-Kültürün temelinde inanç vardır, din vardır diyorsunuz.

Polat: Kanun diyorum, din demiyorum. Çünkü din kendisi, dinin mânâsı kanundur. İnsanlar bu kadar din üzerinde duruyorlarsa, din kanundur. Kanunun etkisi altında, kanunun iyiliğine kötülüğüne göre kültür doğuyor. Şimdi size bu konuda iki tane söz söyleyeyim. Ben 2015 senesinde düşündüm ki, biz bu kanundan ne aldık bu İslam kanunundan? Bu İslam bize ne verdi? 

Ta ki günün birinde, 2015 senesinde düşündüm ki ben bu İslam’ın kendisini incelemem-irdelemem lâzım. İncelediğimde Kur’ân-ı Kerîm’den insânî konularla alakalı 20-25 bölüm buldum. Önce kendimi denemek için Türkiye’de bu yazdıklarımı bastırmadım. Bunu götürdüm, İran ülkesinde Farsça sözlü kitap hâline getirdim, bastırdım. O zaman düşünüyordum ki, bu İslamiyet’te ilk olduğuna göre bir ay sonra falan beni oradan arayacaklar, sen ne kadar harika iş yapmışsın falan filan diyecekler. 

10 bin tane o CD’den dağıttık. Bir ay, üç ay, beş ay, altı ay, sekiz ay bekledik. Hiç kimse beni aramadı, hiç kimsenin de umurunda olmadı. Sonra anladım ki, benim yaptıklarım çok dikkate alınacak bir şey değildir. Bu sefer geldim, Türkiye’de 41 konuda Kur’ân-ı Kerîm’den çıkardım, çıkardıklarımı getirdik koyduk. 

Burada 7 bin tane kitap bastık. Kur’ân-ı Kerîm ayetlerinden 41 konuda insan hakları, 10 bin tane de CD bastık. O CD’lerin yarısından çoğu elimde, kimse müşteri değil ve kitapların da yarısından çoğu 4-5 bini elimde kimse yüzüne bakmıyor ve bir toplantıda çıktım, o günün emekli olmuş Eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de vardı, çıktım bir 15-20 dakika bu konuları anlattım, başlıkları anlattım ve anlattığımda dedim ki, ‘Ben böyle görüyorum, şâyet biz Kur’ân-ı Kerîm’in bu söylediklerinin yüzde 50’sini yapar isek, iki gün sonra Adalet Bakanlığı’nın kapısını kapatmak lâzım, beş gün sonra da Polis Teşkilatı’nı lağvetmek gerekir. Çünkü bunlara başka bir iş vermek lazım, bizim öyle bir şeye ihtiyacımız yoktur.

Konuşmam bittikten sonra aynı masada oturuyoruz. Baktım ki yanakları kıpkırmızı olmuş. Ama sâdece yanakları kırmızı olmakla kaldı. Kalktılar gittiler. Bir dakika sonra çıktılar. 

O gece üç beş kişi heyecanlandı bana geldi. Bu kitaptan bin tane ben bastırayım, 5 bin tane… Hepsine çok samimi davrandım. Hiçbirinden ses de çıkmadı, eser de… Bilmiyorum ki, bu çıkardığım kitapta kaç kişiyi doğru yola getirebilmiş durumdayım. Şimdi ben yolumdan cayacak değilim, yoluma devam ediyorum. Şu ana kadar o 45 konudan sonra bir iki senede altı yedi konu daha Kur’ân’ı Kerim’den çıkarmışız; şimdi 48-49’a geliyor ve bunun, bu kitabın İngilizcesini çıkaracağım. Ne zaman çıkarmış olacağım, o zaman ki dünya kasılıp kavruluyor, ama inşallah ömrü olursa bu yılın sonu olmadan bu kitabın İngilizcesi basılmış olacak. Bunlar bana bir şey gösteriyor, o şu ki, biz ya konuştuğumuz adam değiliz… Bunlar onu gösteriyor ki, biz konuştuğumuz insan değiliz. 

-Estağrurullah…

Polat: Çünkü insan olsak, bunun eşi benzeri olmayan İslamiyet’te, hatta ben ondan önce, 2018’den önce düşünüyordum ki bunu, ben götürür bu kitapları Arapça’sını basarım, İslam dünyasına bedava bu hizmeti götürürüm, ama sonra baktım gördüm ki insanlar ona müşteri değil. Çünkü biz İslamiyet’in sadece bizi emeğe, zahmete sokmayacak noktalarıyla uğraşıyoruz. Namaz kılıyoruz para vermiyoruz, oruç tutuyoruz para vermiyoruz, efendime söyleyeyim buna benzer şeyler; yani bize Kur’ân’da günahı yazılmamış farzları, bunların hiçbirisinin yapılmamasının Kur’ân’da cezası yoktur, ama Kuran’da cezası olup da tekrar ediyorum burayı, Kuran’da cezası olmuş konuları biz yapmıyoruz. Dolayısıyla, bu sefer Ali Polat düşünüyor ki, acaba Türkiye’de bir tane Müslüman var mıdır? 

