KT: Erdem bey hoşgeldiniz.Öncelikle klasik olacak ama sizi bilmeyenler için kısaca kendinizi tanıtabilir misiniz.

ET: Nazik davetiniz için çok teşekkürler Kıvanç bey.İstanbul doğumlu tiyatro oyuncusu,yönetmeni , rock müzisyeni aynı zamanda latin ve salon dansları eğitmeniyim.Dionysos Tiyatro'nun Genel Sanat Yönetmeniyim. Ortaokul yıllarında İngilizce Müzikal Tiyatro ile başlayan oyunculuk maceram Şahika Tekand Studio oyuncularına girişimle devam etti.Studio Oyuncularında profesyonel olduktan sonra yutiçi ve yurtdışı uluslararası festivallerde oyuncu olarak yer aldım. Yunanistan,Japonya,Rusya gibi ülkelerde sahne aldıktan sonra değerli dostum ve sanat yoldaşım Işık Tolgay ile Dionysos Tiyatroyu kurduk.İlk oyunumuz Ivan Gonçarov'un romanından uyarladığımız ölümsüz Rus klasiği OBLOMOV'la Ekin Yazın Dostları Küçük Salon En iyi Erkek Oyuncu ödülü(2019) , üç sezondur İstanbul ve turnelerde sahnelemekte olduğumuz John Steinbeck'in dev klasiği Fareler ve İnsanlar ile Ekin Yazın Dostları En İyi Sahne Tasarımı ödülüne(2020) layık görüldük. Diğer oyunlarımız Salaklar Sofrası ve bu sene sahnelemeye başladığımız genç Türk yazarlarından Gazi Tuğrul Ertuğrul'un  Avantegarde , karşıgerçekçi oyunu MEZARCI, ve 18 Yıldır sahnelemekte olduğumuz Rusya Yalta Anton Çehov Ödüllü oyunumuz Bir Delinin Hatıra Defteri'dir.Oyunlarımız İstanbul ve turnelerde yoğun bir tempo içinde devam ederken,kendi yapım firmamız IC Produksiyon Caner Doğruyol'la birlikte  yaptığımız oluşumla çektiğimiz fantastik gerilim filmimiz SIR ile çok  yakında beyazperdeden de sevenlerimize merhaba demeye hazırlanıyoruz.

K.T: Erdem Topuz'un oyunculuk serüveni nasıl başladı ?

E.T: Oyunculuk serüvenim Orta 1. sınıfta Amerikalı Edebiyat ve Tiyatro öğretmenim Billy C.Talbert'ın Kral ve Ben Müzikali'nde 13 yaşında sahne almamla başladı.ikinci sene Neşeli Günler, devam eden yıllarda Batı Yakasının Hikayesi ve Grease müzikallerinde oynadım.Değerli  dostum Işık'la 1989 yılından başlayan ve 33 yıla doğru giden dostluğumuzun derin temelleri de bu oyunlarda atıldı ve bugünlere geldik.Bütün bu çok kalabalık kastlı  oyunları İngilizce orjinalinden  sahnelediğimiz için çok küçük yaşlarda dünya edebiyatının çok önemli örnekleri ile tanıştık.Muhteşem hocamız Billy'nin bizlere küçük yaşlarda kattığı özgüven bugün sizlerin karşısına Dionysos Tiyatro'nun Klasik oyunları ile çıkıyor.Bize sürekli sorulan ama nasıl ? Sorusunun cevabı ilkgençlik yıllarımızda bizi  sanatla ve coşkuyla yoğuran muhteşem bir öğretmenin sihirli dokunuşunda saklıdır. Kendisi Newyorkta'ki evinde de bizi uzun süre ağırlamış ve tiyatro ufkumuzun gelişmesi için bizi Broadway'de bir oyundan diğerine götürmüştür. Mekanın cennet olsun Billy Hocamızın.Kendisini minnet ve özlemle anıyoruz.

KT: Erdem Topuz oyunculuk dışında müzikle de uğraşıyor biraz da bu yönünüzden bahsedelim mi ?

