RÖPORTAJ: AYŞENUR MAMA

Yeminli Tercüman Mustafa Şan ile mesleki kariyerine dair konuştuk. Keyifli sohbetimiz sizlerle…

Öncelikle sizi tanımak isteriz. Mustafa Şan kimdir?

16 Aralık 1993 tarihinde Kahramanmaraş’ta doğdum. İlk ve orta öğrenimimi memleketimde tamamladıktan sonra üniversite eğitimim için Kafkas Üniversitesi’ne gittim. İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümü mezunuyum. Hayatında çok radikal kararlar alan biri olarak bu kararları uygulamayı ve bir o kadar da yenilikçi yaşamayı seven biriyim. İngilizce’ye ilkokul yıllarında başlayan merakım, beni hep farklı olmaya sürükledi ve bir insanın normal yaşamında bulamayacağı fırsatları bana sundu. Eğitimim süresince yurtiçinde ve yurtdışındaki farklı üniversitelerde eğitim alma imkânım oldu. Eğitimim süresince 17 ülkeyi ve 59 şehri gezme fırsatım oldu. Polonya ve Bosna Hersek, uzun süreli yaşadığım ve üniversite eğitimimi tamamladığım ülkelerden bazıları. Yine Türkiye’de işimle ilişkili olarak Anadolu Üniversitesi Adalet bölümünde okumaktayım. Şimdi ise bunca yıllık eğitimin verdiği birikimlerle şahsıma ait olan İnterpol Tercüme & Vize Danışmanlık Merkezi’nde Adliye ve Noterlik İngilizce-Almanca Yeminli Tercümanı olarak iş hayatımı sürdürmekteyim.

Yabancı dil bölümünü tercih etmenizdeki etkenler nelerdi?

Aslında bu serüven, ilkokul yıllarıma kadar dayanmakta. “Bir çocuğun hayattaki en büyük şansı, küçükken iyi bir öğretmene denk gelmesidir.” sözü benim hayatımı açıklayan en iyi örnektir. İlkokul yıllarında öğrenmeye başladığım İngilizce, öğretmenimin de desteğiyle gelişti ve bende daha da ilgi çeker bir hal almaya başladı. Daha sonra lise eğitimimi tamamladığım Mehmet Gümüşer Anadolu Lisesi’nde ise yabancı dil sınıfının açılması, bugünkü Tercümanlık hayatımın temellerini oluşturdu. Bölüme ilk başladığımda çok zorlandım; çünkü ben, bölüme sonradan dâhil olmuştum ve eksiklerimle birer birer yüzleşiyordum. Üniversite sınavlarına hazırlık sürecimde ise bu açığı azimli çalışmalarım sonucunda telafi ettim. Üniversite tercih dönemimde ise rehber öğretmenimin “Hayatta ilk gelen, fırsattır Mustafa. İkinci bir şansın olmayabilir.” sözü; beni bugün ben yapan, karşılaştığı her durumu fırsat bilen, ikinci bir şans için riske girmeyen bir birey haline getirdi. Bu fırsatlarda yabancı dil bölümünde okuyor olmanın katkısı da göz ardı edilemez. Sonuç olarak yabancı dil bölümünü tercih etmemdeki başlıca etkenler, öğretmenlerim ve yabancı dillere olan merakım oldu.

Eğitiminiz süresince nelerle karşılaştınız? Eğitiminizde sizi tercümanlığa yönlendiren etkenler neler oldu?

Şu anda şahsıma ait işyerimde İngilizce ve Almanca Yeminli Tercümanı olarak hizmet vermekteyim. Kafkas Üniversitesi’nde okuduğum dönemde eğitim hayatımda ise bir ilki başardığımı söyleyebilirim. Çok şanslı bir öğrenciydim, bir o kadar da çalışkan. Dil bölümünün vermiş olduğu imkânları değerlendirerek Kafkas Üniversitesi’nde başladığım İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümünün 1. sınıfını Kafkas Üniversitesi Kars’ta; 2. sınıfı Erasmus Değişim Programı ile Higher Vocational State School in Wloclawek Polonya’da; 3. sınıfı Farabi Öğrenci Değişim Programı ile Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Türkiye’de; 4. sınıfı ise Mevlana Öğrenci Değişim Programı ile özel bir üniversite olan International University of Sarajevo-Bosna Hersek’te tamamladım. Bölümümden iyi bir derece ile mezun oldum. Eğitimim süresince Batı Avrupa bölgesinde ve Balkanlar’da aktif çalışma fırsatlarım oldu. Bölümümüzün bize sunduğu iş imkânları arasında Akademisyenlik, Öğretmenlik, Turist Rehberliği ve Tercümanlık gibi meslekler vardı. Tüm eğitimlerimi tamamladıktan sonra bunca birikimi aktif olarak kullanabileceğim iki seçeneğim vardı. Ya dilbilimci olacaktım ya da Tercüman; çünkü aktif olarak çalışabileceğim, kendimi güncel tutabileceğim alanlar bunlardı. Ben, ikincisini seçtim; ama mesleğime başladıktan sonra her ikisinde de dilin kökenini bilmek gerektiğini gördüm. 

