Merhabalar bu hafta röportaj konuğum değerli bir isim sevgili Haktan Canevi. Gençliğimin, çocukluğumun ismi Haktan. Röportajlarımda geçmişime damga vuran isimlere yer veriyor olmak ne muazzam bir duygu. Seçkin bir listem var. Abartmadan tekrar belirtmek istiyorum röportaj sırlamasında sıra bekleyen hatırı sayılır bir sayı var. Tek tek ayıklıyorum dediğim gibi saygınlık ve mühim örnek alınası meziyetleri olan isimler röportaj sıralamasını değiştirebiliyor. İzmir'de dünyaya gelmiştir Haktan Canevi. Çok güzel bir ses rengi, müthiş bir kulak, beklenmedik tizler, pesler, nağmeler, okuduğu eserlerin hakkından fazlasını verebilen bir yorumcu.  Canlı performansta 1 numaralardan. Bizzat tekrar şahit oldum. Babası kanun sanatçısı Ahmet Canevi, annesi ise TRT sanatçısı ve keman virtüözü Nursal Canevi’dir. Küçük yaşlarda babasının kendisine aldığı gitar ile müziğe adım atan Haktan Canevi, nağmelerin imparatoru, şan imparatoru olarak adlandırılan ünlü sanatçı seslendirdiği eserlere kattığı kendi yorumu ile adeta her bir şarkıyı farklı farklı söyleyebilme yeteneğine sahiptir. Şöhreti saygıyı, saygınlığı bir arada götürebilmek ciddi bir meziyet ister. Saygınlık ve saygı konusunda en başta gelen isimlerden Haktan. Sahnesi tıka basa doluydu. Samimi içten ünlü şımarıklığını asla üstünde taşımayan donanımlı ve çok mutlu bir evliliği olan değerli bir isim. Mutluluk mutlu bir aileye sahip olmakla başlıyor diyor. Bu ifadeleri kullanırken gözlerinin içi gülüyor. Eşine aşkını her satırında dile getiriyor. Eşi İlknur Canevi naif, hatır bilen adap bilen usul bilen saygın samimi bir insan. Kanımız gördüğümüz anda ısındı kendisine. İlgi alakasına teşşekürlerimizle. Haktan Bey’in en büyük şanslarından biri İlknur Hanım. Hayat Haktan Canevi’ye öyle güzel bir donanım katmış ki her andan bir ders almış bunu üst üste katmış mükemmel bir gırtlakla da birleşince ortaya tadından yenmez efsane bir isim çıkmış ortaya. Söylemeden geçemeyeceğim samimiyeti ve sıcaklığı ile gönlüme bir daha taht kurdu. İzmir’de sahne öncesi bir araya geldiğimiz Haktan Canevi ile sizler için keyifli samimi bir röportaj gerçekleştirdik. Kendisiyle ilgili doğru bildiğiniz ama yanlış olan her şeyi bütün gerçekliğiyle konuştuk.

 

Söyleşimize sizi tanıyarak başlayabilir miyiz? Kimdir Haktan Canevi?  Bir günü nasıl geçer?

 Bu dünyada sadece müzik için doğduğuna inanan Allah’ın bir kuludur, günü de müzikle ve bütün Allah’ın kulları gibi hayat mücadelesi ile geçer. Hayatımızın %90’ı müzik oluşturur.                                                                                                                                                          

 İzmir’de doğdunuz çok söyleşinizde okudum memleketi İzmir. Öyle değil mi?  

Aslen kütüğümüz Muğla Milas Güllük Köyü ama doğma büyüme İzmir.

İzmir ve İzmirliler hakkındaki düşünceleriniz nelerdir? Eminim İzmir’de birçok konserler vermişsinizdir?

İZMİR’İ İZMİRLİ ANLATMAZ

İzmir’i İzmirli anlatmaz.  Gerçek İzmirli İzmirli gibi yaşar ama anlatmaz. İzmirli olmayan herkes İzmir’i anlatır o yüzden İzmir’in en çok güzelliği, özelliği budur başkasından dinleriz. Gözde şehirlerimizdendir. Ayrıca İzmirli olmak bir başka ayrıcalıktır. Hem tarih açısından kokusu havası atmosferi açısından çok önemli sanat insanları yetiştirmiş memleketimdir. Gittiğim çoğu yerde bana, abi memleket neresi dedikleri zaman soruyorum ben nereliye benziyorum diyorum? Abi sen kesin Adanalısın diyorlar. Çok severim Adanalı ve Anteplileri. Çünkü arkadaşlarımın çoğunluğunu birlikte yaşadığım abilerimi tanıdığımız dostlarımızla arkadaşlarımız çok çocukluktan beri hep doğu kökenli Adanalı Mersinli Antakyalı gibi böyle o yüzden çok herhalde toprak gibi oldum.

