Avukat Gökçe Atabek

Sizi, sizden tanıyabilir miyiz ?

Tabi, tüm okul hayatım Ankara’da geçti, profesyonel olarak 5 yıl boyunca Voleybol oynadım, sonrasında da spor her zaman hayatımda kalmaya devam etti, beni ciddi şekilde disipline ettiğini düşünüyorum. 2013 yılında Hukuk fakültesinden mezun olduktan sonra stajımı bitirdim ve o yıllardan bu yana da Avukatlık mesleğini icra ediyorum. Ağırlıklı olarak Ceza davalarına bakıyorum. Halihazırda Atabek&Demiralay isimli hukuk büromuzun kurucu Avukatlarından biriyim. Elimden geldiğince de insanların kalbine dokunmaya gayret gösteriyorum. Yazı yazmak ise benim için küçüklüğümden beri gelen bir tutku. Bu nedenle yazmaya hep devam edeceğim.

Yazar ve ceza avukatısınız, yazarlık yönünüz, daha doğrusu 5.5 isminde romanınızı yazma nedeniniz, belki de mahkemelerin istediğiniz yani olması gereken haliyle sonuçlanmamasından kaynaklanan, size yansıyan ruhsal sıkıntıları bertaraf etmek için yazmış olabilir misiniz? Yazmak terapidir,rahatlatır. Sizin vicdanınız ve toplumun çoğu kesiminin vicdanı, yargısı ile bambaşka bir pencereden olayları irdelemeniz denilebilir mi?

Elbette yazmak terapi gibi, ancak benim için çok daha fazla şey ifade ediyor. Bizim mesleğimiz öyle bir meslek ki her gün gazetelerin 3. Sayfa haberlerinden okuduğunuz vahşetle yüzleşiyorsunuz. Benim için bu süreci yönetmek en başında oldukça zordu. Karşınızda kızı tecavüze uğramış bir anne ağlıyor, oğlu öldürülmüş bir baba isyan ediyor ve siz onların karşısında dik durup, onlara adalete ulaşmak için yapılması gerekenleri anlatmak zorundasınız. Kaldı ki adalet bazen geç tecelli ediyor, olması gerekenler olamayabiliyor. Bu yalnızca ruhsal bir sıkıntı olmaktan öte toplum olarak hepimizin sorunu aslında. Dönüp baktığınızda olması gereken adalet tecelli ettiğinde her şeyin çok daha güzel olacağını hepimiz biliyoruz. Ben ilk yıllarda çoğu kez ofisin bir odasına girip ağladığımı, geceleri rüyalarıma girdiğini hatırlıyorum. Zaman geçse bile asla alışmıyorsunuz ama duygularınızı kontrol altına almayı öğreniyorsunuz. Bu zor süreçte karşıma gelen her dosya sanki sırtıma bir tuğla bırakıp gitti. Yüklendikçe yüklendim. İşte yazmak burda benim için sanki o tuğlaları sırtımdan birer birer alıp kenara koymak ve insanların bir şeyleri görmesini sağlamak gibiydi. Toplumla paylaşmak ve biraz olsun bile ulaşabildiğim kadar insana farkındalık yaratmak istedim. Adalet açısından olması gerekene eriştiğimizde ne kadar güçlü olduğumuzu, her ne olursa olsun mücadelemizin artacağını anlatmak istedim.

Hayatlarında, yaşadıklarından dolayı, dibe vurduğunu hisseden insanlara, müvekkillerinize tekrar umudu ve vazgeçmemeleri gerektiğini nasıl anlatıyorsunuz?

Mesleğimi icra ederken müvekkillere verilecek olan adalet mücadelesinde ellerinden tuttuğumu ve bu süreçte her zaman onların yanında olacağımı hissettiriyorum. Bu her şeyden öte kendilerini daha güçlü hissetmelerini sağlıyor. En azından adalet önünde onlar için bir şeyler yapmaya çalışan birinin ya da birilerinin olması karanlığın ardından uzanan bir el gibi hissetmelerini sağlıyor. O eli de genelde tutuyorlar. Ama kitabımda da bunu olması gereken adalete erişilmesini sağlayarak yaptım. 5.5 isimli mahkeme her karaktere bence olması gereken adaleti dağıttı. Ayrıca verilen mücadele sonunda her ne yaşanırsa yaşansın ulaşmak istedikleri sonuca ulaşabileceklerini gösterdim. Önemli olanın her şeyden önce bu mücadeleyi mağdur ya da sanık olarak hiç fark etmez vermeleri gerektiğini anlattım.

Siz avukatlar, özellikle sevgili dostumuz ve Önce Vatan Gazetemizin yazarlarından avukat Tülay Bekar ve siz, benim gözümde kahramanlarsınız çünkü ihtiyacı olan insanların hayatlarına öyle dokunuyorsunuz ki resmen tekrar yaşamın değerli olduğunu hatırlatıp, tekrar kazanıyorsunuz o yaralı insanları, çok kıymetli bende bu, neler diyeceksiniz?