Yeminli Tercüman kimdir, neler yapar?

Yeminli Tercüman, üniversitelerin ilgili bölümlerinden mezun olduktan sonra yabancı dillerini gösteren üniversite düzeyindeki diplomaları ile birlikte kişilerin adliyeler ve noterler huzurunda yemin ederek Yeminli unvanını almasıdır; ancak tercümanlığımızı sürdürmek istediğimiz dillere iyi hâkim olmamız gerekiyor; çünkü Yeminli unvanını aldıktan sonra bize gelen tercümeler, sorumluluk ve bir o kadar da titizlik gerektiriyor. Yemin almamızdaki en büyük sebep ise kişilerin veya kurumların kendi özel ve gizlilik içeren bilgilerini bizimle paylaşıyor olmalarıdır. Bu yüzden ana dilden hedef dile tercüme ettiğimiz her cümle, artık bize aittir. Olası adli ve idari tüm çeviriler karşısında biz, sorumlu tutulmaktayız. Yaptığımız işler arasında tüm resmi evrakların ve hukuki işlemlerin tercümeleri yer almaktadır. Bunların yanı sıra kişilerin şahsi evraklarının ve eğitim belgelerinin tercümelerini de yapabiliyoruz. Çalışmalarımızı sürdürdüğümüz diğer alanlar ise Ardıl tercümeler, Simultane Çeviri, Film ve Altyazı çevirileri, Tıp, Medikal, Hukuk ve Eğitim tercümeleridir.

Yeminli Tercümanın çalışma alanları nelerdir?

Yeminli Tercüman, belirli bir kuruma bağlı olarak veya bağımsız olarak kendi iş potansiyelini oluşturabilir. Yeminli unvanımızı aldıktan sonra noterler ve adliyelerdeki dosyalar için görevlendirilebiliyoruz. Bağımsız olarak ise kendi işletmemizi kurup, bireysel veya kurumsal olarak farklı sektörler için hizmetler verebiliyoruz. Şu an şahıslara ve kurumsal firmalara hem yabancı dil çalışmaları hem de tercüme hizmetleri sunmaktayız.

Tercümanlığa karar vermeden önce farklı alanlara yönelmeyi düşündünüz mü?

Üniversiteye ilk başladığımda öğretmen olmayı düşünerek İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümünü tercih etmiştim; ancak 2. sınıfa geldikten sonra gördüm ki kendimi daha çok geliştirerek kendim için daha uygun mesleklere karar vermem gerektiğini anladım. Öğretmenlikten vazgeçmiş değilim, hâlâ bildiğim dillerde tercüman bakış açısıyla yabancı dil eğitimleri veriyorum. Dil alanındaki meslekleri keskin hatlarla ayıran bir etken olmadığı için hepsi iç içe, diyebiliriz; çünkü ben de Tercüman olmak isteyenlere veya birlikte çalıştığım tercüman arkadaşlarıma hizmet içi eğitimler çerçevesinde “Tercüme Nasıl Yapılır?” konusuna dair eğitimler vermekteyim. Aslında öğrenmek ve öğretmek bizim işimizin doğasında var. 

Yaptığınız ilk çalışmalarınızdan bahseder misiniz?

Tercümanlık alanındaki ilk yurtdışı çalışmam Bosna Hersek’te Katar Airways adlı havayolu firmasının İnsan Kaynakları departmanı ile düzenlenen bir organizasyon üzerineydi. Yurtiçindeki ilk çalışmam ise Çanakkale’de yürütülen yazılı bir dava tercümesiydi. Her iki çalışma da benim için çok önemli etkenler; çünkü dünyaları da verseniz yapmış olduğunuz ilk işlerin heyecanı çok farklı.  