-Vardır da sizin karşınıza çıkmamış olabilir. 

Polat: Mutlaka yani. Kendi kendine Ali Polat soru soruyor ki, acaba bunlar neredeler? Ben bu şeyleri yaptığım zaman düşünüyordum ki Diyanet benden çok işe yarayacak, beni öne çıkaracaklar ve tüm camilerde her hafta 41 konunun bir tanesi işlenecek. Yani bu iki sene işlense, üç sene işlense… 

-Adalet Bakanlığı’na lüzum kalmaz kapatılır diyorsunuz…

Polat: Toplumda dünyalar kadar iyilik olur çünkü iyilik de nüsridir, bulaşıcıdır. Dolayısıyla ama hiç kimsenin umurunda olmadı.

-Mahşerin Üç Atlısı diye bir tâbir var. Bu tâbirle çok büyük felaketlerin habercisi kast ediliyor. Size göre Mahşerin Üç Atlısı hangi felaketlerin habercisidir? Birincisi şahsınız için üç büyük felaket hangileridir?

Polat: Şimdi şöyle bir durum var, bir şiir var diyor ki: ‘Zâhid beni aldatma, cehennemde ateş olmaz. Onlar ki yanarlar, ateşlerini bu dünyadan ve yanında götürürler.’ Dolayısıyla biz cehennemi kendimiz bu dünyada yaratıyoruz. Yarattığımız cehennemi kendi enerjimizle, kendi ruhumuzla ateş götürüyoruz, kendimizi yakmak için…

-Şahsınız için ikinci tehlike?

Polat: Eğer biz insan olmayı başarsak, insan olsak, eskiden bir atasözü var, diyorlar ki: İğneyi kendine, çuvaldızı başkasına. Ben diyorum ki iğneyi kendimize, dünyayı da başkasına vurmayı başardığımız zaman, iğnenin bizi ne kadar aldattığını gördüğümüz zaman ikinci mesele de bitmiş olacak.

-Şahsınız için üçüncü tehlike?

Polat: Üçüncü meselemiz bizim bilgilenmektir. Kur’ân-ı Kerîm’de sadece bize söylenen bu ki… ilim Çin’de de olsa peşine gidin. Yani doğumdan mezar taşına kadar ilim öğrenin. İlimle uğraşır isek, ilim öğrenirsek üçüncü cehennem kapısı da bizim kapanmış olur.

-Peki Türkiye için bu üç büyük tehlikeyi sorsam? 

Polat: İlimsizlik. 

-Türkiye ile alâkalı tehlikeleri bir tânede bırakıyor muyuz? 

Polat: Eğer ilmi rehber edinirsek, diğer tehlikeleri bertaraf ederiz.  

-Dünya insanlığı için üç büyük tehlike ne olabilir?

Polat: Hazreti Ali’nin bir sözü var, diyor ki: ‘Dünyada insanlar ya senin insan kardeşindir veya din kardeşindir. Dolayısıyla biz eğer insanları kardeş gördüğümüzde bize uygun olanı onlara da uygulasak tehlike olmaz.

-‘Dünya insanlığı için en büyük tehlike sevgisizlik’ diyebiliriz miyiz?

Polat: Eğer şarta bağlı sevgi yâni, birine iki sene sonra o da bana iyilik yapar diye sevgi veriyorsam, o sevgi değildir. Alışveriştir.  

-Sevgi ‘karşılıksız olmalı’ diyorsunuz… 

Polat: Yaratandan ötürü sevmek, insan olduğu için, hayvan olduğu için sevmek. Efendime söyleyeyim Tanrı’nın yarattığı için kuşu sevmek, Tanrı’nın yarattığı için ağacı sevmek. Her şeyi Tanrı’ya bağlayarak, yaratana bağlayarak sevgi olduğu zaman makbuldür. Eğer bunun içerisine herhangi bir şart girerse kati surette o bir alışveriştir. 

-Bir kibrit çöpü olsanız, kendinizi hangi ideal için yakardınız? 

-Polat: Dürüstlük için.

-Bütün insanların dürüst olması için herhalde…

Polat: Tabii, tabii, tabii. Bütün insanlar dürüst olsun.

-Güzel bir röportaj oldu, daldan dala, konudan konuya atlattık, çok doyurucu cevaplar verdiniz. Size sağlıklı, huzurlu günler diliyoruz. Allah’a emânet olunuz. 

Polat: Çok teşekkür ederim. Çok sağ olun. Siz de Allah’a emanet olun.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜMÜN SONU. DEVAM EDECEK.