Haktan Bey en çok taklit edilen seslerden birisiniz. Bu güzel bir şey taklitler aslını yaşatır derler. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Neler söylüyorsun neler söylemek istersiniz bu güzel bir şey keyifli bir şey aslında değil mi?

ALLAH'A ŞÜKÜR OLSUN SES YETENEĞİ VERMİŞ RABBİM

Güzel bir şey yani. İnsanı mutlu eden bir şey fazla rüzgârına kapılınmaması gereken bir durum. Yani Allah'a şükür olsun yeteneği vermiş Rabbim. Bende bunu paylaşırken geri dönüşlerinin gerek taklitle gerek övgüyle gerek eleştiriyle dönmesinn her birini saygı ile ve sevgiyle karşılıyorum, yeter ki kırıcı olmasın. Böyle bir sese sahip olmak Allah'a şükürler olsun önemli bir şey. Böyle bir şarkıcı olarak iddiamın çok büyük olması gerek ama ben biraz daha maneviyata önem veren doygunluk ve dolgunluğa önem veren biri olduk artık. Hayat insanı böyle yapıyor. Önemli ve değer verilen isimler taklit edilir derler. Var olsunlar.

Sizin auraınız çok başka ve çok özel bitmek bilmeyen yüreklere taht kurmuş bir şöhretimiz ve saygınlığınız var. Bunu nasıl muhafaza ediyorsunuz?

DÜZGÜN AİLE YAŞANTISI ÇOK ÖNEMLİ BİR KISTAS

Hayat insanları bir şekilde buna şans da diyebilirsiniz tesadüf de diyebilirsiniz, tevafuktur aslında doğrusu, karşılaştırır ve insanlar uzun yıllar birlikte olurlar bu gerek iş arkadaşı olabilir dost olabilir çocukluk arkadaş olabilir, eş olabilir. Ben eşimle 20 yılı aşkın süredir evliyim. Eşimi tanıdığımdan beridir benim sesimin değerini bana gerçek anlamda gösterdiği sevgi ve yakınlıkla anlatan, bunu benim daha iyi anlamamı sağlayan bir insanın olması lazım bir kere birincisi bu yani. Şunu demek istiyorum bu sesi nasıl muhafaza ediyorum. Düzgün aile yaşantısı ile düzgün aile yaşantısı olmayan bir insanın, bu şu da demek değildir! Hani sabah öğle akşam yemeklerimiz ve aile toplantıları v.s öyle klişe bir durum değil, düzgün aile birbirine sorumlu insanların bir arada yaşadığı güvendiği inandığı bir dört duvar arasında yaşamak ve bunu da uzun süredir eşim İlknur Hanımla yaşıyorum. Allah razı olsun başımdan eksik etmesin inşallah. Tabii ki insanı daha böyle başarılı bir hale itiyor. Nasıl itiyor? Düzenli yaşıyorsunuz ve boş vaktiniz oluyor işinizi yapmanız için gereken zamanı bulabiliyorsunuz.

Kimseyle de yarışmayıp kendini aşmaktır aslında iş. İşte yani olay budur. Yani ben şunu geçeceğim dediğin zaman İbrahim Tatlıses abimi hiç kimse geçemez. Müslüm Gürses abimi hiç kimse dünyada geçemez. Onlar kendilerini aşmış sesler. Bizler onların arkasından gidiyoruz. Ne kadar herkesin bir de uzun yaşamın var. Yarın Kıyamet kopacakmış gibi de yaşıyoruz oda var. Biraz yavaşlamak biraz sakin olmak lazım. Eşim benim bir numaralı menajerim böyle gecelerde her yerde yanımda. Bu çok önemli yani ailede mutluluk huzur anlayışla olabilmek için bir şeyleri yürütebilmek çok farklı ama yürütelim diyen her şeyde yanımda.

Benim asistanım Rıfat Bey ikinci çocuğunun da müjdesini aldı. Bu arada ekipte herkes evli.

Müzik arkadaşlarım, orkestram dostlarım da aynı zamanda şöhret yolculuğumda yanımda olan Sevgili Fatih Doğaner, Suat Sakarya, Sergen Güzelel Mustafa Yolal, Onur İldar, Kutsal Sütoğlu kanunda, Kadir Sepetçi klarnette, davulda Eren Kanar hepsi evli. Eşleriyle gelirler hep beraber toplanırız işimizde daha nasıl iyi olabilirizi konuşuruz.

Sevgili Haktan sanırım anne babanız da müzisyen, birde TRT geçmişiniz var. Aslında başka seyler okudum, ama bir kanaldan müziğe nasıl başladınız? Bize de anlatır mısınız? Doğruları direk sizden dinleyelim.