Öncelikle Av. Tülay Bekar benim için de bir kahraman. Siz bu büyük kelimeyi tarafıma da yönelttiğiniz için hem mahçup hem çok mutlu hissettim. Çok teşekkür ediyorum. Umarım yıllar sonra da onun gibi herkese elimi uzatabiliyor olurum. Bizler insanların kalbine dokunabildiğimiz, onlara yardım edebildiğimiz, ellerimizi uzatabildiğimiz bir mesleğin mensupları olarak her zaman elimizden geleni yapıyor ve yapmaya devam ediyor olacağız. Çünkü mesleğimin beni tatmin eden en önemli yanı bu.

Avukatlığı nasıl, neden seçtiniz ? Sevgili dostumuz, gönlü güzel, gözleri Gülen, vatan sevdalısı ve Önce Vatan Gazetemizin yazarlarından avukat Tülay Bekar ile yolculuğunuzu anlatır mısınız?

Yaklaşık 9-10 yaşlarında teyzem bir iş davası dolayısıyla beni adliyeye götürdü. Neden yanında gittiğimi hiç bilemiyorum, kesinlikle ısrar etmişimdir. Duruşma sırasını koridorda ilgili Mahkeme hakiminin görüş alanına giren bir bankta oturarak bekledik. Bu esnada hakim, burnunun ucuna düşmüş gözlükleri ve işaret parmağı ile bana doğru gel gel işareti yaptı. Bu sahneyi asla unutmadım. Korktuğum için hemen kafamı çevirdim, ancak daha sonra yanıma mübaşir geldi ve “Küçük hanım hakim bey sizi çağırıyor.” Dedi. Tüm korkumla kalbim ağzımda salona girdim. Hakim kürsüsüne çağırdı beni, aramızda ufak bir sohbet geçti, yaşım, büyüyünce ne olacağım gibi konular üzerine konuştuk. Sonra ceketinin iç cebinden bir kalem çıkardı ve bana uzattı, “Eğer bir gün hukuk okur, hakim, savcı ya da avukat olursan, ilk imzanı bu kalemle at.” Dedi. Ben o kalemi yıllarca sakladım. Ve gerçekten Avukat olduğumda da ilk imzalarımı bu kalemle attım. Hukuk okumamın en büyük nedeni bir hakimdir. Henüz öğrencilik yıllarındaydım, her zaman gittiğim bir cafe vardı, bir gün orda oturduğum esnada kafenin sahibi bir Ergenekon sanığının geleceğinden bahsetti. Çok heyecanlandım, Avukat olması benim için ayrıca heyecan vericiydi. İşte ilk tanışmamız bir gece o kafenin ılık bahçesinde gerçekleşti. O günü, ondan duyduklarımı hiç unutamam. Stajıma başlarken de hemen yanına gittim  ve benimle çalışmayı kabul etti. İyi ki de etti, 4 yıl boyunca birlikte çalıştık. Ona çok şey borçluyum ve her zaman minnettarım. Hep dile getirdiğim bir şey var. Ben bilmeden Av. Tülay Bekar’dan ve onun sayesinde dahil olduğum dosyalardan beslenmişim. İyi ki var.

Ölümün Gece Örtüsü isimli kitabınız da var, yazarlık nasıl başladı?

Evet Kasım 2019 tarihinde “Ölümün Gece Örtüsü” isimli ikinci kitabım da çıktı. O da 5.5 isimli kitabım gibi gerçek hayatlardan ilham alarak yazdığım bir roman. Ben küçüklüğümden beri hep bir şeyler yazardım. Yarım bırakılan günlüklerden ziyade bitirdiğim bir sürü günlük defterim var. Mesleğe başladıktan sonra duyduklarımı unutmak istemediğim için her zaman not ediyordum. Çünkü asla unutulmaması gereken konulardı. Sonra öyle çok birikti ki bir noktadan sonra bir şekilde bunu toplumla paylaşmak istedim. Av. Tülay Bekar’a sordum, beni her zaman yaptığı gibi yine çok destekledi. Onun sayesinde bugün bebeğim olarak gördüğüm iki kitabım var. Çok mutlu ve umutluyum. Umarım ulaştığımız insanlara söylediklerimizi anlatabiliyoruzdur.

Yaşam felsefeniz nedir?

Ön yargılı olma, iyi insan ol; vazgeçme ve her zaman gülümse. Çünkü önyargı yalnızca bizi kör eder. Ama iyi bir insan olup her şeye rağmen vazgeçmeden gülümsersek hem kendimize hem ulaşabildiğimiz insanlara faydalı oluruz. Ulaşabildiğimiz diyorum çünkü ben denizyıldızı hikayesine inanırım. Kıyıda belki kurtarılmayı bekleyen binlercesi olsa ve hepsini kurtaramayacak olsak bile birini alıp denize bırakırsak en azından o kurtulur. Bu benim için her şeyden önemli. Gücüm yettiğince birilerine faydalı olmak için elimden geleni yapıyor olacağım.

