Merhabalar, Ersagun Üstündağ kimdir?

Güzel bir (13 Mayıs) Mayıs sabahında Adana'nın Ceyhan ilçesinde dünyaya gelmişim. Kulağıma adım Hüseyin Ersagun olarak okunmuş. İlk ve orta öğrenimi Osmaniye özel Bahçeli Koleji'nde tamamladım. Sonra Selçuk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünü bitirdikten sonra öğretmenlik yapmaya başladım, halende mesleğimi yapmaya devam etmekteyim. 

Yazarlığa nasıl başladınız?

İnsanlar yaşadıklarıyla yazar derler, bende yaşadıklarımdan sonra kendimi kağıda dökmeye başladım. Kimseye haykıramadıklarımı belki de...

Eserleriniz nasıl doğdu? Neler anlatıyorsunuz?

Eserlerime şiir olarak başladım. Aşk üzerine şiirlerdi, imkansız aşkı anlatan aşkın acı ve kırık kalemi olarak buldum kendimi… Zira acıdan beslenen bir yazar olarak hüznü anlatmayı seçtim diyebilirim. 

Edebiyat öğretmenisiniz, öğrenci motivasyonu için de, biraz daha duygusal, kalbi kırık cümleler  içeren kitaplarınız da var. Bu geniş yelpazeyi neye borçlusunuz?

Öğrenciler için olan kısmı şüphesiz mesleğimin gereği, diğerleri yaşadıklarımdan edindiğim tecrübeler diyelim.

"Attila", "Darp" ve şimdi yeni çıkan "Kursad", Türklüğü anlatan kitaplar serisine başarıyla devam ediyorsunuz. Eserleriniz yok satıyor, nerdeyse tüm dünyanın kuyruk acısının olduğu, belki de içten içe düşmanlık besledikleri bizleri, geçmişten bugüne gerçek Türkleri mi anlatıyorsunuz ve de bize uygulanan zulümlere karşı yapılması gerekenleri?

Kesinlikle! Türk milletinin bir ferdi olduğum için elbette kendi ırkımı anlatmak tercihim. Bu kafatasçılık ya da faşistlik değil hoca Ahmed Yesevi’nin dediği gibi; din seçim, Türklük kader ben de kaderimi yaşıyorum ve yazıyorum gerçek Türkleri anlatıyorum. Türk mitolojisine ilgi duyuyorum geçmişle günümüz gerçekliğini birleştirip kuruguluyor .Türklük üzerine oynanan oyunları gözler önüne sererken de kutlu tarihimizi elimden geldiğince yeni nesile aktarmaya çalışıyorum. "Kürşad" da tam olarak böyle ki ulu Bilge Hüseyin Nihal Atsızı burada saygıyla yad ediyorum onun verdiği asıl adı Çin kaynaklarında "Aşina chie shih shuai" diye geçen gerçek bir Göktürk karakterini tarihinden bahsettikten sonra günümüze getiriyor ve Doğu Türkistan’da yaşanan zulmün gözler önüne sererek soydaşlarımın sesini dünyaya duyurmayı amaçlıyorum. 

Sosyal sorumluluk projelerine de katılıyorsunuz, seminerler veriyorsunuz, anlatır mısınız?

Gençlik ve Spor Bakanlığı projeleri kapsamında gençlerle buluşuyor şiir üzerine konuşuyoruz. Herkesin bir aşkı ilşaki var ki gençlerle bu konuda konuşmak onlara rehber olabilmek beni mutlu ediyor 

Adana doğumlusunuz ama Eskişehir’de yaşıyorsunuz. Tam bir öğrenci şehri olduğu için mi tercih ediyorsunuz?

11 yıldır Eskişehir’de yaşıyorum. Çevrem arkadaşlarım burada elbette güzel bir şehir olması da önemli bir etken...

Hedefleriniz neler?

Genç nesillere ve yarına Türklük adına ne kadar güzel bir şey bırakabilir, tarihimizle ne kader gurur duydutabilirsem benim için yeterli. Bana da belki atsız ataya dedikleri gibi, "vaktiyle bir Ersagun varmış var olsun derler" o zaman amacıma ulaşmış olurum. 

Türk dünyasının birleşmesinin önündeki engel sizce nedir? Aşılamaz mı?

Türk dünyasının birleşmesi önünde bir engel global olarak var şüphesiz dünya bizim bir araya gelmemizi istemiyor, ayrıştırmaya çalışıyor. Azeri, Kazak, Özbek diye sınıflandırma yapıyor ama hepsinin ortak bir ismi var o da Türk, ve Turan birliği…Bir gün muhakkak kurtulacaktır Ziya Gökalp’in dediği gibi "Vatan ne Türkiye’dir, Türklere ne Türkistan vatan müebbet bir ülküdür Türklere Turan"...

Geleceğimizi nasıl görüyorsunuz? 

Türkiyem yeni yeni kabuğundan sıyrılıyor. Dünyada söz sahibi olacağımız ve kartları yeniden masada dağıtan taraf olacağımıza inanıyorum. Bu bizim genimizde var. Bakın Göktürkler’e, Uygurlara, Selçuklulara ve nicelerine; bu bizim genimizde var…

Gençlere önerileriniz neler olur?

Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün ilkelerini benimseyen Türklüğe sahip çıkmış olur. Mustafa Kemal’den asla vazgeçmesinler, asla  unutmasınlar… Daha güzel öneri olabilir mi?