RADYODA RODRİGONUN GİTAR KONÇERTOSUNU DUYDUM

 

3,5- 4 yaşlarındaydım. Radyoda Rodrigonun Gitar konçertosunu duydum. Annemle babam bir yere turneye gittiler. Babam kanun sanatçısı Ahmet Canevi. Döndükleri zaman radyoda dinlediğim konçertoyu baba böyle bir şey duydum dedim. Çok güzel bir şeydi dedim. Nerede dinleyebiliriz bana bunu bul dedim. Oradan babam bir daha söyle bakayım dedi ben yaptım. Hatasız bir şekilde hafızaya kaydettiğim kadarıyla yaptım. Ondan sonra babam başladı ağlamaya gittiler annemle sarıldılar falan. Ben hayal meyal hatırlıyorum bunları. Bir hafta sonra tekrar Ankara'ya gittiler. Dönüşte bana gitar, def getirmişler. Çünkü ben hep oraya buraya vuruyorum diye. Onun bunun taklidini ediyorum.  Oradan müzik olayı anne baba hem de benim ailemde herhalde ailesinde değişik tarz müzik dinleyen insanların çok olduğu ailelerden bir tanesiyiz. Dayılarım Boney M. Muhammet Abdül Vahap dinlerdi. Ümmügülsüm dinlerdi, Nusret Fatih Alikan dinlerdi. Bunlar çok önemli bir müzisyenlerdi. Sonra kayıt yapan teypler çıktı 45’lik 90’lık 60’lıklar. Ondan sonra ben nerede ne duyuyorsam gidip onları taklit ediyordum. Ondan sonra TRT çocuk korosu, TRT gençlik korosu, TRT gençlik korosundan sonra kadrolu eleman alınacak artık fakat gençlik korosundan olan elemanları sınava tabi tutmayacaklar demişlerdi. Biz de gittik sınava tabi olmayacağız havaları. Gittik ki dediler ki istisna kitle olacak. Bunu neden anlatıyorum? Hani bir yere gelirken hayatta hep acıları yaşamıyorsunuz ya da hep atakları yaşamıyorsunuz düşe kalka bir şeyler yaşıyorsun. Kayıplar olabiliyor kazançlar olabiliyor. Bundan bahsediyorum. TRT gibi bir kurumda bile hani baktığınız zaman hani bize çok değer veren bir kurum gerçekten öyle biz o zamanlar benim anlattığım tabii ki 25 sene öncesi falan yani o zaman TRT’ye girmek gibi bir hayali olan bir çocuksun. Oradan hayallerin yıkılıyor giremedik kadroya. Sonra ortaokul ve liseden sonra şunu düşündüm. Ben dedim artık dedim sokakta dedim paramı kazana biliyorum dolaşıyorum iş arayarak, iş bularak ekmeğimi paramı kazanarak bunu yapabildiğine göre dedim bu da kimseye örnek olmasa bu benim yaşantım da benim algılamam hayatı ona göre de verdiğim tepki özel. 9-10 yaşında da anne ile baba ayrıldıktan sonra parçalanmış bir ailenin çocuğu olarak bende iki tane küçük kız kardeşimle beraber biraz savruluyor insan ister istemez bundan da eğer bir şey çıkarırsan ne ala tabii ki insan kendini yetiştirmekle görevli. Bu hayatta ne kadar fazla kendimizi geliştirebilirsek öğrenebilirsek o.  Eğitimlerden sonra ben liseyi bitirdikten sonra dedim ki herhalde üniversiteye gitmesem olur. Çünkü üniversite sınavına girmeyi düşündüğüm okullardaki çoğu hoca, müzik hocası veya dekanı, rektörü annemin veya babamın bir yerde müzik hayatında karşılaştıkları selamlaştıkları akranları aynı zamanda. Sen bilirsin dediler o zaman gitmeyeyim dedim. Ondan sonra işte o bar senin o gazino senin şu kulüp senin falan filan canlı müzik… Kendi orkestralarımı oluşturdum. Şu an Türkiye'de çok önemli müzisyenlerle benim 25 sene önce 30 sene önce hepimiz 15-18 yaşlarında iken karşılaşıp birlikte bir kaç ay çalışmışlığımızda vardır.

Hani şöyle söyleyeyim birçok sanatçı şarkıcı kitap çıkarıyor. Ben hayatı yaşadım sonuna geldim son durak burada yazar oldum falan diyorlar. Sizin ileriye dönük kariyer hedefleriniz nelerdir?

