RÖPORTAJ: AYŞENUR MAMA

Başarılı yazar Murat Ertav ile yazın hayatına ve “Sadece Sen” adlı kitabına dair konuştuk. Keyifli sohbetimiz sizlerle…

Öncelikle sizi tanımak isteriz. Murat Ertav kimdir?

Merhaba, ben Murat Ertav. 20.01.1986 tarihinde Samsun’da doğdum. Dört kardeşin en küçüğüyüm ve orta okul mezunuyum. Yirmi yılı aşkın zamandır sanayi sektöründe cnc cam operatörü olarak görev yapıyorum. Sıradan, herhangi biriyim. Şuan evli ve iki çocuk babasıyım. İstanbul Büyükçekmece'de ikamet ediyorum. Hayatım boyunca sıradanlığı kabullenemedim, hep farklı ve daha değerli işlerle meşgul olmayı kendime şiar edindim. Yeteri kadar imkânım olsa kitap yazmanın yanı sıra senaryo ve skeç de yazabilirim yalnız imkânlarımın kısıtlı olması nedeniyle hayatımı devam ettirmek için kâğıt kalemin değil makine başında olmam gerekiyor ve bunlar, sadece gönül dünyamda sessiz ve üstü tozlu kalıyor. Her şeye rağmen Allah'a şükürler olsun ki böyle bir çalışmayı insanlığa sunabildim. Umarım, okuyan herkes nasiplenir.

Yazın hayatınız nasıl başladı?

2017 yılının son aylarında düzenlenen Tüyap kitap fuarında sayın yazar Şermin Yaşar'ın “Tarihi Hoşçakal Lokantası” isimli kitabını üç saat boyunca sıra bekledikten sonra kendisinden imzalı olarak aldım. O gün “Ben de bir kitap yazacağım.” diye kendime söz verdim ve tam üç yıl devam eden zaman zarfında kitabımı nihayete erdirebildim. Kitabın bu kadar uzun sürede yazılmasının sebebi; başıma gelen iş değişimleri, hastalıklar, birtakım musibetler ve günümüzde yaşam şartlarının bir hayli zor olmasıydı. Eğer imkân olsaydı çok daha kısa zamanda kitabımı sizlere sunabilirdim; ama her şeye rağmen Allah’a hamd ü senalar olsun ki kitabımı bitirebildim ve bundan dolayı çok mutluyum. Beni daha da mutlu eden; “Sadece Sen” projesinin bir üçleme olması, yani anlatılan hikâyenin devamı olacağı. Allah’tan tek muradım, bu seriyi bitirebilmem için ömür ve imkân.

Yazarken nelerden esinlenirsiniz?

Hayal gücü çok güçlü olan biriyim ve dünyayı olduğundan daha güzel bir yer olarak tahayyül edebilen herhangi bir şey, ilham kaynağım olabilir. Bu; bazen bir şahıs olabilir, bazen de bir nesne ve gerçekten de dünya olduğundan çok daha güzel bir yer olabilir, ben buna inanıyorum. Hayalini kurduğum güzel bir dünya, en büyük ilham kaynağım. Zaten ele aldığım hikâyede her şeyin daha güzel olabilmesi vurgulanmıştır.

Şubat ayında okurlarla buluşan “Sadece Sen” adlı kitabınızdan bahseder misiniz? Bu kitabı neden yazdınız?

Henüz çocukken küçük kız kardeşi ve annesi ölen kahramanımızın edebiyat mezunu olduktan sonra atama beklerken Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi’nde “Saadet Kaynağı Namaz” isimli konferansa konuşmacı olarak davet edilmesi ve bu süreçte orada ilk defa âşık olması, akabinde âşık olduğu kişiye evlenme teklif etmesi, konferansın etkili olması hasebiyle Bolu Anadolu Lisesi’nde sözleşmeli öğretmenliğe başlaması, evlenme teklifi ettiği ailenin fetö terör örgütü ile ilişkilerinin ayyuka çıkması sebebiyle de ailenin ortadan kaybolması, kahramanımızın çok sıkıntılı zamanlarında Bolu'da öğretmenlik yapmaya mecbur kalması, bu eğitim-öğretim döneminde birçok badire atlatması ve en nihayetinde de 20 Nisan’da peygamber efendimizin (s.a.v.) kutlu doğum haftasında tekrardan Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi’nde haftanın önemine binaen konferans vermesi ve bu konferansın sonunda da âşık olup evlenme teklif ettiği kızı bulmasını anlatıyor kitap.

Kitabın önsözünde yazıldığı üzere;

Bu çalışmada peygamber efendimizin nasıl insanlığın kurtarıcısı olduğunu, onsuz hiçbir şeyin anlamı olmadığını, bilhassa O’nu anlamanın, O’nu anlatmanın ve O’nun tarif ettiği gibi yaşamanın hayatta yapılması gereken en mühim iş olduğunu anlatmak istedim. Allah u Teâlâ’dan tek muradım, bu çalışmayı makbul kılarak insanlara faydalı olmasını sağlamasıdır.

