Tüm dünya, çağın en büyük sorunu olan “CORONA PANDEMİSİ” ile uğraşıyor. 

Ben de tüm insanlığı etkileyen bu virüsten randevu aldım. Kendisi ile net ve açık sorular sorarak, birinci ağızdan aldığım bilgileri paylaştım. 

Önce kendimi tanıtayım. Yarım asıra yakın tıp doktorluğu yaparak çocukların sağlığı, gelişmesi, büyümesi ve değişmesi konularında çalışıyorum.

Bunca yıllık bir çalışmadan sonra birgün hastalardan uzaklaşacağımı düşünmemiştim. Ta ki son 4 ay içinde sen gelip hepimizi tehdit edene dek. Ben 72 yaşını geçmiş bir hekimim. Ayrıca aileden kazanılmış bir şeker hastasıyım. Yani anlayacağın, sizin en çok benim durumundakilere zarar verdiğini bilenlerdenim. 

Öncelikle bize kendini tanıtabilir misin?

Geçmiş olsun. Ben artık herkesin de bildiği gibi ancak elektron mikroskobu İLE görülebilen, kimine göre canlı, kimine göre CANSIZ sayılan bir organik yapıyım. Tüm canlılardaki gibi protein, yağ, nükleik asit, karbonhidrat içeren bir yapım var. Siz insanlar hem DNA hem de RNA içeren bir genetik yapıya sahipsiniz. Biz ise sadece RNA yapısında bir genetik yapıyız. 

Biz sizden çok daha önce bu dünyada var idik. Yani sizden 3 milyar yıl daha yaşlıyız. Tek hücreli canlılar ve virüsler aslında dünyanın ilk canlıları sayılırız. Biz yaşayabilmek için size muhtacız. Yani ancak insan, hayvan, bitki hücreleri içine girersek yaşayabiliriz. Bu nedenle bazıları bizi cansız sayar. 

Anlayacağınız biz virüsler çok seçiciyizdir. Sayılamayacak kadar çok çeşidimiz vardır. Örneğin ben şu anda siz insanları seçtim. Sizlerin hücrelerine yerleşip çoğalarak varlığımızı sürdürüyoruz. 

Biz insanlar şöyle böyle yaşarken neden durup dururken gelip bizi seçtiniz? Zaten bir çok sorunla uğraşırken bir siz eksik kalmıştınız? Umarım anladınız. 

Çok iyi anladım. Peki ben size bir soru sorarak yanıt vereyim. Siz insanlar birlikte yaşadığımız doğanın özelliklerini biliyor musunuz? Yanıt vereyim. Bilmiyorsunuz. Sizin yaklaşık olarak 500.000 yıldır bu dünyada yaşadığınızı biliyoruz. Çünkü biz sizlerin sayesinde yaşamımızı sürdürüyoruz. Sizin yazıyı bulalı daha ancak 5000 yıl olduğunu, ancak 100 yıldır bilgi çağında olduğunuzu da biliyorum. Siz doğaya saygılı olmadınız. Çok hor kullandınız. Ağaçları, ormanları, hayvanları, bitkileri yok ettiniz, suları kirlendirdiniz, savaşlar çıkardınız, her bulduğunuz şeyi harcadınız, israf ettiniz, azla yetinmediniz, sadece kendinizi düşündünüz. Yeşil alanları tahrip edip yerine devasa binalar diktiniz. Doğanın devamlı kendini tekrar edeceğini düşünmediniz. Demek istediğim eskiden olduğu gibi biz virüs ve bakterilerin zaman zaman gelerek sizlerin hücrelerine saldıracağımızı düşünmediniz. Oysaki doğa kanunlarından biri budur. Bu sırada bizler gündemdeyiz. Sizin deyiminizle “KORONA PANDEMİSİ” günlerindeyiz. Siz doğaya saygınızı azalttıkça bizler ortaya çıkacağız. Doğa İLE savaşılmaz. Doğa verdiğini daima alır. Doğada merhamet yoktur. Uzlaşı vardır. Biz virüsler ve bakteriler bunu iyi biliyoruz. Sizler ise daha öğrenmedisiniz. Öğrenme olasılığını da az görüyorum. 

Sizler kadercisiniz, bilimin, doğanın, yaşamın anlamını bilmiyorsunuz. Ön yargılarınız, bağnazlığınız, dogmalarınızdan kurtulamıyorsanız. Doğaya saygınız az olduğu gibi birbirinize saygınızda az. Düşünmek, yaratmak, hayal kurmak, yenilik yapmak, sorgulamak, çalışmak yerine çekişme ve kavgayı yeğliyorsunuz. Bu durumları değiştirmedikçe, bilme saygılı olmadıkça, sabrı, azla yetinmeyi, diğergamlığı, yardımlaşmayı-toleransı sakinliği öğrenmedikçe işiniz zor. Bugün korona yarın başka bir pandemi veya doğal afet ile karşılaşırsınız. Biraz can yakıcı anlattım ama gerçek böyle. Yalnız bu yaşamda HERŞEY birlikte çözümünü de getirir. Sizin anneannenizin sözü var. “Bir musibet bin nasihatten evladır “

Biraz üzücü bir tablo çizdiniz. Ama çözümleri de verdiğiniz için teşekkür ediyorum.

Şu günlerde çok can kaybımız oluyor. Doğaya saygılı olmadığımız İÇİN bir çeşit bedel ödüyoruz. Peki siz nasıl birden bize saldırıya geçtiniz? Yoksa laboratuvar da insanlar sizin genetik yapınızı değiştirip biyolojik savaş gibi bize mi bulaşırdılar?