E.T: Tabi memnuniyetle bahsedelim Kıvanç bey. Küçük yaşlardan evimizdeki harika  plakları dinleme ile başlayan müzik yolculuğum beni önce çok yönlü bir müzik dinleyicisi ,sonra kolleksiyoneri sonra da rock müzisyeni yaptı.2000 Yılında kardeşim Derin Topuz'la birlikte kurduğumuz ve diğer grup arkadaşlarımızla oluşturduğumuz rock grubumuz BOŞLUK  Tamamen kendi söz ve müziklerimizden  oluşan debu albümümüz  BOŞ DUVARLAR'ı (ON AIR) Etiketi ile 2006 Yılında dinleyicisi ile buluşturdu. Bu albümde yer alan 'YALAN ' SESSİZLİK isimli iki şarkımıza çektiğimiz klipler Türk tv ve radyolarında dinleyicilerimizle buluştu. 2009 Yılında İkinci Albümümüz Sanal Tanrılar'a çektiğimiz klibimiz Amerikan tv larında da yer alması ilk defa yurtdışı dinleyicisi ile de buluşmamızı sağlamıştır.2015 Yılında da içinde Cem Karaca'nın dev klasiği Tamirci Çırağının  coverına da yer verdiğimiz Aynalardan Kaçamazsın albümümüz üçüncü albümümüz olarak diskografimizde yer almıştır.Tabi bu albümler ile birlikte uzun yıllar süren şehiriçi ve şehirdışı konser ve sahne çalışmalarımız da aktif bir biçimde devam etti. 

K.T: Sizin hayatınıza şöyle bir baktığımızda tek kişilik oyunlarınız çoğunlukta görünüyor.Bunun nedeni nedir acaba ? Çok zor değil mi sahnede tek başına uzun süre kalmak ?

E.T: Bir Delinin Hatıra Defteri, Zihinsel Anestesi ve bu sezon büyük bir heyecanla oynadığım Mezarcı...Devamını da getirmek isterim.Tek kişilik , solo performans oyun oynamak çok zordur ancak sizi hem mental hem fiziksel olarak çok güçlü olmaya iter. Yani o sorumluluğu size her zaman hisettirir ve taşıttırır.Çelik gibi bir konsanrasyonunuz  dikkatiniz ve kondisyonunuz  olmalıdır aksi takdirde süreklilik sağlamanız mümkün değildir.Sanatsal perspektifin,yaratıcılığın  hakkı ile verilmesi zaten olmazsa olmazıdır bu işin orası tartışmaya açık değildir.Ben kendimde hep bir şaman hissiyatı taşırım çocukluğumdan beri.Varoluşa ait bir öze dönüş ,ayinsel bir yolculuk gibi gelir bana bu oyunlara can vermek .En çıplak en ham olanla öze dönüş ve yeni bir varoluşa evriliş döngüsü.Hem sınırsızlık,özgürlük duygusu verir bana  hem de kendimle sürekli kapışma duygusu.Kozmik bir şey.28 yasımdan beri Bir Delinin hatıra Defteri oynuyorum.Başladığımda karakterimin yaşı 42 idi daha çok var diyordum şimdi ben 48 yaşıma geldim.İlginç bir yaşam yolculuğu sadece bir oyunculuk yolculuğu değil.

K.T: Yurtiçi ve Yurtdışı bir çok yerde turneler yapmışsınız ve bubunla da alakalı ödüller oldukça fazla biraz da bundan bahsetsek.