“Sadece Sen” okurlara hangi mesajları vermeyi amaçlıyor?

Bu kitap; biz insanların her ne yaşta, her ne makamda ve her ne koşulda olursa olsun Allah'ın istediği gibi yaşayabilmesinin mümkün olduğu, Allah'ı razı etme hususunun insanın hevâ ve heveslerinden, kendi istek ve arzularından ödün vermeden de mümkün olduğu, bu minval üzerine yaşamanın aslında hiç zor olmayıp tam aksine en büyük saadet olduğu, son olarak da insanlara faydalı olmanın yapılması gereken en mühim iş olduğu mesajını veriyor.

Kitabın ismi, nereden geliyor?

Kahramanımızın hayatı boyunca sadece O'na âşık olması hasebiyle kitabın ismi “Sadece Sen” oldu.

Kitap, beklediğiniz başarıya ulaştı mı?

Bu çalışma dini bir roman, okuyan herkesin nasiplenebileceği ve sebeplenebileceği güzel bir çalışma ve bu; Allah katında Salih, yani güzel bir amel. Hiçbir başarıya imza atmasa da kimse okumasa da hiçbir değer görmese de ebedi bir hayatta Allah'a sunabileceğim bir şey. İşte bu, başarıların en faziletlisidir. Allah, makbul buyursun. Âmin…

Kitabınızı bir okur gözünden nasıl değerlendirirsiniz?

Kitabın her paragrafını, her satırını kendim yazmama rağmen defalarca okudum ve her okuduğumda başka bir ilim öğrendim. Sonrasında “Ben; bu mısraları nasıl yazmışım, hangi ruh haliyle yazmışım?” diye düşünüp durmuşumdur. Hakikaten nasıl ki hepimizin evinde bir İslâm ilmihali kitabı, bir namaz hocası kitabı veya küçük bir abdest gusül kitabı bulunuyorsa bu eserin de bulunması gerek; çünkü bu eser, bizi yaşadığımız zamanda yaşanması gerektiği gibi anlatıyor. Çevremdeki dostlarıma kitabımı hediye ettiğimde geri dönüşleri hep övgü dolu ve hep methiye olmuştur. Onlara çok teşekkür ederim.

Yazarken örnek aldığınız, izinden gitmeyi hedeflediğiniz yazarlar var mı?

Yazarlık hususunda beni harekete geçiren sayın yazar Şermin Yaşar, örnek alınacak başarılara imza atmıştır ve benim gönüldaşım olan sayın Hikmet Anıl Öztekin, örnek alınacak biri olmasının yanı sıra izinden gitmeyi hedefleyebileceğim müstesna kişilerdendir. Allah'tan bir isteğim de ölmeden bu güzel insanlarla tanışma ve sohbet edebilme fırsatı yaratmasıdır.

Hazırlık aşamasında olan farklı bir eseriniz var mı?

Dediğim gibi “Sadece Sen” projesi, bir üçleme olacak. Yani hali hazırda iki tane daha kitap yazacağım. Hatta ikinci kitabıma başladım yalnız söylediğim gibi bu eserlerin hayat bulması için ömür ve imkâna ihtiyacım var. 

Sabah 08:00'da işbaşı yapabilmek için 06:45'te evden çıkmam gerek. Hal böyleyken 06:15'te kalkmam lazım ve pandemi sebebiyle çalışma saatlerindeki revize sonucu 08:00'daki işbaşı saati, 07:00'a alınmıştır. Dolayısıyla 05:45'te evden çıkmam lazım ve 05:15'te kalkmam lazım.

Hal böyle olunca insanın sosyal verimliliği bir hayli düşüyor. Akşam olup eve geldiğimde ağır sanayi sektöründe çalışmam hasebiyle vücudum bir hayli yorgun düşüyor; ama her şeye rağmen Allah'ın izniyle “Sadece Sen” projesini tamamlayacağım.

Son olarak gazetemiz okurlarına neler söylemek istersiniz?

Peygamber efendimizin (s.a.v.) bir hadis-i şerifini hatırlatabilirim:

İki günü eşit olan ziyandadır.

Yani gerek uhrevi gerek dünyevi işlerimizde devamlı çalışmalı ve üretken olmalıyız. Hayatın önünüze koyduklarıyla yetinmeyin, Allah'ın helal dairesi içinde nasibinizi önce teşhis edin ve sonra o nasibinizin peşinden koşun. Allah'ın salih kullarına vaat ettiği cennette buluşma ümidi ile… Allah'a emanet olun. Selâm ve dua ile…