Siz insanlar bizim yapımızı tanıyalı ancak 100 YIL oldu. Bizi böyle bir mutasyona uğratıp sizlere salacak gücünüz ve bilginiz yeterli değil. Biz küçüğüz ama inanılmaz karışık ve kompleks bir yapımız var. KendimiZi çok kolay değiştirip tanınmayız. Bu nedenle kolay ulaşılmaz,anlaşılmaz özelliğimiz olduğu İÇİN ilaç ve aşıda zorlanıyorsunuz. 

Anlaşıldı. Peki daha ne kadar sürecek bu salgın? Bilinmezlik bizi korkutuyor, panik, izdiham, endişeye neden oluyor. Sanırım yanıtı biliyorsunuz. 

Biliyorum. Bu size bağlı. Biz sizleri çok uzun süre yormayacağız. Bilim adamlarını dinleyin. Biz kalabalık ve içiçe olan ortamları severiz. Kendimizi çoğaltmak İÇİN başınızdaki delik olan her yerden gireriz. El içlerine, buruna, boğaza, göze kolaylıkla yerleşiriz. Küçüğüz ama akıllıyız, hızlıyız, bilgiliyiz. Ama sizin de önlemler almanızı istiyoruz. Şu günlerde el temizliğine,dengeli beslenmeye, uykuya, egzersize dikkat edip evden dışarı çıkmaz iseniz kısa sürede biz zararımızı çok azaltırız. Yani sözün özü sonuç almanız sizin elinizde. 

Sizin çok geniş Bilgi ile donatıldlığınızı bilmiyoruz. Bize nasıl hastalık yaptığınızı açıklayabilir misiniz?

Bunu bildiğinizi sanıyorum. Ama tekrarda yarar vardır. Biz bilinen en küçük yapılardan biriyiz. Genetik bilgiye sahip RNA virüsü gurubundayız. Ayrıca DNA virüsleri de vardır. Sizin Covid-19 diye adlandırdığınız bizler yaklaşık 5 ay önce genetik yapımızı değiştirip (mutasyon) hayvandan insana geçiş yaparak sizleri hasta etmeye başladık. Öksürük, aksırık  yaratarak sizin ağız, burun bölgelerine damlacık yolu ile yerleştik. Buradan kana karışarak en sevdiğimiz yerler olan akciğerlere, kalbe, barsaklara göç ettik. Bu arada sizin savunma hücreleriniz (lenfosit, monoksit, makrofaj, granülosit) bize saldırıya geçti. Böylece Ateş, öksürük, halsizlik, nefes darlığı, terleme, tat -koku bozukluğu, bulantı, ishal gibi belirtiler çıktı. BİZ VİRÜSLER  ASLINDA ÇOK BÜYÜK ZARAR VERMEK İSTEMİYORUZ. ÇÜNKÜ BU BELİRTİLERİN %80’DEN FAZLASI KENDİLİĞİNDEN İYİLEŞECEKTİR. BİZLER ÇOĞALMAKLA BİRLİKTE SİZLERİN DE İYİLEŞMESİNİ SAĞLIYORUZ. BİR ÇOĞUNUZDA BELİRTİSİZ İYİLEŞİYORSUNUZ. AZ BİR KISMINIZ HASTANEDE YATIYOR. ÇOK AZ BİR KISMINIZ İSE HAYATINI KAYBEDİYOR. BU DA ÇOK ÜZÜCÜ BİR DURUM. AMA KENDİNİZİ KORUYUP, HİJYEN KOŞULLARINI UYGULARSANIZ ÖLÜMLER KALMAYACAK VE SALGIN BİTECEKTİR. 

Son sözleriniz umut verici oldu. Koşullara dikkat edersek önü alınacak DEMEKTİR. Bu sorum ise hastanede tedavi görenler. Az sayıda olmakla birlikte Bunlar neden daha ağır hastalanıyor?

Bizim grup virüslerin sizlerde sevdiğimiz özel bölgeler vardır En çok akciğerlerdeki hücreleri SEVİYORUZ. Orada reseptör (almaç) dediğimiz bölgelere geliyor yerleşiyoruz. Anahtar gibi hücreyi açıp yerleşiyoruz. Sıkıca tutunuyoruz. Genetik bilgimizi girdiğimiz hücrelerin DNA’sına verip kendimizi hızla çoğaltıyoruz. Sonra tüm akciğer hücrelerine ve kalp, barsak, Böbrek hücrelerini reseptörlerine yerleşiyoruz. Bu arada sizin hücreleriniz de bize savaş açıyor. Makrofaj, lenfosit, monosit gibi hücreler hem yüz yüze hem de kimyasal, biyolojik maddeler salarak çok yoğun bir savaşa giriyor. Buda dokunun harabolmasına yol açıyor. Savaşın kazananı olmaz derler. Öyle oluyor. Bu savaş sırasında kan hücreleri bozuluyor. Kırmızı kürelerin yapısı bozuluyor. Damarların iç çeperleri zarar görüyor. Bu da damar tıkanıklığı ve organ bozukluğu yapıyor. Yoğun bakım tedavisi gerekiyor. Bu ağır tabloya rağmen iyileşmeler oluyor. 

DEDİĞİM GİBİ BİZİM AMACIMIZ YOK ETMEK DEĞİL KENDİMİZİ ÇOĞALTMAK. SİZLER ÖNLEM ALDIKÇA ÖLÜMLER AZALACAK BİRLİKTE MEMNUN OLACAĞIZ. 

SON SÖZ: Bu pandemi er veya geç sona erecek. Başarı bizlerin elinde. Biz kişisel hijyene, evde kalmaya, sosyal mesafeye (2 metre) dikkat ettikçe başarılı olacağız. 

Bilinçli hareket, sabır, sakin davranış iyi sonuç verecektir.