E.T: Yurtdışı sahne tecrübelerimiz genç yaşlarda başladı.İstanbul Tiyatro Festivali ile başlayan serüvenim Yunanistan,Japonya,Rusya gibi ülkelerde yaptığım oyunlarla devam etti.Rusya'ya Bir Delinin Hatıra Defteri ile  2014 (Arkhangelsk Lomonosov Uluslararası  Tiyatro Festivali )  ve Yalta 2015 ( Anton Çehov Uluslararası Tiyatro Festivali) olmak üzere iki turne yaptık.Burada oyunu Türkçe, Rusça Üst  Yazı ile Rus Seyircisine oynadık.Tek kişilik bir Rus Klasiği ile Rus Seyircisine Türkçe Gogol oynamak benim için unutulmaz bir tecrübe idi.2015 Yılında Yalta'ya yaptığımız ikinci turne performansımızla Rus Klasiği En İyi yorum ödülüne layık görüldük.2019 yılında Oblomov oyunumuzla  ile yine bir Rusya Turnesi daveti almışken pandemi faciası ve beraberinde gelen sıkıntılarla o turnemizi yapamadık.Onu da telafi etmek istiyoruz. Bu sezon büyük bir keyifle oynadığımız değerli sanatçı dostumuz Gazi Tuğrul Ertuğrul'un yazdığı aralık ayında raflarda yerini alan  ıinovativ tek kişilik  MEZARCI  oyunumuz da bir aksilik olmazsa 2023 Sonbaharında Almanya'da sahne alacak.Oyunumuzun İngilizce çevirisine de yaptık.MEZARCI 'yı   İngilizce sahneleme çalışmalarımız da bu yaz gündemimizi kapsayacak gibi görünüyor.Değerli Basın danışmanımız Derya Özgören'le ajandamızı etüd edeceğiz birlikte.

K.T:Son olarak oynadığınız 'MEZARCI  ve Fareler ve İnsanlar oyunlarınız var.Biraz da bu oyunlardan bahsedelim.Bir şunu merak ediyorum bir oyundan çıkıp diğerini ertesi gece oynamak zor olmuyor mu ?

E.T: MEZARCI Günümüzü postmodern dönem olarak  addedersek bir postmodern zaman Frankenstein'ı gibi.İnsan varoluşunun bitmeyen yolculuğunun içindeki kalıplardan,dogmalardan,zincirlerden , kelepçelenmişliğimizden bahsederken , insanın insana nesilden nesile dayattığı manuplasyon yolculuğunun bize kader diye yutturulmasını anlatıyor.Alışılmadik,beklenmedik hamlelerle okur ve seyircinin de tüm kalıplaşmış konfor alanını ve algısını sarsıyor ve bu algıya meydan okuyor.Sembolizm ve sürrealizmin sınırlarında dolanaırken hiciv ve ironiyi de heybesinde taşımayı ihmal etmeyen bir yapıt.Yüklendiği insanlık durumunu açığa çıkarma çabası sarfederken yarattığı tedirginlik ve gerilimle hikayesini kendinden uzaklaştırıyor bir yandan da. Suskunluklar üzerine inşa ettiğiğimiz diyaloglar ve diyalogsuzluklarla seyirci ile arasındaki dördüncü duvarı yıkarken bazen Nietzcheci bir reddiye ile Beckett karakterlerine selam veren bir salıncak.Oyunumuzdaki çocukluktan terkedilmiş salıncak gibi Fareler ve İnsanlar oyunumuz İnsanın İnsanla insanın doğa ile yaptığı bitmeyen zorlu mücadeleyi anlatıyor.Aslında dokuz oyun karakterinin hüviyetinde sekiz milyar dünya insanının tüm insanlık hallerini veriyoruz bir çiftliğin içinde.Burası belki de bir Piranha havuzu.Hikayemizde çıkarcılar,zalimler,iyiler,kötüler ezenler,ezilenler,bastırılıp sesi kıstırılmışlar var.Ancak insana ait bitmeyen hayaller,vazgeçilmez dostluklar, kardeşlik de var.Steinbeck'in romanda anlattığı gerçek dünya ilk defa sahneye tüm çıplaklığı ile taşınıyor.Seyircilerimiz oyunu izlerken romanın sayfalarını çevirir gibi izledik diyor oyundan çıkarken.Üç saatlik epik bir şölenle karşılıyoruz onları.Bu dev eserin  sadece başrolüne can vermek değil İngilizceden dilimize çevirisini yapmak ve oyunumuzu yönetmiş olmak da benim için ayrı bir gurur kaynağı.

Çok teşekkür ediyorum ve Başarılar Diliyorum size ve tüm ekibinize.

Saygılarımla...

Sağlıcakla Kalın ama Sevgisiz Kalmayın...

KIVANÇ TERZİOĞLU