Kemal Çetin: ‘Kör’ görmeyi ve göstermeyi amaçlıyor

Başarılı yazar Kemal Çetin ile yazın hayatına ve “Kör” adlı kitabına dair konuştuk. Keyifli sohbetimiz sizlerle…

RÖPORTAJ: AYŞENUR MAMA

Öncelikle sizi tanımak isteriz. Kemal Çetin kimdir?

Öğrenci, işçi ve yazar… Kendimi kısaca bu şekilde özetleyebilirim. İlerleyen zamanlarda da her zaman öğrenen, çalışan, yazan ve benzeri türevleri ile uğraşan birisi olmak isteğim, hedefim. Hacettepe Üniversitesi’nde Sosyal Hizmet öğrenimi alıyorum. Baba tarafından Şanlıurfalıyım. Ankara’da doğup büyüdüm. Ankara’nın farklı statü sahibi semtlerinde ikamet ettim. Ankara gibi büyük bir şehirde, farklı yerlerde ikamet etmenin bana kazandırdığı, her karakterden ve yapıdan insanları görmek ve gözlemlemek oldu. Çeşitlilik, bende merakı ve arayışı ortaya çıkardı. Dediğim gibi; “İnsan; hep bir arayışta, maksat bulmak değil; ama bilinmeyene olan aşk bu. İnsan, aslında aşk arayışında.” Benim de isteğim bulmak değil; ama arayışı da asla bırakmamak.

Yazın hayatınız nasıl başladı?

Yazın hayatım çok küçük yaşlardan itibaren başladı, desem yalan olmaz. O zamandan bu zamana kâğıda dökmesem de kafamda ciltler oluştu, diyebilirim. Kâğıda ise lise zamanlarımda dökmeye başladım. O zamanlar tanışma aşamasında olduğum bir kız arkadaşım vardı. Onunla olan mektuplaşmalarımda fark ettim ki sözcükler çok kıymetli, anlamlı ve doğru kullanıldığını takdirde çok güçlülerdi. O günlerden sonra yazmanın değerini anladım ve yazmayı bırakmadım. Üniversite zamanında ise ilk şiirlerimi yazdım ve devamında ilk şiir kitabımı yayına verdim. Duygularım kabardıkça yazın hayatım da devam edecektir.

Yazarken nelerden esinlenirsiniz? Örnek aldığınız yazar veya şairler var mı?

Yazarken beni duygulandıran her şeyden esinlenirim. Her an olabilir. Bu gibi durumlarda duyguların gerçek olanı, görünenin ardını gösterdiğini düşüncelerimin bir mottosu ilan ettim. Yazdığım şiirlerin ve yazıların da gerçek olanı gösterdiği kanaatindeyim. “Kör” adlı kitabımın giriş ve bitiş cümlesi olan “Bildiğiniz; ama farkında olmadıklarınızı görmeniz ümidiyle…” cümlesinde de geçtiği gibi farkındalığın önemi ve gerekliliğine dikkat çekmek istedim.

Ömer Hayyam'ın rubaileri, benim en sevdiklerimdendir. Şiirin az ve öz olması, gerekeni hafif bir karmaşıklık ile sorgulatması taraftarıyım. Ömer Hayyam’ın şiirlerini gerekeni vermesi ve fark ettirmesi nedeniyle seviyor ve şiirlerinden esinleniyorum.

Geçtiğimiz temmuz ayında okurlarla buluşan “Kör” adlı kitabınızdan bahseder misiniz? Bu kitabı neden yazdınız?

“Kör” benim duygularımın ve farkına vardığım, varılmasını istediğim düşüncelerimi içeren bir başlangıç, bir öğreti, keyifli dakikalar, amatör şiirler, harika fikirler, hisli kelimeler, bir çağrışım, belki de bir anı. “Kör” aslında somut bir duygu deposu. Benim gözümden yaşama olan bir bakış. Okurlara tavsiyem, bu gözlüğü alıp geçici bir süre takmaları. Bakarsınız, belki bazılarınızın göz ayarlarını bozmayı başarabilirim.

Kör'ün ilginç olan bir diğer yanı, kitabın sayfa ve ‘içindekiler’ bölümünün kitapta bulunmaması. Bunun sebebi kitabı gerçek hayattan farklı görmemem. Kitaptaki her bir şiir ve söz, anlık birer duygu. Ben, bu duyguları hissettiğimde hayatımda hangi noktada olduğumu bilmiyordum. Okurların da kitabın neresinde olduğunun bir önemi yok. Sadece duygulara yönelmelerini istiyorum. Sonuçta yaşamımızda sayfa numaraları yok, öyle değil mi?

“Kör” okurlara hangi mesajları vermeyi amaçlıyor?

“Kör” fark etmeyi, sevmeyi, kontrolsüz öfke ve kinin ne denli kötü olduğunu, aşkı, duyguları kısacası bilinip de farkında olunmayanları göstermeyi mottosu yapmış bir kitap. Kısa ve öz şiirleri ile insanı düşündürüp bir mesai harcatıyor. Bir cümlelik sözler ile de önemli noktalara dem vuruyor. Yani “Kör” görmeyi ve göstermeyi amaçlıyor.

Kitabın ismi nereden geliyor?

“Bildiğiniz; ama farkında olmadıklarınızı görmeniz ümidiyle…” Bu cümle, kitabın adının bir açıklamasıdır zaten. Kitabın ismi; her görünenin gerçek olmadığını, bizlerin aslında kör olduğunu felsefi bir yorumla vurguluyor. Görünen ile yetinenlere bir hitap, görünüşün aldatıcı olduğunu gerçek doğruyu görmek için doğru kelimeler ve cümleler ile gerçeğe bakmak gerektiğini vurgulayan bir doktrin de denebilir.

Sizce kitap, beklenen başarıya ulaşacak mı?

Bence şu anda da beklenen aşamasına gayet tabii ulaştı. Aklımdan süzüldü, yazıya aktarıldı, yayınlandı ve şu anda binlerce kitap arasında -tıpkı siz ve bizim dünyaya gelmemiz gibi- o da yerini aldı. Bundan sonrası onun ne demek istediğinin ve devamının anlaşılmasına kalıyor.

Kitabınızı bir okur gözünden nasıl değerlendirirsiniz?

Ben; kitabımı her dara düştüğümde, her çıkmaza girdiğimde alır ve tekrar tekrar okurum. Bunun sebebi kitabın tamamen benim düşüncelerimden oluşmuş olması değil, bizlerin ve gerçek olanın sayfalarda benim düşüncelerim ile harmanlanmış olmasıdır. Özel yanı; bize bizi hatırlatıyor, farklı yollardan olaylara bakmamızı sağlıyor oluşudur.

Hazırlık aşamasında olan farklı bir eseriniz var mı?

“Kör” aslında daha yarım bir eser. Devamı olan ve onu tamamlayacağını düşündüğüm ikinci bir eser yolda. Bu eserin adı “Gör” ve Kör'ün bir nevi devamı ve açıklayıcısı niteliğinde olacak.

Son olarak gazetemiz okurlarına neler söylemek istersiniz?

Ne kibir ne insafsızlık… Bize lazım olan, sevgi ve farkındalık. Teşekkür ederim. Esenlikler dilerim.