Mesleğinizin ilerleyen yıllarında hangi alanlarda çalışmayı planlıyorsunuz?

Dünya üzerindeki tüm milletlerin iletişimini sağlamak, öncelikli hedefim. Tercümanlık ise ucu açık bir meslek. Hiç şüphesiz ki hangi alan olursa olsun, yabancı dile ihtiyaç duyulan her yerde mesleğimi icra edebiliyorum. Tabii ki benim de planladığım belirli çalışma alanları var. Muhakkak ki bunun başında hukuk çalışmaları geliyor ve şu anda bunun üzerine yoğunlaşmış durumdayım. İlerleyen süreçte ise kendi mesleğim ve hukuk üzerine bir kariyer planladığımı söylememde bir sakınca yok.

Şimdiye değin herhangi bir basılı eseri tercüme ettiniz mi?

Basılı eserlerin tercümesi uzun soluklu ve birazda sabır isteyen bir iş. Bir kitabı başından sonuna dek tercüme etmedim; ama 2017 yılında Ender Haluk Derince’nin “Papatya Kokulu Hikâyeler” adlı kitabındaki “Bir Parça Sevgi ve İnsanlık” ve “Önce Kendine İnan” adlı hikâyelerin çevirisini yapmıştım. Hâlâ iletişimde olduğumuz yayınevlerimiz ve yazarlarımız mevcut. Bundan sonraki süreçte de buna benzer çalışmalarımız olacaktır. Bu doğrultuda yazarlarımızın sesini tüm dünyaya duyurmakta kararlıyız, diyebilirim.

Mesleğiniz, şimdiye değin size neler kazandırdı?

Bu yıl itibariyle mesleğimde 4. yılıma giriyorum. Mesleğimde kazandığım tecrübeler, eğitim hayatımda edindiğim teorik bilgilere taç oldu, diyebiliriz; çünkü bir işi bilmek ve onu faal olarak yapmak, gerçekten çok farklı. Bu zamana dek mesleğimin bana sağlamış olduğu en büyük kazanç, hayata farklı pencerelerden bakmak oldu. Şöyle güzel bir söylem var: Bir dil, bir insan demektir. Yapmış olduğum İngilizce ve Almanca dillerindeki tüm tercümelerde bunu yaşadım ve halen yaşamaktayım. Tercümesini yapmış olduğunuz çalışmanın karşı dilde neler ifade ettiğini ve nasıl tabir edildiğini öğrenmek, sizin normal yaşantınızda olaylara farklı bir pencereden bakabilmenizi de sağlıyor. Bu da mesleğimin bana kattığı en güzel avantajlardan bir tanesi.

Meslektaşlarınıza ve Yeminli Tercüman adaylarına hangi tavsiyelerde bulunabilirsiniz?

Söylemeden geçemeyeceğim; şu bir gerçek ki bir dili biliyor olmanız, o alanda tercüme yapabileceğiniz anlamına gelmiyor. Gerçekten o dile hâkim değilseniz tercümesini yaptığınız bir cümle, hedef dilde farklı anlamlarla sonuçlanabiliyor. Tercüman olmak isteyen tüm arkadaşlarıma tavsiyem, öncelikle çalışacakları dile hâkim olmaları ve tecrübe edinebilecekleri bir alanda kısa süreli de olsa çalışmalar yaparak kendilerini görmeleridir. Yoksa meslekte zorlanmaları kaçınılmaz bir hal alacaktır. Bunu birçok kez tecrübe ettik, yaşadık ve gördük.

Son olarak gazetemiz okurlarına neler söylemek istersiniz?

Öncelikle gazetenizde farklı mesleklere böyle bir bölüm ayırıyor olmanızdan dolayı sizlere teşekkür ederim. Gazetenizi takip eden bir okuyucu olarak insanları meslekler hakkında bilgi sahibi ediyor olmanız mutluluk verici. Sevgili okuyucularımıza ise farklı diller öğrenmeleri ve gelecek nesillerimizi buna teşvik etmeleri için ricada bulunmak istiyorum. Saygılarımla…