FİLM MÜZİKLERİNDE SESİMİN KULLANILMASINI İSTERİM

Bu soruyu o anki atmosfer için sorulan bir soru. Bu soruyu yarın sorsanız değişir. Dün sorsaydınız daha değişik olacaktı şu an sorulan soru olarak baktığımda. Birçok film müziğinde mesela sesimin kullanılmasını isterim. Kariyerimdeki yol çizgilerine böyle bir şey eklemek isterim.

 Şu anki müzik kalitesi bakımından nasıl buluyorsunuz ülkemizi. Magazinsel gibi görünen müzik türleri çıktı ortaya anlaşılması zor müzikler neler söylemek istersiniz?

Dünyanın en çeşitli, en renkli, en zevkli müziği bizim Türk müziğimiz. Yani halk müziğimize çeşitlemeler katılıyor yeni araştırmalar katılıyor. Hiçbir şey durduğu yerde durmuyor.  Daha ileriye dönük, daha lezzetli ve daha zevkli nasıl ben bunu tınlatabilirimin çalışmalarını duyuyoruz hep beraber. Buradan çıkınca düğün, yarın sonraki gün her dakika radyomuzda, arabamızda, televizyonumuzda, televizyonlardaki reklamların cıngıllarında bile… Öyle bir araştırma içerisindeyiz ki hani şu an eleştiri değil keşke bilinç biraz kalksa ki kalkacağına inanıyorum ben yavaş yavaş 10 sene 20 sene öncesi gibi değiliz aslında. Çok özür dileyerek kıskanma birazcık hasetlenme gibi olayların da azalmaya başladı artık kendin yeteneği varsa ortaya koyabileceğin yoksa olanı alkışlamaya başlayacağı döneme geldik. Evet, o yüzden Türkiye’de ki müziği eleştirmek gibi bir durumum olamaz. Herkes herkesi eleştirebilir. Eleştirmek kolay. Yapıcı eleştiri olarak şunu tavsiye edebilirim:  Herkes herkesle çalışsın. Bana böyle bir talep de yok olursa tabii ki bana talep gelirse ben her zaman hazırım. Sevgi Demet Akalın ile yaptığım Yekten en güzel örneklerden birisi. Allah razı olsun çok seviyorum değerli kardeşimi ve eşi Okan Kurt’u buradan sevgiler selamlar. Ama iyi ama kötü bir şekilde bir doğru bulunacak ve çok güzel şeyler bunlar hangi tarzın ne olduğu önemli değil açıkçası.

Demet Akalın ile bir düet yaptınız Yekten. Çok dinlendi çok sevildi. Önümüzdeki günlerde yine bir sıngle ya da bir Albüm çalışmalarınız olacak mı?

Bu yıl içerisinde iki single çalışmam olacak önümüzdeki yıl da sürpriz bir proje albüm çalışmasına hazırlanıyoruz. Allah bizi mahcup etmesin.

Müzik ile İlgilenmek isteyen genç yeteneklere tavsiye dinleyicilerin de sizi sevenlere son olarak neler söylemek istersiniz?

Sağ olun var olun değerlisiniz.  Bütün dinleyicilerime, beni dinlemeye devam etmelerini öncelikle yüce rabbimden diliyorum ve devam etmelerini isterim.  Çünkü Ben daha iyi şeyler yapacağım. Müzikle ilgilenen kardeşlerimize arkadaşlarımıza bir şeyler söyleyeceksem: Müziği gerçekten kalbinizde hissediyorsanız, ben şunu taklit edeyim diye yola çıkmıyorsanız. Şurada bir melodi duydum onu yaptım, hadi sen bunu yaptığın 3- 5 arkadaş yürü be dedi diye öyle hissetmiyorsanız yürekte hissediyorsanız... Çünkü burada bu sektörde bu dünyada müzik dünyasında hiç kimse kimseyi sen çok iyisin ah diye üste koymuyor, bir yerlere getirmiyor. Çünkü öyle bir şey olsa dahi, bir gün sonra zaten aynı yerde kalmıyor. Bunun sebebi yaradılış amacı kendini aşmak, kendini ilerletmek. Ne kadar çok müzik dinlersen ne kadar çok şeyi değil birazda işin eğitimini hani hangi notadan, hangi makamdan, hangi usulden gibi o renklerine de dalıp gittiğin zaman zaten senden bir şey çıkmamasına imkân yok. Müziği amaç olarak edinmemiz lazım. Araç olarak yaparsak sektör seni harcar sen müzikten soğursun sonuç bu olur yani.

Şuan aktif konser sahne programlarınız nelerdir? Dinleyicileriniz merak eder?

Aktif olarak sahne çalışmalarım yurt içi ve yurt dışı devam ediyor. Mart ayında Hollanda Avusturya Diyarbakır, İstanbul ve İzmir’de dinleyicilerimle buluşacağız sevgiler selamlar… Kendinize iyi bakın. Görüşmek üzere.