Ulu Önder Atatürk dünyada bir çok medeni ülkeden önce yurdumuzda, kadınlara seçme ve seçilme hakkı sağladı, ülkemizde kadınlarımız olması gereken yerde mi, hayal ettiğiniz yeri nedir?

Ulu Önder Atatürk bu ülkenin başına gelmiş en güzel şeydi. Keşke ömrü bu kadar kısa olmasaydı. Çünkü eminim o halde biz kadınlar olarak olmamız gereken yerde olacaktık. Ama şimdi maalesef böyle olduğunu düşünmüyorum. Toplumda her gün kadına şiddet bu denli artarak devam ederken, hala itilip kakılan, güçsüz görülen, ötekileştirilen kadınlarımız varken bunu konuşmak bile yüreğime bir ateş düşürüyor. Aslında hayal ettiğimi yıllar önce Mustafa Kemal Atatürk söylemiş; Ey kahraman Türk kadını, sen yerde sürüklenmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın. Umarım bir gün bu gerçek olur. Bunun için her şeyden önce kadınların eğitimi çok önemli, çünkü unutmamalıyız ki her suçlu ya da suçsuz evlat bir annenin evladı. Bu yüzden kadınları eğitmek toplumu eğitmektir. Zira dünyadaki her şey kadınların eseridir.

Hedefleriniz neler?

Her şeyden önce sosyal sorumluluk kapsamında inandığım ve ihtiyacı olduğunu gördüğüm insanlara hem hukuki hem de insani olarak yardım etmeye devam edeceğim. Yazmaya ve ulaşabildiğim kadar insana ışık olmaya devam edeceğim. Kitaplarımın ya da yaptıklarımın bir gün birilerine iyi geldiğini duymak benim için her şeyin ötesinde. Daha çok insana ulaşabilmek, daha çok yaraya merhem olmak, daha çok ihtiyacı olanların ellerinden tutmak ve toplumda daha çok kesime ulaşarak farkındalık yaratmak için sonuna kadar mücadeleye ve çalışmaya devam edeceğim.

Sosyal sorumluluk projeleri size yakın, bu faaliyetlerinizi de anlatır mısınız?

Sosyal sorumluluk projeleri kapsamında bu zamana kadar Türkiye’nin 4 ilinde ki İlköğretim Okullarına Kütüphane Kurulması, Çeşitli Sosyal Sorumluluk Projeleri Hukuk Eğitimine katkı sağlayacak konferans ve seminer organizasyonları, Hukuk Fakültesi öğrencilerine geliri LÖSEV’e bağışlanmak organizasyon, Soma Yardım Kampanyası, Kadın Haklarına ilişkin Çalışma, Eğitim ve Etkinlikler, Van’a Yardım Kampanyası gibi bir çok projede yer almamın dışında Av. Tülay Bekar ile çalışmalar yaptım ve buna her zaman devam edeceğim. Halihazırda ayrıca mağdur olmuş ve ihtiyacı olan kadınlara gönüllü olarak hukuki destek vermeye ve onların Avukatlığını yapmaya da devam ediyorum.

Siz kitabınızda, 5.5’ da, kendi kurduğunuz mahkeme ile vicdanınızla olması gerektiği gibi sonlandırıyorsunuz ya davaları, bunun bir enerji ve algı yaratacağını da düşündünüz mü? Bu gerçek bir azımın başlangıcı olabilir belki de ...

Açıkçası 5.5 isimli henüz olmayan ama inandığım adaleti dağıtan o Mahkemenin bir gün gerçek olacağına inancım tam. Daha çok insana ve toplumun her kesimine ulaşırsam bunun kesinlikle bir enerji yaratacağına inanıyorum. Çünkü insanları aydınlatmak, farkındalık sağlamak ancak gerçek yaşamlardan ilham alındığında mümkün. Elimden geldiği kadar bu farkındalığı artırarak yaftalamalardan sıyrılan, mücadeleye her ne olursa olsun devam eden ve sevgi, saygı dolu bir topluma ulaşmamızı sağlayacak tek kişi bile olsa ikna etmek istiyorum. Çünkü biliyorum her zaman tek kişi dünyayı bile değiştirebilir.

Okurlarımıza vermek istediğiniz bir mesaj var mı?

Öncelikle bu güzel sorularınız için çok teşekkür ediyorum. 5.5 ve Ölümün Gece Örtüsü isimli kitaplarıma tüm kitap satış noktaları ve online kitap satış mağazalarından ulaşabilirler. Umarım okuyucuların kalperine dokunur. Ben yeni kitaplarla karşılarında olmaya devam edeceğim. Umarım zevkle ve sevgiyle okurlar. İyi ki karşılaştık.