındaydım. Ben koçun covid olduğunu bilmeden maça giderken koç bana ‘bu maçı aldın’ diye telefonu açtı. Ben de şaşırdım ne oldu derken bu maçı alıyorsun, kazanıyorsun dedi. Kendisinin covid olduğunu söyledi. Maç da öğle vaktiydi ve maça hazırlanmam gerekiyordu. Herkese durumu açıkladım ve maç konuşması yaptım, maçı kazandık. Maçı son saniye üçlüğü ile kazandık çok heyecanlıydı, Minnesota ile maç kafa kafayaydı biz 7 saniye varken bir mola aldık ve Courtney Vandersloot Türkiye’de de koçluğunu yaptığım oyuncu 3’lük attı ve maçı kazandık. Soyunma odasına gidince bir kova suyu üzerime yedim. Oyuncular topu imzalayıp verdiler. Şu an da bile duygusallaşıyorum. Courtney Vandersloot geldi ve senin için oynadım dedi. Çıktığım ikinci maçı da kazandık.




Bursa’dan Chicago’ya uzanan başarı öykünüzde kemdi tırnaklarınızla geldiniz hocam…

Türkiye’de üzülerek söylüyorum ki desteklemeyi bırakın paçalarınızdan tutup sizi çekmeye çalışıyorlar. Hayatım boyunca Türkiye’de desteklenmediğim kadar burada desteklendim. Oyuncu gelişim pozisyonundan ikinci sırada antrenörlüğün sıranın ikinci sırasından 5 sene içerisinde 1. Antrenörlüğe çıktım. Türkiye’de 10 senede çok fazla ilerleyemedim. Türkiye’de önüm açılmadığı için de ABD’yi denemek istedim. İyi ki de öyle yapmışım.




Hocam sahada şu 5 senede bir Türk’e denk geldiniz mi?

WNBA’de bulunan hakemlerden birisi Türkiye’den göç eden Ermenilerden. Maçlarda geliyor benimle Türkçe konuşuyor. 35 küsür senedir buradaymış denk gelince her zaman maç öncesi konuşuyoruz.


NBA’deki Türk basketbolcular Alperen Şengün, Cedi Osman, Furkan Korkmaz ve Ömer Yurtseven’i takip ediyor musunuz?

Tabiki takip ediyorum. NBA sezonunda onları izlemek gurur ve mutluluk verici. Onlarında kadınları takip ettiğini umuyorum!


Türkiye'deki kariyerinizden biraz bahsedebilir misiniz?

Aslında ben Bursalıyım. Orada doğdum ve büyüdüm. Ülkenin en büyük takımlarından TOFAŞ iyi bir sükse yakalamış ve şampiyonlukları var. Mehmet Okur da orada oynadı. ABD’nin en iyi isimleri de vardı iyi bir takımdı. 2000’li yıllarda. 17 yaşına kadar basketbol oynadım. TOFAŞ ve onun bağlı olduğu takımların alt yapılarında yaklaşık 6 sene oynadım. 17 yaşında basketbolcu olamayacağımı görünce ben de basketbolu çok sevdiği için antrenörlük yolunu seçtim. Ailem bu konuda beni çok fazla destekledi ve üniversite sınavında Marmara Üniversitesi Beden Eğitimi v Spor Yüksek Okulunu ve basketbol antrenörlüğünü seçtim. Üniversiteden sonra askerliğimi yaptım ve hemen farklı takımlarda çalıştım. 92-93’lü jenerasyon yakaladık ve Migros’ta Türkiye şampiyonluğuna gittik ve üçüncü olduk. Öyle fark edilince beni Galatasaray’dan aradılar ve yardımcı antrenör olarak teklif ettiler. Havalara uçmuştum, yaptıklarımızın görüldüğü mutlu etti.




Çukurova Basketbol Kulübü (ÇBK) Mersin Yenişehir Belediyesi’nde başantrenörlük görevine getirildiniz, hayırlı olsun…

Yıllardır beklediğim bir fırsattı. 20 senedir 17 yaşından beri antrenörlük yapıyorum ve hiç baş antrenörlük yapmak şansım olmadı. İlk defa bu teklif geldi ve Euroleage’de yarışacak bir takım kuruluyor. Ben d tecrübe ve bilgi olarak hazır olduğumu düşünüyorum. Türkiye’de ki takım beni heyecanlandırdı. Oyuncular da mutlu olmuş durumlardalar. Şimdiden konuşuyorum. Connecticut’dan 2, Atlanta Dream’dan 1, Las Vegas ve Seattle Storm’dan 1 oyuncumuz var maçlara gittikçe onlarla konuşuyorum. Dolayısıyla Amerikalı yabancı ağırlıklı bir takım. Heyecanlı ve mutluyum bir şeyleri kanıtlamak istiyorum. İnşallah başarılı olabiliriz.




Son söz sizin lütfen buyurun hocam…

Size şahsınız adına çok teşekkür ediyorum. Bize ulaşmanız çok onur ve gurur verici. Bizim burada yeterince takip edilememiz üzücü. Şahsen çok onur ve gurur duydum. İlk kez bir gazeteci ABD’den benimle görüşmek ve röportaj yapmak istedi. Bundan sonrası için hedeflerim doğrultusunda devam edicem. Allah kısmet ederse bu ülke insanını çok iyi yerlerde temsil etmek. Yine bir ilke imza atıp WNBA de baş antrenör olan ilk Türk olarak şampiyonluk kazanmak isterim. Ve birgün kendi ülkemin milli takımının başında olmak. Dünya şampiyonası ve olimpiyatlarda var olduğu her yerde en tepeye çıkarmak..