ALİ POLAT’IN YAYINLADIĞI VE KÜTÜPHÂNELERE, ÜNİVERSİTELERE, HAPİSHÂNELERE VE TALEP EDENLERE ÜCRETSİZ OLARAK GÖNDERDİĞİ KİTAPLARDAN VE CD’LERDEN BÂZILARI

Ali Polat’ın kitap çalışmaları, genel çerçevede, topluma fayda sağlayacak sosyal konular üzerinde yoğunlaşmaktadır Çalışma konuları, içerdiği bilgiler ve öğretiler açısından, her bireyin kendi hayatında uygulayarak olumlu sonuçlarını görebileceği, aynı zamanda oluşturduğu farkındalıkla, bireyin, hem kendine hem de çevresine daha faydalı bir insan olmasına yardımcı olacak şekilde seçilmiş ve işlenmiştir

Yazarın, bu çalışmaları, gerçekleştirmesindeki temel sebep, bireyden başlayarak, toplumu daha iyi, daha bilgili, daha hoşgörülü ve anlayışlı bir noktada görme arzusudur. Ali Polat, 2001 yılında ilk der1emesi olan ‘Üç Bin Yıllık Birikim’ isimli kitabı ile yazarlık hayatına başlamış ve 2018 itibâriyle, aşağıda listelendiği üzere 40’tan fazla eseri yayımlanmıştır. Çalışmaları, ticârî bir amaç gütmeksizin, sosyal sorumluluk bilinciyle hazırlanmış olup, ilgilenen kişilere ve içeriklerinden fayda sağlayabilecek olan birçok sosyal kuruma ücretsiz olarak gönderilmektedir.

Üçbin Yıllık Birikim + CD, Ya Ali (Hz. Ali'nin Hayatı, Felsefesi ve 1555 Veciz Söz) + CD, ...Ve Biz (Bazı insanlann ve Eşeğin Karşılaştırılması), Ömer Hayyam ve Rubaileri + CD, Bir Damla Su (4 Kitap), Medeniyetlerin Buluştuğu Tebriz ve Çevresi, Gençlerin Yaşam Enerjisi: Su. 

Sağlıklı Yaşamak ve Yaş Almak için Bedenimizi Tanıyalım (Bu kitap serisi toplamda 29 ayrı cilt kitaptan oluşmaktadır.)

Birinci Set=Rahat Yaşamak için: Beynini Tanımak Zorundasın, Sinir Sistemimiz Her Şeyimiz, Dünyaya Açılan Pencerelerimiz Göz- Kulak- Burun- Boğaz, Yaşam Kaynağımız Kalp- Damar ve Lenf Sistemimizi Tanıyalım, Yaşamın Başlangıcı: Solunum ve Nefes, Dünyanın En Önemli Fabrikası, Laboratuvarı ve Arıtma Sistemi Karaciğerimize ve Şeker Oranını Düzenleyen Pankreasımıza Bir Bakış, Kanımız Canımız, Böbrekler Küçüktür Görevi Büyüktür, Sindirim Sistemimizi ve Mutluluğumuzu Sağlayan Önemli Organımız Bağırsaklarımızı Tanıyalım, Cildimiz Koruyucumuz ve Güzelliğimiz, Vücudumuzun Hareketini Sağlayan İskelet ve Kaslarımızı Tanıyalım, Bizi Taşıyan Ayaklarımızın Sağlığının Önemi.

İkinci Set=Hayat Nefes Nefese Havanın Önemi ve Doğru Nefes AlmaYöntemleri, Yaşam Su ile Başlar Susuzluk ile Son Bulur, Uyuduk da Büyüdük, Uyuduk da Yenilendik, Uyku ve Uykusuzluğun Önemi, Hayat Dengesi: Hareket Kadar Dinginlik ve Sessizlik de Gereklidir, Proteinler: Bedenimizin Yapıtaşları, Karbonhidratların, Şekerlerin Faydaları ve Zararları, Yağlardan Korkmayınız: Yağların Faydaları ve Zararları, Bedenimizdeki 84- 86 Mineralin Görevlerini Bilmek Zorundayız, Vitaminlerin, Hormonların ve Enzimlerin Görevleri, Bağışıklık Sistemimizi Tanıyalım, Sağlıklı Olalım, Vücudumuzu Zehirlerden ve Atıklardan Kurtaralım, Arındıralım: Bedensel- Ruhsal Detoks, Ortak Yaşam ve Cinsellik, Maneviyat ve Yaşama Dair Her Şey.

Üçüncü Set=Beden Sağlığı için Yararlı Yiyecekler ve Baharatlar, Beden Sağlığı için Yararlı içecekler, Dil Kullanma Yeteneği, Yüz ifadelerimiz, Beden Dilimiz, Terapi Çeşitleri: RenkTerapi, Işık Terapi, Ses Terapi, Aroma Terapi, MüzikTerapi, Nefes Terapi, Masaj Terapi, Bilinçaltı Terapi, TaşlarlaTerapi, Su ileTerapi, Meditasyon Terapi, Ruh- Beden İlişkisi ve Manevi Sağlığın Önemi ve Ülkelerin Gelişmesindeki Önemi.